• hakkında, "hayatla son tangosunu yaptı" tarzı entry yazanları marlon brando ve onun tereyağına havale ettiğim, rahmetli oyuncu.
  • yıllar sonra pariste son tango filmiyle ilgili verdiği bir ropörtaj şöyleydi..

    "o sahne orijinal senaryoda yoktu. gerçekte marlon’un fikriydi. o sahne çekileceği sırada bana söylendi ve ben çok kızdım. avukatımı arayıp senaryoda olmayan bir sahneyi oynamaya zorlanamayacağımı söylemem gerekirdi. ancak o yaşta böyle şeyleri bilmiyordum. marlon bana ’korkma maria, bu sadece bir film’ dedi. ancak sahneyi çekerken, marlon’un yaptığı şey gerçek olmasa bile ben gerçekten gözyaşı döktüm. kendimi aşağılanmış hissettim; doğruyu söylemek gerekirse hem marlon hem de bertolucci tarafından birazcık iğfal edilmiş gibi hissettim. çekimden sonra marlon ne özür diledi ne de teselli etmeye geldi. o filmden sonra kendimi uyuşturucu haplara verdim ve intihar etmeyi bile düşündüm."

    toprağı bol olsun...
  • kafamda yanıtlamaya çalışıyorum. marlon brando bu kızın götünü gerçekten mi parmaklamış? peki maria schneider bu filmde oynama kararını almadan önce içeriğinde muhtemelen ekleme sahneler dışında da çıplaklık ve teşhir bulunan senaryoyu okumamış mı? okuduysa da film prodüksiyonunun doğaçlamaya açık bir süreç olduğuna akıl erdiremiyor muymuş? kaçınılası olan kutsallığın yitimiyse, bakire annemiz meryem'in kutsal ismini murdar etmesiyle kınarken şeytana yakınsattığımız bernardo bertolucci isimli yönetmene, karşı kutsallık ve mesih karşıtı karizması atfetmiş olmuyor muyuz? ateist ve marksist olmasıyla göksel kötülüğü tamamlanan bertolucci'nin karşısına iyi otorite kontrastı kursun diye yerleştirdiğimiz ve ustalar ustası oluşunu parmaklayarak kabarttığımız michelangelo antonioni, "blowup" filminde görülürlük ve teşhir meselesine bizzat 'duhul' etmemiş, "al di la delle nuvole"de bedenleri bizzat teşhir etmemiş mi? sophie marceau, senaryoyu maria schneider'dan daha mı çok okumuş? yoksa "al di la delle nuvole", doğaçlama eklentileri dışlayan bir prodüksiyon sürecinden mi geçmişti? sophie marceau ile john malkovich'in seviştiği sahnede, ekipteki tüm erkekler ve bizzat antonioni seti terk mi etmiş, ya da gül kızarmış mı hicabından?

    sinema bir sanatsa zaten temsile dayananı makbuldür. bardağı bir dublörün değil de o role atanmış olan oyuncunun alnına koyup da gerçek mermiyle patlatmakla büyük sinemacı olamazsınız. oyuncudan almak istediğiniz rolü, ona o korkuyu gerçekten yaşatarak almak da oyuncu yönetimini bilmek değildir. marlon brando da söz konusu tereyağı sahnesinde muhtemelen maria schneider'ın makatına gerçekten parmak atmamıştır. burada, "mimiko"nun yaptığı alıntıyı ve "olumsuz gercek"in verdiği bağlantıyı okuyunca benim gördüğüm, oturaklı profesyonellik algısına sahip olmayan patolojik bir kızın demeçlerinden alınmış parçalar (ya da, "cımbızla seçilmiş ayetler"mi demeliydim?). oyunculuğun gerektirdiği kayıtsızlığı karşılayacak dirayete sahip olmayan, zayıf bir bünye. biseksüelliğinin ne zaman ortaya çıktığını bile bilmeyecek denli kendisini tanımayan bir kadın. ama bunlar sorun değil. nasıl olsa yazının ait olduğu müslüman algısı için lezbiyenlik, erkeklerle yaşanmış olan kötü deneyimlerin sonucudur ve bir lezbiyenin patolojisinin kaynağının o lezbiyenin, yaşamının tükenmesine dek kim bilir nasıl bir süreçle heteroseksizme maruz kalmış olması olabileceği olasılığını değerlendirmeye almaktansa bu lezbiyenliğin gerekçesi olarak o kızın, yüklenilmek istenen ateist ve marksist yönetmenle olan geçmişini ve babasıyla yaşadığı, klasik aile algısını parçalayan iletişim kopukluğunu göstermek daha doğrudur. oyuncunun işlevi görülmekken ve oyuncu olduğunu sonunda kabullenmiş kadınlar için bu mesele değilken maria isimli bu "aktör"ün, görülmemeyi tercih etmesi bir sinemacı için sorundur. ve kafasındaki filmi çekme derdindeki bir sinemacı elbette bu setleri aşmak isteyecektir. maria schneider, güçsüzlüğü, mıymıntılığı ve dirayetsizliğiyle, kendi kendisini tüketmiş, en yüce özdeyişi, "bu sadece bir film" olan mesleğini kutsallaştırarak işini çıkışsız kılmış. epey bir zamanın pornocusu, marksisti, allahsızı ve parmağı her an kayıt tuşunun üstünde usta bir kayıtsız olarak meryem annemizin bu adaşı için en fazla şunu diyecek kadar duyarlı olabilirim. sinemada ahlaka yer yoktur. maria zayıf çıktıysa bu bizim sorunumuz değil. gerçekten de bazı meslekleri ateistler icra etmeli.
    (bkz: ah şu gayrımüslim isimler)
  • (27 mart 1952 – 3 şubat 2011)

