• bir imam, bir papaz, bir haham yanyana gelmiş, bu eşcinseller ne kadar rerörerö demiş.

    fıkra gibi duruyor ancak, medeniyetler ittifakı goygoyu altında vakti zamanında antakya'da yapılan dinler buluşmasının özeti bu idi.

    savaşlar, salgın hastalıklar, açlık, insanların temiz su kaynaklarına ulaşamıyor olmaları, eşcinsellik sorununun! yanında teferruat olarak kalıyor biliyorsunuz ki.

    ladini tayfa, gerçek sorunlara biraz daha gerçekçi çözümlerle geliyor.
  • kendisini sevmem ancak rte'nin bu cabalari kos kos oturmaktansa dunya siyasetinde soz sahibi olmak adina mustehaktir. inansa da inanmasa da... zaten politikacinin hareketlerine ne zamandan beri inandigi dogrular yon veriyor ki?
    istanbul'da boyle bir toplanti duzenleyebiliyor, bir yanina bm genel sekreterini, bir yanina ispanya basbakanini alabiliyorsan ve ortaya bir de tez namina nihai bildiri sunabiliyorsan ben sana bok atacagima aferim derim desteklerim. daha ne...
  • mustafa balbay'ın yorumuyla maksatlı isimlendirme. mealen, "ittifak, birbirinden temelden farklı, bir araya gelmesi mümkün olmayan tarafların işbirliğidir. 'işbirliği yapıyoruz" derken, farklılıkların altı çiziliyor, biraraya gelmenin imkansızlığı vurgulanmış oluyor" diyor.
  • peki dogrusunu yazacagim. ama sonradan ustume gelmek yok...

    ben eskiden budistleri tanimazdim; muslumanlari da sevmezdim.

    tayland'da zorda kaldigim gunlerde once orospular, ibneler kucak acti. cok yardimlarini gordum. karnimi doyurup yatacak yer gosterdiler... ama aralarinda uzun sure kalamazdim, gittim.

    o donem budist rahipler bana kapilarini acti. budist manastirlarda gecirdigim zaman zarfinda budistleri tanidim. taylandlilari tanidim, krallarini tanidim, kraliyet nasil olurmus ogrendim. aslinda butun bunlar hic umurum olmazdi. aslinda ben tayland'a bile gitmeyecektim. orada bir elbiseyle bes parasiz kalmayacaktim. ama gittim, hep bu isler benim bu gitme merakim yuzunden geliyor basima... allah da benim cezami boyle veriyor iste..

    mumkun oldugunca kisa kesecegim. bes kurusum yoktu, hicbir planim yoktu. tapinakta uzun sure kaldim. rahipler, rahibeler karnimi doyurdu, yatacak yer verdi. o donem budistlerin biribirinden guzel hikeyelerini dinledim, davranislarini gozledim. bu arada ıslam'la olan benzerlikleri gordum. ne gordugumu anlatsam bile inanmazsiniz. ben de kendimce bir seyler gordum. sonuc olarak ben budistlerin arasinda ıslam'i kesfettim.

    sonra hanima asik oldum, ısvicre'ye geldim. ben muslumanim; ama karim degil. ben karimi o oldugu icin ve oldugu gibi seviyorum. esim hiristiyan, arada bir kiliseye gidiyor. ben de kendi kendime "o kiliseye gidiyorsa, sen de camiye git bari" dedim. hem bir seyler ogrenirim diye dusundum. sansizlik iste, burada cami yok. burada her yer hiristiyan kayniyor. ben de yusuf ıslam gibi musluman degilim. biz muslumalari taniyorduk, gec anladik. o hic tanimiyordu, arayi kapatmasi gerek. biraz da tembelligimden olsa gerek, "allah'in evi allah'in evidir" diyerek hanimin pesine takilip kiliseye gittim. onlar da sagolsunlar kapilarini actilar. bizim kilisedeki rahip biliyor musluman oldugum halde gittigimi. hosuna bile gidiyor. hic beni hiristiyan yapmaya ugrasmiyor, arada sirada bir seyler soruyor o kadar. kilisede de hiristiyanlari tanidim, biribirinden guzel hikayelerini dinledim. ben hiristiyanlarin arasinda kalip, onlarin guzel hikayelerini dinleyince muslumanlari daha da iyi anladim, daha da bir cok sevdim.

    simdi, geldigimiz noktada durum su:
    ben bana kapilarini ilk acan orospularla ibneleri cok seviyorum.
    bana ikinci kapiyi acan budistleri hiristiyanlardan cok seviyorum. ucuncu kapiyi acan hiristiyanlari budistlerden cok seviyorum. kapiyi hic kapatmayan muslumanlari en cok seviyorum.

    hic ugrasmadan mahallenin camisine gidip, ıslamiyet ile ilgili merak ettigim her seyi caminin imamina da sorabilirdim.
    siz bana bakmayin, ben yolu uzatmayi seviyorum...
    allah beni de boyle yaratmis...

