• alfred hitchcock'un son dönem filmlerindendir.
    --- spoiler ---
    marnie'nin hırsızlıklarının sebebinde sevgi eksikliği göndermesi vardır. annesini komşunun küçük kızından bile kıskanır. filmin sonlarına doğru gösterdikleri bir sahneyle olaylar biraz netleşir. marnie'nin gözü önünde annesine tacizde bulunan ve marnie'yi de taciz etmeye kalkan adamı annesi yaralar. her yer kan olur. filmdeki 'kırmızı' ile işlenen sahneler erkeklerin marnie'ye yaklaşımının ve o geceye dair unutmadığı görüntülerin bir sembolü.
    --- spoiler ---
  • wes craven, bir söyleşisinde marnie'nin cebindeki ayakkabının düşmesi ile ilgili olarak, kendisini en çok etkileyen korku sahnelerinden biri diye bahsediyordu.

    marnie, hitchcock'un 20 yıl önce çektiği spellbound'u andırıyor. hitchcockvari birer aşk hikayesi aslında ikisi de. spellbound'da rahatsız erkek, onu seven kadın tarafından; marnie'de rahatsız kadın, onu seven erkek tarafından iyileştiriliyor. iki film arasındaki yirmi yıl hitchcock'a iyi gelmiş gibi. spellbound'da freud, hitchcock'tan daha dominant bir unsurken, marnie'de hitchcock sinema'ya psikoloji bilimini daha ustaca yedirmiş. zira insana film izlediğini hissettiriyor; psikoloji öğrendiğini değil.
  • alfred hitchcock'un en farklı filmlerinden bir tanesi. farklı derken? hitch'in bir tarzı var. hitch daha çok masum olmasına rağmen suçlu durumuna düşmüş karakterleri anlattı. bu karakterlerin kendilerini temize çıkarmaya çalışmalarına odaklandı veya kusursuz bir cinayet işlemek isteyen psikopatlara. bunların dışına çıktığı filmler de var şüphesiz. lakin en çok bu karakterleri anlattı kariyeri boyunca. filmlerinde hep bir mizah, cinayet, aksiyon ve sonlara doğru zirveye çıkan bir gerilim mevcut. bu film bu açılardan farklı bir film. marnie daha çok vertigo'nun, spellbound'un çizgisinde. evet, gene ortada bir cinayet var ama tıpkı i confess'te olduğu gibi burada da cinayetten çok başkarakter ve onun psikolojisi, içinde bulunduğu depresyon hali önemsenir. ve hitch tıpkı spellbound'ta ve vertigo'da yaptığı gibi burada da freudyen çözümlemeler yapar. o yüzden bu türden filmleri sevenlere rahatlıkla önerilir. altmetin istiyorum, filmi izledikçe filmi keşfetmek, altmetinlerinde kaybolmak, okumalar yapmak istiyorum diyen film çılgınları için biçilmiş kaftan marnie.

    hitchcock son döneminde çektiği filmlerle (torn curtain, frenzy, topaz, marnie ve family plot) sıkça eleştirilmişti o günlerde. evet, torn curtain'in neresinden tutsan elinde kalıyor, hitch'in en kötü filmi oluyor. family plot da, topaz da sorunlu filmler. hitch de bunu kabul eder ve neden kötü olduklarını açıklar röportajlarında. lakin aynı şeyi frenzy'e ve marnie'ye söyleyenleri hitch'in kuşları ısırsın. bu arada kuş demişken, hitch the birds'ü torn curtain'den önce çekmişti. yani sinemaya devam edebilecek gücü bulabilseydi hâlâ güzel filmler çekebileceğini kanıtlıyor the birds, frenzy ve marnie filmleri. ben bu denli sağlam olan marnie'nin neden beğenilmediğini anlamıyorum şahsen. neyse ki üstünden zaman geçince hak ettiği değere kavuştu. bence hitch'in önemli filmlerinden bir tanesi. tippi hedren, marnie rolünde kariyerinin en iyi performanslarından birisini ortaya koymuş. sean connery de onun yanında ezilmemiş. izlenmeli...
  • freud ve hitchcock, psikanaliz ve imgeler.ozellikle cocukluk donemine dair atlatilamamis bir travma mevcut marnie de ve filmde psikanalitik mevzulara epey yer verilmistir; anneye ve karşı cinse olan tutum , frijit bir duruş, imgelerin çağrışımı (kırmızı renk, gök gürültüsü) savunma mekanizması (çiçek-böcek örneği ile marnie) zihnin kurcalanmasi, ruyalar, sayiklamalar, çağrışımlar, saklama, guven, benlik trans vs.
  • ilk izlediğim hitchcock filmidir, en begendiklerimden de biridir --- spoiler ---

