• "reddedilmek erkekler için dünyanın sonu da değildir. dünyada ortalama 4 milyar kadın var. siz olmasanız bir başkası olur." (dört değil gerçi ya, neyse, o teferruat...)

    internette tanışma mesajı gönderen adama bile "teşekkür ederim ama düşünmüyorum, iyi günler" dediğinizde ne orospuluğunuzu bırakıyor, ne aptallığınızı, ne bilmem neliğinizi... internet bu tarz ekran görüntüleriyle doluyken kimi kandırıyorsunuz acaba?

    kimse kimseye "şundan dolayı bundan dolayı" diye gerekçe sunmak, uzun uzun açıklama yapmak zorunda değil. yapınca bitmiyor çünkü sorular, iyice yüz buluyor karşıdaki, çeşitli örneklerden biliyorum. "ilgilenmiyorum, teşekkürler" deyip geçilebilmeli. ama geçilmiyor. keşke gerçekten erkekler "ya kaç milyar kadın var, kısmet değilmiş" deyip gitse... beş dakika öncesine kadar sizle konuşabilmek için kırk takla atan kendisi değilmiş gibi, adam "bir yemek yiyelim mi?" sorusuna olabilecek en kibar ve düz şekilde "sağol, ama ilgilenmiyorum" cevabı aldığı anda sizi zeka özürlülüğüyle bile itham edebiliyor. edilmişliğim var, bunu da oradan biliyorum. ben bu adama uzun uzun neden ondan hoşlanmadığımı açıklamak zorundaymışım, yok ya? şeytan diyor "madem ben geri zekalıymışım, sen de o zaman geri zekalılara ilgi duyuyorsun?" deyip boz, ama kahrolsun nezaketimiz... "ne konuşacağım daha allahın kabasıyla, onun seviyesine mi ineyim?" deyip gidiyoruz.

    siz o nezaketi zerre hak etmiyorsunuz aslında da, birçok kadın insaniyetinden, terbiyeye hakimiyetinden size insan gibi "senin gibi davarla ne işim olur ulan!" demiyor. kibarca "hayır" dediğinde bile 3. sayfada "sevgili olma teklifini kabul etmeyen kızı bıçakladı" haberleri olan ülkede kibarlık da gerçi işe yaramıyor, bir de dürüst olup bodoslama söylesek kim bilir neler olacak! tuzu kuruluğunuzdan anlayamıyorsunuz işte... umarım nezakete kıymet veremeyen, şımarık şımarık uzuuuun açıklamalar talep eden, kaba saba heriflerin hepsi karda kayıp kıçını kırar! hadi bakalım, dürüstlük istediniz, dürüstçe içimden geçen bu!

    ekleme: adam gelmiş, başlığı açan eden olmadığım, bizim taraftan bakınca nasıl gözüktüğünü anlattığım entry için utanıp sıkılmadan "derdini sikiyim" diye mesaj atıyor (bkz: charon walken), siz daha "güzel güzel açıklama yapın reddederken" noktasındasınız. malınız budur, görün. boşuna demiyorum, "bu kadar nezaket bu gibi adamlara fazla" diye...
  • çoğu kadın, erkeğin çıkma teklifini reddederken "tipim değilsin" demek yerine, sanki karşısında salak varmış gibi lafı eğip büker: ben aşık olamıyorum... sana layık biri değilim... sevgilimden yeni -6 ay önce!- ayrıldım... ben şöyle roman kahramanı gibi birini istiyorum ve saire...

    hatun kişinin er kişiye söylemesi gereken,

    - zayıfsın, ben kaslı erkeklerden hoşlanıyorum.
    - şişmansın, ben fit erkekleri seviyorum.
    - sakalın yok, köselerden hoşlanmıyorum.
    - boyun benim istediğim kadar uzun değil.
    - esmer erkekleri beğeniyorum, sarışın tarzım değil.

    korkmayın hanımlar, siz bunları dediniz diye tanrı'nın gücüne gitmez. dürüst olan hiçbir insan tanrı'nın cezasını hak etmez. samimi olmanız erkeğin kalbini de kırmaz. evet, erkeğin size olan hisleri bitecektir; zira beğenilmediğini bilen erkek, ne kadar sevse de aşık kalamaz! reddedilmek her insanı biraz üzülebilir, ama dünyanın sonu değildir. neticede sağlayacağı fayda vereceği üzüntüden üstündür. böylece erkek gözünü sizden başka kadınlara çevirir. bir nevi erkek kurduğu melankolik düşten uyanır, kendine gelir. zaman ve emek harcamaktan tasarruf eder.