    bilemiyorum medeniyetler ittifak yapabilir mi...
    biz mesela hanimla bir ittifak yaptik, fena da olmadi...
  • bu da dinlerarası diyalog ya da bop gibi abd ve diğer batı ülkelerinin doğuyu işgal ve talan ederken onlara karşı oluşan halk tepkisini absorbe etmek için icat ettiği bir organizasyon. bir nevi "biz sizi sikiyoruz ama canavar değiliz, sizin gibi insanız biz de. insan insanı siker mi demeyin hiç; anneniz babanız insan değiller miydi? hem bu sikiş sizin iyiliğiniz için. lütfen sesinizi çıkarmayın" çadırı.
  • konuyla ilgili, yeni ispanya dışişleri bakanı zaytung tadında bir tepki vermiş:

    "medeniyetler ittifakı ile ne yapacağımı pek bilmiyorum."
  • erdoğan, islam işbirliği konferansı'nda bu konuda uzunca konuştu, medeniyetler ittifakının öneminden bahsetti, "biz ispanya ile medeniyetler ittifakı süreci başlattık" diye buyurdu...

    şimdi sevgili akpliler, saygı değer liberal kardeşler;
    cumhuriyetimizin kurulduğu temelleri, ilkelerini - inkılaplarını b,r kenara bırakalım, unutalım.
    her şeye sıfırdan başladığımızı farz-edelim.

    haşmetlinin diline doladığı medeniyetler ittifakında, biz "müslüman" medeniyetinin ittifak kurmak istediği medeniyet hangisi?
    batı medeniyeti! burada hepimiz hemfikiriz diye düşünüyorum.
    şimdi müslüman toplumların dünya nazarındaki algısını - imajını önce bir düşünelim ve soralım kendimize, bu batı medeniyeti ile nasıl ittifak kurabiliriz?

    ittifak: kelime anlamı, anlaşma, uyuşma, bağlaşma.
    yani bir ittifak için öncelikle, karşı tarafla ortak bir nokta buluşup, birbirimizi tanımak, bir güven ilişkisi kurmak gerekiyor.

    iyi de kültürlerimiz farklı, dinimiz farklı. hele hele biz türklerin işi hepten çok zor, tarihte onların topraklarını işgal etmişiz, öyle ki zamanında batılı aileler çocuklarını "türkler geliyor diye" korkutuyormuş.

    demek ki, öncelikle onlara karşı bir imaj problemimiz var!
    bu aşamada profesyonel bir ajansla görüşsek bize diyecekleri, yeni bir marka ve yeni bir slogan yaratmamız ve bunu reklamlarla pazarlamamız gerekiyor, diyecektir.
    batıda var olan, çarşaflı türk kadını, bıyıklı 3 karısı bulunan türk imajını yıkmamız gerekiyor ve tüm bu köklü "imaj" değişikliklerini zaman kaybetmeden, karalı bir şekilde yapmamız gerekiyor diye de eklerler.

    ayrıca insanlığın ortak değerleri olan; insan hakları, demokrasi, evrensel hukuk değerlerini kabullenip bu değerler üzerinden batıyla ortak bir noktada buluşmamız gerekiyor.

    bu öneriler aslında aklı başında her 3 kişiden 2'sinin aklına gelebilecek, tespiti kolay ama gerçekleştirmesi zor çözümlerler olarak net bir şekilde gözümüzün önünde duruyor.

    şimdi cumhuriyetimizin kurulduğu temellere, ilke ve inkılaplarına tekrar geri dönelim ve hatırlayalım.

    ey tayyip ve avenesi ve bilumum dinciler, şeriatçılar!
    liderinizin dilinden düşürmediği medeniyetler ittifakının çabaları bundan 90 yıl önce cumhuriyetin kurulmasıyla, başlamadı mı?
    şimdi o zaman ne diye hem batı ile ittifak kurup hem de atılması gereken adımları reddedip , bu cumhuriyetin köküne kibrit suyu döküyorsunuz!

    yancısı olup, yalakalık yapan liboş; kılık ve kıyafet kanunu, şapka kanunu, harf devrimi bunlar medeniyetler ittifakı için gerekli pazarlama - marka (pr) çalışmaları değilde nedir?
    medeni hukuk ve laiklik bunlar batı ile kurulacak ittifak için gerekli adımlar değil miydi?
  • canavarların ahenkle dansı.
  • ispanya'nın çekilmesiyle, türkiye'nin önünün açıldığı ittifak.

    davut abi'nin dış politika zaferlerinin bir yenisi.

    adios amigo
  • anlaşılan her yıl ispanyanın sürekli ayrılmasıyla haber olan bir ittifak. radikal'în haberine göre ispanya isttifaktan çekilmiş. ama 2013'te milli gazete ispanyanın çekildiğini yazmış. 2012'de de hürriyet ispanyanın çekildiğini yazmış. bu ispanya size ne etti olum?
    http://www.radikal.com.tr/…ni_rafa_kaldirdi-1274385
hesabın var mı? giriş yap