• 12 hafta ya da daha fazla süren ve seyri sırasında akut ataklar gelişebilen sinüzitlere verilen isim.

    kronik sinüzitler, kbb uzmanlarını oldukça sıkıntıya soktuğu gibi hastaları da fazlasıyla rahatsız eder. hatta umutsuzluğa iter. sinüslerin normal çalışmasını sağlayan ostiumların ve hücrelerin tıkanıklığı nedeniyle meydana gelir. bu durumlarda, sinüslerin içinde, uzun süreli, sık tekrarlayan bir havalanma ve boşalma (temizleme)sorunu vardır.

    kronik sinüzit bulguları: hastalarda rastlanan en önemli bulgu, geceleri şiddeti artan burun tıkanıklığıdır. bu yüzden hastalar hemen her muayenede burun mukozası için çok zararlı ve alışkanlık meydana getiren burun damlalarını uzun süredir kullandıklarını söylerler. göz çevresinde ve alın hizasında kuvvetli olmayan sinsi baş ağrısı vardır. geniz akıntısı da denen postnazal akıntı boğazda yanma, ağrı, gıcık hissi, ses kısıklığı ve öksürüğe neden olur. bu enfeksiyonun aşağıya doğru yayıldığını gösterir.

    kronik sinüzitlerde teşhis ve tedavi: klasik radyolojik tetkikler önemini kaybetmiştir. günümüzde sinüs hastalıkları ile ilgili en güvenilir bilgiler bilgisayarlı sinüs tomografisi ile elde edilmektedir. teşhise yardımcı olan ve uygulanırken hastaya acı vermeyen bir yöntemdir. teşhis edilen her kronik sinüzitle önce medikal (ilaç) tedavi denenmelidir. sinüs mukozası kemik üzerinden beslenir. kemik kanlanması diğer yumuşak dokulara oranla daha zordur. bu nedenle uzun süreli (10-15 gün) antibiyotik tedavisi uygulanır. buğu yapmanın,sinüslerdeki sıvıyı sulandıracak ve daha rahat atmasını sağlayacak ilaçların faydası vardır. böyle kombine bir tedaviden sonra hasta tekrar kontrol edilir. hastanın şikayetleri geçmemişse ,burada endoskopik yöntemler ortaya çıkar.

    ilk yapılacak,doktorlar için çok değerli ve çok önemli olan ”diagnostik” yani teşhis amaçlı endoskopidir.böylece sinüzitin devam ettiğini ve bu duruma yol açabilecek anatomik değişiklikleri ortaya koyarlar. burun kemiği eğriliği ve burun etlerindeki büyüme sinüzit nedenlerinin başında gelir. alerjik reaksiyonlar ve diş enfeksiyonları mutlaka tedavi edilmelidir. düne kadar sinüs fizyolojisinin tam bilinmemesi ve sinüs anatomisinin tanınmamasından dolayı uzun yıllar boyunca kronik sinüzit tedavisinde çok başarılı olunamamıştır. halk arasında kesin tedavisi olmadığı söylenen kronik sinüzit artık “kader değildir”. sinüs kanallarındaki ve burun boşluklarındaki daralma ve tıkanıklıklar günümüzde “endoskopik yöntemle” ortadan kaldırılarak fizyolojiye uygun sinüs havalanması ve direnajı sağlanıyor,dolayısıyla kronik sinüzitin tedavisinde büyük başarı elde ediliyor.

    sağlam hiçbir dokuya zarar vermeden,sadece hastalığa neden olan lezyonlar çıkartılıp,hücreler temizlendiğinde fess (fonksiyonal endoskopis sinüs cerrahisi)ile artık kronik sinüzit vakalarının %90'ına yakın tedavi edilebiliyor. eski yöntemler fizyolojik olmamalarından dolayı bütün önemini yitirmiştir.

