• iş yerinde olur, sosyal hayatta olur, arkadaşlar arası olur, sevgili olunmak istenen kişiye karşı olur...

    ne gerek var buna güzel arkadaşım...

    sen ne olursan ol bir değersin, karşındakiyle uzun vakit geçirdiysen o da seni tanıyordur herhalde. değerini bildiği için görüşüyordur. kasma güzelim kendini. itici duruyor, sen çaktırmadan yaptığını düşünsen de oradaki çabayı görüyoruz. insanlar görüyor ve (eminim) rahatsız oluyor.

    o beyhude çaban seni küçültüyor, istemeden zavallılığını afişe ediyorsun. "ben değersizim aslında" demeye getiriyorsun.

    halbuki biz seni "güçlü duruşunla" sevdik. bu kanıtlama çabası zayıflığını ortaya koyuyor. olmaz, yapma.

    kendini kanıtlamaya çalıştığın kişiler seninle görüşmeyi azaltırsa darılma. acizliğine alışık değillerdir.
  • dünyanın işleyiş sistemi ve insan içgüdüsü olarak gayet normal bir durum...

    şöyle; sisteme göre kendinizi daha küçükken anne ve babanıza, arkadaşlarınıza, öğretmeninize kanıtlamak zorunda bırakılıyorsunuz.
    sonra karşı cinse(aşk meşk işi işte), sonra patronunuza...liste uzayıp gider.

    içgüdüsel olarak ta insan kendine hep daha fazlasını istediği için ve birşeyleri daha iyi yapabileceğini sandığı için kendini kanıtlama hissini engelleyemez...
    bunda yadırganacak birşey yok.önemli olan kendini kanıtlamaya çalışırken bilinçli olmak ve kendini rezil etmemek.
  • bu çabanın görüldüğü ilişkilerden yaygın olanlarından biri de çocuğun babasına kendini kanıtlamaya çalışmasıdır.

    sevgiliye ya da sevgili olunmak istenen kişiye yapılıyorsa (erkeğin çıkmak istediği kıza kendini göstermesi gibi) kızın belki hoşuna gider ama dışarıdan itici gözükür.

    kızın çıkmak istediği erkeğe kendini kanıtlamaya çalışması ise kızın ulaşılmazlığını bitirir, kızın bütün ihtişamının sonunu getirir, alalade bir kız çevirir. erkeğin gözünde çekiciliği kalmaz.

    kız bunu bilsin, buna göre davransın onu istiyorsa...
  • başkalarının yargıları üzerinden kendimizi tanıyıp kim olduğumuza ne olduğumuza karar verdiğimiz, kendi kişisel fikirlerimizden çok başkalarının fikirlerini önemseyip bu sistemin ve yargıların bizi şekillendirmesine izin verdiğimiz sürece devam ettireceğimiz gereksiz eylemdir.
  • dö la kompleks veeee dö la kibir.evet kibir de var cunku bence ancak ust seviye kibirli insan kendine karsi bu kadar acimasiz olur(bazi yapmak istedigi/yaptigi seyleri kendine "yakistiramamak" gibi..elalem ne der meselesi).
    tam bir ozguveni eksik, ezik buzuk insan davranisi.
    bu kadar da sertim bu konuda evet. anlamadigimdan ya da empati eksikligimden de degil, bunu yapanlara verdigi acidan ve basta olmasa bile bir sure sonra aci ve zarar verdigini gormelerine ragmen manipule olmaya razi olan insanlardan dolayi.
    hayir arkadas agzinla kus tutsan "dort dortluk" biri olamayacaksin. dogana aykiri, insansin sen. kabul et.
    ayrica kimi herkes seviyor/takdir ediyor ki bu devirde? hem bunun ve "baska"larinin ne dusundugunun ne onemi var o baskalari icinde bir kisim insan sana hitap edemiyorsa? sen kendini oldugun haliyle cok sev, ve bu sana yetsin. sonra sen sag ben selamet..*
  • sonunda hep rezil olursun. kimse bir şey demese de aptallık edersin. kibir duyup, bak bana demek istediğin an alçalıyorsun. yaşadım da söylüyorum. sözümü dinleyin. 42 yaşında hala kendimi af edemediğim iyi niyetle de olsa bilmeden kibir gösterdiğim, bazen de bilerek yaptığım zamanlar kendimi en sevmediğim zamanlar ve utançla hatırladığım zamanlardır. yapmayın, küçülürsünüz net!

