• "insan ancak bütün nesneleri tanıdıktan sonra kendini tanımış olacak. çünkü nesneler insanın sadece sınırlarıdır." *
  • delfi tapınağında "kendini tanı" yazıyor..
  • (bkz: temet nosce)
  • sokrates'in alkibiades diyaloğunda, insanlara bulunduğu çağrıdır. sophokles, kral oidipus trajesinde, bu çağrıya yanıt verircesine insanın kendini tanımaya çalışmasının ne denli büyük acılara neden olabileceğini göstermiştir.
  • "kendimi aradım. bunun dışında bir şey aramaz insan."

    (bkz: cesare pavese)
  • kişi hakkıyla bunu yapabilirse dünya üzerindeki hiçbir varlık onu yıkamayacaktır. ama gel gör ki kişi her şeyi kendi dışında arıyor. sonuç kişilere olaylara bağlı mutluluk/mutsuzluk.
  • asıl yolculuğa hoşgeldiniz. akıntıya kendini kaptırırken ya da sürüklenmeye karşı koyarken, gündelik hayata devam ederken ya da burada şu an ne işim var derken, karşındaki sana etiket yapıştırıyorken ya da böyle düşülünülsün ki kim olduğumu daha iyi kavrayayım sonucuna ulaşılırken insan yalnızdır, kendi başınadır; diğer her karşılaşılan olayda olduğu gibi.

    sancılı sürece hoşgeldiniz, belki de yıllarca sürecek olan. diğer taraftan da, bu kadar sıkıntılı olup insana bu kadar keyif veren bir süreç yoktur yeryüzünde. çünkü, kendini tanımayan birey, savrulmaya mahkumdur efendim. iyi geceler.
  • "aslında olduğunu sandığın insan mısındır sen? senin bile herhangi bir olayda fark edemediğin yanların ortaya çıkıyorsa, bir başkası nasıl bilebilir seni, sen dahi bilemiyorken. bitiş gününe kadar, o son saniyeye kadar kendini tanımaya devam edeceksin. hiçbir zaman tam anlamıyla kendine bile hakim olamayacaksın. o zaman kendini kahretmeyi bırak belki yarın altından kalkabileceksin."
  • insanın karmaşası değişkenliği sınırsızlığı düşünüldüğünde ne kadar zor bir anlamı olduğu da daha net ortaya çıkıyor."kendini tanı"nereden başlayarak, neyin itirafını yaparak ya da hangi cesaretle...
  • delfi (apollon) tapınağının girişinde bile bu sözün yazdığına bakılırsa, bu konu, antik çağlardan beri insanoğlunun kafasını meşgul eden hayli kıdemli bir felsefi konuymuş:

    kendini bil/kendini tanı/ kimsin sen/ben kimim?

    "kendini tanı" sözünün ilk karşılaşacağı cümle "ben kimim?" olurdu galiba. sonra, "kendini bul" diye devam ederdi...
    "ben kimim" sorusunu tarihsel süreçte kim bilir kimler sormuştur kendine.
    bence bu soru, insanlar arasında en belirleyici kişisel gelişim ünvanı olması gerekirdi. insanlar arasında bir sınıflandırma, bir fark bulmak isteyeceksek eğer, bunun en öncül ayırdı; zengin fakir, makamlı makamsız, genç yaşlı gibi yüzeysel kavramlar değil, "ben kimim" sorusunu kendisine sorup kendini aramaya çıkanlar ve bu soruyu sormayıp hayatı üstünkörü yaşayanlar olmalı.

    madem ki biçimsel olarak başı ve sonu olan bir hayatın içerisindeyiz, o zaman bu hayata bir derinlik katmalı; iş ile ev arasında gidip gelinen ve maddi gayelerle oyalanan lalettayin bir akıl değil, şeyh galip'in kahramanı aşk'ın hüsn için yaptığı arayış gibi yahut attar'ın kuşlarının simurg'u aradığı gibi, herkesin sonunda kendini bulacağı veya tanrı'yı bulabileceği ya da başkaca bir derin mânâya ulaşabileceği içsel bir arayışı, bir yolculuğu olmalı.

    bu zorlu yola çıkabilmek ve meşakkatine tahammül edebilmek için de, insanın kalbinde bir aşk olmalı; büyük ve yangın yürekle yaşanacak bir aşk...
    tıpkı rumi'nin şems'e olan yürek yangını aşkıyla kendine ve tanrı'ya ulaştığı gibi, tıpkı aşk'ın hüsn'e olan engel tanımaz aşkı sonucunda, asıl aradığının kendisi ve tanrı olduğunu bildiği gibi, tıpkı ölümcül yolculuktan sonra kalan otuz kuşun, aslında aradıkları simurg'un kendileri olduklarını anlamaları gibi.
hesabın var mı? giriş yap