• birkaç gündür günde 6-7 saat oynuyorum, birkaç taktik vereyim.

    - r&d takımınızı bir an önce yükseltip ikinci seviye dürbünü yaptırın. bu dürbünle işaretlediğiniz adamların özelliklerini görebiliyorsunuz. böylelikle kimi üsse gönderip kimi çöpün içinde uykuda bırakacağınıza karar verebiliyorsunuz. yoksa çöp adam doluyor üs. buna çok dikkat edin. ilk başlarda yakalayabildiğiniz c ve b sınıf özellikleri olan adamları kesinlikle öldürmemeye bakın.

    - kum fırtınası harika bir olay, kesinlikle varlığından faydalanın. işaret koyduğunuz adamların işaretleri fırtına sırasında kaybolmuyor, böylelikle fırtına bastırdığı an en az 2-3 adam indirmeye bakın.

    - fultonu geliştirin (r&d). ikinci seviye fultonla mortar ve makineli tüfekleri de üsse gönderebiliyorsunuz. ayrıca başka bir geliştirmeyle fulton sayısı 12'den 24'e çıkıyor. çok önemli bir geliştirme bu, atlamayın.

    - vakit kaybetmeden tercümanları kaçırma görevlerini yapın. böylelikle el enseye çektiğiniz düşmanları sorgulayarak hem ekstra bilgi kazanıp haritanızı güncelliyorsunuz (pırlanta, ham madde yerleri gibi) hem de kahramanlık puanı kazanıyorsunuz.

    - ikinci sınıf bayıltıcı tabancanın susturucusu bir önceki seviyeye göre daha uzun dayanıyor, gizliliğe önem veriyorsanız hemen edinin.

    - düşmanı bir yere çekmek istiyorsanız şarjör atmayı unutmayın. sesin geldiği yere gittikten sonra da icabına hızlıca bakın.

    - üsse döndüğünüzde sağ çaprazınızda beyaz küçük bir konteyner duruyor, ona girip duş alın. size zamanla azalan ekstra bonuslar sağlıyor. ben her döndüğümde bir kere giriyorum.

    - ayrıca üssünüzde sağda solda pırlanta bulabilirsiniz, dikkatli dolaşın.

    - bu arada oyunda fast travel var, uzun uzun alatmak yerine şu videoyu koyayım.
    [fast travel https://www.youtube.com/…8i3yaeuee&feature=youtu.be]

    ****çok hafif spoiler****

    honey bee adlı silahı ele geçirme görevinin sonundaki savaşta roketi kullanmayabilirsiniz. ortam çok tedirgin edici ve ürpertici gelebilir ama telaş yapmayın. silahınızla skulls ekibine ateş edin (siper alarak), kılıçlarıyla dibinize geldiklerinde dodge tuşunuzla (ps4'te kare) yere atın kendinizi ve yere düştüğünüz an nişan alıp tarayın dibinize geleni. böylelikle çok fazla zarar almadan hallediyorsunuz koca ekibi. o bölümde ellerim titredi birazcık ama çok zevkliydi.

    ****spoiler biter, senin hayatın senin müziğin başlar****

    edit: dikkat edilmesi gereken bir kaç nokta daha.

    - oyunu oynama stilinize göre düşmanların ekipmanları değişiyor. çok fazla kafadan vuruyorsanız miğfer takmaya başlıyorlar, geceleri çok fazla saldırı yapıyorsanız fener ve termal dürbün veriliyor. bunlar için oyunda bir süre sonra kurulacak olan "combat deployment" adlı sekmeden ilgili görevi seçip bu geliştirmeleri bir süreliğine engelleyebiliyorsunuz (tedarikleri yok etme, envanter patlatma gibi görevler). ayrıca yine bu sekmeden adamlarınızı farklı görevlere gönderip deneyim, para ve farklı ödüller kazandırmalarını sağlayabilirsiniz. o görevlerin sürekli üstünde olun.

    - bir sneaking suit havasınıdır gidiyor fakat ben hiç etkili bulmadım. gündüzleri deli keşif yapmayı (adam ve ekipman kaçırmayı da) seven biri olarak normalde 40-50 metreden görülüyorsam bununla 60-70 metreye çıktı bu mesafe. ben yine de klasik kostümlerle daha iyiyim gibi. yani o kostüm var diye boşuna zorlaştırmayın, herşeyi deneyin.