    karşı cinse olan yaklaşım, kırmızıya olan duyarlılıktan da altında bir cinsel istismar hikayesi olduğunu sezdirmişti ancak gene de finale dek ağzım açık izledim, çok iyi film.
    --- spoiler ---
  • hitchcock'un genelde başrol aktristin karşısına daha "az çekici" bir oyuncu koyduğunu düşünüyordum ve marnie'de müdüre hanım tippi hedren'ın karşısında afet-i devran diane baker'ı görünce çok şaşırdım. sözlükten, miss hedren ve hitch'in çekim boyunca birbirleriyle konuşmadığını ve sözleşme gereği bu işbirliğini bozamadıklarını öğrendiğimde kafamdaki soru işareti de kayboldu. rahmetli, diane baker'ı sırf tippi hedren'a gıcıklık olsun diye seçmediyse ben de bir şey bilmiyorum.
  • --- spoiler ---

    türkçesiyle "hırsız kız", 1964 abd yapımı gerilim filmi. efsanevi yönetmen alfred hitchcock'un yönettiği filmin başrollerinde tippi hedren ve sean connery oynamışlardır. film, winston graham'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır. marnie, hitchcock'un kuşlar filminin ardından tippi hedren ile çektiği ikinci filmdir; fakat gişede kuşlar kadar başarılı olmamış ve beklenen hasılatı getirmemiştir. hitchcock, bu filmde cameo'sunu filmin başında yapar. tippi hedren oteldeki odasına giderken, o da odalardan birinden çıkmaktadır. son olarak, filmin imdb.com puanı 7,2/10'dur.