    ona soyut değil, somut nedenler verin. çünkü yalan söylediğinizde, onu aptal saptal bahanelerle savuşturduğunuzda, erkek acı çekecektir; zira aşık birey gerçekleri göremez, yalnızca duyar!

    sıkıntı şu ki, aşık adam aşkına ulaşmak için kendini parçalıyor. sanıyor ki dağı delersem beni sevecek. ama "be adam! sorun sensin, dağ değil ki!" bunu bilse, dağı delmek için kendini hiç paralar mı?!

    "sanki desem anlayacak, hatta dedim anlamıyor." tarzı cümleler kurmayın hanımlar. aslında erkeğe direk kusurunu söylemenize gerekte yoktur, ona "kusura bakma, seni beğenmiyorum" deyip "ben şu tarzda/tipte erkekten hoşlanıyorum" diye ekleyin, olay biter. bunu demediğin sürece mesafeleri, mezhebi, siyaseti bahane etmek çocukça. erkeğe açık olun. insan yalan söyleyince vicdan azabı çekmeli, samimi ve dürüst olunca değil.

    reddedilmek erkekler için dünyanın sonu da değildir. dünyada ortalama 4 milyar kadın var. siz olmasanız bir başkası olur. o halde kaçmayın, bahane üretmeyin, geçeği söyleyin ki erkek niye, neden diye kafaya takmasın sizi. her erkek imalardan, bahanelerden anlayamaz. aksi takdirde sizi elde etmek için tekrar dener, dener ve dener. bu ısrarı da sizi üzebilir.
  • öğretmen maaşıyla hayat mı geçer de, alınmam.
    dağın başında çalışıyorsun buna katlanamam de, alınmam.
    tipim değilsin de, alınmam.
    araban yok de, alınmam.
    kariyerime odaklanmak istiyorum de, alınmam.
    .
    .
    .
    dürüst ol ve sebebini söyle alınmam kısaca. ama “uzunca bir süre kimseyi istemiyorum.” (büyük harfle yazıyorum) deyip en geç 1 ay içinde sevgili yapıyorsun ya, anama bacıma sövsen bu kadar zoruma gitmez ve kızamam. gerçi artık hiçbir lafınıza/hareketinize şaşırmıyorum, böyle bir şey de var.

    2 sayfalık linç üzerine gelen edit:
    karşımdaki kadın bu cümleyi kurunca beni istemediğini anlamıştım. o kadar da geri zekalı değilim. bir arkadaş beta yapmış beni. o günden sonra o kadınla sadece bir kez aynı ortamda bulundum, o da arkadaş ortamında çıkıntı olmamak için. friendzone’a düşmek ya da takıntılı halde olmak gibi bir şey de yok. bazı arkadaşlar tipimin ve vücudumun elverişsiz olduğundan bahsetmiş. 9 sene büyük sahada top oynamışlığım var. 3 senedir ciddi anlamda spor yapmama rağmen 80 kiloyu yeni geçtim ki 1,84 boya göre normal bana göre. ama karşımdaki de insan ve kafasında belki 2 metrelik yeşil gözlü yakışıklı bir dev hayal etmiştir ve buna sonuna kadar saygı duyarım. esas konu olan kadınların dürüst olduktan sonra fiziki, ruhsal ya da toplumsal olarak lince uğrama korkusu. doğrudur, barzoların bini bir para olduğu bir toplumda yaşıyoruz. karşımdaki kadın beni çok tanımasa deriz ki kendince önlem almış. gene doğru. ama atladığımız bir nokta var. ben öyle değilim. şu an 2. üniversiteyi okuyorum, 3. üniversiteye de 2 yıl sonra başlayacağım. kafamda yüzlerce kitaptan binlerce aforizma var. insan doğuştan meraklı bir varlıktır ama bu merakımı hayatı daha güzel olacak şekilde kullanmaya çalışırım. karşımdaki kadın bunları da biliyordu. ciddi anlamda konuşmaya başlamadan önce 3 aylık bir arkadaşlığımız vardı. ama herkesin o anki ruhsal durumu, kriterleri farklı olabilir. bunu anlamayacak ya da tepki gösterecek kadar hanzo değilim. buraya genelleme yaparak konuşmuşsunuz ya, ben öyle değilim. bu entry’deki sözler de sadece onun ve benim için yazılmıştır. beni reddettiği için o kız kaşar olmadı. durun size kaşarlık sebebi vereyim, linci seversiniz ya. bu hanım kızımız benimle bu konuları konuşmaya başlarken şu andaki sevgilisiyle de konuşmaya başlamış. benden çok ondan hoşlanıyormuş. standart bir birey der ki ben başkasını seviyorum. standart bir erkek der ki tamam, sana hayatta başarılar dilerim. ama kendince kibarlık edeceği için (!) yalan söylüyor hanımefendi.
    (bkz: bilal'e anlatır gibi anlatmak) da böyle bir şey demek ki.
    peşin not: editte yazılan şeyler kendimi övmek/pazarlamak amacıyla yazılmamıştır. asıl eziklik odur.
    edit 3: imla.
  • gereksiz kalp kırmamak içindir.

