• okunduktan sonra, okunmaması tavsiye edilen romanlar arasında kendine yer bulan buket uzuner kitabı...
  • lastik oyununun almanlar'dan sonraki favori oyunu.
  • istanbul'un yaşayan mekanlarından birinde geçen roman. tamamıyla istanbullu olan ve istanbullu olmaya çalışan karakterlerinin çevresinde gelişen kurgusu sürükleyici. bir şehrin en hızlı nefes alıp veren mekanlarından biridir havaalanları. istanbul'un en hızlı nefes alıp verdiği yerde geçiyor kitap. karakterlerin kendileriyle hesaplaşmaları, iç sesleri zaman zaman vurucu olabiliyor. sürekli yer değiştiriyorsunuz kitabı okurken, hatta bazen yoldan geçen adam olduğunuzu farkediyorsunuz. kitap belki de bir-çok- öteki hikayesini anlatıyor. bir çok insanın hikayesini okurken aynı zamanda istanbul da oluyorsunuz. istanbul'dan dinliyorsunuz kendi hikayesini. bence okunması gereken bir kitap.

    bugün söz konusu kitabın çizgi romanı çıktı. çizgileri muhteşem, uyarlama güzel olmuş. çok emek verilmiş belli ki. çizgi romandan bi iki kare görmek isteyenler aşağıdaki linki ziyaret edebilirler. aynı zamanda sitenin kurucusu olan gürkan küçükler'in oldukça başarılı fotoğraflarını da ziyaret etmeyi ihmal etmeyin derim.

    http://gurkankucukler.blogspot.com/…-roman-ckt.html
  • muhtemelen okuduğum son buket uzuner kitabı olacaktır. kumral ada mavi tuna ile hevesle başlayan okuyuculuğum her defasında darbe ala ala bu kitapta son bulmuştur ne yazık ki. kurguyu beğenmediğim gibi aşırı mesaj kaygılı olması verilme istenen mesajı öldürmüş bitirmiş.karakter irdelemeleri fena değil ama çok araştırdığını okuduğunu incelediğini de belirtmek ister gibi fazla gözümüze gözümüze sokmuş detayları bazı yerlerde ansiklopedi okuyormuş hissine kapılıyorsunuz.
  • tanimlanamayan roman, nedir tanimini yapmaktan, yapabilmekten alikoyan.
    ama ne degildir'i rahatlikla soyleyebilirim: 'bir buket uzuner oykusu tadinda degildir.'

    500 kusur sayfa uc-bes karakteri ayni kelime ve cumlelerle, 'cok', 'en', 'hic', 'hep'lere, ve devriklestirip sonra duzeltip sonra yukleme indirgeyip bir daha bir daha yazilacak kisa cumlelere siginarak 'istanbul'u anlatma gayretindeki bu kitap, istanbul hakkinda ve istanbulluluk hakkinda bir kitap yazmaya girisip de, anlatamama duvarina carpmis bir yazarin elinden cikabilir ancak...

    --- spoiler ---

    kitap, ataturk havalimaninda gecen birkac saat uzerine kurulu. o birkac saatte, tesadufe bakin ki, kitabin bas karakteri belgin, belgin'in sevgilisi, belgin'in dadisi, belgin'in eski kocasi, belgin'in eski kocasinin yeni sevgilisi, belgin'in eski enistesi, belgin'in universiteden hocasi, belgin'in cocukluk arkadasi, evet bu insanlarin cogu birbirinden habersiz havaalanindalar. (ornegin, eski koca mehmet emin ile yeni sevgilisi tijen biliyorlar birbirlerinin havaalaninda olduklarini, ancak mehmet emin belgin'in orada oldugunu bilmiyor, erol bey bilmiyor, ayda bilmiyor, yannis bilmiyor...)
    komedi filmlerinde olabilecek bir yogun tesadufe istanbul hakkindaki bir romanda pek gerek olmadigini dusunuyorum.

