• beni yakamdan tuttuğu gibi çekip içine almış bir filmdir. ayrıca; filmin başrol oyuncusu, canım christian bale, seçtiği proje ve yapımlarda neredeyse hiç ıskalamıyor olduğunu bu film ile göstermiş oldu bence. ya o filme çok yakışıyor, ya da film o'na...

    bir filmi baştan aşağı eleştirmektense; bütününe bakıp sonucundaki yüz ifademe bakarım. ve bu film benim için çok çarpıcıydı. bir filmi izledikten uzun zaman sonra bile tüm detayları ile hatırlayabiliyorsam; o filmin hedefine vardığını düşünürüm. unutulmaz sahneleri sayesinde uzun süre hafızamda kalacak gibi...

    benim gibi; tarih ile arası iyi olmayanlara da özellikle tavsiye ederim. nanking katliamından bi' haber yaşayıp giderken, iyi ki de karşıma çıkmıştır bu film ki; eğer bir japon ile karşılaşırsam, selamlaşırken başını önüne eğme seremonisini gördüğümde; bunun saygı ve nezaketinden değil, ebedi utancından ötürü olduğunu düşüneceğim hep.
  • --- spoiler ---

    12 tane egitimli, buyuk ihtimalle ust sinif, elit, hristiyan inancli kizi kurtarmak icin yuz kadar kisinin oldugu bir film. aralarinda george vardi bi, onu da sonda oldurduler.

    --- spoiler ---
  • öncellikle, içinden japonlara tiksinti duyulması gibi bir hissin çıkatılmaması gereken film. tarih boyunca, işgal altında bulunan topraklarda zulüm yaşanmıştır. çocuklar, kadınlar ve yaşlılar vahşi biçimlerde, acımasızca katledilmişlerdir. bunun ırkla, dinle, milletle bağlantısı yok. bütün işgalci ülkelerin yaptığı budur. ben yine olayı tabii ki insanlığa mal ettim. millet, vatan, marş uğruna nasıl oluyor da insanlar ölümlerin en şiddetlisini seçerek canlarını veriyorlar. ölümlerin en şiddetlisi şüphesiz ki öldürerek ölmektir, en azından benim tanımım bu.

    filme dönecek olursak, tek bir sözcükle, fedakarlık filmi olarak özetlenebilir. aşağıda bu fedakarlıkları sıralayacağım. burdan sonra spoiler'a girebilir.

    --- spoiler ---

    *birliğinde tek başına sağ kalan çinli askerin bir japon bölüğünü yok etmesi. istese sivil kıyafet bulup kaçabilirdi. bunu anlatıcı kızımız da vurguluyor.
    *cenaze levazımatçısı john'un (christian bale) ülkeyi terk etmek yerine, kilisede, öğrencilerin (ve fahişelerin) başında kalması, onları koruması. özellikle toplu tecavüz sahnesinde ortaya atılışı. başlarda sulu, dengesiz, lakayt bir adam gibi gösterildi. savaşı pek ciddiye almıyor gibiydi. sanırım içkinin ve yu mo'nun etkisindenmiş. filmin gidişatında 12 yaşındaki kızının öldüğü bilgisine ulaşıyoruz, ki bu fedakarlığının arkasında yatan en güçlü sebebe işaret ediyor.
    *ölmekte olan çocuk askere şarkı çalabilmek için telleri kopmuş sazına tel bulacağı, gözü dönmüş askerlerin arasından, yıkık geneleve ulaşmaya çalışan ve orda katledilen fahişe.
    *fahişelerin ve george'un (bu eski pederi/babasına sadakatiyle açıklanabilir.), kız öğrencilerin kılığına girip işgalci askerlere kendileri ''yem'' etmeleri. açıkçası, ne olduğunu bilmiyoruz. yanlarına kesici aletler almışlardı. burdan ne olduğu az çok tahmin yürütülebilir. partide kıyım çıktığı ve hiçbirinin sağ kurtulamadığı. film bu senaryonun doğrulanmasına yardımcı pek çok sahne içeriyor.
    *ve atlamayı asla unutmamamız gereken bir fedakarlık var ki, o da vatan, millet, marş uğruna, kanının en son damlasına kadar savaşmak. filmin ilk sahnelerinde, birbiri ardına vurulan askerler vardı. sislerin içinde biri vurulur, yere düşerken, arkadan gelen asker hayalet gibi belirir, o da vurulur, yere düşer. bu bir beş on dakika boyunca tekrarlanıyor. son derece epik ve dramatik bir kare.

    savaşın ahlaksızlığı, öldürülen siviller, saklanma, kaçış, çaresizlik, inanç, sevgi, minnet. pek çok şeyin, evet bize filmlerden, kitaplardan, gazetelerden aşina gelen olguları, uzun uzun yaşatıyor. son olarak eklemek istediğim, bu filmde her şeyin bir sebebi var, hiçbir şey tesadüfi değil. john'un levazımatçı, kadınların fahişe, mekanın kilise, kilisede beyaz bir kedi olması gibi.

    olağanüstü bir film değil, izlemeseniz pek de bişey kaçırmazsınız. fakat christian bale var lan. kadınlarla cilveleştiği sahnelerde döktürmüş. bu yazıyı böyle bitirmeyi planlamamıştım, kontrolümü kaybettim.

    edit: bir diğer fedakarlık daha var, onu es geçmişiz: john'un aşkı mo'yu japonlara göndermesi, ona ettiği veda.