    mesela bir tanesi "kitap okumaya ne gerek var, filmini çekiyorlar, izleyip sonunu öğreniyorum zaten" demişti bana. bir yandan da aslında zayıfı kollayan mert bir havası da var. yani artısı, eksisi olan bi tip. bu adam bana yanaşırken ben onu reddettiğimde "ya sen şimdi böyle kitap mitap okumayan, kıymetini de anlamayacak kadar cahil bir tipsin. biz seninle muhabbet bile edemeyiz, olmaz bu ilişki" desem nasıl bir faydası olacak? bu adam bir anda "aa ulan cahilmişin, kendimi düzelteyim" mi diyecek? yoksa "götü kalkık karı kendini bir şey sanıyor da bana akıl veriyor" mu diyecek? ben de akıl vermiyorum işte. "ya sorun sende değil, bende" diyip uzaklaşıyorum. pek okumayı sevmeyen ama kollayıcı havalı erkek arayan bi kızla mutlu olur...

    başka bir tanesi baya ülkücü bıyıklı, ağzına alkol sürmeyen, spor salonunda eğitmenlik yapan, spor salonunda tanıştığım bir tipti. çok ısrarcı oldu, bir akşam yemeğe gittik. dağ gibi, kaslı maslı adam, güler yüzlü sevimli de bir tip, ama gel gör ki benim için biraz fazla muhafazakar. ikimiz de aynı metal gruplarını dinliyoruz diye muhabbet olmuştu ama bir yemek yedik diye çok darlamaya başladı. muhabbeti "biz evlenince ben karısını çalıştırtıyo dedirtmem"e getirdi. ben bu adama "örümcek kafalısın, dincisin, seksistsin, o yüzden bu ilişki olmaz" diyeceğime "sorun sende değil bende" dedim işte yine. doğruyu söylesem "aa ben örümcek kafalıymışım" mı diyecek? yoo. "karıya bak bana akıl veriyo, sana ne lan" diyecek. ne gerek var? özünde iyi bir insan, kendine göre birini bulur mutlu olur.

