• memlekette insanlara ve hayvanlara verilen değere bakın işte. sokaktaki taş kadar değerimiz kalmadı. türkiye bitmiştir. sevgisiz bir ülke olduk çıktık.

    acil şifalar dilediğim kadın.
  • geçmiş olsun dediğim kadın ve köpektir.

    avusturya' da köpek besleyenlerden yıllık belirli bir vergi alınıyor. bu sayede köpek besleyen insanlar toplu taşıma araçları, tren , market gibi yerlere köpekleri ile beraber girebiliyor. parklarda oldukça büyük gezdirme alanlarına sahip oluyorlar. yoğurtçu parkındaki köpekler için ayrılmış alanın bin katını düşünün. bilmeyenler için evinizin küçük odasının bin katı gibi. otobüslerin arka bölümü, sizin ayakta durduğunuz alan, oraya köpeklerini bağlayabiliyorlar. bu konuyu kapatalım.

    şimdi, yukarıda allerjiden bahseden arkadaşlar olmuş. çok ciddi bir probleminiz yoksa, ki türk toplumundan bahsediyoruz o allerjenleri avucuyla içen insanlar. sizin kedi köpek tüyünden allerji belirtileri yaşamanız için bu allerjenle uzun süre temas etmeniz lazım. yani günlerce. hadi diyelim çok hassas insanlarız, allerjen etkiyi kestikten sonra sizi o tüyün hastanelik etmesi için çok ciddi, teşhis edilmiş, astım, solunum yetmezliği gibi daha önce yaşadığınız bir şikayetinizin olması lazım. yani sizi bir polen bile hastanelik edebilir.

    gelelim asıl konuya. tahamülsüzlük. başka açıklaması yok bu toplumun. metrobüse de binsen , kampa da gitsen, dağa da çıksan illa herşey senin istediğin gibi olacak di mi ? yukarıda yazar ne güzel tanımlamış az sonra keseceğin inekle binsen o metrobüse sorun yok, ama sen sevmiyorsun diye binmesin di mi ? allerji di mi ? etme eyleme. kendine dürüst ol dürüst olalım.

    veteriner hekimden şarkılar o zaman. bir kedi ya da köpekten kapabileceğin hastalık ihtimali bir elin parmaklarını geçmez. sen o otobüsten grip kapabilirsin, demire dokundun diye ateşler içinde yatabilirsin. ama o köpeği yesen , tüyünü içsen, bak gerçekten birşey olmaz. ha günahsa günah de, söyle de rahatlayalım.

    avcılar'da da devletin hayvan hastanesi olduğunu da söyleyelim de. şehirdeki tek devlete ait hayvan hastanesi. belki oradan dönüyorlardı diye taşlaşmış vicdanlarınızı delmeye çalışalım.

    edit: fobiden bahsetmemem eksiklik olmuş. toplumların fobisi olmaz. kişilerin fobisi olur. toplu taşıma araçlarında biri çıkıp dese " benim klostrofobim var, bu insanları azaltın" sizce cevap bulabilir mi ? ya da benim agorafobim var bütün meydanların üzerini örtün.

    insanlar hayvanları ile toplu taşımaya binemez, çünkü iğne atsan yere düşmez. insanlar bisikletleri ve engelli oldukları için arabaları ile de binmeye çalışıyor. zaten onlara da yer yok. kişilerin bireysel hobileri, ulaşım araçları ya da hastalıklarına bağlı kullandıkları toplu taşıma aracına binmelerine engel olmamalı. buna çözüm bulacak bireyler değil, yönetimlerdir.
  • orda durup 4 kisinin bir kadina saldirisini izleyen erkeklere yaziklar olsun dedigim olay.
  • yani ne diyeyim bilmiyorum ki. kadına gerekli uyarı yapın, bu şekilde köpeğinizle binemezsiniz, hayvan taşıma koşulları şunlardır filan diyin. baktınız dinlemiyor, polis çağırın. dövmek nedir ya! asla kedimle köpeğimle metrobüse binmem. içindeki çomarlardan mikrop filan kaparlar. tuvalete gidip elini yıkamayan bir toplumda, köpek mi fazla geliyor bu siktiğimin mendeburlarına. keşke o kadın bunu yapmasaydı. geçmiş olsun.
  • iett'nin sitesinde "boyun tasması olması ve kucakta taşınması şartıyla süs köpekleri"nin toplu taşıma araçlarına binebileceği yazıyor.

    süs köpeği diye resmi bir tanım olduğunu sanmıyorum. burada süs köpeğinden kasıt kucağa alınabilecek büyüklükte köpeklerdir. dolayısıyla kadın haklıdır. onun metrobüse binmesine izin vermeyen güvenlik görevlisi de suçlu durumdadır, yönetmeliklere aykırı hareket ettiği için.
  • iki yanlışın bir doğru etmediğinin kanıtı olay.

    1. yanlış. toplu taşıma araçlarına (burada metrobüse) körlere kılavuzluk yapan köpekler ve küçük süs köpekleri (hani şu sokak kedilerinden dayak yiyecek boyda olanlar) haricinde kafessiz hayvan alınmıyor (kedimi defalarca seyahat kutusunda taşımışlığım var). kuralları kendi için esnetmek yanlış.
    2. ve çok daha büyük yanlış. hiç kimseye (kadın ya da değil, kim olursa olsun) şiddet uygulanamaz. üstelik burada olay 4 kişinin bir kişiye saldırması.

    not: resimlerden anlaşıldığı kadar köpek mastif olmasa bile çokta ufak sayılmayacak bir tür.
  • üstleri çıplak deri pantolonlu kişilerce üzerine işenmek suretiyle darp edilmediği için mağdur olmayan kadındır.
  • insan olarak birbirimize tahammül edemediğimiz bir yerde hayvanlara tahammül edilmesi beklenemez.

    yazar arkadaş ne güzel demiş; kurban bayramında o metrobüse inek soksan ses çıkarmayan sığırların kendince toplum bilimci kesilmesi.
  • memlekette kadın, çocuk, hayvan, ağaç olmanın zorluklarını milyonuncu kez kanıtlayan kadın ve köpeğinin trajik hikayesi.
  • kadının dayak yemesini doğru bulanların hepsinin sırtında cop kırılsın o ayrı bişey. lakin merak ettiğim bi konu var:

    bi insan neden köpeğiyle metrobüse biner ki? metrobüs lan metrobüs. gecenin üçünde bile binsen hayvan gibi kalabalık olan bir toplu taşıma aracı. ben geçtim canlı hayvanı, elimde bir kol çantasından fazla eşya varsa metrobüse binmiyorum. veterinere gitmemiz gerektiğinde de, açıkçası metrobüse binmem gerekecek diye, kedilerimi kafese koyup da avcılardaki üniversiteye götürmeye eriniyorum. korkuyo hayvanlar. bi insan nasıl olur da kafesinde olmayan bir hayvanı metrobüse bindirmeye çalışabilir ki?

    taksi, otobüs, minibüs falan bunlarla gelseniz anlarım. metro bile bir derece. ama metrobüsü anlayamıyorum. her gün bindiğim bi araç olmasa gene bi derece anlardım ama gerçekten.

    burda kadının "kanunlar izin veriyo taam mıa" şımarıklığına diyecek söz bulamıyorum. kanunlar kendini pencereden atmana da izin veriyor, atıyor musun? sen kafesinde olmayan bir köpekle metrobüse binmeye çalışacak kadar salak olursan, seni dövecek kadar ayıyı bulman pek de zor olmaz.
hesabın var mı? giriş yap