    - kafanıza göre supply drop yapmayın, baya para tutuyor. susturucunuz patladıktan ve fultonlarınız tamamiyle bitince ekipman isteyin. bir süre sonra iyi para yapmaya başlayınca gene istersiniz.

    **** hafif mi hafif spoiler ve taktik ****

    quiet ile kapıştığınız bölümde yerinizden kıpırdamayın sadece dürbününüzle yerini bulun ve işaretleyin, daha sonra kafasına supply drop isteyin. bunu ikinci kere yapınca yeniyorsunuz. böylelikle sizden istenen iki opsiyonu da tamamlıyorsunuz (ölümcül silahlarla yenme)

    **** bitti spoiler ****

    - şu ana kadar kutu ve decoy araçlarını kullanmadım. eğer birini çekmek istiyorsam hafiften görünüyorum, geri dönüyorum. yerimi incelemeye geldiklerinde boş şarjör atıp güvenli bir yere çekiyorum ve icabına bakıyorum. yalnız şu ana kadar iki kere üst üste şarjör ile çekebildim. üçüncüyü yutmuyorlar ve "lan bok yoluna gidiyoruz galiba" deyip adam çağırıyorlar. adamına göre değişebilir tabi. kojima bu, herşeyi yapar bu adam.

    - ana üssünüzde pırlantalar var demiştim. üssünüzdeki devriye gezen askerleri sorguya çekerek yerlerini öğrenebilirsiniz. her platformdaki asker üstünde bulunduğu platformdaki pırlantaları söylüyor.

    - eğer bir görevi yaptıysanız ve o üsteki adamların birkaçını hallettiyseniz hemen gitmeyin, diğerlerini de indirin. böylelikle ekstradan kahramanlık, ün, para ve emblem kazanıyorsunuz.

    - makinalı tüfek ve mortarları fultonlamanın tanesi 5000 gmp. jipler 10000 gmp. baya pahalı aslında ama bunları idroid menünüzün mother base adlı sekmesinde bulunan resources adlı yerden satabiliyorsunuz. makinalı tüfek 12000 gmp, mortar 9000 gmp jipler ve kamyonlar daha pahalı diye hatırlıyorum. iyi para kaynağı yani, es geçmeyin.

    - eğer bir kamyonu durdururmak istiyorsanız (ele geçirmek veya gittiği üsse sızmak için) atınızı yolun ortasında durdurun. yolda durup atınıza "çekil yoldan" diye bağırdıkları sırada istediğinizi yapabilirsiniz.

    - üssünüze gönderdiğiniz adamların özellikleri arasında troublemaker varsa ya o bölüme diplomat koyun birkaç tane, böylelikle adamlarınızın yaralanmasını ve ekiplerinizin seviyelerinin düşmesini engelleyebilirsiniz. ya da eğer çok iyi özellikleri yoksa direk kovun gitsin (dismiss). adamların özelliklerine idroid üzerindeki staff management sekmesindeki all staff ekranından bakıyorsunuz. çıkan ekrandan yanlış hatırlamıyorsam üçgen (ps4) ile görünüm değiştirip karakter hakkında daha çok bilgi veren bir ekran şekline döndürüyorsunuz. sırayla bakın kim diplomat, kim cerrah kim piskopat.

    -oyunun ikinci bölümünde, ilk bölümdeki bazı görevlerin daha zor versiyonunu oynuyorsunuz. ama isterseniz bunları hiç oynamadan side-ops da oynayabilirsiniz. birkaç side-ops'tan sonra oyun hikaye olarak ilerliyor. yani o bölümleri tekrar etmenize gerek yok. hatta side-ops'ları yaparsanız "truth" adında gizli bir görev açılıyor. hikayenin tamamlanması için şart bir bölüm bu.

    not: bu entry oyun oynandıkça editlenir.
  • ptt'nin işgüzarlığı sağolsun, elime ancak bu sabah geçebilmiş olan hideo kojima oyunu (shopto'dan day one edition almıştım). her zamanki gibi mükemmel olmuş, şu ana kadar bir 5-6 saat oynama fırsatım oldu. deneyimlerimi ve önerilerimi paylaşmak istiyorum:

    - reflex mode'u options'dan kapatabiliyorsunuz. ben direk kapatıp girdim oyuna. seriye alışık olanlar kapatsın bence hem görevlerden aldığınız puan artıyor hem de gereksiz bir mekanik oyun oynamayı bilen insanlar için.

