• icinde "okul, iste oyle bir yerdir. okullarda bizim ogrendigimiz en onemli sey, en onemli seylerin okullarda ogrenilemeyecegi gercegidir." cumlesi gecen haruki murakami eseri.
  • mükemmel bir murakami eseri daha. insanın nasıl kendi yaşamını şekillendirebileceğine, öz disiplinin önemine dair bir manifesto. hayatı kendisi için zorlaştıran insanların düşünce ve algı sistematiğini kavrayamayanlar için bir rehber. sınırlar nasıl belirlenir, kararlar nasıl alınır, her gün neden bir mücadeledir sorularının ve daha nicelerinin cevapları. kendini zorlamak ve tanımak üstüne bir deneme. ingilizce çevirisi mükemmel ve arı, murakami dili. çok keyifli. bir hayat hikayesi. neden bazılarının koştuğunu neden bazılarının hareketsiz kaldığı anlamak lazım.
  • kitabın orjinal adı "hashiru koto ni tsuite kataru toki ni boku no kataru koto"
    açalım hemen: hashiru fiil (koş) mastarlıyor ni tsuite hakkında, kataru söz etmek, toki zaman...
    koşmaktan söz edildiği zaman benim söylediğim şeyler

    kitapta böyle bir iddia yok. yani koşmasaydım yazamazdım demiyor. böylesi bir çeviriyi hüseyin hoca yapmış olamaz. kapak ismine müdahale etmiş olabilirler ve ortaya çıkan anlam felaket "eğer engelliysen yazı yazmayı unut arkadaşım, tekerlekli sandalyedekilere göre bir iş değil bu!"
    böyle bir sorumsuzluk, saçmalık olabilir mi?
    kitapların orjinal adlarına en yakın hallerini çevirilerde görmek hepimizin hakkı. artistik olsun diye çeviri kitap yayımlarken havalı sözler duymaktan ziyade gerçeği duymak hakkımız.
  • "you talk about writing" diye cevaplanası haruki murakami sorusu.

    "sometimes ı run fast when ı feel like it, but if ı increase the pace ı shorten the amount of the time ı run, the point being to let exhilaration ı feel at the end of each run carry over for the next day. this is the same sort of tack ı find necessary when writing a novel. ı stop every day right at the point where ı feel ı can write more. do that, and next day's work goes suprisingly smoothly. ı think ernest hemingway did something like that. to keep on going, you have to keep up the rhytm." * *
  • ilk 50 sayfasindan sonra spor ayakkabılarımı giyip koşmaya çıkmamı sağlamış kitap.

    tabi ilk gun sadece 1 km kosup sonra 30 dakika yurudum. ikinci gun ise bacaklarım o kadar agriyordu ki aslinda hic koşmaya gidecek halim yoktu ama yine de ciktim ve 500m bile kostugumu sanmıyorum, 30 dakika yuruyup eve dondum. ancak bu iki pek başarılı olmayan koşma girişimi bile bana tartıya göre 2 kilo kaybettirmiş.

    ayrıca deneysel bir çalışmaya başlamamı sağlamış kitaptır. arastirma soruları da sunlar:
    kitabı okurken kaç km koşacağım? edit: 1,5 km koşu. 5 km yuruyuş
    kitapla birlikte başladığım koşma hevesim kitap bitince bitecek mi? edit: belli değil
    koşmaktan vaz geçince kitabı okumaktan da vaz geçecek miyim? edit: kitap bitti
  • run haruki run diye icimden geçirerek okuduğum kitap

    yazmak ve koşmak arasında yapılan benzerlik harikadır. analoji nasıl yapılıra "işte böyle yapılır" diyen kitaptır.
  • kitabi okudukca kosucu ne kadar kosarsa kossun mutlaka bir tatminsizlik icinde olacaktir fikri oturuyor insanin zihnine.

    belki de insan bu sebeple kosucudur.
  • gaz almaya hazır okuyucu için hem koşmak hem yazmak için motivasyon sağlayabilecek murakami kitabı.

    edebi bir şaheser değil.
    metni esprilerle, güzel yan hikayelerle süsleyerek akıcı bir okuma sağlamaya çalışmıyor.
    koşma sporunu teknik-bilimsel ele almıyor.
    nasıl yazar olabilirim sorusuna yanıt vermiyor.

    ama bunların hepsiyle ilgili söyleyecek şeyleri var. üstelik bunu gözüne sokmadan yapmayı da başarıyor.

    hayatının bir döneminde koşmamış ya da koşmayı düşünmeyen okurla, yazmamış ve yazmayı düşünmeyen okur için bir noktadan sonra sıkıcı hale gelebilir. yani sınırlı bir okuyucu kitlesine hitap ediyor ama o kitlenin içindeyseniz güzel bir tat bırakarak bitiyor.
  • turkce'de halihazirda "derken" ya da "demisken" gibi bir deyis varken "kosmak derken / demisken" diye cevrilmesi daha hos olurdu bence.
  • haruki murakami'nin 25 yili askin suredir devam eden kosu hayati uzerine yazdiklarini topladigi kitabi. kitabin ismi raymond carver'in what we talk about when we talk about love'ina bir gonderme.

    kitap tam da isminde belirtildigi gibi, murakami'nin kosu hayatindan bahsederken bahsettikleri hakkinda. bunlarin arasinda nasil bir jazz cafe acip, yazmak icin bunu kapattigi, yazarliga hangi anda basladigi gibi seyler de yer aliyor. bunun gibi, katildigi maratonlardan ve triathlon'lardan da bahsediyor murakami.

    okumasi keyifli ve eglenceli bir kitap. murakami'nin dingin yazilarindan hoslananlar icin.
hesabın var mı? giriş yap