• ilk kez bir file de yapılmış. ameliyat olan fil ingiltere'de, 43 yaşında ve adı düşes. üç saatlik ameliyatın sonunda sık sık hortumuyla gözünü ovuşturmuş ama artık yeniden görebilecekmiş.
  • 1-1,5 yıldır annemde belirgin bir görme sorunu vardı. pandemi şartları nedeniyle uzunca zaman erteledik doktora gitmeyi.

    haziran 2021'de belirtiler fazlaca arttığında ilk muayeneye gittik. x hastanesinde gerekli muayeneler yapıldı ve katarakt teşhisi koyuldu. iki göz için zorunlu pcr testi ve mercek fiyatı olarak toplam 35 bin tl fiyat verildi. hem teşhisi teyit ettirmek, hem de maliyeti azaltabilmek için bir de devlet hastanesinde muayene olmak üzere beklemeye, randevu kovalamaya başladık.

    devlette randevu almak kolay değil. 1 ay kadar uğraştıktan sonra hangi saatte randevu bakmamız gerektiğini vs. öğrenip randevuyu aldık. şehir hastanelerinden birine gittik fakat hastanenin yoğunluğu, içerideki koşturma çok kısa sürede hastaneden ayrılmayı tercih etmemize yol açtı. muayene olmadan ayrıldık.

    akraba tavsiyesi ile idealtepe'deki y hastanesine gittik bu kez. anne hem doktora güvendi, hem de sunulan toplam bütçe daha makul düzeydeydi. emekli hastalar için sağlanan bütçe kolaylığı varmış. iki tür mercek önerildi. bunlardan ilkinde iki göz için toplam maliyet 14 bin tl idi. diğer bir mercek için 26 bin tl. doktorun kendi ailesinde dahi ilk seçeceği gönül rahatlığı ile uyguladığını öğrenmek karar vermemizi kolaylaştırdı.

    ilk ameliyatı eylül ayının başında geçirdik. oldukça hızlı tamamlanan, kolay bir operasyon oldu. gördüğüm kadarıyla operasyon için gelen büyüklerimiz heyecanlanıyorlar ve tansiyonları yüksek çıkıyor. gönül rahatlığı ile çok kolay bir operasyon olduğunu, hiç hissetmeyeceklerini, sonrasında herhangi bir ağrı/sızı olmayacağını söyleyebilirsiniz.

    tansiyon durumlarında dil altı hap ve sakinleştirici ilaçlar ile rahatlama sağlıyorlar. tansiyon düşünce ameliyata alıyorlar.

    20 dk kadar süren operasyondan sonra 30 dk kadar dinlenme odasına alıyorlar hastaları. sonrasında eve gidebiliyorsunuz. burada temel öneriler; 7 gün boyun üstü, gözleri su ile temas ettirmemek, eğilmemek, yatarken yan yatmamak. boyun altından yıkanabiliyorsunuz.

    ertesi gün muayene için gittiğinizde bandajı açıyorlar ve damlalar veriyorlar. burada en keyifli an anne ya da babanızın veya sizin gözünüz açıldığında hissettiğiniz ''artık görebiliyorum'' hissi. annem oldukça mutlu görünüyordu. ilk operasyondan sonra 4 damla verdiler. nasıl kullanabileceğimizi anlattılar. 3 gün sonra yine muayene çağırdılar.

    her şey yolunda ilerlemişti.

    ilk gözde %80 görme kaybı, ikinci gözde %70 görme kaybı varmış. bu nedenle ikinci göz için de 7 gün sonraya randevu verildi.

    ikinci operasyon da başarılı bir şekilde tamamlandı. bu operasyondan sonra 2 damla aldık. halen kullanıyoruz.

