• erken yaşlarda da görülebilir;
    https://www.youtube.com/watch?v=2tks0ejuwci

    meme kanseri belirtileri;
    https://www.youtube.com/watch?v=k6xr1jn0vdo
  • sinsi bok.
    bugün annemin tansiyon problemi için hastanedeydim.
    holter takılırken ben koridorda bekliyordum.
    bi kadın oturdu yanıma. 40'larinin başlarında. uzun, güzel saçları ve harika gözleri var.

    yeni almış tanıyı. 1.5 ayda hızlıca 8 kür (öyle hatırlıyorum) kemo yazmışlar. sonra radyoterapi.
    bu arada menapoza sokacaklarmis.

    memesindeki kitleyi farketmesine rağmen gidip muayene olmayı 1 sene ertelemiş. direkt yüklü kemoya girdiklerine göre agresif yayılmış galiba :(

    bacılar, kardeşler. 35 yaşını geçmiş her kadın yılda 1 gidip meme ultrason çektirmeli! (gene yılda 1 olmasi gereken ve reglden itibaren, ergenlikte başlamasi gereken jinekolojik kontrolleri de unutmayın!)

    bu bok çok sinsi! ve özellikle ailesinde kanser öyküsü olan kadınlarda çok çok dikkat edilmeli...
  • birer yıl arayla önce annem sonra ablamda ortaya çıkmış illet. çok şükür şu anda iyiler. sadece dört kür kemoterapi ile kontrol altında tutuldu. erken teşhis çok önemliydi.

    --- kamu spotu ---

    erken teşhis çok önemli, lütfen yaş kaç olursa olsun düzenli kontrollerinizi ihmal etmeyin. öptüm.

    --- kamu spotu ---
  • ciddiye alın. aile hikayesi varsa da daha çok ciddiye alın.
    meme kanseri yaşlı hastalığı değildir. poliklinikte çok genç hasta gördüm. kendi kendine meme muayenesi çok değerlidir, erken tanıda tam kür elde edebiliyoruz.

    kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır?
    jinekolojik onkoloji derneğinin bu konuda anlaşılır bir yazısı var.

    buyrunuz efendim: http://www.trsgo.org/…/kendi-kendine-meme-muayenesi
  • hakkari merkezde 40 yaş üzerinde kadın tanıdıkları olanlar ücretsiz meme muayenesi ve mamografi için hemen keteme yönlendirirse çok büyük bir hayır işlemiş olur. erken tanı hayat kurtarır !
  • annemin (56) 3 yıl boyunca meme kanseri kontrollerini yaptırmaması sonucu koltuk altı lenf bezlerinin şişmesiyle hayatımıza giren, sağ memede 5 cm çapında ve sağ aksiller bölgede 6 cm çapında tümörleriyle canım annemi kanser tedavisine başlatmış illettir.

    yaklaşık 2 ay süren teşhis aşaması bittikten sonra lokal ileri evre 3 olarak öğrendik kanseri. tümör grade 3, biraz saldırgan ancak etkileyen bir sürü faktör mevcut.

    şu anda dose dense adı verilen neoadjuva n (ameliyat öncesi kemoterapi) tedavi görmekte, bir hafta sonra 3. kürü alacak. sağlığı yerinde, saçları dökülmüş ben daha göremedim. ama korkulan yan etkileri şu ana kadar annemde görülmedi. kemoterapi yanında kan ilaçları, aşılar, yan etki önleyici bulantı ve ağrı kesiciler veriliyor ama daha kullanmaya gerek duymadı. bu süreçte yaşını nispeten genç olması, bu zamana kadar başka bir sağlık sorunu yaşamamış olması da etkili olabilir. kemoterapi süresinde kaliteli beslenmek ve enfeksiyondan uzak durulması çok önemli.

    kuzum bu süreci atlatır ilaç etkili olursa meme koruyucu cerrahi ile memesi alınmadan bu işten sıyrılacak. korkmayın, araştırın, öğrenin ve doktorunuzu dinleyin. soracağınız her şey için 7 24 yeşillendirebilirsiniz. tüm kanser hastalarına güç, kuvvet ve sağlık diliyorum.
  • muayenesi basit , teşhisi kolay ama hafife alınan bir hastalık.
    canım kadınlarım ne olur kendiniz arada muayene edin. ben anlamam derseniz annenize/ablanıza/arkadaşınıza hiç kimse yok ise aile hekiminize kontrol ettirin. 20 yaş ve sonrasında hep tetikte olup yıllık düzenli olarak doktora gidin. 40 yaş sonrasında bu döngüye mamografi ekleyin.

    bir şeyler hissettiyseniz önemsizdir demeyin. usg çektirip görüntületin. biyopsi önerildiyse korkmayın yaptırın en fazla 2-3saatlik hafif sızısı oluyor ki bu sızı geç kalınmış bir evrede alacağınız kemoların yanında hiç kalır...

    sevgiler
  • meme kanseri kadar sonrasında kolda oluşabilen şişlikler de önemli. ne yazık ki halen bilgilendirme yapılmıyor. avrupa ülkelerinde daha ameliyat olmadan yaşanabilecek süreç anlatılırken ülkemizde şişlik oluştuktan sonra bile bilgilendirme yapılmayabiliyor. insanlar yıllarca şiş kol/bacaklarla yaşayabiliyor. basit, risksiz ancak sabır isteyen bir tedavisi var.
    kolda/bacakta ödemi görüp ‘keselim biz bunu’ diyen profesörler gördü bu gözler.
  • sık karşılaşılan bir tür yumuşak doku kanseri. tespiti ve tedbiri nispeten kolaydır, ancak her yumuşak doku kanserinde olduğu gibi kolay yayılır, metastaz riski çok yüksektir. erken tanı büyük önem arz eder.

