• günübirlik gidilebileceği gibi tek geceli kalmalar için de gidilebilir. daha uzunu depresyonun derinliğine bağlıdır. kalacak pek öyle gelişmiş turistik tesis felan aramayın, bi kaç pansiyon yıl boyu, birçok yarı ev yarı pansiyon yaz boyunca sizi konuk edebilir. balığı güzeldir, rüzgarı boldur. denizi fena değildir ama saros'u bilen trakyalıları kesmes yine de. tarihin gördüğü en miskin köpekler bu köy/kasaba'da yaşar. zamanında rumların yerine buraya yerleşenler selanik göçmenidir. bu nedenle iyi müzisyenler ve süper içicilere bu köyde rastlamak gayet mümkündür. ve tabi ki romanlara da. istanbul'dan götürdüğüm bi arkadaşım hala orada 20 saniye kadar görebildiği roman kızına aşıktır, dikkat.
    köyün surları bi aralar restore edilmiş ve tüm orijinalliği yok edilmiştir. şu an restore edilen yerleri lego gibi görünmektedir.
    köy iki dere arasındadır. istanbul'a doğru olan aşağı derenin pek bi numarası yoktur. bulgaristan'a doğru olan diyelim, yukarı dere ise benzersiz bir güzelliğe sahiptir. burada sandal kiralayıp nilüferlerin arasında, bir jean renoir filminde dolaşır gibi kürek çekebilirsiniz.
    çok ilginç insanlara rast gelmek de mümkündür kıyıköy'de. örneğin 50sinden sonra ailesi ile bozuşup zamanında askerliğini yaptığı bu köyde yaşamaya başlayan ortaköy'lü bir gayrimüslim amcaya rastlayabilirsiniz burada. bütün köy onu sahiplenmiş ve koruması altına almıştır ama o hala köylülere çaktırmadan içki içip alkolizmini besleyebilmenin yollarını bulur. bi de yazları orada bi lokantamsı işleten bi tip vardır, kıyıköylü kurt cobain. kışları istanbul'un andırgıravnd'larında takılır. yazları kıyıköy'e iner kurt, köyün derelerini andırgıravndlaştırmaya çalışır.
    kıyıköy'de bi de ay doğar, dolunay. hem de başka hiçbir yerde olmadığı kadar kocaman. yaz aylarında köyün yukarısındaki dere kenarından izlerseniz, ay köyün üzerinden, tepeden doğar. önünden köylüler geçerken yakaladığınız manzanaya inanamazsınız.
    ha bi de unutmadan, balık tutmaya gidecekler için bi tüyo: köyün altındaki derenin suyunun biriktiği bir yer genelde oraya gidenlere balık tutmaları için önerilir ama burada yakalayabileceğiniz tek balık rıfat'tır. rıfat, küçücük bir balıktır, "bu daha küçük" diye geri atarsınız. oysa rıfat küçük değildir, cücedir. oraya balık tutmaya gelmiş turistler en azından biraz tatmin olsun diye gelir oltanızı ısırır. nasıl olsa ona acıyıp geri atacağınızı bilir. köyde turizmi canlı tutmak bir görevi vardır yani. diğer balıklar rıfat'ı takdir ederler bu özverisinden dolayı. ama rıfat ters bi balıktır, her zaman yaralı ağzıyla küfürü basar onalar: "mnskym, heph biszs yiyosss oldayıh" der. sazların arasında uzaklaşır.
  • kırklareli ilinin, vize ilçesinin şirin bir beldesi.

    efenim, memleketim diye demiyorum ama çok güzeldir. kırları, dereleri, alabalık çiftlikleri... kumsalı da güzeldir, denizi de temizdir. lakin görmesini bilene. ve bir sırrımı da vereyim mi sevgili sözlükçüler? biz burada turistleri sevmeyiz.

    sevmeyiz, çünkü o turist gelir pikniğini yapar çöpünü çöp kutusuna atmaz. çünkü o turist gelir manastırın duvarına ismini kazır. çakma hazine avcıları gelir orasını burasını talan eder. devlet adamakıllı bir kazı ekibi, bir bekçi atamaz. o çok teşekkür edilen belediye'nin kırk tane kolu yoktur yeterli ödenek için, koruyamaz. reklam yapmaya gelince... ne yazık ki overrated denilebilecek kadar bile reklamı yoktur. çoğu kişiye sorsanız haritada yerini bile gösteremez. dahası, bu yöreye tatile gelenlerin hepsi kırklareli ile kırıkkale'yi birbirine karıştırıyordur.