    - özel bir durum yoksa görevleri 18:00'de yapmak her zaman daha mantıklı. çünkü akşamları hem düşmanın görüş alanı daralıyor hem de etrafta gölgeler arttığı için saklanmak daha kolay oluyor.

    - açıldığı zaman analyzer'ı alın direk. dürbünü düşmanın üzerinde 2 saniye kadar sabitlediğinizde statlerini görmenizi sağlıyor. boş yere bütün özellikleri e olan kazmaları mother base'e fultonlamaktan kurtuluyosunuz.

    - ikinci main silahı olabildiğince erken almanızı öneririm. birkaç opsiyon var ama bence assault + sniper mantıklı çoğu görev için. malesef oyunun başında susturuculu sniper yok o yüzden kullandığınızda fark edilmeyi de göze almış oluyorsunuz.

    - herhangi bir üste göreve girişmeden daima olabildiğince yüksek bir yere çıkıp işaretleyebildiğiniz kadar adamı işaretlemeyi unutmayın. ayrıca gece görevlerinde üsse elektrik sağlayan jeneratörleri işaretlemek isteyebilirsiniz. yanına gidip aksiyon tuşuna bastığınızda üssün tüm elektriğini kesiyor.

    - üslere yerleştirilmiş mortarlar bazen çok iş görebiliyor. tabi mortar kullanıyorsanız gizlilik falan beklemeyin. buna karşın machine gunlar o kadar kullanışlı gelmedi bana. çünkü genellikle üsse dönük olmuyorlar. ayrıca upgrade ile bunları da fultonlayabiliyosunuz (normal fulton aksine 300 değil 5000 kredi istiyor). ilerideki upgradelerde jip kamyon vb fultonlama gibi imkanlar da geliyormuş gördüğüm kadarıyla ama ben o kadar geliştiremedim mother base'i henüz.

    - düşmanın reinforcement göndermesini istemiyorsanız üsteki ana binadaki radyo ekipmanını bulup herhangi bir şekilde patlatmanız lazım. böylece üssün iletişimini kesiyorsunuz.

    - oyunun başlarında afganistan'da takılırken minik bir köpek sesi duyarsanız etrafa bakar olun. dd'yi kesinlikle kaçırmak istemezsiniz. çok şirin be itoğluit! (çok çok hafif spoiler sayılabilir). dd zamanla büyüyomuş, tabi ben oraları da görmedim henüz.

    - girilebilen bütün binalara girmeye çalışın. içlerinde elmas (kredi için), maden, yakıt vb gibi mühimmatlar, tükettiyseniz mermi ve kırmızı ışığı yanan radyoların içinde kasetler bulunuyor. kimi kasetler hikaye ile ilgiliyken bazısı da müzik kasedi. hikaye ile ilgili kasetler genelde big boss ile ocelot ve big boss ile kaz arasında geçen konuşmalar şeklinde oluyor. ben bulduğum kasetleri helikopterdeyken dinliyorum şahsen. gerçi oyunda istediğiniz zaman açıp arka planda dinlemeniz mümkün. kesinlikle dinlemeye üşenmeyin pişman olmazsınız.

    - bazı öldürme görevlerinde hedefinizi öldürmek yerine mother base'e yollamak gibi bir opsiyonunuz olabileceğini unutmayın.

    - görevlerden bahsetmişken, side ops'ları atlamayın. hemen hemen hepsi çok işe yarar ödüller veriyor. oyunun başında açılan russian interpreter görevini hemen yapın, bekletmeyin. ana görevlerden önce yapın. diğer görevlerde işinizi büyük ölçüde kolaylaştırıyor (düşmanları etkin bir şekilde sorgulayabilir hale geliyorsunuz)

    - codeci dürbünle bir yerlere bakarken intel alma şeklinde oyuna yedirmişler gibi duruyor. ocelot önemli bilgiler verebiliyor intel işini pas geçmeyin.

    - kullanmadığınız eşyaları görevde yanınıza almayın. görevde yanınıza aldığınız her eşya için ufak da olsa kredi ödüyorsunuz. gerçi oyunda kredi epey kolay kazanılıyor gibi duruyo o yüzden çok umursamak zorunda değilsiniz.