    başka bir tanesi çok konuşuyordu. ama çok. öyle böyle değil, soluksuz. çok okumuş belli. ama tartışma kültürü yok. konferans vermek istiyor sadece. ilk bir şey içmeye gittiğimizde ben ne sipariş etmek istediğimi söylerken bile lafı ağzıma tıktı, konuşturtmadı, o derece. sürekli kendisinin nasıl bir insan olduğunu, ne düşündüğünü, ne yaptığını anlatıyor. ama olay bir sohbet ortamı olmaktan çok 3 saatlik bir konferans. bahsettiği konuyla alakalı bir kelime dahi ettirmedi bana. benim için çok zor geçti o akşam. gökyüzü dar oldu, kendimi eve zor attım, nefes aldım. dedim of herhalde en kötü deneyimlerden biriydi, benim zaten sıkıldığımı da suratımdan okumuştur, çünkü 3 saat gülümseyerek dinleyemiyor insan. herhalde bir daha konuşmayız. çat diye mesaj attı "benim için çok güzel bir akşamdı, seni tekrar görmeyi umuyorum, şu gün ne yapıyorsun vs". aklım çıktı, adam orada sıkıntıdan geberdiğimi bile fark etmemiş, sürekli "ben kaçayım" diye konuyu kapatmaya çalışmama rağmen. ben de dedim ki "yani birbirimize pek uygun değiliz herhalde. belki bir daha görüşmesek daha iyi olur." bak kalp kırmadan ama dürüstçe işin içinden çıkmaya çalışıyorum. niye ki, ne oldu ki vs bin kere ısrar etti, sordu ben de dayanamadım "çünkü muhabbet etmek diye bir şeyden haberin yok, bütün akşam konferans verdin bana, ağzımı açtırmadın, sipariş bile veremedim. içim soğruldu." dedim. bu sefer ben oldum mu sana "cahil, salak, orospu". peki madem. bana komaz. keserim iletişimi biter benim için. dürüst olmaya çalışmak saçma.

    yani bak bunların hiçbirine gerek yok. kadın ya da erkek, karşı taraf usturupluca "sorun sende değil bende" ve benzerleri laflar ediyorsa "sende bana uygun olmayan bir şeyler var, reddederken bir de ikimizin de işine yaramayacak bir şekilde kusurlarını saymamın anlamı yok. kalbin kırılmasın diye seni nazikçe reddediyorum." demek istediğini anla ve sorma. sen de aynısını başkasına yapıyorsun çünkü.

    nasıl ki tuvalete giderken "ben sıçmaya gidiyorum" demiyorsun da "bi lavaboya uğrayıp geleyim" filan diyorsun da herkes ne demek istediğini anlıyor.. bu da öyle. niye ki? neden? dürüst ol, gerçeği söyle filan diye sıkıştırmanın hiç bir anlamı yok. kibarca cevabını al git. nasılsa o "ama niye? bana dürüst ol" dediğinde sana vereceği hiç bir cevabı beğenmeyeceksin. kimse sana "çok muhteşem olduğun için seni reddediyorum" demeyecek. illa negatif bir şey söyleyecekler. ne gerek var? ona negatif görünen başkasına pozitif görünür. seni reddeden bi tane tipin söylemesiyle kendini değiştirecek de değilsin. yani negatif şeyleri sana söylemesinin anlamı yok. bu yüzden kadınlar da erkekler de reddederken dürüst olmuyorlar.

    bırak, izin ver kibarca bitsin mevzu. illa küfürleşme, kalp kırma raddesine kadar zorlama durumu.
  • kadınların cinsel stratejilerinin bir gereğidir.

    kadınların dünyasında ilgi görmek borsada bir tahvilin değer görmesi gibidir. bu yüzden etraflarında sürekli kendisini beğenen erkekler bulundurmak isterler. hem yarın bir gün etraflarında uygun aday bulamazlarsa bu erkeklerden birini kolayca elde edebileceklerini düşünürler. kadın eş adayı portföyünü geniş tutmak ister her zaman. ayrıca kadın altından kalkamayacağı işleri halletmesi için her zaman etrafında erkek olmasına ihtiyaç duyar. uydu erkek sınıfına aldıkları bu erkeklere angarya işlerini yaptırırlar. terk ederken bile ileride tekrar bir araya gelebileceklerinin imasında bulunan kadınlara denk gelmiştir pek çok erkek.

    bir kadını yemeğe çağırdığınızda, eğer reddedecekse, genellikle "şehir dışından arkadaşım geldi, onla olacağım bir kaç gün," gibi şeyler söylerler, birkaç günü doldurur ki salı müsait değilsen, çarşamba yiyelim demesin karşısındaki ya da "çok isterim ama bu aralar müsait değilim, ben sana haber veriyim," derler, ipi ellerine alırlar ve bir daha haber vermezler. kadın bu tarz davranışlardan erkeklerin kendisini anlamasını bekler. çünkü gerçekten güçlü bir erkeğin veda sözlerine, kesin yanıtlara ihtiyacı olmaz. istenmediğini anladığı an çeker gider, dönüp arkasına bakmaz bile. kadının erkek standardı bu olduğu için her erkekten bu standarda uymasını bekler. sen onu anlamıyor, imalarından ders çıkaramıyorsan, sen zaten kadının gözünde umursanacak düzeyde bir erkek değilsin.