    sadece hedefine tutun ve sadece doğru olduğuna inandığın için yap yaptıklarını arada kendini sorgula. affedici ol. ayrıca mükemmel olmak zorunda değilsin, kıyas yapan ruh cahili faydasızlara s. et! onlar sadece konuşur laf arar.
  • aşırıya kaçma ve bu olayı düşünce merkezinize koymadığınız sürece gayet normal bir insan güdüsüdür. aynı zamanda bir sosyal gerekliliktir. hele ki; günümüz sisteminde yapılması elzemdir.

    insan sosyal bir canlıdır ve her sosyal canlının olduğu gibi kendini gösterme isteği vardır. bunun yolu da kendini ispattan geçer. hayvanlarda da böyledir ki misal; sürüye yeni bir erkek aslan geldiğinde kükrer ve gücünü gösterir ve kavgaya girişir. bu istekten çok bir sosyal gerekliliktir. bunu yapmazsa diğer erkekler tarafından sürüden postalanır ve yiyecek yemek bulamaz.

    aynı durum dünyadaki en sosyal canlı olan insan içinde geçerlidir.
  • insanın geçmişinde başkaları tarafından hep ezilme, hor görülme, küçük düşürülme, kıyaslanma gibi eylemlere maruz bırakıldığı için yaptığı bir eziklik
  • aslında belli bir kısmı normal bir şey de olsa, fazlası sıkıntıdır. genellikle erkeklerde daha çok rastladım ben kendi adıma. özellikle de o alfa adam, redpil cart curt muhabbeti bazı insanları tuhaf davranmaya doğru itti.

    bu insanlar sürekli kıyas yapar ve o belli tanımlanan mükemmelliğe ulaşmak için çabalar. american dream gibi düşünün, güçlü bir baba, seven bir eş, başarılı çocuklar, güzel bir iş ve para. tamam bunlar tabii ki güzel şeyler ve istenmesi de çok normal. ancak bu insanlar genel olarak bunun esansını değil formülünü yani göstermeliğini elde etmeye çalışıyorlar.

    böyle bir arkadaşım var ve örneğin kendini bir nevi makine olarak kabul ediyor. kız arkadaşının onu hırslı ve başarılı olduğu için sevdiğini bunları ona sağlamak zorunda olduğuna kendini inandırmış. aslında çok basit varlıklarız. seninle etkileşime girip zevk alıyorsam, arkadaşınımdır.

    neyse efendim, asla mutlu olamayacak bir kafa yapısıdır bu. insan kendini de keşfetmeli bazen. karanlık noktalarıyla da yüzleşmeli. bir amaç uğruna kendini paralamak kadar anlamsız bir şey yok maalesef.
  • insanların doğal ortamı ne kadar bozulsa da iç güdüsel olan davranışlar temelde ilkel ve havai düzeyde devam etmekte. fakat değişen düzen ve çağ ile öyle bir yoğurulup şekilleniyor ki ne yaptığımızı ne yapacağımızı eyi neden yaptığımızı kestiremiyoruz. sosyal varlıklarız sürüye ve topluluğa ihtiyacımız var ama etraftaki örüntüler o kadar değişti ki doğal ortam, şekiller, kıyafet, beslenme, hava vs. gibi, toplumda farklı psikolojik oluşumlar türemeye başladı.azınlık ve çoğunluk psikolojisi bunların en başını çeker, insanı içsel çekişmelere sürükler insan bir yere varamaz ya çoğunluğa bağlı kalmaz anormal olur ya da çoğunluğa bağlı kalır tüm hayatını yaranmaya adar. tabi anarmoller içinde de anarmollliğe yaranmak gibi bir oluşum türer bu böyle gider.yaranmak, kanıtlamak, ispatlamak bu ların hepsinin alt metninde sürü psikolojisinin sosyal iç güdülerimizin olduğunu düşünüyorum. fakat değişen toplum ve dünya bizden o kadar uzaklaştı ki bu bizi hasta edecek hale geldi yani biz hayattayız ama hayat bizde değil.
hesabın var mı? giriş yap