    belgin karakteri oldukca havada. zaten yogun bir tesaduf var, okuyucunun kavramakta zorlandigi, uzerine bu insanlarin hepsi 24 saat belgin'i dusunuyormuscasina, akillari hep belgin'de kalmiscasina, o birkac saat boyunca akil mesguliyetlerinin cogunu belgin kapsamis. belgin'in hayatindan kesitler anlatmak icin diger karakterlerin aklindan gecenleri okuyoruz ama onlarin aklinda da belgin sanki boyle hakkaten yesilcam karelerinden bir imge, gercek olamayacak bir kadin, bir dus prensesi gibi, hem ulasilmaz, hem orada, hem guclu, hem narin, hem akilli, hem saf. celiskiden ve gercek disi anlatimdan belgin'i goremedim ben, zorlandim, romanin bas karakteriydi ama benimseyemedim onu. godo gibi birsey olmus.

    en gercekci ve en iyi anlatilmis karakter ayhan'di.

    ve kitabin en itici kisimlari: istanbul'u istanbul'un agzindan anlatma girisimi olmus. hem de 'benim adim istanbul'...'istanbul benim adim' 'ben istanbul'um.' klisesiyle!

    bu format ve kurguyla, bu hikaye cok daha kisa anlatilabilirdi, ama basta dedigim gibi anlatamama duvarina carptigindan yazar, ayni kelimeler, ayni dusunceler, ayni yinelemeler 500 sayfayi bulmus.

    kitaptaki imla ve yazim hatalari ayri bir konu. zaten okuyucunun hevesini kursaginda birakmis bir kitaptan, diger buket uzuner kitaplarinin (ve iyi bir yazarin kitaplarinin) aksine, okurken 'hic bitmesin' hissiyati yerine, 'ne zaman bitecek' huzursuzlugu icinde okunan bir kitaptan bahsediyoruz, yazim hatalari daha da goze batiyor. sayfa basina ortalama iki tane falan saydim sanirim.

    istanbul'lu degilim, olmak icin bir gayretim de yok. istanbul'u ve istanbullulugu anlatsaydim, herhalde herhangi bir kosesinden baslamam yeterdi. kosede kaldirima oturup oylece beklerken, onumden muhtemelen uzun sacli, kupeli rockcilar, turbanli genc kizlar, ermeni bir anne ve cocugu, kurt taksici, yunan hoca falan gecerlerdi zaten. bir de mahallenin delisi olurdu. o mahallede ask olurdu, normal insanlar normal insanlara asik olurdu, televizyon yildizlarina benzemeye calisirlardi falan. araya istanbul'un kendi agzini koymaya, dusuncelerimi karakterlere dikte ettirmeye gerek duymazdim galiba.

    kentliligi, kultur cesitliligini anlatmak icin istanbul'a gerek duymak, istanbul'u bu baglamda anlatmaya calismak da isi iyice zora sokmus sanirim.

    yani kitapta neyi okudum, belgin'le ayhan askini mi, turkiyenin sosyal meselelerini mi, istanbullu olmak zorundayiz hepimiz, hepimiz istanbulluyuz mu?

    --- spoiler ---

    hayattan ve herseyden bir anda degil, yavas yavas sogutan seyler listesine 50den girebilecek bir kitap olmus bu. buket uzuner'in de diger eserlerinin yaninda bunu bir burukluk, bir tamamlanamamislik hissiyle andigindan neredeyse eminim.
  • anna maria'da, lobna allami'yi
    sabriye'de, ismail ali korkmaz ve ethem sarısülük'ü
    aleyna'da, sümeyye'yi
    ulviye'de, mustafa kemal'in askerlerini
    ilyas baturcan ve erol argunsoy'da, lgbt'yi
    üzeyir'de, orantısız güç kullanan polisimizi
    zaman zaman, gezi eylemlerinin, içinde herkesi barındıran ruhunu,

    sanki biraz hatırlar gibi olduğum roman.
  • buket uzuner'i ne kadar seviyorsam bu kitabını o kadar sevmiyorum. sevmedim.
  • neden bu kadar eleştirildiğini anlayamadığım uzuner romanı..

    karakter çok fazla, hikayeler birbirinin içine geçmiş gereksiz uzatılmış...

    okunması gereken; fakat mutlaka okunması gereken mi ? bilemediğim roman..
  • taslari sevdiren kitap.
  • kütükleri nerededir?
hesabın var mı? giriş yap