    professione reporter filminde sade ve unutulmaz bir kadın rolündedir. anlaşılan ultimo tango a parigi/pariste son tango'ya göre 3 yaş daha büyümüş, belki o sıralar hala uyuşturucu ve depresyon sorunları var. araba kullanmayı bilse jack nicholson'ın arabasını o kullanıyor olacakmış. son tango filminin travması ne ölçüde yıkıcıydı bilemiyorum, sanki bu öteki adı the passenger olan antonioni filmi onun için pansuman, sağalma fırsatıymış. rolün hakkı ona mı verilmeli, senaryoya mı, oynaması ustalık gerektiriyor muydu anlamam, sırf orada bulunmasıyla bile yerini dolduruyorsa, duygulara yol veriyorsa tamamdır. kadın-sever, kadınları baş tacı eden michelangelo antonioni bu, 1974'te professione reporter filminden bir yıl önce, veya setinde biseksüel olduğunu açıklayan maria schneider'e babalık etmişe benziyor. keşke luis bunuel'in cet obscur objet du desir/arzunun şu karanlık nesnesi'nde de kovulmadan kalabilse, oynayabilseymiş. hatta antonioni'nin zabriskie point filmine başrolde ne güzel gidermiş, yalnız o sıralarda 18 yaşında ve sinema kariyerine başlayalı daha 1 yıl olmuş, olsun başka/paralel evrenlerde görürüz belki.

    isim benzerleri için (bkz: romy schneider), roy scheider.
  • kanser nedeniyle öldüğünde 59 yaşında olan aktris.
  • paris'te son tango filmindeki meşhur tereyağı sahnesi ile alakalı filmin yönetmeninden itiraf gelmiştir. bir röportajında bu sahneyi brandon ile planladıklarını ve aktris maria'ya bundan bahsetmediklerini açıklamıştır. bu yaptıklarından dolayı da maria'nın kendisinden nefret ettiğini belirtmiştir.

    işte o röportaj
  • yok sektorden haberi yok muymus, akil edememis mi vs dogaclama bu sekilde olmaz bu gercekten de cok cok fazla bir sey, bir oyuncudan film icin hasta olacak kadar zayiflamasini istemek kadar onemli ve anlasmada yeri olmasi gerekir insanlarin hassasiyetleri olabilir ya da biri icin bir durum sorunsuzken diger bir insan icin o durum dusunulmesi gereken bir sey olabilir. ayrica soz konusu oyuncu 19 yasinda, biraz empati kurun lutfen kendinizden pay bicin 19 yasinizda sizin cok mu akliniz basinizdaydi ki ve bircok seyden de haberi yokmus bu olabilir sektorde cok yeni biri ,bu bir magduriyet yani haklarini bilmemek ,boyle bir seceneginin olup olmadigini soylemeyip durumu profesyonellikten cikarip hadiii bu sadece film demek de gercekten de yonetmenin ve marlon brando nun hatasi. boyle bir durumla karsilasmamis bir insanin bu kadar rahat konusmasi da gercekten uzucu.
  • kıçına tereyağı sürüldüğü için hayatı kayan kadın. evet.
  • bernardo bertolucci'nin söylediğine göre malum sahneyle ilgili sadece tereyağının kullanılacağı maria schneider'e söylenmemiş ve rol icabı değil gerçekten aşağılanmış hissetmesini istemiş. ne yazık ki 19 yaşındaki gencin nasıl travma geçireceğini tahmin edemiyorsunuz ama bu bahane tabii ki olamaz. bertolucci bu detayı senaryoda belirtmiş olsaydı ya itiraz edilecekti ve sahnede kullanılmayacaktı ya da kabul edilecekti ama istediği doğallıkta olmayacaktı yani işin içine rol girmiş olacaktı ama ömür boyu vicdan azabı çekmemiş olacaktı.
hesabın var mı? giriş yap