• keyifli bir ogrenci sehri oldugu gibi, bruksel yakinlarinda çalisiyor ama fransizca bilmiyor ve ultra international bir ortamda yasamak istiyorsaniz tercih edebileceginiz guzel bir sehirdir.

    belediyede yerlesim islemlerinizi yaparken sizinle ingilizce konusarak kolaylik gostereceklerdir. yanilmiyorsam leuven belediyesi bu nedenle ceza odemeyi bile goze aliyor.

    karninizi doyurmak, çalismak ve arkadaslarinizla bulusmak için mabet edineceginiz birkaç adres verelim:

    yemek için: tiensestraat, 8 numarada bulunan, kendi biralarini da ureten, acili tavuk kanatlari enfes olan domus. cuma aksamlari için rezervasyon yaptirmanizi oneriririm.

    kahve ve çalismak için: naamsestraat 49, numarada bulunan noir coffee. gayet skain bir ortami var ve kahveleri harika.

    bar olarak: parijsstraat 34 numaradaki de metafoor, hem fiyatlari ucuz hem de kalabalik bir arkadas grubuyla birlikte bile rahatça yayilabileceginiz bir ortam.

    ve bir bira sevdalisiysaniz, westvleteren ve pek çok birayi bulabileceginiz bir mekan olan grote markt 14 numaradaki the beer capital.

    leuven'i sadece bir kere ziyaret edecekseniz, kutuphaneyi mutlaka gezin ve oncesinde leuven universitesinin nasil ayrildigini ogrenin. (bkz: walen buiten) (bkz: universite catholique de louvain) leuven belçika'nin flaman -wallon savaslarinin sembolu olmus bir kenttir.

    buyuk ve kuçuk begijnhof 'lari da unutmayin. bunlarin disinda guzel sanatlar muzesini de gezmenizi tavsiye ederim.
  • belçilka'da güzel bir öğrenci şehri. herkesin her yere bisikletle gittiği ve her şeyin bisikletler için düşünüldüğü şehir. bu şehirde gerek her yerden zırt pırt çıkan bisikletler yüzünden gerekse sürekli motorlu araç trafiğine kapatılmış ya da tek yöne çevrilmiş yollar yüzünden araç kullanmak oldukça zordur. trafikte hata yapmanız halinde arkanızdan trafik cezası gönderen güzel bir kamera sistemi de mevcuttur.
  • senelerimi geçirdiğim ve hayatımda önemli bir yeri olan şehir. ama, orda yaşamayı özlemiyorum. ara ara tekrar yolum düşüyor, o kadar. brüksel'e kadar gittiyseniz ve küçük, tipik bir flaman şehri görmek isterseniz; trene atlayıp yirmi dakika civarı bir sürede buraya varabilirsiniz. grote markt'ta selfie çeker, oude markt'ta bir şeyler içer, groot begijnhof'u gezer ve brüksel'e geri dönersiniz. yarım gün yeter de artar.
  • son bir aydır yaşamakta olduğum belçika şehridir.

    şimdiye kadar gördüğüm üzere güzel bir şehir. tatlı tuğla binaları, sokaklarda gezen bisikletleri, ve sık sık yağmurlu olan havası ile iyi bir başlangıç yaptık.

    ikisi de flemenk olduğu için hollanda'yla belçika'yı karşılaştıran çok oluyor, ki benziyorlar da gerçekten, ama yalnızca ruhen bir farklılık var gibi duruyor. görünüşte çok benziyorlar ama minik farklılıklar var: hollanda'da sistemin tıkır tıkır işlerken, belçika'da çok yavaş ve detaylı olup sizi deli etmesi gibi. ikisinde de bisikletler yaygınken, hollanda'da bisikletçilerin çok nizami ve kurallara uygun hareket ederken, belçikalıların katil gibi sürmesi gibi.

    leuven çok tatlı küçük, popülasyonu 100.000 civarı olan bir şehir. yerel üniversite (ku leuven) etrafında şekillendirildiği için adeta her yer kampüsmüş gibi hissettiriyor, üniversitenin farklı binaları şehrin her yerinde, bir dersten bir derse gitmeniz zor olabiliyor dolayısıyla. tam bir öğrenci şehri olduğu için de çok canlı bir gece hayatı var (bkz: oude markt), ama gördüğüm üzere yaş ortalaması biraz düşük bir topluluk (genel olarak 18-20 arası). genel olarak tek heyecanlı aktivitesi gece hayatı, insanlar haftasonundan haftasonuna yaşıyor. çok da başka bir özelliği yok, bu yüzden eğer 25 yaş civarı ve üstündeyseniz bir süre sonra sıkıcı bir yer haline gelebilir sizin için.

    şimdilik fena değil, daha iki yılım var burada. görücez bakalım.
  • tuhaf bir şekilde hafta içi daha keyifli olan şehir.
  • herkese göre olmayan ancak kesinlikle bana göre olan muhteşem bir şehir. son 2 aydır buradayım, aradığım huzur ve eğlence dengesini yakaladığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

    öncelikle şehir ne çok küçük ne de çok büyük. özellikle almanya'nın bazı kasabadan bozma şehirlerinin sıkıcılığı yok. her yere ulaşımınız maksimum 20 dakika yürüyerek. bol bol pub, club gibi eğlence mekanı var. şehirin çok büyük bir kısmı öğrenci olduğu için aktif ve süregelen bir yaşam mevcut. büyük market, küçük market bulması çok kolay. park, bahçe var. güzel, ihtişamlı görünen avrupa'ya özgü binalar ve meydanlar mevcut. toplu ulaşımı muhteşem olmasa da mağdur edecek durumda değil. karışık olmayan ve basitçe tasarlanmış bir şehir.

    brüksel'e trenle 20 dakikada ulaşmak mümkün. antwerp'e de 1 saat uzaklıkta. dolayısıyla leuven bana yetti diyip dolmuşa atlar gibi daha büyük şehirlerde takılıp rahatlıkla eve geri dönebilirsiniz gecesinde.

    stella artois ve hoegaarden gibi inanılmaz lezzetli, dünyaca ünlü iki biranın ana vatanıdır ayrıca.
  • güneşle çalışan biriyseniz uzak durmanız gereken; ancak yağmur seven, "küçük şeyler beni mutlu eder" diyen biriyseniz seveceğiniz belçika şehri. üniversitesi büyük ve çok sayıda ülkeden öğrenci barındırır. haftasonu geceleri oldukça eğlenceli geçer. hatta "eğlence için brüksel mi leuven mı?" derseniz "leuven" derim.
  • gezmeyi bilen biri değilim. isterdim aslında eline turist rehberini alıp nokta atışı her yere ulaşmayı. yaptığım tek şey arabayı bıraktığım yerin konumunu kendime atıp sokak sokak yardırmak. leuven benim tarzıma çok uygun. peh, buna tarz mı denir amk. hasılı biraz kuzey avrupa tadı alayım, gotik binalar göreyim, küçük bir şehirde kahvemi içeyim, güzel dondurmalar yiyeyim ve (gayri ihtiyari gözlemim olarak söylüyorum) belçika'daki en güzel kadınlara rast geleyim derseniz leuven'e uğrayın. böyle kendi halinde tatlış yerler olur ya, burası öyle. bir daha uğrama ihtimalinin çok düşük olduğu o şık sokaklarda tek başına öylece adımlamak gibisi yoktur. leuven'e gelirseniz hoş bir tat ile buradan ayrılacaksınız.
  • görsel
    seneye gitmek şart oldu bu belçika şehrine.
  • yeni evim
hesabın var mı? giriş yap