11 entry daha
  • konya-ankara hızlı trende sabah altıda bunu yapan birçok andaval var. bangır bangır ilahi, youtube doingli moingli komik video, müzik dinleyen gördüm. hele bir tanesini hiç unutmam. adam ibrahim tatlıses'in eski filmlerinden müzikli, zılgıtlı, bağırmalı bir sahneyi epey bangır bangır tam 1 sa 50 dk boyunca izledi. bana mısın demedi. kimse gıkını çıkarmadı.
  • son dönemde çok çoğalan son moda öküzlüktür. hastanede koridorda son ses şaban filmi izleyen malları gördü gözlerim. arap yağı bol bulunca neresine süreceğini şaşırıyor .
  • acilen yasal olarak bu tarz davranışlara yaptırım gelmeli para cezası vs.
  • balkona tv çıkarıp sesini sonuna kadar açan angutların sosyal evrime direnen evlatları tarafından yapılması yüksek ihtimaldir.
  • merhabalar. ben dünyanın en hoşgörülü, başkaların hareketleri konusunda en rahat insanlarından biriyim ama bunu yapanları çok pis yargılıyorum. net. azıcık insan olunsun.
  • türkiye'deki insanların bir çoğu kamuya açık alanda nasıl davranacağını bilmiyor. özel alan, kamu alanı ayrımı yapamıyor. kamuya açık alanın hem herkesin, hem hiç kimsenin bir alanı olduğunu anlamıyor. çünkü türkiye'deki insanlarda kamu bilinci yok. sivil bir kültür yok. eve çağırdığınız musluk tamircisinin başında "işini yapıyor mu acaba" diye durmak zorunda kalmanızdan tutun, tramvaya binerken inenlere öncelik vermeyenlere kadar tüm sorun sivil bir kültür olmamasıyla ilgili. üstelik bu sorun belli bir partiye oy verenler tarafından yapılıyor değil. ülkede sağcı da solcu da, eğitimli de, eğitimsiz de araçta yayaya öncelik vermiyor, bir mekanda oturup kalktıktan sonra saldalyesini geri yerine ittirmiyor, aracını kaldırıma park ediyor, bir toplantıya geç gitmekten çekinmiyor, etrafta kimse yoksa yere çöp atıyor, sıraya girmeyi bilmiyor. türkiye'deki insanlar her zaman habitusa uyuyor. iktidarı çok uzaklarda aramaya gerek yok, zaten insanlar aralarında bu mikro iktidarı üreterek süreci devam ettiriyor.

    türkiye'de istediği kadar iktidarlar değişsin, rüzgar tersine essin bu kamusal alan bilinci asla gelişmiyor, asla sivil kültür oluşmuyor.
  • nazikçe "sesini kısar mısınız?" demeye cesaret etsenize. ne diye kendinize dert edip can sıkıyorsunuz. belki dalgındır ufak bir uyarı size bir şey kaybettirmez belki karşındaki insanı kendine getirir. korkak olmayın bu kadar bence.
  • uçaklarda kişisel cihazlarından kulaklık takmadan video izleyen, müzik dinleyen yolcuları uyarmamla sona erdirdiğim eylem.

    bence bunun ardında yatan sadece düşüncesizlik, görgüsüzlük kadar basit bir durum değil. bu insanların hem vurdumduymaz, hem aşırı derecede bencil olduklarını düşünüyorum. o kadar benmerkezci bir hedoizm ki bu çevresindeki diğer kişiler umurlarında bile değil.

    çevrelerinde o an migreni tetiklenmekte olan insan mı var, 10-12 saat mesai yapıp gözlerini kapatıp sessizlikte biraz kafasını dinlemeye çalışan insan mı var, bir sınava, projeye hazırlanan ve birşeyler okumaya odaklanmaya çalışan insan mı var umurlarında olmaz bu benmerkezci hedoistlerin.

    sese haddinden fazla duyarlı olduğum için özellikle çok yorgun, uykusuz ya da moralimin allak bullak olduğu günlerde kafam başkalarının dıngırtısını, zarıltısını kaldırmıyor açıkcası, kaldırmak zorunda da değil.

    birkaç ay önce 14 saatlik mesai yaptığım bir uçuş gününün sonunda aç, uykusuz, yorgun bir şekilde havalimanından çıkmış personel park yerine bizi ulaştıracak otobüse binmişken maruz kaldığım bir olayı da anlatıp entryi bitireyim. otobüste yanına oturduğum başka bir havalimanı personeli telefonunda açmış bangır bangır bir reggaeton şarkı dinliyordu. çevredeki insanlar da belirgin şekilde rahatsız, fakat bunu sadece pasif agresif öfkeli bakışlarla dile getirebilecek ölçüdeler. ara sıra kabinde yolcular istediklerinde cebimden çıkarıp verdiğim uçaktan kalma iki üç kulaklık vardı. hiçbir şey söylemeden çıkardım, yanımdaki yontulmamış keresteye uzattım. döndü bana baktı ve "ne için bu?" dedi. "sizin için" dedim. "onu al sen tak" dedi. nezaketle uzatılan eli ısıran ağız sembolik bir şamarı o ağzın tam ortasına hakeder. kimse kusura bakmasın. "sağındaki solundaki insanları kendi keyfin olacak diye rahatsız edemezsin. 14 saatlik mesaiden döndüm. senin boktan müziğini dinlemek zorunda değilim" diye yükseldim elemana. bütün gözler bizde. kereste laf dalaşı moduna girmeye başlamıştı ki yanındaki iş arkadaşı hatun "uzatma, kapat" diye birkaç ısrarlı dirsek atışında bulununca müziği kapattı. otobüsten inerken "allah sevgiline sabır versin" diye laf soktu bir de davar.

    biraz onurlu, haysiyetli insan kendini topluluk içinde bu duruma düşürmez. bir nesil "elalem ne der" meselesini haddinden fazla ciddiye aldı. yeni dönemde ise "bana ne yaaa, kim ne derse desin çok da s*kimde!" vurdumduymazlığı ve egoistliği var.

    orta yolu bulduğumuzda insan olmayı öğreneceğiz inşallah.
  • nazikce "sesini kisar misiniz?" dedigim cocuklu ailenin, "cocugumuz bunu izlemeden yemegini yemiyor" diye cevap verdigi olay.

    yani türkcesi, herhangi bir mekanda bangir bangir son ses cizgi film izlemeden yemek yedirmeyi basaramiyoruz. cünkü pedagojiden anlamadigimiz icin, cocugumuz kücük bir prens(es) oldu ve ne dediyse yapmak zorundayiz. ayrica sizin veya cevredekilerin rahatsiz olmasi zerre umrumuzda degil, cünkü cocugumuz var ve istedigimizi yapabiliriz.

    cünkü yapimiz bu.

    trafikte dörtlüleri yakip istedigimiz yere park ederiz. lounge'a yetisebilmek icin, ucagi kaciriyoruz diyip kuyruklarda araya kaynayabiliriz. kullandigimiz ayakkabiyi, flörtlestigimiz eleman begenmedi diye silip paketleyip iade edebiliriz.

    kendi icimizde aslinda cok adiliz, ama size degil. mazur görün ne olacak yani?
  • bu başlığı okurken bile arkada biri ilâhili video açıp izlemeye başladı.

    toplu taşımanın olmazsa olmazi olay.
96 entry daha
hesabın var mı? giriş yap