• türkiye'de bir kadın yönetmenin çektiği en iyi film. hücredeki işkenceler, gardiyanlarla mahkûmların düşmanca ilişkileri, hapishane yöneticilerinin baskıcı tavrı, kaçış planı... belki de türkiye'de çekilmiş en karanlık filmdir, hem duygu hem de görüntü olarak.

    (bkz: bilge olgaç)
  • yeni türk ceza kanunu.
  • sanılanın aksine linç, devlet otoritesini tehdit etmez, tam tersine, devlet otoritesini tehdit edenlere yönelir. dolayısıyla linç hiçbir biçimde anarşizan değil, tam tersine statükocudur. ve her statükocu hareket gibi devlet iktidarının güçlendirilmesi ve merkezileştirilmesi talebi etrafında örgütlenir. işte bu yüzden linç, “devlet olmazsa başımıza gelecekleri” değil, “devlet egemenliğinin özünü” gözler önüne serer.
  • suçlu olduğu düşünülen kişiye yönelik, devletin yetkili infaz organları haricindeki kişi veya gruplarca yapılan saldırının linç olarak adlandırılabilmesi için, ölümle sonuçlanması gereklidir. ölüm gerçekleşmediği durumda saldırı linç girişimidir.
  • olay yeri tatbikatı yoluyla meşru ve neredeyse resmi hale getirilen eylem.
  • türklerin ata sporu.
  • "bir avuç ib.e, dua edin polise" 07/08/06 rıdvan akar

    peru'da linç adeta bir gelenek. geçtiğimiz yılın ilk 10 ayında tam 2 bin linç vakası yaşanmış. linç vakalarının 700'ü başkent lima'da gerçekleşmiş. yani sadece kırsala özgü olmayan bir adalet anlayışından söz ediyoruz. özellikle gecekondu mahallelerinde halk sistemin adaleti yerine kendi cezalandırma yöntemini kullanıyor.

    linç kavramı peru'da adaletin olmadığı yerde 'caydırıcı' bir ceza gibi kullanılıyor. peru'da demokrasi ve hukuk devleti gibi kavramlar pek kullanılmıyor. peru, ab gibi bir modernleşme projesinin peşinden koşmuyor.

    oysa türkiye bütün bu iddialarla bir demokrasi kültürüne sahip olduğunu iddia ediyor. türkiye'de hukuk olduğu varsayılıyor. türkiye'de söz ve ifade özgürlüğü olduğundan söz ediliyor. türkiye'de insan hakları için gerekli düzenlemelerin yapıldığından dem vuruluyor.

    ve bilançoya bakın;

    trabzon'da linç girişiminde bulunanlar serbest, linç edilenler gözaltında.

    rize'de linç girişiminde bulunanlar serbest, linç edilenler gözaltında.

    bozöyük'te linç girişiminde bulunanlar serbest, linç edilenler gözaltında.

    yeniden trabzon'da linç girişiminde bulunanlar serbest, linç edilenler gözaltında.

    izmir seferhisar'da linç girişiminde bulunanlar serbest, linç edilenler gözaltında.

    adapazarı'nda linç girişiminde bulunanlar serbest, linç edilenler gözaltında.

    itü'de linç girişiminde bulunanlar serbest, linç edilenler gözaltında.

    sizlere memleketin dört bir yanından böylesi linç haberleri verebilirim.

    son örnek bursa.

    bursa'da eşcinsel yürüyüşü esnaf derneği'nin "linç ederiz" tehdidiyle önlendi. eşcinsellerin söz ve ifade özgürlüğü, asayiş sağlanamadığı için yapılamadı.

    sadece bursa'da değil, bütün bu illerde asayişi kim sağlayacak?

    polis. işi bu. vatandaşın söz ve ifade özgürlüğü önündeki engelleri ortadan kaldırması gereken kurum emniyet genel müdürlüğü.

    zira gücünü anayasa ve yasalardan alıyor. peki linç ile adaletin terazisini eline almak isteyenler hangi kanundan besleniyor? orman kanunu.

    orman kanunu'na karşı devletin kanunu. kim kazanıyor? orman kanunu.

    neden? zira linç girişiminde bulunan vandallar, bu ülkenin faşist, baskıcı, başkasına söz hakkı tanımayan bir damarından besleniyor. bu damar gıdasını milliyetçilikten, fikriyatını resmi ideolojiden, vizyonunu vasat olandan alıyor.

    hiç kimsenin farklı düşünmesine, hiç kimsenin farklı yaşamasına, hiç kimsenin farklı hissetmesine izin vermiyor.

    kız arkadaşının elini tutan hakkında soruşturma başlatıyor. devlete muhalif olanı dayakla cezalandırıyor. trabzon görüntülerini izlemişsinizdir, ya da hafızasını yoklayın, dayak yiyerek polis zırhlı aracına bindirilen gençlere linç girişiminde bulunanlardan daha fazla dayağı polisler atıyordu.

    bursa'da da eşcinsellere karşı "buradan çıkış yok, öleceksiniz" diye bağıran lumpen sürüsünü kışkışlamak yerine, eşcinsellerin en doğal hakkı ellerinden alındı.

    ve en kötüsü anlattığımız linç hadiseleri sadece bir yıllık geçmişe sahipti. yani bu ülkede linçi kutsayan yepyeni bir kültür oluşuyor. ve o görüntüleri izleyen herkes sadece ürperiyor.

    ürperiyor...

    http://www.birgun.net/….php?sayfa=73&view_author=57
  • fenerbahçe spor kulübünün hakkında gerek uluslararası (fifa, uefa, cas) gerekse ulusal kurumların (t.c. mahkemeleri, tff ve alt disiplin kurumları) bir tanesinin bile kulübün şike yaptığı ile ilgili bir kararı bulunmamasına karşın, kulübün yaklaşık bir senedir yazılı-görsel medyada, ikili sohbetlerde, sahada, tribünde, deplasmanda, içerde, kısacası hemen hemen her yerde karşılaştığı olaylar zinciridir.

    ve linç bir suçtur.
  • insan denen varlığın kalbindeki kara delikten aldığı gazla bulaştığı toplu vahşet. zayıf; zayıf olduğu için de kötülüğe meyilli insan evladının kötü duyguları (ki bunları acizlik, yetersizlik(eziklik diyelim yuvarlak olarak) haset, hırs, kin, bencillik gibi duygularla kabaca özetleyebiliriz) sayesinde biraraya gelerek işlenen ortak suç. linçe meyilli insan sağduyusuzluğu, önyargıları, sabit fikrileri, çapsızlığı, zavallılığıyla çevresine benzerlerini toplar. varlıklarından itibaren içlerinde barındıkları bu karanlık duyguları çıkarmak ve harekete geçmek için de kötülüğün en yoğun olduğu kişiden bir kıvılcım yeter. zira bu kişiler tek başlarına hiç ettikleri için toplaşma ihtiyacı güderler. fakat evren, kainat, tanrı, dünya, kosmoz ya da her ne derseniz deyin; üretilen tüm bu enerjileri görme ve stoklama eğilimindedir. bilim de din de bu konuda hem fikirdir. toplu üretilen kötülüğün yükü de tıpkı iyilik gibi sahibini kümülatif olarak ziyaret eder vakti gelince.
  • halkin her seferinde polisin elinden tecavuzculeri katilleri alip yapmak istedikleri $ey.. nedense bir turlu tamamina erdiremezler, polisin egitimi iyi olsa gerek.

    suclunun yuzu $i$er agiz yuzu kayar, tukuruk denizinde bogulur.. ayri. (bkz: linc etmek)
hesabın var mı? giriş yap