• yönetmenliğini fridrik thor fridriksson'ın üstlendiği, izlanda yapımı, 2010 tarihli film. filmi ismini veren mamma gogo karakterini kristbjörg kjeld oynuyor.

    --- spoiler ---

    filmin akışı süresince borç içinde yüzen, son filmi parasal anlamda düş kırıklığı yaratmış bir yönetmenin kocasını kaybettiği için yalnız yaşayan annesinin alzheimer hastalığının ilerleyişini ve yaşlanmış kimliğinin bu duruma verdiği inatçı, kimi zaman yıkıcı ve kimi zaman çocukça tepkileri seyrediyoruz.

    gülümseten, mizah kokan her sahnenin arkasında dramatik bir fon kullanılmış, izlerken bunu hissetmemek çok güç. yaşadığı çevreye iyice yabancılaşıp geçmiş duyusunu kaybeden gogo'nun ölü sevgilisinin hatırasına sarılması, çocuklarını, biricik oğlunu dahi tanıyamaz olmuşken her fırsatta, filmin bir bölümünden sonra bırakıldığı huzurevinden kaçmaya yeltenerek sonradan anladığımız üzre kocasının sıcak dokunuşunun gömülü olduğu o mezara koşması filmin genel dokusunu özetliyor.

    kar fırtanısında, gece yarısı bavuluyla yola düşen gogo'nun ayın süslediği siyah gökyüzü ile ışığının suladığı karlar üzerine yığıldığı sahne görsel açıdan tatmin edici olduğu kadar hissiyat anlamında yıkıcıydı. oğlunun, annesinin olmayan cevapları karşısında monoloğa dönüşen diyalog sahnesi gibi hüzünlü sahneleri filmi güzelleştirse de klozete girip inatla sifonu çekerek huzurevinden kurtulmaya çalışma sahnesiyle hafızama kazınmış hoş bir film.

    --- spoiler ---

    filmin bir beğenilesi yanı da, bir heima kadar olmasa da izlanda'nın doğal güzellikleri ile yer yer büyülenme fırsatları doğurması.
  • keyifle izlediğim bir film oldu kendisi. çok renkli, süslü ama aynı zamanda sade bir film. hikayesi acı ama aynı zamanda huzur veren bir renge sahip. film hakkında pek de fazla bir şey yazmayacağım sanırım şimdilik ama ufak bir detay vereceğim filmle ilgili. filmde gogo ve eşinin gençliklerini, gogo'nun hatıralarından birer kesit olarak, arabada gezerken, sarmaş dolaş yürürken, yatakta birbirlerine sarılmışken görüyoruz. bu sahnelerde kullanılan siyah beyaz görüntüler ise gogo'yu canlandıran kristbjörg kjeld ve onun vefat etmiş kocasını canlandıran gunnar eyjólfsson'un 1962 yılında beraber baş rolünü paylaştıkları 79 af stödinni filminden. bu filmde gogo ve ragnar'ın birbirlerine aşık oluşlarının hikayeleri anlatılırken, mamma gogo'da da yaşlanmış olan, hatta bir tanesi çoktan vefat etmiş olan bu ikilinin hikayelerinin son kısmı anlatılıyor. belki de fridrick thor fridriksson 79 of station filminin devamının nasıl olması gerektiğini düşünüyorsa kendince devamını çekmiştir. belki de olması gerekeni değil de kaçınılmaz olanı göstermek istemiştir.

    mamma gogo aslında sadece gogo'nun değil gogo ve ragnar'ın hikayesi biraz da. film de onların filmi. velhasılı kelam, mamma gogo, çok güzel ve ince detaylarla süslü, çok güzel bir film.

    bu arada 101 reykjavik filminden tanıdığımız hilmir snær gudnason da gogo'nun oğlu rolünde.
  • izlanda'lı yönetmen fridrik thor fridriksson 'un yazıp yönettiği 2010 yılı yapımı izlanda filmi. yarı otobiyografik filmimiz, yaptığı film, istenen başarıyı gösteremeyip, gişe yapmayınca, ekonomik sıkıntıya düşen ve alzheimer hastası annesiyle, uğraşmak zorunda kalan, yönetmenin hikayesi. filmin baş rolünü oynayan kadın oyuncu kristbjörg kjeld 'in , 1962 yılında , 79 af stö?inni isimli filmin baş rolünü gogo ismiyle oynadığını ve filmimizin kadının gençlik yıllarının canlandırıldığı bölümlerinde yukarıda bahsi geçen filmin siyah beyaz sahnelerinin kullanıldığını belirtmeden geçmeyelim. güzel izlanda manzaraları eşliğinde oldukça sade ve başarılı bir yapım. emektar bir oyuncuya yapılmış güzel bir jest.
  • fridrik thor fridriksson'un kişisel hikayesinden yola çıkarak çektiği, iskandinav minimalizminde bir dram. dramla çok iyi anlaşan da bir mizah tonu var.

    yetişkinlerin dünyasında çocuksulaşmak ne garip. alzheimer hastaları için "çocuk gibi" derler. çocuk gibi, ama değil de... kızamıyorsun bir zamanlar o da sana baktığı için, ama başına da sürekli iş açıyor. dahil edemiyorsun hayata; günbegün kendi gerçekliğine gömülüyor.

    kjersti skomsvold'un hızlandıkça azalıyorum diye bir romanı var. -nordic nights'a hoşgeldiniz değerli dinleyenler- neredeyse tüm hayatını kocasıyla beraber geçirdikten sonra, eşinden daha uzun yaşayacak kadar talihsiz ve kendi kendine ne yapacağını bilemeyecek kadar da şaşkın bir kadının yalnızlaşmasının hikayesiydi o da. bir türlü de ölemiyordu, canı sıkılıyordu mütemadiyen. gogo, o kadını -mathea'yı- hatırlatıyor. onun kadar melankolik ve çocuksu. elinde bavuluyla, klozetin içine girip sifonu çekecek kadar. anneanne in wonderland...

    sıradaki şarkı, siv jakobsen'den blanket. bu gecelik veda ediyoruz nordic nights'a. minimal ve depresif kalın.
  • ana akım sinema anlayışın dışında çektiği bir filmle kendi ülkesinde çıkış yakalamaya çalışan borç batağındaki yönetmenin alzheimer hastası annesi ile ilişkisini odağına alan mamma gógó; kuzey sinemasından farklı bir deneyim sunuyor seyircisine. film; ana karakterinin sinema sektöründeki sorunlarıyla annesinin yaşadıklarını ele alan birbirinden farklı iki hikâye üzerine oturtuyor kurgusunu. ancak filme konu ettiği, birbirine paralel işlediği sorunları aynı hikâyede birleştirmeyi ve sonuca bağlamayı başaramıyor film. zira mamma gógó; her ne kadar annesi tarafından en sevilen evlat modelindeki oğulun kendi sorunlarına rağmen annesinin alzheimer sürecini yöneten bir adam rolünü aktarsa da onun kişisel sorununa dair bir sonuca varamıyor, yaşamsal sorunlarla dolu kendi hikâyesini yarım bırakıyor. paralel iki hikâye anlatan, bu iki hikâyeyi de zaman zaman başarılı kesişmelerle ele alan film; kurgusunu üzerine inşa ettiği ana karakterinin sonunu muallakta bıraktığı için eksik bir anlatıya sahip. tüm eksikliklerine rağmen kuzey sinemasının doğal, içten anlatımı ve bireylerin aile içi dramına yönelik özgün hikâyesi ile alternatif sinema arayışındaki seyirciler için farklı bir deneyim sunuyor mamma gógó.
hesabın var mı? giriş yap