madalya

• savaş karşıtı bir sunay akın şiiri
  
  madalya
  
  bayram yerinde canlandırılırken
  kentin kuruluşu
  ayakları kesilen gazi
  koltuk deyneklerini
  bırakmadığı için alkışlamadığına
  inandırır herkesi
  ölü askerlerin ceplerinden
  topladıkları kanlı fotografları
  barış toplantılarında
  sinema önündeki çocuklar gibi
  birbirleriyle nasıl değiştirdiklerini
  bilir generallerin
  kaç askeri
  kendisine özendirdiğini de saymıştır
  savaşın tam ortasında
  kuyruğunu bırakıp
  kumtorbaları arasından
  evine kaçan kertenkelenin
  bayram yerinde canlandırılırken
  kentin kurtuluşu
  ayakları kesilen gazi
  hiç düşünmeden
  değişir madalyasını
  çorap kokusuna
• ilginç anlamlar yüklü bir aksesuar.
  
  herhangi bir nedenle madalya takılmaya uygun görülmek bir gurur kaynağıdır; yapılanın bir grup veya merci tarafından takdir edildiğini, başka insanlara da örnek olması için ifşa edildiğini beyan eder.
  
  verilen madalyayı bir başka gün hakikaten takıp dolaşmak en hafifinden gösteriştir.
  
  çünkü madalyayı hakedebilecek herhangi bir hareket paye için yapılıyorsa anlamsızdır. o cesaretin anlamı yoktur, bildğimiz riskten öte değildir. o özveri aslında basit bir yatırımdır, değersizdir. o inanç aslında yalandır.
• insanların çoğuna güzel gözüken fakat genelde hakedenlerin degil ailelerinin aldığı metal parçası...
  (bkz: savaş)
• gerçekten altın, gümüş veya bronz ise dünyanın en havalı 100 şeyinden biri. ama genelde bulunabilecek en dandik metalin boyanmasıyla yapılır. çevresine bi tırtık, yaprak, örgü halkası vs. basıp ortaya amblemi yerleştirip çift renk bi şeride bağladın mı tamam demektir. bu modelden piyasada milyonlarca bulunur, her evden çıkabilir. bi de şimdilerde kristal yapmaya başlamışlar, çok şık, kaçıncı olduğun da belli olmuyo, git sanayiye, sildir 3. lüğü, yazdır 1. liği.
  
  ha bi de çok olunca daha bi havalı, çıkıyosun bi tane alıyosun, sonra bi daha çağırıyolar, bi tane daha. sonra millet madalyalara sulanmaya başlıyo, "ehe ehe biz hiç alamadık, birini bize versen ya" diye... tek yan etkisi boyun fıtığı olabilir, havanızı 5 dk.'da atın sonra çıkarın aman diyim.
• osmanlı devletinde ilk madalya 1.mahmut döneminde çıkarılan ferahi madalyasıdır. daha sonra fransızların 1798'de mısır'ı işgal etmeleri akabinde, onları mısır'dan çıkarmak için iş birliği yapılan ingiliz askerlerine verilmek üzere madalya şeklinde hilal nişanı bastırıldı. bu nişan 1808 yılında madalya olarak basıldı.
  2.mahmut döneminde yaygınlaşmaya başlayan madalya, 2.abdulhamid dönemin'de değişik isimler altında çeşitlenerek zirveye ulaştı.
  ayrıca her ikisi de göğse takılan madalya ve nişan çok karıştırılır. madalyalar para şeklinde iken, nişanlar genelde ait oldukları ülkelerin de sembollerini gösterir, daha gösterişli ve şekilli olurlar.
• stefan zweig'in kısa öykülerinden biri. 1810 yılındaki ispanyollarla fransızlar arasındaki bi savaşta baskın yiyen bi fransız erzak kolunun başındaki albayın, olay sonrası psikolojik durumunu çok iyi analiz eder zweig tabiki de.
  ayrıca hikayenin şu kısmını da ülkemizin şu günlerdeki haline çok benzettim.
  --- spoiler ---
  
  ....ayın hafif ışığında gelenin bir ispanyol olduğunu görünce göğsü sıkıştı, heyecanla inip kalktı. bir haberciydi bu belki, bir çoban,bir çapulcu,yolunu şaşmış biri,bir köylü,bir dilenci de olabilirdi; ama albayın elleri yanıyor, karıncalanıyordu, bir ispanyol'du o adam, bir katil, bir alçaktı.
  
  --- spoiler ---
• yarışmalarda üstün başarı gösterenlere, dereceye girenlere verilen madeni nişan.
• stefan zweig'in hikayesi. tebdili kıyafet kalabalığa karışacakken uniformasında bırakmaya kıyamayıp yanına aldığı madalya kendi milliyetinden askerlerce vurulup öldürüldükten sonra vay hırsız albayın madalyasını çalmış yaftasını da yemesine neden olur.
• yararlık gösterenlere, yarışlarda ve sergilerde derece alanlara verilen metal nişan.
• madalya da verdiler mi lafının başkahramanı..kısaca açıklamak gerekirse heyecanlı heyecanlı bir şeyden bahseden birine gayet sıkılmış bir şekilde madalya da verdiler mi diyerek varlığı sorgulanan nesne..