    şimdilik gözlemlerim bu kadar. biraz daha ilerleyeyim oyunda daha çok karalayacağım zaten. ha bu arada hideo kojima oyunu olduğunu söylemiş miydim? çünkü öyle (bkz: fuck konami)
  • sadece beşinci oyunu oynayıp bi bok bilmeyen dostlar için tam hikaye burada.
  • söylenecek çok şey var bu oyun hakkında ama, nasıl toparlarım ve bir özet şeklinde duru bir biçimde anlatırım bilemiyorum. mgs efsanesini, konami - kojima kavgasını, taktiksel askeri simülasyon türünün nadide örneği olmasını, ıvırını zıvırını geçtim, direk konuya ign'in 10/10 verdiği kritiğin kısa özetiyle başlamak istiyorum. ne olur ne olmaz, okumak isteyenler için buradan sonrasını spoiler içine alıyorum.

    --- spoiler ---

    e3 2013 red band ve green band fragmanları ile heyecanın kralını yaşatmış, e3 2014'te mike oldfield'ın nuclear parçasıyla tüyleri diken diken etmiş, 3 yılı aşkın hazırlık sürecinde oyuncuya çok şey vaat edeceğini iddia etmiş, hikayedeki "büyük" plot hole'u kapatacağı konusunda mgs hayranlarına teminat vermiş; kısacası bırakın mgs hayranlarını, tüm oyun sektörünü yaptığı pr çalışmalarıyla ayağa kaldırmış bir hype ile çıktı bu oyun 1 eylülde. çıkış tarihinden 1 hafta önce özel basım sürümleri büyük çaplı oyun basınına dağıtıldıktan ve neredeyse tüm oyuncuların oyunu almadan veya oynamadan önce ilk bakmak istedikleri ign gibi bir devden 10/10 alınca, ister istemez "n'oluyoruz" havasına girmiş bulundu kitle. buraya kadar her şey tamam. peki ya bu gereksiz hype'ın aynı fallout 4 gibi patlamasının sebebi neydi ki?

    öncelikle, ign'in bu oyuna verdiği tam puanı içeren incelemesinde, "kopuk hikaye" gibi bir eksiden bahsetmişti. mgs hayranlarına verilen ilk büyük spoiler. neydi mgs? mgs, hikayeydi. mgs, bir sinema filminde bile ender görebileceğin ara sahneleri olan bir tabuydu. mgs, mükemmel karakter derinliği sunan, hikaye açısından en ufak bir yerinde bile sırıtmayan, soğuk savaş dönemi ve sonrasının kojima-san elindeki tasviriydi. mgs, emekti. mgs, taktikti. mgs, en nihayetinde bir oyun dahi olsa oyuncuya yaşattıklarını başka eserlerde nadir yaşayacağınız bir biçimde yaşatırdı.

    oyunun sinopsisi o kadar basitçe ve tembelce yazılmış ki, en ufak bir yorum yapmadan direk özet geçiyorum: "snake, 1975'de cipher'ın güçleri tarafından mother base'i yok edilip elinden her şeyi alındığında, bulunduğu helikopterin patlamasıyla 9 yıllık bir komaya girer. 1984 yılında bu komadan uyandığında, cipher onun yerini çoktan tespit etmiş ve bir suikast timini hastaneye doğru yönlendirmiştir. hastanede aynı odayı paylaştığı, sargılı bir adam olan ishmael ve daha sonrasında ocelot sayesinde hastaneden ve kıbrıstan kaçar. intikam yemini eden snake, cipher'ın peşine düşüp 9 yıl öncenin hesabını soracaktır."

