• size kitaptan alıntı yapayım yazarı steven d. ward yayınevi 6-45.

    bir kahve zincirinin ünlü olması, iyi kahve sattığı anlamına gelmez.hatta muhite ve şehre bağlı olarak tam tersi geçerlidir.

    bir kahve çekirdeği kavrulduğunda artık yapısal bütünlüğü bozulur ve çekirdeğin tadını oluşturan doğal yağ ve çözünen maddeler kaybolmaya başlar. en gıcık kahve ukalaları, kavrulmuş kahveyi azami üç hafta sonra atmanızı söyler. ben dört diyorum. ama itiraf etmekten hoşlanmasamda bu süreyi daha da uzatmışlığım var tabi ki hiç iyi sonuç vermedi.

    o siyah çekirdeklerin parlak ve güzel gözüktüğünü biliyorum ama o parlaklık aslında kahvenin içinde kalmış olması gereken ve her an biraz daha kaybolan yağın ta kendisi.

    her zaman değilse de genellikle büyük kahve zincirleri kahvelerini genel merkezlerinin depolarında kavuruyor.

    ardından bu kahve tırlar veya gemiler ile başka şehirlere, ülkelere hatta dünyanın öbür ucuna gönderiliyor.

    bu demektir ki o güya çok değer verdikleri müşterilerine içecek hazırlarken kullandıkları kahveler ellerine geçtiğinde, altı ay beklemiş olabiliyor gerisini siz düşünün.

    kahvelerinin tazeliği konusunda dürüst olmamalarının da bir nedeni var. bayat kahve içerseniz ölmezsiniz. kavrulduktan sonra bir kaç hafta geçmiş kahveyi içerek zehirlenmezsiniz.

    yani paketin üzerine kafadan, uzak bir son kullanma tarihi koyabilirler. bu tamamen bir hile.

    bu arada americano içen arkadaşlar, americano italyanların amerikalıları kazıklamak için uydurduğu bir kahve türü yani sulandırılmış espresso.
  • 6:45 yayınevinden çıkan steven ward tarafından yazılan kitap. ilk sayfasında "kahrolsun kötü kahve" sloganıyla giriş yapıyor. hatta sonra kitabı nasıl okumanız gerektiği hakkında bile bilgisel yapıyor. kahve hakkında bir şeyler öğrenmek için ideal, okurken asla sıkmıyor ( ya da benim kahve sevgim ile alakalı bilemiyorum).
    kitaptan bir alıntı :
    bu kitap kahve yapmak hakkında olabilir; ancak evrene vermeye çalıştığım esas mesaj, hayattaki küçük şeylerin değerini her zaman bilmek ve asla hiçbir şeyi cepte görmemek. bu eşiniz olabilir, dostlarınız olabilir, aileniz olabilir, espressonuzu yapan barista ve hatta o kahveyi yetiştiren çiftçiler bile olabilir. her sohbeti, her ilişkiyi nefis bir fincan kahve gibi görün, yani kıymetli bir çağdaş zen sanatı eseri gibi. çünkü aslında öyleler.
hesabın var mı? giriş yap