    kanserli bölgenin temizliğinin ardından kanserin türü ve yayılımına göre farklı bir süreç başlar, kemoterapi, radyoterapi gibi. kemoda immün (bağışıklık) sistem çöker, bu yolla olası mevcut kanserli hücrelerin temizliği sağlanır. kemo ilacının bulantı, koku hassasiyeti gibi yan etkileri vardır ancak çok daha önemlisi, vücut her türlü dış kaynaklı soruna açık hale geldiği için hastanın kapacağı basit bir enfeksiyon dahi ölümcül olabilir. ağızda çıkabilecek küçücük bir aft büyük bir çileye dönüşebilir. hastanın bulunduğu ortam tamamen steril olmalıdır. kanserin her türü için sterilizasyon kadar, hatta ondan daha önemli olan şey, yüksek moraldir. unutmamak gerekir ki kanser aslında bir "üzüntü hastalığı"dır. mehmet öz'ün verdiği örneği unutmuyorum: aynı koşul ve yaşlarda iki hastamız vardı, aynı tedavi sürecinden geçen. birinin sürekli ziyaretçisi, arkadaşları, sevenleri yanında, destek oluyorlar, ilgileniyorlar, diğeri yalnız. yalnız olan hastayı kaybettik, diyor.
    annemin bu illeti yenmesinin onuncu yıldönümü. bir memesi alındı, lenf bezleri kazındı. annem yalnızca bir kür kemo alabildi, ardından öyle ağır bir cilt hastalığına tutuldu ki kemo derhal kesildi. vücudu -artık olmayan- saç diplerinden ayak tırnaklarının arasına kadar saran, ağrılı kabartı ve yaralar sardı. kanseri unuttuk, tanısı dahi çok güç konulan bir sedef hastalığı tedavisine başladık. ilaçlar, kremler losyonlar, batticon banyoları... kemo alan her hastanın tecrübesi farklı, bizimki de böyle oldu. bünyeye, yaşa, ilaç tipi ve doza bağlı olarak vücut tepkisi de değişebiliyor, kemo sürecini hiç sorunsuz aşan yakınlarım da oldu. saç dökülmesi de yaşamadılar.
    sterilizasyon, sterilizasyon, sterilizasyon... temizlik hastası oluyorsunuz. her yeri ve her şeyi dezenfekte etme gayreti, bir yandan sürekli "pozitif olma" gayreti... ardından acaba tamamen temizlendi mi şüphesi, sonrasında bitmeyen rutin kontroller... dahası, genetik yatkınlıktan ötürü ailenin diğer kadınlarının da kontrollerini aksatmaması gerekiyor.

    bir kadın için psikolojik yıkım, protez meme kullanmak zorunda kalmak. o güzel saçlarını kaybetmek... aslında hasta yakını olarak siz ne kadar güçlüyseniz, hastanız da o kadar iyi oluyor. kendi adıma en büyük tecrübem bu.

    belki fazla karanlık oldu ama geçen on yılın sonunda geriye bakınca, insan sadece bu can sıkıcı tabloyu görmüyor. başa gelen çekiliyor ve sizi yıkmayan şey gerçekten de sizi daha güçlü kılıyor. annem bugün taş gibi, mutlu, torunlarını seviyor... bir koluyla ağır şeyler kaldırması yasak, onun dışında hayatını kısıtlayan hiçbir şey yok. yalnızca sıkıntılı dönemlerinde ellerinde hala tek tük kabartılar çıkıyor... eskisinden daha gür çıkmış güzel gri saçları var, proteziyle de oldukça barışık. sizi hayata bağlayan güzel şeyler varsa, protezleri, eksik organları umursamıyorsunuz zaten. ailede sonradan başımıza gelen ağır operasyonları, kalp ameliyatlarını falan da daha büyük olgunlukla savmamızı sağladı bu tecrübe.

    o günlerde konuştuğum amerikalı hanım arkadaşımın dediği gibi, "küçümsediğimi düşünme ama bizim burada bu illet nezle gibi, hepimizin başına bela ve erken teşhisle sıyrılması çok kolay". gerçekten de yapılacak şey basit bir muayene, elle kontrol. kitle fark ederseniz profesyonel yardım alacaksınız, bu kadar. o kitle de kötü huylu olacak diye bir kaide yok... genelde basit kural şu: hissettiğiniz kitle ağrı yapıyorsa büyük olasılıkla iyi huyludur. 10 mm'den küçük olanları için masaj ve/veya ilaç tedavisi yoluna gidilir.

    kanser türlerinin tümüne yol açan veya tetikleyen şeylerin başında -üzüntü ve stresten sonra- beslenme alışkanlıkları geliyor. sağlıklı, plastikten, şekerden, paket ve hormonlu gıdalardan mümkün olduğunca uzak, dengeli beslenme alışkanlığı.

    hiç de bilimsel olmayan, tamamen gözleme dayalı tespitim şu ki bizim memlekette bugün otuzlu-kırklı yaşlarını yaşayan kuşak oyuncakta-gıdada-ambalajda plastiğin en adisine, zirai ilaçlamanın en kontrolsüzüne ve hormonlu gıdaların da ilk örneklerine maruz kaldı. bu demek oluyor ki bu kuşağın kanser riski yüksek ve yakın gelecekte bizde de bu tür kanser vakaları nezle gibi yayılacak. tespit bu, kötümserlik değil. yapılması gereken şey bireysel ve kitlesel olarak önlem almak.
hesabın var mı? giriş yap