    trakya insanı kendisine yüksekten bakanı, snob bir tavırla emirler yağdıranı sevmez. böyle turisti de istemez. o nedenle biz burada turist sevmeyiz. kıyıköyümüz bize kalsın isteriz. kaleye çıkıp biramızı içelim, dere kenarında balığımızı yiyelim, tüm bunları yaparken huzur dediğimiz şeyle çantamızı bırakıp tuvalete gidebilelim isteriz. biz, biçilmiş çimleri ve hepsi bir boyda ağaçları değil, azıcık bakımsız kalmış bahçeleri severiz. biz, yıkık dökük evlere bakıp "hatırlar mısın fatminge` :fatma yenge` bize bu camdan seslenir ekmek aldırırdı. peeeyyy, kaç yıl olmuş öleli" demeyi severiz.

    keşke ortalığı talan eden turistler çektirip gitse de bizbize kalsak. yemişim turizmi yemişim kalkınmasını!
  • hani lise tarih kitaplarında ruslarla yapılan ayastefanos antlaşması'ndan sonra midye - enez hattının üstünde kalan bölge ruslara bırakılmıştır yazar ya, işte burdaki midye kıyıköy'ün eski adıdır.
  • burası ya. ötesi olmayan köy.

    çok spontane şekilde edirne'den istanbul'a dönerken geçtik. 1 gün kaldık. müthiş bir yer.
    evet sıkıcı köy ortamı

    ama bir köy düşünün ki,
    her yerde türk bayrağı ve atatürk posterleri
    nüfusun %90'ı beşiktaşlı

    ulan daha ne olsun! buraya gömün dedim beni. köşk restaurant'ın sahibi ile konuştuk. abi burada fener şampiyon olur 2-3 kişi evin önünde sevinir.
    beşiktaş olur, 3 gün düğün olur.

    söylediğine göre 1903 derneği her yıl köy çocuklarına yardımda bulunuyormuş.

    neyse köyün büyük beşiktaşlılığının yanı sıra çok güzel bir doğası var.

    - köşk restaurant'ta rakı balık
    - yine aynı restaurantın sahibinin kardeşi tarafından işletilen efsane de kahvaltı
    - derede tekne kiralayıp biraları alıp gezinin
    - gece kafanız güzel olup plajda denize sakın girmeyin! :) limanda girin.
    - bol bol için lan

    ayrıca bizim gittiğimizde köy düğünü vardı bir de ona katıldık 2 gün sürdü düğün. kesinlikle en eğlediğim haftasonlarımdan biri oldu.
  • en son 20 sene önce gittiğimdeki güzel hatıraları birkaç gün önceki ziyaretimle bombok ettim.

    20 sene boyunca geçmiş belediyeler birkaç bank koymak dışında beldeye çivi çakmamış. selves koyu bombok, girişte para toplamayı biliyorsunuz ama liman çöpten geçilmiyor. tamam insanımız hayvan ama sizin de göreviniz çöpleri toplatmak değil mi.

    kırklareli belediyesi sana ne demeli. zaten 3 tane kıyı beldeniz var. kıyıköy bunlardan istanbul'a en yakını. biraz yatırımla anasını ağlatırsınız buranın be. atatürkçülükle uğraşacağınız kadar, türkiye'yi kurtaracağınız kadar, şehrin göbeğine f16 dikmeyi akıl edeceğiniz kadar insanla ilgilenin be. güzelim belde bombok olmuş, uğraştığın şeylere bak.

    bir sözüm de necip usta'ya. laf kalabalığıyla müşteri siken, uyduruk bir salataya 12 tl çeken şark kurnazı bir çakalsın. yukardaki entry'lerin birinde balığının lezzeti falan denmiş, biz buna aldandık, siz aldanmayın. bildiğin balıktan tek farkı giydirilmiş fiyatı.

    özetle istanbul'dan gelmeye değmeyecek bir yer haline gelmiş. hararetli hararetli plan yapıp sonunda hayal kırıklığına uğramaya gerek yok.
  • schweppes limon almak için girilen ancak ürünü bulamadığınız bir bakkalda, bakkal abinin "buranın halkında nerede öyle ince zevkler" şeklinde sitemiyle karşılaşabileceğiniz sosyolojisiyle doğasıyla şirin bir yerdir kıyıköy.
  • otobüsle şu şekilde gidilir.
    istanbul esenler otobüs terminalinden kıyıköy'e 15:30'da yapılan seferin geri dönüşü kıyıköy'den 08:15'te. istanbul'dan 164 km uzaktadır.