    oyundaki cipher vs. diamond dogs çatışması haricindeki ana görevler şöyle şekilleniyor: "boss, ıvır zıvır örgütünün planları varmış, çok büyükmüş, alırsak cipher'dan bir adım öteye geçeriz.", "boss, bilmem ne örgütünün komutanı tankla yürüyormuş mücahitlerin üzerine, durdurursak cipher'dan bir adım öteye geçeriz". "boss, veletlerden oluşan bir grup varmış, git onları fultonla, fultonlarsan cipher'dan bir adım öteye geçeriz". ah be kaz, ah be saf kardeşim, ah be ölümü bile bir köpek gibi liquid'in elinden olan master miller, hamburger kralı, kızak tımarcısı, mother base'inin gözlerinin önünde yok olup gitmesini izlemiş koca yürekli kaz. oyundaki plot twist'i bilmeyen tek adam, bilmediğini sürekli alttan alttan bize oyunun dürtüklediği adam, tembelce yazılmış bir ocelot - miller çekişmesinin zayıf halkası... miller'ın bu oyundaki rolü oyuncu açısından oldukça kritik, sebebini de özet geçeceğim ve sıçıp sıvamaya başlayacağım paragrafta tanımlayacağım.

    peki ya bu hikayenin hiç mi albenisi, hiç mi bütünlük taşıyan en ufak bir bölümü yok? var tabi ki. ama o da sizi bir müddet sonra residentsleeper'a çeviriyor. 100 küsür yaşındaki bir dedeyi koymuş bu oyuna kojima. mgs 4'te bana kalırsa çok iyi işlenen nanomachines muhabbetinin bir farklı versiyonu olan parasites muhabbetini size anlatan dede bu, code talker. ama kojima burada fazla egoist davranıp "yahu ben böyle biyolojik silahlardan falan bahsedersem her zaman tutar, her zaman güzel betimlerim, oyuncu da ayılıp bayılır" yanılgısına düşmüş. o kadar bayık, o kadar anlamsız bir muhabbet ki şu parasites muhabbeti, bir süre sonra dedenin dediklerini unutup aklınızda sadece "wolbachia, dine, copulation" kelimeleri yankılanmaya başlıyor. gidip kasetlerden takip edeyim diyorsunuz, gene başlıyor bozuk plak gibi "wolbachia, dine, copulation" sekansları. ha bir de oyunun ana hikayesini sadece görevleri yaparak öğrenemiyorsunuz, oynamayı bırakıp oturup kaset dinlemek zorundasınız.

    ve eninde sonunda, ıkına sıkıla geldiğimiz, "ne olacak bunun finalinde, gene neler yaptın kojima" dediğimiz final sekansı 45. bölüm, quiet'ın en iyi tasvir edilip sunulduğu, belki de hikayedeki en iyi betimlenmiş karakterin finaliyle başlamış oluyor (ha, unutmadan, bu görevden önce "cipher'dan bir adım öteye geçmek için" salakça bir görev daha tamamlıyoruz. backup, back down görevinin karbon kopyası, afrika haritasında geçmesi tek farkı). quiet, mother base'den, bizim sebebini code talker adlı uyku makinesi ayağınıza geldi tadındaki dedemiz ile bulunduğu bir ara sahneden öğrendiğimiz, ingilizce türündeki parazitler kendisinde entegre olduğu için kaçıyor. günün sonunda kurtuluyoruz, ama quiet snake'i korumak için defalarca kez fedakarlık yapıyor ve kaçmak zorunda kalıyor. sonra o malum görev açılıyor, 46. görev.

    1975'deki helikopter patlamasında, kojima'nın yönetmenlik başarısı olan (ground zeroes'daki) o sahnede 3 ana karakter var bildiğiniz gibi; snake, paz ve kaz. diğer ikisi, medic ve morpho patates. the phantom pain'de paz'ın phantom'unu gördüğümüz (bu phantom paz hadisesini de, mother base'in eski askerlerini fultonlama görevlerinden aldığımız 10 tane fotoğrafı teker teker paz'a gösterdikten sonra öğreniyoruz), dünyanın en gereksiz ara sahnelerinde öğreniyoruz ki paz'ın içindeki ikinci bomba çıkartılmış, paz helikopterden atladıktan sonra karşı helikopterden atılan roket patlamış. ama o meşhur 46. bölümde bir plot twist daha yiyoruz. patates olan sadece morpho'ymuş. medic, aslında oyun boyunca bizim kullandığımız, bize big boss diye yutturulan, oyunun başındaki prologue'da mindfuck yaşatarak aklımızın allak bullak olmasını sağlayan sahnede estetik ameliyat ile big boss'un yüzüne kavuşan, kıçı kırık bir doktormuş. ama o da ne, ara sahneler dışında prologue'un birebir aynısı olan, gene amele gibi süründüğümüz 46. bölümün sonunda big boss, 1995 yılında geçen mg1'deki operation intrude n313 görevini big medic'e veriyormuş. ve böylelikle outer heaven'da solid snake ile kapışan veya ölen big boss veya solidus snake değil, big medic'in ta kendisiymiş. işte, buradan sonra ağır saydıracağım, hassas olan siktirsin gitsin, ona da saydırırım.