    çok şükür geride kaldı her şey. bu sorunla dertlenen herkese acil şifalar diliyorum. sorularınız olursa yazın lütfen.
  • hem monofokal hem de multifokal mercek implante ederek 3000 in üzerinde katarakt cerrahisi yapmış bir göz hekimi olarak söylüyorum: monofokal ( sadece uzağı net gösteren) mercek uzakta en net görüntü kazanımı sağlayacaktır. yakın gorme için gözlük kullanmanız gerekecektir. multifokal lensler yüksek ihtimalle uzakta %90 civari görme, yakında (40 cm den) %80 civarı görme sağlayacaktır (gözlüksüz). ayrıca ışıklarda sacilma, loş ışıkta görmenin azalması gibi sorunlar eşlik edecektir.
    malesef günümüz teknolojisinde hem yakını hem uzağı gözlüksüz mükemmel gosteren mercek bildiğim kadarıyla yok.
    ameliyattan önce astigmati olup, ameliyattan sonra hem yakını hem uzağı net görmek isteyenler için torik multifokal mercekler üretilmiş olup, malesef onlar da mükemmel görüş beklentisi olan insanları tatmin etmeyecektir.
    katarakt cerrahisinin zorluğuna değinecek olursak; hastadan hastaya tamamen farkeder, katarakt cerrahisi sorunsuz gözlerde genellikle 5-15 dk da sonlanan kolay bir cerrahi olsa da, göz bebeği damlalar ile büyümeyen, prostat büyümesi nedeniyle ilaç kullanan, darbe sonrası katarakt gelişmiş olan, yüksek miyop veya yüksek hipermetrop, veya göz tansiyonu olan hastalarda göz branşının en zor ameliyatı haline dönüşebilir.
    kesinlikle cerrahın oldukça dikkatli olması gereken, kapsamlı ameliyathane koşullarına sahip merkezlerde yapılması gereken bir ameliyattır.
    hastanın görmesi erken kataraktlarda ameliyattan bir gün sonra açılırken, gecikmiş kataraktlarda görmenin açılması 1. ay hatta 2. ayın sonuna kadar sürebilir.
    ameliyattan sonraki ilk 24 saat içinde göz içi basınç nadiren yükselebilir. kendisini baş ağrısı ile belli eder. böyle bir durum geliştiğinde vücut tansiyonu da yükselecektir. ilaç tedavisi ( örn: diazomid tablet) ile bir iki saat içinde rahatlar. eğer bulanti ve kusma da eşlik ediyorsa göz içi basınç aşırı yükselmiş olabilir. bu durumda mutlaka ameliyat olunan hastaneye geç saatte bile olsa gidilmeli, operasyonu gerçekleştiren hekime haber verilmelidir.
  • ameliyatı sonrası ağrı olur kardeşim! doktorunuz falan söylemediyse aha işte buradan okuyun. çünkü bu ağrıdan bahseden bir tane bile türkçe içeriğe sahip site yok.

    ayrıca bu ağrı gittikçe azalan şekilde olmalı. tabii ki ağrı artıyorsa acilen doktorunuzu bulun. ilk gün ağrınız hiç olmayıp sonradan ortaya çıkabilir. ilk gün gözünüze bi ton ağrıkesici vs verildiği için sonradan çıkar. bu kadar işte.
  • oldukça ehil ellerde yapılması gereken ameliyat. zira, o on beş dakikalık kısa sürede göz hekimi aynı anda ayakları ve elleriyle sinerjiyle çalışabilsin ve hem aynı fako cihazını kontrol edebilsin ve hem de elleriyle cerrahi işlemi idare edebilsin. göz içi artan basınç, hastanın genel durumu, vs. kontrol altında olsun, genel anestezi kullanılmadığı için hastanın genel kooperasyonu düzenlensin, ve daha neler. aslında söylenegeldiği gibi kolay değil, aksine zor ameliyattır vesselam.

    40-50 yaş altı için trifokal merceklerin kullanımından memnuniyetin iyi olmadığı, uzak görmede ışık dağılımı, yakın görmede net görmenin sorunlu olduğu söylenmektedir. oysa aynı mercekler için 60 yaş üstü memnunmuş mesela. dolayısı ile beklentilerin, yapılan işler ve mesleğin mutlaka göz önünde bulundurulması, göz durumunun da değerlendirilerek, hekiminizle beraber hangi merceğin kullanımının uygun olduğuna beraber karar verilmesi gereken bir ameliyattır. sizi dinleyen, karar sürecine dahil eden hekimleri tercih ediniz.
  • nepalli bir göz doktoru tarafından muadillerine göre çok daha ucuza ve yüksek başarım oranıyla yapılan ve on binlerce kişiyi kör olmaktan kurtaran ameliyat.

    bu başarılı ameliyatları yapan doktoru aziz falan ilan etmek lazım bence, yaşamı boyunca bu kadar hastayı muayene bile etmeyen doktorların yanında kendisine başka sıfat yakıştıramadım ben.

    http://www.nytimes.com/…e.html?ref=todayspaper&_r=1
  • ''fako'' ve ''femto'' olmak üzere iki ayrı uygulama ile gerçekleştirilen bir göz operasyonu. önemli.