    belli bir kalibrenin altındaki tüm erkek grubunun kadınların gözünde hayaletten farkı yoktur. emin olun. feminazilerin "i bathe in male tears" diye t-shirt giymelerinin, duvarlara şakayla karışık erkekleri öldürecez hazır olun diye yazmalarının bir sebebi budur. bir erkeğin "kadınların göz yaşlarıyla yıkanacağım" demesine nasıl bir tepki verilirdi düşünsenize. bir erkek bunun şakasını bile yapamaz. çünkü kadınlara göre her kadın kutsaldır ama erkeklerin sadece en üst segment olanları kutsaldır. kadınlar için pastanın üstündeki çilek değilsen, saygı görmezsin. saygıyı söke söke alman gerekir.

    bu sözlükte bir vedayı çok gören eski sevgili diye başlık var mesela. bakın oraya mesajların büyük çoğunluğu erkeklere aittir. pattern ortadadır. ayrılmak, reddetmek; bunlar bir karar almak demektir. karar almak, kararın getireceği sonuçları göğüslemek ve sorumluluğu taşımak demektir. ancak kadın doğası sorumluluğu reddeder. bir erkeği dürüst ve kesin bir biçimde reddetmek onu potansiyel aday listesinden temelli silmek demektir. geleceğin ne getireceği belli olmaz, ilerde bu kararından pişman olabilir o yüzden kadın bu sorumluluğun altına girmez.

    (bkz: kadınların bitmek bilmeyen mağduriyeti/@smit)

    dürüstlük, kadınların son çaresidir. kadın ancak hislerini ima edecek tüm yolları tükettiğinde, erkek kendisini anlamamayı son raddeye kadar sürdürürse dürüstlüğe başvurur. ancak o noktada zaten erkeğe olan saygısını çoktan kaybetmiştir. geçmiş olsun.

    edit: bugün polly jean'in yazdığı debe'ye giren entry'i okudum (bkz: #65440125) benim söylediklerimin doğruluğunu kendisinin entrysinde görebilirsiniz. belli bir kalibrenin altındaki tüm erkek grubunun kadınların gözünde hayaletten farkı yoktur demiştim, polly jean "nezaketi zerre hak etmiyorsunuz," diyip beddua ederek erkeklere olan bakış açısını ortaya koymuş. pareto prensibine göre kadınlar için erkeklerin %80'i çöp, yüzüne bakmaya değmeyecek mahluklar. kimin kime düşman olduğu ortada. ben çıkıp da "kendisini domine edecek erkeğin kölesi olmayı bekleyen kaşarların hepsi umarım karda düşüp kıçını kırar" demeye utanırım. bunlar utanmıyor.

    ayrıca yazım için netleştirmek istediğim bir durum var. başlık sahibinin dediği gibi bir dürüstlük değil benim yazımda kast ettiğim. kimse kimseye sen çirkinsin, şişmansın o yüzden senle beraber olmak istemem diyemez. bu dürüstlük değil, terbiyesizlik olur. polly jean'in entrysinde bahsettiği gibi bir dürüstlükten bahsediyorum ben, yani daveti "ilgilenmiyorum, teşekkürler" diyerek net bir biçimde reddetmek dürüstlükten kastım. gerçekte kadınların böyle demediğini hepimiz biliyoruz, polly jean de biliyor, diğer kadınlar da biliyor. ilgilenmiyorum değil de "bu aralar yoğunum, hastayım, şehir dışından arkadaşım geldi" gibi bahanelerle reddedip mevcut adayı yedeğe almak istediklerini, onun umutlarını tam olarak söndürmek istemediklerini hepimiz biliyoruz.
  • erkeklerin duygusal olarak zayıf davranmasıdır. sen reddedilince dünyan yıkılmış gibi davranırsan kadın ne yapsın? o güne kadar red yiyince çirkefleşen, dünyada sanki ilk ret yiyen kendiymiş gibi olayı şahsi algılayıp kadına saldıran o kadar erkek var ki olayı sürekli "sorun sende değil" bahanesine bağlamak zorunda hissediyorlar.

