• "ben inancımı ana babamdan aldım ve yeteneğimce ilerletmeye çalıştım.
    puta tapanların da ana babaları vardı.
    onlara bir taşın tanrı olduğu öğretilmişti."
  • "ölüler hiçbir yere gitmez, hepsi buradadır
    her insan bir mezarlıktır, gerçek bir mezarlıktır
    tüm büyüklerimizin içinde yattığı gerçek bir mezarlık
    büyükbabamız, büyükannemiz, babamız, annemiz, eşimiz, çocuğumuz,
    herkes her zaman buradadır..."
  • yky kitapevi tarafından çıkartılmış toplama kitabı, kendi seçtiği 47 öyküsünden oluşan nobel ödüllü yazar
  • 1904'te bir haham ailesi uyesi olarak dunyaya gelmis, 1991'de pek cok dile cevrilmis yiddish eserlerin sahibi, nobel odullu bir yazar olarak ölmüstür. yapitlari cogu yahudi yazarin -yasamlarinin da kacinilmaz sonucu olarak- eserlerindeki gibi yahudi kulturu ile yogun olarak islenmistir.
    yky 'den cikan "toplu öyküler" arsivlik bir eserdir muhakkak, lakin ilk kez vuku bulan bir hadise degildir; farkedilebildigi uzre (bkz: #3028410).ben de 1994 basimli bir "yahudi oykuleri"nde "kafka'nin bir arkadasi"na rastlamis bulunmaktayim.
    "icinde yasadigimiz dunya tamamen hayali bir dunyadir, orasi kesin; ama gercek dunyadan o kadar da farkli degildir." sozu ise tom robbins tarafindan half asleep in frog pajamas'i acmaya layik gorulmustur. benim tarafimdan ise bastaci edilmis "kucuk bir siir"dir.
  • ilk türçe çeviri altın kitaplar yayınlarından çıkmış ;'köle'. mehmet harmancı çevirmiş. ele geçerse mutlak okunmalı derim

    ''jacop başını kaldırdı;
    -tanrım yol göster, senin dünyan bu!'
  • mehmet harmancı tarafından çevrilen"enemies" romanı, 1978'de altın kitaplar tarafından basılan polonyalı yazar.
  • 'diğer yaratıklara karşı tavırları söz konusu olduğunda bütün insanlar nazidir. insanın diğer türlere istediğini yapabileceği gibi bir kendini beğenmişlik, aşırı ırkçı teoriler ve güçlü olanın haklı olduğu prensibini anımsatır.' sözlerini enemies: a love story kitabında kaleme almış nobel ödüllü yazar.
  • -herman hayvanların ve balıkların kıyımını her gördüğünde hep aynı şeyi düşünürdü: canlılara davranışlarından ötürü tüm insanlar birer nazi’dir. diğer türlere canı istediğinde yaptığı tüm kendini beğenmişlik en radikal ırkçı teorilerine örnek sunmaktaydı. “güçlü olan haklıdır”a.
  • dai sijie sayesinde ısaac bashevis singer adlı bir yazardan haberim oldu ve kitaplığımın en değerlileri arasında yerini buldu. toplu öyküler'i dai sijie'nin yargıç di kitabını okurken not ettiğim bir kitaptı.
    nobel ödüllü ısaac bashevis singer'in kendi seçtiği kırk altı öyküsünden derlenen 'toplu öyküler' son zamanlarda okuduğum en sağlam ve iyi öykülerden oluşuyor diyebilirim.
    yahudi yazar öykülerinde yahudi geleneklerini, dini ritüellerini, kültürünü ele aldığı gibi şiirsel yazı diliyle kimi zaman masalsı kimi zaman gerçekçi kimi zaman cinli-perili sıra dışı konularıyla, yazar-okur-din adamı-çılgın kadınlar-çapkın adamlar ve bunlar gibi birçok farklı karakterle tam tadında bir okuma keyfi sunuyor.
    sonrasında meşuga ve köle romanlarını da okudum.
  • “...bunun yanı sıra jacob çevresine bakındıkça toplumun tanrı'ya ilişkin yasa ve geleneklere boyun eğdiğini, ama insanın insanla olan ilişkilerini düzenleyen yasaları ise hiç umursamadan çiğnediğini görüyordu. hamursuz bayramından önce geldiğinde kasabada bir kavganın sürdürülmekte olduğunu görmüştü. hamursuz yapmak için un yoktu, haham da musa yasalarında, talmud'da ve hatta maimonides'te bir yasaklama bulamayınca bayramda fasulye ve bezelye yenebileceğini bildirmişti. toplumun bir kısım üyeleri, ne denli dinlerine bağlı olduklarını göstermek istedikleri için, bu karara karşı çıkmışlardı. hahamı sevmeyenler de onlara katılmış, haham evinin camları kırılmış, hahamin doğru duvarındaki oturduğu sıraya çiviler çakılmıştı. evet, bu töresel yasaların en küçüğünü çiğnemektense ölmeyi yeğleyen kadınlar ve erkekler açıkça dedikodu yapıyorlar, iftira atıyorlar, yoksullara horgörüyle bakıyorlardı. okumuşlar okumamışlara üstünlük taslıyor, kasaba büyükleri ayrıcalıkları kendilerinin ve akrabalarının arasınde paylaştırıp genellikle halkı sömürüyörlardı. faizciler yasadaki boşluklardan yararlanarak halkı eziyorlardı; sahte mal kıtlığı yaratmak için pazara mal sürülmüyordu. kimi daha ileri giderek yanlış tartı ve ölçü araçları kullanıyorlardı. jacob okuma odasına girince bunların hepsiyle karşılaşıyordu: öfkeliler, gururlular, dalkavuklar ve sahtakarlar. bunlar dua ediyorlar, planlar kuruyorlar, tanrı'nın buyruklarını çiğnerlerken çevrelerinde yasal duvarlar yükseltiyorlardı. felaket toplumu zayıflatmıştı, ancak kasabada kendi payına düşenden çok nefret ve kıskançlık vardı.”

    köle, s. 109-110.
hesabın var mı? giriş yap