    tabii insan başına gelmeden anlamıyor, sağdan soldan duyulanlar ve de tanık olunanlar genelde aile büyükleri olan anneanne, dede, babaanne ekseninde gerçekleştiğinden, katarakt da, bir çeşit yaşlılık ekürisi olarak hafızama kodlanmıştı çocukluğumdan itibaren. örneğin 15-20 yıl önce kayınvalidemin kayınvalidesi oldu dersem durumu kısaca özetlemiş olurum.

    bende ise durum yaş itibariyle az buçuk tersine işlediğinden şu an biraz panik durumdayım, yalan yok.

    8 yaşından bu yana bana çocukluğumun 'dört göz ' sıfatını hediye eden gözlüklerimle miyop-astigmat mutlu mesut yaşarken -o dönemlerde hacettepe'deki göz doktorlarım profesör sevgül bilgiç ve de etkilenerek adını canım oğluma verdiğim erdal tanay oğuzdu ki hali hazırda fb arkadaşımdır, her ikisini de minnetle anmak isterim- 2007 yılında, bundan tam on yıl önce istanbul'da, gayrettepe'deki yeditepe göz hastanesi'nde yardoç (yardımcı doçent doktor) melda hanım ''her iki göz bebeğinizde katarakt başlangıcı var'' dediğinde anormal şaşırmıştım haliyle. 'hemen ameliyat olmam gerekiyor mu?' diye sormuş ve 'hayır, henüz değil' yanıtını almıştım.

    en son 2009 yılında gözlük reçetesi yazılmış biri olarak, son birkaç aydır yaşadığım sıkıntılar sonrasında el mahkum yine doktora gittim. özellikle akşam deniz kenarındaki yürüyüşlerimde birkaç kez gözlüğü kısa aralıklarla çıkararak etrafıma bakmam bana bu kararı aldırdı çünkü. şehrin rengarenk birbirinin içine girmiş solgun bir ışık yumağından farksız olduğunu ilk gördüğümde dehşete kapıldım. hiçbir şeyin kenarı, sınırı yoktu. bakıldığında 'evet, bu bir apartman' diyebileceğim birbirinin içine geçmiş beton kütleler vardı, hepsi o; pencerelerin yerinde ise sanki bir fırçanın ucunun suya daldırılarak bıraktığı dağınık, bulanık ışık benekleri. aslında keşke bir sistem olsa ve kataraktlı bir gözden dünyanın nasıl göründüğü resmedilebilseydi. değişik.

    ilk olarak dokuz eylül'e gittim. profesör ahmet maden hoca -ve öncesinde kontrol yapan asistanı doktor kıvanç bey- aletle baktıkları anda, kortizonlu ilaç kullanıp kullanmadığımı veya şeker hastası olup olmadığımı sordular. çok hızlı ilerleyen bir katarakt varmış ve hemen ameliyat olmalıymışım. panik.

    bu arada doktora biraz utana sıkıla hastanede kullanılan malzemenin, özel hastanelerde kullanılandan kalite olarak bir farkının olup olmadığını sordum çünkü bu konuda yaşadığım tatsız bir tecrübem olmuştu maalesef (bkz: #48963756). profesör ise sanırım böyle bir soru beklemediği için biraz şaşkın halde kaliteli malzeme kullanıyoruz, araştırabilirsiniz demişti. yalnızca 700 lira vermem gerekiyormuş. yanından ayrılırken de, dosya hastanede kaybolabilir diyerek, saklamam üzere bana verdi biyometri kaydı ile diğer ölçümleri not ettiği hastane kağıdını. işte ilk o zaman gördüm ''fako'' ve ''torik'' kelimelerini.

    eve gidince ilk yaptığım kelimelerin anlamlarına bakmak ve devlet ya da üniversite hastanelerinde, katarakt ameliyatında kullanılan mercek kalitesi ile ilgili bir tarama yapmak oldu. hemen gözüme şu haberin çarpması ile de bayağı bir keyfim kaçtı ister istemez. insanın güven duygusunu yitirmesi ya da güven duyamaması ne kötü.

    hatta oğlum, istanbul'a gel anne, burada dünya göz'e gidelim dedi ama bir de özele baktırayım dedim.