    konaklamak için şu alternatifler düşünülebilir.
    genç otel
    tel: (0-288) 388 65 68

    midye pansiyon
    tel: (0-288) 388 64 72

    hülya pansiyon
    tel: (0-288) 388 60 16

    gök pansiyon
    tel: (0-288) 388 61 14

    yakamoz pansiyon
    tel: (0-288) 388 60 92

    hüseyin paşa
    tel: (0-288) 388 60 16

    hüseyin çetin
    tel: (0-288) 388 61 77

    davut dolan
    tel: (0-288) 388 60 20

    yılmaz pansiyon
    tel: (0-288) 388 60 81

    ayrıca gül, derya, palaz, huzur, sahil, deniz gibi ilçede daha bir çok pansiyon hizmet veriyor.
  • yakınlardaki süper bir koya gitmek üzere köyün biraz dışına çıkmıştık ki orta yaşlı bi karı kocaya rastladık, yol tarifi alalım dedik. ıssızlığın ortasında içten gülümsemeleri ile cevapladılar bizi. sakın ola dediler köyün içinden denize girmeyesiniz. biz 30 sene önce geldik yerleştik buraya kiracıyız. önceden yoktu da artık lağımı olduğu gibi oradan denize veriyorlar biz bişi diyince de siz yabancısınız buraya insan gelmesin turist gelmesin istiyorsunuz susun oturun diyorlar. şurada daha güzel bir koy var. oraya gidin. tertemiz orası dediler sıcaktan enselerinden ter damlıyordu bir de durup bize yol gösterdiler o halleriyle. gerçekten de tarif ettikleri selvez koyuna gidince kendimizi upuzun tertemiz kum bir sahilde bulduk. okyanus kıyısındaymış ya da fransada bir sahildeymiş gibi hissediyor insan kendini burada. yüksek yemyeşil sahil şeridi. tesis sıfır. insan az. deniz şerbet. yolumuza çıkan o iki meleğe teşekkür ediyoruz.
  • bu arada yazmayı unutmuşum, kıyıköy saray veya vize tarafından girişlerde kırmızı tuğlalardan örülmüş surlarıyla karşılar sizi, surların büyük kısmı bakımsızdır fakat yıkılmamıştır. bu haliyle kıyıköy ortaçağ kasabalarını anımsatmaktadır. ayrıca surların içinde, kasabada, ahşap ve taştan yapılmış rum evleri bulunmaktadır mübadeleyle birlikte türklere terkedilen; trakya'nın karadeniz kıyısındaki nadir rum yerleşimlerinden biridir, ayrıca rumlar zamanında şimdiye göre çok daha önemli ve daha kalabalık bir kent olduğu söylenir. bir de aya nikola manastırı vardır, vize yolunda biraz yürüdükten sonra, aşağı, kavaklıklara kıvrılan bir yoldan gidilir. dere yakınlarındaki toprak yolda 15 dk kadar yürüdükten sonra kaya duvara oyulmuş bir manastırdır. odalar, taht (niye taht var orada bilmiyorum), mezarlar herşey yerli yerinde. hatta yunan alfabesi biliyorsanız en son gömülen rahiplerin adlarını okuyabilirsiniz duvarda (giorgios-1906 yanlış hatırlamıyorsam). manastırla da ilgili bir söylenti vardır, kanlı gelin isimli bir hikaye. bu manastırdaki rahibelerden biri yasak olduğu halde aşkına dayanamayıp biriyle evlenmiş. gel zaman git zaman bunu bir başrahip duymuş ve evlenen rahibeye gelinlik giydirip carkkadan boynunu bir bıçakla kesivermiş. o gün bugündür o rahibenin ruhu bu mağara-manastırda her gece duyulur-hissedilirmiş. bunu manastırın şimdiki bekçisi anlatmıştı, biz önceden duyduğumuz bu hikayeyi sormuştuk, o önce yok öyle bişey demişti, ardından ısrar edince bu şekilde anlatmıştı bize. ayrıca ölmeden önce şimdiki bekçinin kör abisi bekçilik yaparmış, o geceleri de manastırda kalırmış ve her gece o rahibenin seslerini duyarmış (şimdiki bekçi gece kalmadığını söyledi). arada sırada yunanlılar gelir bu manastıra mumlar yakıp giderler, duvarlar komple is olur.
  • istanbulda yaşayanlar için şahane bir haftasonu gezisi mekanı.
    tatil beldesi moduna da girmemiş esnaf falan. 25 kuruşa küçük su satıyorlar lan.

    ve eğer gidecekseniz şunun da bir çıktısını alıverin, çok işinize yarayacak:
    http://www.nihalce.com/…uploads/2011/01/kiyikoy.jpg

    ek: anasını sattımın linki 30 defa uçtu. kendi tarayıp nete attığım haritayı elalemin blogundan buraya kopyalar oldum. olsun, halka hizmet hakka hizmet.
hesabın var mı? giriş yap