    tedavi edilmeyen vakalar periorbital (göz çevresi) komplikasyonlar denilen bir risk taşır.bu durum gözlerin şişmesine,tamamen kapanmasına ve görme bozukluklarına yol açabilir.sinüslerin beyne yakın organlar olması nedeniyle beyin iltihaplarına kadar gidebilecek riskleri vardır.bu tür ciddi sorunlarla karşılaşmamak için kronik sinüzitlerin mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

    http://www.almanhastanesi.com.tr/…leler/sinuzit.htm

    ukteyi veren: assert h (16.01.2007 15:18)
  • bir insanın doğuştan lanetlenmesidir.
  • burnunuzda kemik egriligi varsa ve yillardir tek deligiyle nefes aliyorsaniz insani cileden cikartan bi hastalik turu. korkunun ecele faydasinin olmadigini bildiginiz halde, korkudan bi turlu ameliyat da olamiyorsaniz eger, surekli tikanan bi burun, bas agrilari yanak agrilari gibi belirtilerle hayatiniza kasteden, tum enerjinizi alan goturen bi illettir.
    iliadin denilen burun acici spreyle nefes alamadiginiz burun deliginizi acmaya calisirsiniz ama bu spreyi gunde 3'er kere 2 gun boyunca kullandiginizda da burun damarlarinizin icine edilir, burun kanamalariniz baslar. uyurken gurultulu nefes alirsiniz, basiniz agrimaya basladiginda hic gecmeyecek sanirsiniz, kafanizda, yanaklarinizda, sakaklarinizda bir agirlik hissedersiniz, yuzunuz, yanaklariniz siser, hele bi de mazallah basinizi asagiya dogru egerseniz eger 1500 kilo basinc hissedersiniz kafanizin icinde, bi sihirli degnek olsa bana degse ve kurtulsam sundan, hic zorlanmadan nefes alsam diye hayal kurarsiniz..

    of allahim ya, yine basladi iste, ne fena bisi bu sinüzit yaa. ölücem simdi :(
  • hastasıyım.
  • bu illete tutulmamın hikayesi yedinci sınıfa kadar gider. kızlara karşı duyulmaya başlayan ilgiler dolayısıyla, ankara'nın o inanılmaz ayazında, kış soğuğunda annemin uyarılarına rağmen her sabah saçlarımı ıslatıp, jöleleyip okula öyle gitmem kaynaklıdır şimdilerde an geldiğinde başımı kaldıramamın sebebi. halbuki inanıyorum ki annemi dinleyip beremi örtüp öyle gitseydim okula hem bir şey kaybetmez hem de sinüzitsiz bir hayat sahibi olabilirdim.
    bu hastalık falan değildir, hayata vurulan bir darbe, yaşamı kalitesizleştiren bir ayak bağıdır resmen. tuvalette işini bitirip ayağa kalkınca başımın resmen çatlaması, koşuda belli bir süre geçince kulağımın tıkanması, sabah kalkınca burnumun tıkanması şeklinde, susuzluk anında her yerde insanın karşısına çıkar. bir de her türlü gribin, nezlenin, kış hastalığının yanına eşantiyon olarak eklenir ve hastalık geçse de burun akıntısı durdurulamaz.
    kişisel olarak bırakın günlük yaşamıma vurduğu darbeyi geleceğimde bile damgası vardır. nasıl diyenler için pilotluk için yapılan sağlık muayenesinde sinüzitten elenmiş olmak, gelecek açısından can sıkıcıdır. ameliyat olursunuz yine dolar, bir bok yaramaz yani ameliyat işi de, bunu iki kez ameliyat olmuş birisi olarak söylüyorum. burnunuza girip çıkan gereksiz bezlere, ilginç tıbbi aletlere yanarsınız sadece.
    bu konuda içimi dökmek istedim, çünkü resmen çıldırtıyor beni bu. bir de bunun ileri düzeyi vardır bunda artık o sinüsleri dolduran iltihaplar, katılaşmaya, taşlaşmaya başlar ki buna mukosel diyorlar. bende bu da var amk.
  • soğan doğramak bire bir sinüzüte. keşfettiğimden beri her gün salatalar benden. ıhlamur da rahatlatıyor.

    tuzlu akdeniz, ege'den ve marmara'dan daha hızlı açıyor kanalları.

    sümkürmek çare değildir, günlerce tıkalı olan tek burun deliğinin büyük bir şarıltıyla kendiliğinden çeşme gibi açıldığı o an, hiçbir dünyevi zevk ile yarışamaz.
  • ölümcül baş ağrıları verir.

    burnunuzun içine şırıngayla pasta jölesi enjekte ettiğimi düşünün, o yoğunluğu feci bir ağrıyla birlikte kaşlarınızın üst kısmında ve gözlerinizin arkasında hissedin. işte öyle bir şey.
  • ilk önce ilkokul 5. sınıfın yazında başlamıştı. kampa gitmiştik 15 günlüğüne. denizden çıkmıyorum. bir günde başladı. aman allahım nasıl bir ağrıydı o. gözlerimi açamıyordum. sonra antibiyotik felan, geçti dedik.

    orta okuldaydım. 2 yıldır sürekli amatör olarak olarak yüzüyordum. bir kulübe tavsiye edildim ve seçildim. 2 ay sonraki türkiye gençler şampiyonasına hazırlanıyordum. sadece pazartesi günleri antremanım yoktu. sabahtan öğlen 2 ye kadar okulda, akşam 4'ten 7'ye kadar havuzdaydım. ama seviyordum. şampiyonaya gidecek ve ilk madalyamı alacaktım. sonra yine o bildik ağrı başladı. annemlere söylemedim bir süre yüzmeye göndermezler diye fakat dayanamıyordum artık söyledim. özel bir hastaneye gittik böyle sadece kbb için olanlarından. doktor net konuştu. istersen ilaçla geçirelim ama 1 ay havuz yok ya da ameliyat edelim 2 ay havuz yok. herhalükarda hayallerim sönmüştü. 1 ay idmansızlık belki de 6 ayımı götürürdü. ilacı seçtim. kulübü bıraktım. arada bir gidip parası neyse verip yüzüyorum.

    şimdi mi? evet her sabah burnum tıkalı uyanıyorum. avuç avuç su çekip bütün kanla dolmuş burnumu temizlemeye çalışıyorum. yalnız öyle kolay değil. sümkürürken alnıma giren acı gözlerimi yaşartıyor.

    daha iki hafta önce gitmiştim doktora. sağ sinüsümün komple dolduğunu söyledi, en kuvvetli ilacı vermişti halbuki. evet kronik sinüzitim var. kışları soğuk havanın, yazları denizlerin hastasıyım.
  • üç gündür anamı ağlattı nefes alamıyorum. aylardır böyle burun spreyleri işe yaramıyor ilaç içmekten nefret ediyorum hele antibiyotik görünce kusucam. baş ağrısı kısmına hiç geçmiyorum o apayrı bi çile çünkü. kim kime beddua etmek isterse sinuzit ol desin.
  • ilk etkilerini 2005 yılında nefessiz kalıp, burun tıkanıklığı ve şiddetli baş ağrısı belirtileriyle yaşamaya başladığım fakat hastalık cahili olduğum için yeteri kadar enterese etmediğim, sonrasında hayatımı köklü bir şekilde değiştiren berbat bir hastalıktır.
    henüz kronikleşmediği dönemde doz ayarlı otrivine sprey ile buruna tatbik etmek suretiyle kendimi rahatlatıp nefes alabildiğim fakat sonralarının bunun da yetersiz kaldığını anladığımda beni operasyona sürüklemiştir. öncelikle soğuk havalarda alın ve baş çevresini korumadığınızda ziyaret eder sizi.
    bünyeniz hassas ise ve genetik olarak üst solunum sorunları yaşamış akrabalarınız varsa bu hastalığın size yapışması yüksek bir ihtimaldir.
    ilk ameliyattan 6 ay sonra yeniden tıkandığım için doz ayarlı sprey e yeniden bağımlı olmuştum.
    2 yılı aşkın süren bu eziyetten sonra 2. operasyonu geçirdim ve rahatladım. nitekim alerjen bir bünyeye sahipse vücudunuz ve bahar ayarında polen ya da toza karşı hassaslaşıyorsanız bu hastalık her seferinde sizden 1-0 önde oluyor.
    anne-babayı lise çağlarında dinlemeyip, hatunlara yakışıklı görüneceğiz diye buz gibi havada saçı ıslatıp jöleleyip kardanadam gibi dolaştığımız için bu hastalığı çekmekteyiz malesef.
    en kötüsü de bu sert ilaçları kullandığımızdan dolayı mukozayı yakıp, işlevini yitirmesine sebep olacak kadar ciddi olduğunu geç anladığımız çirkin hastalığa çok sonradan saygı duymaya başlamamızdır.
    yıllardır pek koku alamam. insan en çirkin kokuyu bile özler mi?
    özlermiş. velhasıl hayat kalitesini belli bir çizginin üstünde tutmak isteyen tüm dostlara sağlık konusunda ki ince tavsiyelerimden birisi de; lütfen bu hastalığı ciddiye alın ve öncesinde gerekli tedavileri görün..
    yoksa ne sevgili, ne eş ne de çocuğunuzun kokusunu almanız imkansızlaşır.
    insan koku almadan nasıl yaşar yahu...
hesabın var mı? giriş yap