    bu alanda da yıllar öncesinden gittiğim mahmut kaşkaloğlu geldi direkt olarak aklıma. ben kendisine ilk gittiğimde, henüz çiçeği burnunda bir kolej öğretmeniydim ve bana laser eksimer yapmayı önermişti 20 küsur yıl önce. daha bu işin merkezi sayılan istanbul'da bile yeni yeni uygulanan bir yöntem olduğundan, kendimi denek yerine koydurmak istememiş ve cevabım da hayır olmuştu. ama aradan geçen süre zarfında 6 katlı bir hastane oluşturması ve gitmeden önce net'teki sayfalarına şöyle bir göz attığımda gördüğüm son tıbbi teknolojik cihazlar biraz moralimi yükseltti.

    bu arada, femtosaniye lazer ameliyat uygulamasından youtube'da fako ile ilgili bir videoyu izlerken haberdar olmuştum.

    fako, daha ziyade tecrübe sahibi ve öz güveni yüksek doktorların ustalığını konuşturduğu bir işlemken, femto lazer; nispeten işi şansa bırakmak istemeyen ve özellikle katarakt cerrahisi konusunda henüz profesyonelleşmemiş doktorlar için kelimenin tam anlamıyla sihirli bir değnek. sonuçta hekim hatasını azaltan milimetrik kesileri düzgün bir şekilde gerçekleştiren cihaz söz konusu.

    dün akşam, bu videoyu oturup izlemeye cesaret ettim, gördüklerim karşısında soluğumu tuttuğum anlar olmadı değil, oğlum da yanımdaydı. ve her ikimiz de büyülenmiş gibi seyrettik gözümüzü kırpmadan pür dikkat. böyle bir şey düşünmek ve başarmak, insan beynine ve bilime bir kez daha sonsuz saygı ve hayranlık duymamı sağlıyor.

    tekrar konuya dönecek olursam, her ne kadar hastane sgk anlaşmalı olsa da, kurucusu olan mahmut kaşkaloğlu hem muayene ve hem de ameliyat ücreti konusunda bu anlaşmanın dışındaymış. ücreti 15 bin lira ve fako ya da femto oluşu fiyatta fark yaratmıyor.

    eğer sgk anlaşmalı olarak ameliyat yaptırmak istenirse, hastane kurucusu devre dışı kalıyormuş operasyonlar için. ücret bu durumda fako için 8000 lira. tercihiniz femtosaniye lazer kullanımı olursa, göz başına 1500 lira ücret talep ediliyor. 11 bin lira kısacası. kullanılacak merceğin garanti/kalite belgesini de vereceklermiş. bakalım fda onaylı mı? özel sağlık sigortasının neden elzem olduğu da ortada bu rakamlar karşısında.

    bu hafta içinde bir gün arayla iki kez -bir aksilik çıkmazsa- katarakt ameliyatı olacağım ben de; birkaç değerli badimle de paylaşmıştım duygularımı zaten. heyecanımın yatışması ve tedirginliğimin azalmasına katkı sağladıkları her güzel cümle için teşekkür ederim.

    şu satırlarda işin püf noktası saklı. sanki.

    ''fakat ben her şeyin azda bulunduğuna inananlardanım. çocuk küçüktür, onda insan gizlidir. beyin dardır, düşünceyi barındırır. göz sadece bir noktadır, tüm dünyayı kucaklar...''

    (bkz: kamelyalı kadın)

    (bkz: alexandre dumas)
  • 7 yaşımdayken ortaya çıkmıştı bende katarakt, daha doğrusu teşhis o zaman konulmuştu. irsi imiş. kime katarakt olduğumu söylesem "aaa, o yaşlı hastalığı değil miydi ya" tepkisiyle karşılaştım ameliyatını olduğum 22 yaşıma kadar. tabii küçük yaşlarımdan itibaren gözlük kullanmanın zorluklarını yaşadım, kah kaybettim, kah kırdım, anneme nasıl söyleyeceğim diye ağladım, arkadaşların makara malzemesi oldum... (gözlük almak zordu eskiden sözlük, türkiye fakirdi, duble yollar da yoktu, sgk'nın karşıladığı sikko gözlükler de.)

    bu arada küçük yaşlardaki görme bozukluğu insanın eğitim hayatına inanılmaz etki ediyor, bir kere tahtayı göremediğiniz için büyük sıkıntı yaşıyorsunuz. inek gibi en öne oturmaktan başka çareniz yok, hatta eğer tahta tebeşirli mat yeşil değil de parlayan beyaz (asetonlu kalemli) tahta ise boku yedin en önde bile otursan göremezsin o tahtayı. zaman içinde derse ilgini kaybeder haylaz bir öğrenci olur arka sıralarda oturmaya başlarsın, arkada oturmayı seçtiğinde zaten artık tahtayı görmek gibi bir kaygın yoktur, görmek istediğinde şekilde şekile girersin, gözlerini kısarsın, ellerinle gözlerinin üstüne çatı yaparsın...

    bir seferinde lisedeki ibne fizikçi mario'dan haksız bir tokat yemiştim bu katarakt yüzünden. daha okulun ilk haftası, duvar dibi arka taraflara oturdum, yanımda da şu an en yakınım olan eray oturuyor.
    tabi o zaman henüz tanışmıyoruz, onun defterinden bakıp yazmaya çalışıyorum ama bi sik okunmuyor. tahtaya bakıyorum tahta parlıyor, ellerimi dürbün gibi kavuşturup gözlerimi kısıp bakıyorum, bir şeyler okuyacak gibi oluyorum... bizimki döndü arkasını, beni gördü "oğlum sen ne yapıyorsun" dedi, geldi çaktı bi tane. sinirimden gözümden yaş geldi, sonra arkadaş "hocam onun gözleri bozuk, parlıyormuş tahta" deyince hoca nedamet duyup üstü kapalı özür dilemişti ama tabii yadiğim tokatla kalmıştım.

    neyse efendim, doktorlar "18 yaşını geçince ameliyat ederiz" dedikler için reşit olmayı bekledim. 22 yaşında iki gözümden de 1'er hafta arayla ameliyat oldum. normal şartlarda 5 dakikalık ve hastayı uyutmadan, uyuşturmadan yapılan bu ameliyatı benim isteğim üzerine doktorum genel anestezi ile yaptı. doktorumun acısız olacağına dair tüm telkinlerine karşın nedense bi tırstım. gereksiz anestezi aldım biliyorum ama gözümle bakarken baktığım gözümü oyacakları ve benim bunu oyulan gözümle göreceğim düşüncesi beni korkuttu. (sayın okuyucu sen boşuna böyle düşünme çünkü oymakla filan hiç ilgisi yok ameliyatın)
    uyutun beni, ne yaparsanız yapın dedim.

    ilk gözümün ameliyatından sonra gözümdeki bandajı çıkarttığımızda gördüklerime inanamamıştım. resmen 22 yıl boyunca 144p ile dünyayı seyrediyorken ameliyat sonrası 1080p olmuştu çözünürlük. (4k diyemeyeceğim, zira ne kadar ameliyat olsanız da astigmat gibi etkenler sebebiyle doğuştan şahin gözlüler gibi olamıyorsunuz, ama bu bile mucizevi bir görüntü)

    ikinci göz ameliyatı olana kadar, sürekli göz kırparak gezdiğimi hatırlıyorum. nereye bakarsam bakayım bir sağ gözümü kapatıp bakıyordum bir de sol gözümü kapatıp. her seferinde aradaki farka hayret ediyor, tıbba, bilime ve hekimlere dualar ediyordum. ameliyatlı gözümle aynaya baktığımda sivilce izlerimi bile ilk kez fark etmiştim. düşünün artık!

    edit: öncelikle anmayı unuttuğum kıymetli göz doktorumuz hasan şen'e teşekkür etmeyi unutmuşum.

    sonralikla, bu entry'i girdikten birkaç vakit sonra küçük yaşta katarakt olmamın sebebini tesadüfen öğrenmiş bulundum.
  • bugün geçirdiğim ameliyat.

    arka polar katarakt tipiydi ve alcon monofocal lens kullanıldı. doktor çok zorlandı sayemde çünkü devamlı gözümü kıpırdattım istemsizce. çok sıktım kendimi vesaire. ameliyattan 2 saat önce çay içtiğim için anestezici de uyutmayı reddetti ve ameliyat 1.5 saat kadar zaman aldı.

    net görmek de zaman alacak sanırım. şu an katarakt gibi olmasa da oldukça bulanık görüyorum, gözümde müthiş bir batma var ve görüş alanımda siyah bir hareketli bölge var ki sanırım bu bir tür kabarcık.

    yarına kadar gözüm kapalı kalacakmış, 2 adet damla verdi saat başı kullanmam için. bir adet de yatmadan önce sürmem için merhem.