    --- spoiler big boss "efsanesi" hakkında ---

    sayın orospu çocuğu kojima-san. sana bir çift lafım var. ben, ben medic usta. beni 9 yıllık komaya sokturdun, aç bıraktın, kaslarımı gevşettin, kafama şarapnel soktun, vücudumu emocuya çevirdin. peki ya ben n'aptım? 1984'te o sahte komadan uyandım, face swap yaptım kıçımın kenarı big boss ile. 1984 ten 1995'e kadar hayvan gibi heroism kastım. big boss'un kıçını kaldırıp yeltenemediği şeyleri ben tek başıma yaptım. metal gear evreninin en gelişmiş metal gear'ı sahelanthropus'u taşak geçerek indirdim. senin o nanomachines ürünlerin olan beauty & beast çetesine bile tek atacak skull askerlerini madara ettim, hatta utanmadım onların zırhlarını da giydim. peki o senin efsane olarak atfettiğin, bütün serinin kahraman, gizli, arka plandaki devi olan big boss bugüne kadar ne yaptı? the joy'u bile joy'un yardımıyla öldürdü amk. joy istemese nah öldürürdü, hiç kusura bakma amk sik kafalı japonu. sorrow'u bile öle öle yendi, gerçek anlamda. peace walker'da miller ve paz ile aşk yaşamaktan başka hiçbir boka yaramadı. hatta paz'a o kadar çok bağlandı ki, metal gear zeke'in elinden kayıp gitmesine sebebiyet verdi. ulan avradı kaşar, göt oğlanı kojima, şimdi söyle. tabu niteliğinde big boss mitin var, snakeler vadisi gibi oyunun var, mükemmel bir topluluğun, harika optimize edilmiş bir grafik motorun var. peki ya söyle, o mu big boss, ben mi big boss'um? hayır, ben big boss'um, ben! medic usta!

    --- spoiler big boss "efsanesi" hakkında---

    bu arada çok feci giydirdiğimi şimdi fark ettim hikayesine ve hikaye anlatıcılığına oyunun. ama hakkını vermem gereken, hepimizin hakkını vermesi gereken bir nokta var. bu oyun, tüm zamanların en iyi taktiksel oynanışına sahip shooterlarından birisi ! "ben oyunun hikayesinde falan değilim, bana oynanış ver" diyenler için çölde vaha bu oyun. ben hiçbir mgs oyununda bu kadar farklı varsasyonda bir bölümü geçebilme ihtimallerini anımsamıyorum. düşmanların yapay zekası da çok iyi işlenmiş (ama mgs mizahından da nasibini almış). tabi bu harika oynanış mekaniğine en büyük desteği fox engine veriyor. kusursuz optimize edilmiş, konsolların kötü donanımında bile 1080p@60fps çalışan, yağ gibi akan bir optimizasyona sahip. dolayısıyla el göz koordinasyonu isteyen böyle bir oyunda framerate çok önemli. oyunun ekstralar kısmı gerçekten çok zengin. mesela müzikleri, kojima'nın kulak zevkinin iyi olduğuyla zaten aşinayız, pek tabi ki 80'ler teması bulunduran synthpop şarkıları çok iyi seçmiş.

    özetlersem (ki en başta verdiğim sözü tutamadığımı fark ettim :( ) senenin kumaşı iyi oyunlarından birisi mgs 5: tpp. bir goty adayı kesinlikle olmamalı böyle bir hikaye altyapısı ile kesinlikle, ama kojima var işte işin ucunda. forsunu kullanıyor kavas. kojima'nın ilk ve büyük ihtimal son açık dünya deneyimi olduğu için de ölü atmosferde ne kadar farklı varsasyonda oyunun zevkini alırsınız bilmiyorum ama ben çoktan 100 saati devirmişim bile.

    dipnot: mgs hayranlarının oyunun olmayan finalinde paragraf paragraf inceleme, yorum, karalama, vs. okuduğunu biliyorum, ki ben de onlardan birisiyim, ama 1-2 aydır içimde tutuyorum bu nefreti ve patlamak için en uygun yer olarak sözlüğü seçtim. ne yapayım, hayatımın serilerinden birisi olan mgs'in böyle iddialı bir oyun ile tüm konu bütünlüğüne tecavüz edilmesi benim sinirimi bozdu.