    konusu
    marnie edgar (tippi hedren), erkeklere karşı büyük bir güvensizlik besleyen, gökgürültüsü ve kırmızı renge karşı normalin ötesinde korku duyan garip biridir. aynı zamanda becerikli bir hırsızdır; etkileyiciliğini kullanarak şirketlerde iş bulmakta ve ilk fırsatta onları soyup kaçmaktadır. baltimore'da oturan, iyi bir işte çalıştığı ve iyi para kazandığına inandırdığı annesine düzenli olarak para yollar. son işinde ise sidney strutt'u (martin gabel) çekiciliği ile etkilemiş ve referanssız kabul edildiği bu şirketi soyup kaçmıştır. marnie, yeni bir av bulmak için mark rutland'ın (sean connery) şirketine iş başvurusunda bulunur. onu strutt'un şirketinde daha önce görmüş olan mark, marnie'nin niyetini anlar; fakat yine de işe alınmasını sağlar. karısını bir yıl önce kaybetmiş olan mark, marnie'den hoşlanır. marnie, daha öncekiler gibi mark'ı da soyup kaçar ama mark onu bulur. mark, marnie'yi kendisi ile evlenmeye mecbur eder ve balayına giderler. mark, marnie'nin cinsellikle ilgili ciddi sorunları olduğunu fark eder. mark, ona zaman tanımaya çalışır ama marnie'nin ona karşı sert ve soğuk tavrı karşısında kontrolünü kaybedip onunla zorla birlikte olur. marnie ertesi sabah intihara teşebbüs edince, geziyi yarıda kesip geri dönerler. mark, marnie'yi yakından tanıdıkça marnie'deki kleptomani ve cinsel soğukluğunun patolojik kökenleri olduğunu anlar. onun davranışlarının ardında yatan sebebi bulmak istese de, marnie'den bir şey öğrenemez. bu nedenle, marnie'nin gerçek yaşamını araştırması için bir dedektif tutar ve onun geçmişini öğrenir. buna göre, marnie'nin annesi bernice, marnie küçükken hayatını fahişelikle kazanan biridir. mark, marnie'yi alıp annesinin evine götürür ve annesine gerçekleri anlattırır. aslında durum mark'ın dedektiften öğrendiklerinin daha ötesindedir. marnie, annesinin evinde, annesi ve mark'ın anlattıklarının etkisi ile unuttuğu kötü olayları hatırlamaya başlar. buna göre, fırtınalı bir gecede bernice'in müşterisi olan bir denizci, o zamanlar 6 yaşında olan marnie'yi gökgürültüsünden korktuğu için sarılıp sakinleştirmeye çalışmış, denizciden hoşlanmayan marnie'nin ağlaması ile bernice kızına sarkıntılık ettiğini düşündüğü denizciye saldırmıştır. bernice denizciyle boğuşurken annesini korumaya çalışan marnie, denizcinin kafasına demir bir çubukla vurarak onu öldürmüştür. denizcinin akan kanı, marnie de kırmızı renge karşı hastalıklı bir korku oluşturmuştur. bu olay sırasında bacağı sakatlanan bernice, suçu üzerine almış ve mahkemede meşru müdafaadan beraat etmiştir. marnie, bu olayın şokunu kaldıramayıp hafızasını kaybetmiş, annesi de onun bu olayı hatırlamamasından faydalanıp onlar için yeni ve erkeklerden tamamıyla uzak bir hayat kurmuştur. filmin sonunda mark'ın yardımları ile kabuslarının sebebini öğrenen marnie, kendisini seven mark ile yeni bir hayat kurmak için umutlanır.

    oyuncular
    aktör / aktris karakter
    tippi hedren marnie edgar
    sean connery mark rutland
    diane baker lil mainwaring, mark'ın baldızı
    louise latham bernice edgar, marnie'nin annesi
    martin gabel sidney strutt
    alan napier mr. rutland, mark'ın babası
    bruce dern denizci
    bob sweeney bob, mark'ın kuzeni

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0058329/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/wiki/marnie_(film)

    vikipedi - https://tr.wikipedia.org/…i/hırsız_kız_(film,_1964)

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=qv_2-v_dsau

    --- spoiler ---
  • hitch'in istediklerini yapamamasından kaynaklı olarak kötü-orta seviyesinde kalmış bir film. hitch hikayede daha derine inmek erkek karakterin aslında daha talepkar olmasını istemiştir ama toplumun hazır olmadığı düşüncesiyle daha doğrusu toplumun karşı çıkacağı düşüncesiyle vazgeçmiştir. aynı zamanda film hikayenin akışı için yeterli uzunlukta değildir. aslında hitch'in en uzun filmlerinden birisi olmasına karşı en azından 3 saati bulabilecek bir filmdi marnie. misalen psikanaliz sahnesinin daha uzun olması tek sahnede hepsinin verilmemesi gerekir. zaten aslında psikanalizi yapması gereken kişi de esas oğlan değil filmde hiç görmediğimiz doktor olmalıdır.

    her ne kadar birds ile birlikte gişesi harikulade bile olsa hitchcock filmografisi arasında hayal kırıklıklarından bir tanesidir.
  • alfred hitchcock filmi. filmin başı ve sonu arasında dağlar kadar fark var. film nereden nereye savruluyor, roman gibi diyecektim; romandan çevrilmiş zaten.

    çok iyi bir film değil ama kuşlar filminde tırt bir performans sergileyen tippi hedren bu filmde iyi oynamış.

    hikayenin çok açık noktası kalıyor. karakterler görünüyor, bir sorunları var, ama sorun ortada kalıyor vs. misal kuzen lil. ne oldu ona?
hesabın var mı? giriş yap