    --- spoiler ---

    post-edit: spoiler ibaresi yer değiştirdi, tamam.
  • an itibariyle izlediğim, beş dakika arayla insanı ağlatabilen film. hayır ağladığım için sevdiğimden falan değil, sulu göz olduğumdan ağlatan film belki de fakat esasında bu kadar bayılmamın sebebi; aslında "savaş" denince anlatılması gereken ama birçok kişinin de farkında olmadığı, savaşın biraz da "ulusal tarafından bakamadığımız" tarafını anlatmış, ben ki japonlara hayran bir insan*... "ahlak"ı en iyi anlatan filmlerden olduğunu düşünüyorum zira çoğumuzun aklındaki "ahlaksız" kavramı bir kahraman; "kahraman" kavramı da ahlaksıza dönüşüveriyor bu filmde. ha bi de fedakarlık kısmı var ki, akıllara zarar.
    kusursuz diyeceğim kusuruma bakmazsanız.
  • harika film be abi.sıcagı sıcagına yazıyorum.o yu mo karakteri ne iyidir be.tek eksi tarafı,ben dahil konuya hakim olmayanlara karşı japonlara karşı negatif bir his oluşturmasıdır.2.5saat film sıkılmadan izledim.

    helal adamlara
  • --- spoiler ---

    altın çiçeğin laneti nden sonra uzunca bir süre izlemeyip beklettiğim filmi sonunda seyrettim. filmin başında insanlar boyuna koşuyor, biran filmin hep böyle koşmaca ile geçeceğini sandım. sözlük yazarlarınında yazdığı gibi, holivıd yapımlarını aratmamış savaşın çiçekleri lakin film beklentilerimi hiçbir şekilde karşılayamadı. çünkü japonlar kötüdür çinliler iyidir siyaseti yapılmış. aynı imkan çin in elinde olsa onlar da japonların anasını ağlatacaktı. şu bir gerçek ki dünyanın her yerinde güçlü olan güçsüzü eziyor, aşağılıyor, tecavüz ediyor ve öldürüyor. almanlar bunu ruslara yaptı, ruslar almanlara, yunanlar bizlere, ingilizler ayak bastıkları her toprakta... bu liste uzar gider. yok japonlar kötüydü yok ruslar iyiydi bu demogojileri bir yönetmenin aşması gerek artık. yönetmenlerin yeni bu gibi caniliklerin olmaması için film çekmesi gerekiyor. (biliyorum yapmazlar)
    filmin beğendiğim tek sahnesi fahişelerin ayna kırma sahneleriydi. kırılan her ayna, kırılan her bir parça ölecek olan fahişelerin yansımasıydı. kimi parça parlak, kimi parça daha büyük, kimi parça... falan filan işte.

    --- spoiler ---
  • an itibariyle tv8 de gosterilen muhtesem film
  • korkunç bir katliamın sinan çetin tadında işlendiği film.
  • vasat bir film.tarihten beri süregelen çin-japon rekabetinin filme yansıması olmuş.japonları hayvanlaşmış olarak gösteren bir film olmuş.
    tarihteki tüm savaşlarda maalesef galip gelen taraf işgal ettiği yerlerde tecavüz,gasp,cinayet,katliam vs. herşeyi yapmışlardır.bunun milleti olmaz,her ülkeden her milletten olmuştur bu olaylar.o yüzden hem inanılmaz yanlı bir bakış açısı ile çekildiği için,hem de bence çok yetersiz bir film olduğu için tavsiye etmiyorum.izlemezseniz hiç bir şey kaybetmezsiniz.ola ki izlerseniz askerlerin bir kadına tecavüz sahnesi var orayı geçin.midesi kaldırmıyor insanın,gerçekten böyle şeyler tarihte hep olduğu içinde aklınıza geldikçe yine midesi bulanıyor insanın..
  • ne yazık ki, dublajlı indirmişim, seyir kalitesi düştü benim açımdan ama izlenesi güzel bir film. japon katliamları üzerine güzel filmler varsa, birileri yeşillendirirse sevinirim
hesabın var mı? giriş yap