    zormuş a dostlar. benim gibi psikolojik olarak süreci sağlıklı geçiremeyecek arkadaşlara önerim anestezi altında ameliyat olmaları. hiç değilse doktorunuzun işi kolaylaşır.

    edit: fako yöntemi uygulandı.

    edit 2: bu sabah uyandığımda gözümde aniden uçuşan cisimcikler belirdi. görüşüm ameliyatın ilk gününe nazaran daha iyi değil. ağrım var, sisli, bulanık ve sarı görüyorum, görüş alanımda kocaman siyah bir alan var. kontrole gittim şikayetlerimle, bir problem olmadığını söyledi hekim. tedirginim, umarım baltayı taşa vurmamışımdır.

    edit 3: ameliyatın üzerinden bir hafta geçti. ağrı, sızı yok, ışığa hassasiyet azaldı. görüş puslu da olsa biraz daha net. uçuşan cisimcikler aynen duruyor. kocaman görüş alanımdaki hava kabarcığı kayboldu.

    edit 4: 12 gün geçti. zerre iyileşme yok görüntüde, bir bokluk var bu işte. renkler soluk, netlik yok, pus, sis, gölge ne ararsan var. doktora anlatıyorum, her doktor gibi dinlemiyor, cevap vermiyor, zaten dinlemeyince cevap da verecek hali yok. ya kardeşim, bu doktorlar niye hastayı dinlemez, niye 2 kelime konuşmaz anlamak da mümkün değil bu arada tabi. süreç tamamlansın, farklı bir doktora gideceğim, farklı bir doktora muayene ettireceğim gözümü. hatalı ölçüm yapılıp da yanlış mercek mi takıldı ne bok olduysa anlayayım.

    edit 5: 14. gün dolayısıyla rutin kontrole gittim. derdimi anlattım, fiziksel bir problem olmadığını söyledi doktor. şu anki görüşümün de maksimum görüş kalitesi olduğunu söyledi. sonra bir ara taktığı lensin zaten ancak bu kadar görüş sağlayabileceği konusunda zırvaladı falan. 6 ay geçtikten sonra dilersem lazerle bir işlem yapacağını, o zaman belki biraz daha düzelebileceğini de ekledi. tabi ücreti mukabilinde. diğer gözüm 2 numara miyop, katarakt ameliyatı olduğum gözümden fersah fersah net görüyor. ameliyatın başarısızlığı buradan belli zaten.

    neyse ağzımın payını aldım. adam bana yazı okutup okuyorsun diyor, sanki hayatı beyaz zemin üzerine siyah harflere bakarak yaşıyoruz. eşşek kadar harfleri görünce gözüm sağlıklı olmuş olmuyor ama anlatamıyorsun. gerçi anlıyor da hep bir mazeret, cevap vermeme falan.

    edit 6: ameliyatın üstünden 6 hafta geçti, görüş bombok. ezcümle bu ameliyattan kosayı aldık. şu yaşıma kadar ciddi sağlık problemi yaşamadığım için hep hekim araştıranlara "ulan amma titiz insanlar" derdim, meğerse araştırmak gerekiyormuş. şimdi bunu düzeltmek için muhtemelen tekrar ameliyat olacağım. tabi önce becerebilecek birini bulmalıyım. bunu yaparken bütçemde bir miktar yaralar da açılacak kuvvetle muhtemel.

    edit 7: bu sabah aniden görüşü kaybettim ve kendi kendime yaptığım muayenede gördüm ki göz içi lens kaymış. evet, böyle bir komplikasyona da maruz kaldım. amına koyayım böyle işin. katarakt ameliyatı olduğumdan beri başım bitten kurtulmadı. yaşanabilecek her sorunu yaşıyorum. 5 aydır elimde damlarla geziyorum. kardeşim, hem ameliyat oldum hem göremiyorum, lan ameliyat olmadan önce de göremiyordum ama hiç değilse başka bir derdim yoktu. şimdi hem göremiyorum hem glokom ve üveit dahil türlü problemlerim var.
  • vakıf hastanesinden yeni çıktık.

    muayene + testler ıvır zıvır = 900tl
    tek göz ameliyat (tek odaklı uzak lens) = 6200 tl

    edit : ülke afrika'ya döndü yakında sadaka vermek isteyen turistler gelip türk'lerin gözünü açmak için 800 dolar bağışta bulunacak.
hesabın var mı? giriş yap