    siz erkeksiniz, reddedilme ile korkusuzca yüzleşmeniz lazım. kadınlara da bunu öğretmeniz lazım. ondan sonra kadın korkusunu atıp zaten dürüstçe beğenmediğini söyler. ayrıca bazen ağzınla kuş tutsan da beğenmez, siz her kadını beğeniyor musunuz?

    illa sebep de aramayın. sebebe takıldıkça takıntı haline getirirsiniz.
  • gene birilerinin kalbi kırılmış. aslında temel sorun her insanda denge durumunun farklı olmasıdır.

    reddedilmek dünya’nın sonu değildir, ben defalarca reddedildim ama hala yaşıyorum. bir iki gün üzülüp normale dönmeniz gerekiyor.

    reddetmek de açıkçası çok güzel bir şey değil. yani eğer ruh hastası bir manyak değilseniz bir insanı reddetmekten ve onu aşağılamaktan zevk almamanız gerekiyor.

    bu nedenle de reddederken bir denge kurmanız gerekiyor. eylem doğası gereği karşı tarafın egosunu sarsacak bir halde zaten bir de iyice ezmenin alemi yok.

    öte yandan ret sinyalini şimdilik reddediyorum gibi bir anlamda vererek karşı tarafın duygusal durumunu sömürmek de aşağılıktır. bu nedenle ret cevabının oldukça zarif bir şekilde ama şüpheye yer bırakmayacak kesinlikte verilmesi etik açıdan en doğru hareket olacaktır.

    kuşkusuz bu da biraz hassasiyet gerektiren bir durumdur ve her insan için mümkün değildir. ayrıca insanların dengesi de farklıdır. kimi siktir git desen bile yüzsüzdür, kimi naiftir hemen kırılır. bu nedenle kişiye göre denge aramaktansa kendi tarzınızı belirlemeniz daha doğru olacaktır. bu da kesin ama nazik bir yanıt olmalıdır.
  • bir insana seni beğenmedim çirkinsin kisasin şişmansin demek terbiyesizliktir. her doğru her yerde söylenmez. net bir şekilde "hayır, sana karşı bir şey hissetmiyorum olmaz" demek ya da başkasını seviyorum demek daha insanca bir davranış olur.
  • ilgiden hoşlanmaları ve asla beraber olmayacak olmalarına rağmen karşılarındaki insanın umudunu sürdürüp peşinden koşmasını sağlamak istemeleri nedeniyle hasıl olan durum.

    kadınların bir kısmı bu durumu "üzülmesin, kırılmasın istiyorum." bahanesinin ardına saklar. halbuki asıl istediği egosunu tatmin etmeyi sürdürmektir. istediği anda onunla olacak ve ona istediği gibi "köpek" olacak birine sahip olmanın verdiği güven duygusudur bunun nedeni.

    böylelerine bizler ilgi orospusu diyoruz. sizler ne dersiniz, o da sizin bileceğiniz iş...
  • dürüst olmak zorunda olmamalarından kaynaklanan bir durumdur. sevgililerine canları evden çıkmak istemeyince iyi hissetmiyorum diyen erkekler burada çok anlayışlı ve olgun erkeklermiş gibi dürüst olun canınızı yiyeyim diyor ya çok gülüyorum. bana göre iki durumda da karşıdaki insanı kırmamak için yalan söylenebilir, dünyanın sonu değil. zaten aklı başında bir insan durumu anlar yoluna bakar. ancak takıntılı ruh hastaları hiç yalan söylememiş gibi davranıp da "dürüst olun hüüü" diye ağlar.

    ortalama güzellikte bir kız sizi kaslı olmadığınız için reddetse arkasından "amk kezbanına bak tipine bakmadan kaslı erkek istiyor" dersiniz. olması gerektiği gibi kibarca reddedince de burada ağlıyorsunuz.

    toplumsal yaşamı kendine ve başkasına zarar vermeden sürdürmek için yalan söylemek ve nezaket kurallarına uymak gerekir. dürüst olmak her zaman yapılacak en doğru şey değildir. umarım bunu anlamak için sağlam bir şekilde aşağılanarak reddedilmek zorunda kalmazsınız fakat başka türlü de anlayacağınızı sanmıyorum.
hesabın var mı? giriş yap