• "her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme! çünkü orası kaderinin değişeceği yerdir.." mevlana
  • tabi ki de 'yanındayım,buradayım' bir kuble de sarılma ekledin mi üstüne tadından yenmez.
  • bir arkadaşımın bolca kullandığı;
    "gün olur yusuf zindanlardadır, gün olur yusuf mısıra paşadır."

    öyle paşalıkta filan gözüm yok, hiç bir zamanda olmadı. biraz huzur yeter.
  • "korkma"
  • “mutluluk her an vardır. yeter ki en karanlık zamanlarınızda ışığı açmayı unutmayın.” – albus dumbledore
  • (bkz: suskunluğum asaletimden)

    pardon yanlış başlık.
  • bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. fikirlerimi inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir. hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıkların arasından bile olabilir. fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler, hint’ten, mısır’dan döner dolaşır gene gelir, verimli sonuçları kalpleri doldurur.

    m.k atatürk (1937)
  • "muhtaç olduğun kuvvet, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." diye bir söz yazılmış yukarıda. atatürk'ün gençliğe hitabesi'nden güzel bir söz paylaşılmak istenmiş ama özensiz bir şekilde yazılınca kötü olmuş. doğrusu;

    '' muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! ''

    bir şey paylaşıyorsanız doğruluğundan emin bir şekilde yazın yada paylaşın. elbette herkesin başına gelebilir kelime hatası ama bu, atatürk'ün gençliğe hitabesi'nden bir alıntı. atatürk'ün cümleleri... biraz özenin yazarken...
  • "bu da geçer."

    ilginç bir hikayesi de vardır:

    dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye varır. karşılaştığı köylülere kendisine yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. köylüler dervişe kendilerinin fakir ve evlerinin de küçük olduğunu söyleyip onu şakir diye birinin çiftliğine gönderirler. derviş yola koyulur. yolda rastladığı köylülerin anlattıklarından, şakir'in bölgenin en zengin kişilerinden olduğunu anlar. bölgedeki ikinci zengin ise haddad adında bir başka çiftlik sahibidir.

    derviş, şakir'in çiftliğinde çok iyi karşılanır. yer içer, dinlenir. şakir de ailesi de hem misafirperver hem gönlü geniş kişilerdir... yola çıkma zamanı gelir, derviş şakir'e teşekkür ederken, "böyle zengin bir insan olduğun için hep şükret" der.

    şakir şöyle cevap verir:

    "hiçbir şey olduğu gibi kalmaz, bazen görünen gerçeğin kendisi değildir. bu da geçer..."

    derviş yol boyunca bu söz üzerine uzun uzun düşünür.

    aradan birkaç yıl geçmiş, dervişin yolu yine aynı bölgeye düşmüştür. şakir'i hatırlar, uğramaya karar verir. rastladığı köylülere şakir'i sorar.

    "haaa o şakir mi" der köylüler, "o iyice fakirledi, şimdi haddad'ın yanında çalışıyor."

    derviş hemen haddad'ın çiftliğine gider, şakir'i bulur. eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. üç yıl önceki bir selde sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. toprakları da işlenemez hale geldiği için çaresiz, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan haddad'ın yanında çalışmaya başlamıştır. şakir ve ailesi üç yıldır haddad'ın hizmetkârıdır.

    şakir bu kez dervişi son derece mütevazı olan evinde misafir eder. kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır... vedalaşırlarken derviş şakir'e olup bitenlere çok üzüldüğünü söyler ve şakir'den şu cevabı alır:

    "üzülme... unutma, bu da geçer..."

    ***
    yedi yıl sonra dervişin yolu yine aynı bölgeye düşer. ve büyük bir şaşkınlık içerisinde olanı biteni öğrenir. haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu şakir'e bırakmıştır. şakir haddad'ın konağında oturmaktadır, geniş arazileri ve binlerce sığırıyla yine yörenin en zengini olmuştur.

    derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: "bu da geçer..."

    birkaç yıl geçmiş, derviş yine şakir'e uğramak istemiştir. ona bir tepeyi gösterirler. tepede şakir'in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: "bu da geçer."

    derviş, "ölümün nesi geçecek" diye düşünür ve gider.

    ertesi yıl şakir'in mezarını ziyaret etmek için geri döner, ama ortada mezar filan yoktur. büyük bir sel gelmiş, bütün tepeyi süpürüp savurmuş, şakir'den geriye hiçbir iz kalmamıştır.

    ***
    o yıllarda ülkenin sultanı, kendisi için çok farklı bir yüzük yapılmasını ister. öyle bir yüzük olmalıdır ki, sultan mutsuz olduğunda umudunu tazelemeli, mutlu olduğunda ise kendisini tembelliğe kaptırmasına izin vermemelidir.

    hiç kimse sultanı tatmin edecek böyle bir yüzüğü yapamaz. bir gün sultanın adamları bu bilge dervişi bulur, yardımını isterler. sultan yüzük işine takmıştır.

    derviş, sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir.

    kısa bir süre sonra yüzük sultana sunulur. sultan önce bir şey anlamaz, çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. derken üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır. yüzüğün üzerinde "bu da geçer" yazmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap