• iyi olma haliyle depresyonda olma arasında hissedilen bir duygu durumuymuş. hayata karşı isteksizlik, motivasyon kaybı, durgunluk ve boşlukta hissetme durumuymuş. iyilik halinin yokluğu da denilebilirmiş.

    kendimin de bazen pek çok kişi gibi içine düştüğü bu duruma isim verilmiş.

    bugün de yeni bir şey öğrenmiş olduk çok şükür. *
  • eğer "hiç tadım-tuzum yok", "canım bir şey yapmak istemiyor", "kimseyi göresim yok", "ne bekliyorum ki ben hayattan" vb. cümleleri eskiden pek kurmazken şimdi çok kullanıyorsanız ve eskiden keyif aldığınız şeyleri bile yapmak boş, zor ve/veya yorucu geliyorsa, günümüzde pandemi etkisiyle çok sık görülmeye başlanan bir ruh haline -yani languishing'e- sahipsiniz demektir.

    hayatınızın kontrolünüzde olmadığını hissediyor, gelişime ve değişime dair bir boşluk duyuyor, kendinizi bağlı olduğunuz toplulukların bir parçası gibi hissedemiyorsanız, bu "tadım yok" durum daha çok hissediliyor. işin kötüsü neden böyle hissettiğinize dair en ufak bir fikriniz olmayabilir ve bu hissi üzerinizden atmanızı geciktirir.

    "tatsız hissetme" durumunda, tükenmişlik ya da üzüntü yaşamayabilirsiniz ama yine de canınız hiç bir neden yokken hiç bir şey yapmak istemiyor olabilir. aslında belki canınız istese bir şey yapacak enerjiniz/ gücünüz varken bile sanki enerjiniz çekilmiş gibi canınız o şeyi yapmak istemiyor olabilir. örneğin yemek yapmaya gücünüz var, fiziksel olarak bir rahatsızlıktan dolayı bitkin değilsiniz, ama yapmak içinizden gelmiyor.

    languishing depresyondasınız demek değil. ancak yapılan araştırmalar şu an bu ruh halindeki insanların ileride depresyona girme risklerinin daha yüksek olduğunu söylüyor çünkü her hangi bir şey yapmak için heves duymuyorlar. işte bu noktada pandemi ile olan bağlantı kendini gösteriyor: bu "hiç tadı olmayan" insanların evlerinde çalışma şansları varsa ve bir de evde kedileri-köpekleri varsa, sosyal hayata katılmak onlar için giderek anlamsızlaşıyor ve hatta canları kimseyi görmek istemiyor.

    kendimden örnek vereyim: son 2 ayda 3-4 kez eve balkonda oturmaya arkadaşlarımı çağırdım ama gelmelerinden 1-2 gün önce kendi kendime "boşver ya, hiç canım istemiyor" diyerek sudan sebeplerle iptal ettim. kendi kendime "bir değişiklik olsun bugün şunu pişireyim" diye güne başlayıp, "aman ne pişireceğim ya, sabah-öğle-akşam öğünleri ekmek-peynirle geçiştireyim" dediğim çok oldu. kitap okumak, bir film/dizi izlemek de aynı oranda keyifsiz olabiliyor. hatta bazen arkadaşlarım arıyorsa açmıyorum, sonra mesajla hallediyorum ki konuşma gereksiz uzamasın.

    bazı insanlar vardır zaten tembel ve uyuşuktur ama languishing normalde öyle olmayanların kendilerini içinde buldukları bir ruh hali. yani normalde bir şeyi yapmak için canınızın isteyip istememesini sorgulamazken, bu ruh hali ile "bırak ya" durumunda oluyorsunuz. bu şekilde hissedenlere verilen bazı öneriler var, kendi yaptıklarımla aşağıda özetledim:

    - rutinleri olması ya da bıraktıkları bir rutine geri dönmeleri: rutin kelimesi bizim kültürde hep negatif algılanıyor, ancak dikkat ettiniz mi rutinleri olan yaşlılar daha dinç olur, rutinleri olan çocuklar daha başarılıdır ve rutinleri olan çiftler daha sağlıklı bir ilişkiye sahiptir. bu spor yapmak, müzik aleti çalmak vs. gibi bir rutin olabilir. ben her gün yürürdüm ama ona hem kar yağışı, hem soğuk nedeniyle ara verdim. bunlara rağmen çıkmam gerekiyor.

    - kendilerine gün içinde küçük hedefler koymaları ve onları mutlaka gerçekleştirmeleri. kendi adıma konuşursam benim için evden işimle ilgili sorumlulukları yerine getirmek sorun değil, çünkü onda keyfimin ya da enerjimin olmaması beni ilgilendirmiyor ve zamanında tamamlıyorum herşeyi. ancak kendimle veya evle ilgili yapacağım bir şey varsa "sallıyorum" çünkü kafamda "ne gerek var" sorusu oluyor. herkes normalde sallayabilir ama, ben normalde "canım istemiyor" diye sallayan biri değilim. ne zaman bu kırılmayı yaşamaya başladım onu da bilmiyorum ama şimdi küçük hedeflerimi bu canımın istemeyip salladıklarım üzerine koymaya çalışıyorum, başkasının ki başka bir şey üzerine olabilir.

    - kendilerine hakkını verecekleri kimsenin bölmeyeceği zaman ayırmaları. örneğin bir film izliyorsunuz ama o sırada whatsapp gruplarından bir mesaj geldi, işte o sizin kendinize ait zamanınızı yiyor. geçen gün bir şey okurken instagrama girip bir görsele bakmam gerekti. girdim ama çıkamadım. okuduğum şeye dönemedim. o nedenle bölünmemek gerek.

    - sosyal hayata girip insanlarla birlikte olmaları. işte benim en zorlandığım kısım bu. son 3,5 yıldır 2 kedim olmasından dolayı, evde olmayı tercih ediyorum. bu yüzden arkadaşlarla bir yerdeyken aklımdan "benim ne işim var burada" diye geçen çok an bilirim. çoğu zaman tek istediğim evde kedilerle uyumak. kendimi sosyalleşmek için adeta zorluyorum ama her zaman keyif aldığımı söyleyemem.

    - günlük tutmaları: bu insanın kişiliği ile ilgili bence. hiç günlük tutmadım ama okuduğum, izlediğim, dinlediğim bir şey üzerine sözlükte tanım yazmak iyi oluyor. yazacak olmak küçük bir motivasyon sağlıyor.

    not: ben psikolog/ psikiyatrist değilim. sadece bu "tadı olmama" durumunu yaşadığımı düşündüğüm için okuduklarımdan yaptığım özeti paylaştım.
    konuya dair benim okuyup, kendi içinde tutarlı bulduğum 3 kaynak şöyle:
    the newyork times
    the conversation
    uplifers
  • benim normalim bu
  • ne mutsuz ne de mutlu değilsen, hayat amacın ne bilmiyosan, eskiden zevkle yaptığın şeyleri canın yapmak istemiyosa, heycan duymuyosan bu sendromu yaşıyor olabilirsin
  • akıl sağlığının ihmal edilen ortanca çocuğudur.

    (bkz: #122355430)
  • heves kaçması durumu.
    manzaraya bakıyorum çok güzel gerçekten ama içeride hep “nereye gitti lan benim neşem” sorusu soruyorum.
    kahkaha atmayalı kaç gün, hafta oldu.
    en son arkadaşlarla üç ay önce iyi içmiştik, o zaman kahkaha attım (ayıkken klasik ahahah diye çıkan ses hihi haha olmuştu) ve dedim ki anaaa benim normal kahkaham bu muymuş.
    bilemiyorum.
    mutluluk dışarıdan gelir, neşe içeriden diye bir söz okumuştum. içime yer etti.
    en son güldüğüm şey (kahkaha değil) instada mr. chicken var o.
    nerede lan benim neşem?
  • ıc sıkıntısı, durgunluk, keyifsizlik anlamina gelen; pandemi ile artis gostermis ruh hali.
  • duzen icerisinde kendi aidiyetimizi tanimlayamadigimizdan ileri gelen anlamsizlik ve ic sikintisi hali
  • "there is a name for the blah that you are feeling : it's called languishing" görsel
    illustrator : manshen lo
  • bu maddeyi bile okurken bir anda bırakıp gidiyorsanız, içinde bulunduğunuz durum.
hesabın var mı? giriş yap