    --- spoiler ---

    not: işbu entry yüksek miktarda kinaye içermektedir.
  • written by: hideo kojima

    starring:

    punished "venom" kojima
    benedict "kazuhira" kojima
    revolver "shalashaska" kojima

    guest starring:

    eli "white mamba" kojima
    the skulls, kojima unit
    tretji rebenok kojima
    the man on kojima
    codejima
    kojimaface
    kojimalanthropus
    huey (he's such a pathetic piece of shit ı'd be insulting kojima by attaching his name)

    enemy combatants:

    the 104th kojima regiment?

    iyidir güzel oyundur da, oyunun her yerinde hideo kojima'nın adının bir yerlerden pırtlaması artık öeh dedirtiyor adama. hastanede duvarın üstünde bile kojima yazan poster vardı amk. hatta ara görevinin birinde hideo kojima direk oyunun içine girmiş, onu kurtarıyoruz.

    len dedim heralde oyunu bitirince herif eve gelecek "selam ben hideo kojima. ben yaptım bu oyunu" diyecek diye bekledim.

    ama hakkını yemeyelim tekrar bölümler ve chapter 2 haricinde çok güzel oyun olmuş.
  • --- spoiler ---

    43. bolumde, laboratuarda ikinci salgin vakasini arastirirken enfeksiyon bulasmis bir oda dolusu askerin "we live and die by your order boss" diyerek selam durmasi, selam duran askerlerin "you decide boss" demeleri ve senin de salginin yayilmasini engellemek icin kendi askerlerini mecburi olarak öldürmek zorunda kaldigin oyun.

    askerlerin her birini vurduktan sonra bir sonrakinin korkudan once selamini bozup sonra senin onu oldurmeni beklerken yeniden selam durmalari gibi ayrintilar iyice icimi parcaladi.

    hakikaten zorlandim, oyun bile olsa tetigi cekerken kotu hissettim. allah senin belani versin kojima.

    --- spoiler ---
  • dün sadece oyunu kurup "options" dan ayarları yapıp "start new game"e kadar geldim, sindirerek oynuyorum bitmesin diye :)
  • 57 saatlik bir playtime'dan sonra sonunda hikayenin her türlü sonuna geldiğim oyun, secret ending de dahil.

    oyuna en başta goty adayı demiştim ancak chapter 2'de o kadar boka sardırmışlar ki fikrim değişti. oyun chapter 1'de bitseydi son yıllarda çıkmış en sağlam oyun olacaktı ancak gel gör ki konami sıçmış işin içine

    bundan sonrası hayvanlar gibi:

    --- spoiler ---

    - öncelikle şu quiet meselesine tekrardan değineyim, ilk #54754072'de değinmiştim. oyun boyunca dünya kadar gmp harcayıp da itemlarını upgrade ettiğiniz bir buddy'yi oyunun sonunda elinizden almak, özellikle "oyun %100 replayability sunuyor" gibi iddialara tamamen ters kalıyor. yani replayability kalkıp eski görevleri tüm achievementları alacak şekilde tekrar oynamak değil midir? bu da zaten ilk görevlerde yanınızda olmayan elemanlarla yapılacak bir şey değil midir? o zaman quiet'ı elimizden almak nedendir?

    ayrıca hikaye bazında da saçmalık ötesi bir olay olmuş, sırf insanları üzelim, mutsuz edelim diye içine sıçmışlar. metal gear solid'de meryl'in ölümüne sizin gayri ihtiyari karar verdiğiniz bir işkence sahnesi vardı, işkencede pes ederseniz tee en son bölümde meryl kollarınızda ölüyordu. bu olayın onunla hiçbir alakası yok, ne yaparsanız yapın quiet gidiyor işin sonunda (gitmemesinin yolu var aslında, az önce refere ettiğim entryde açıkladım). tamam kızda bu ses teli parazitlerinin ingilizce straini var, bu yüzden ingilizce konuşmuyordu. e tamam da wolbachia bu paraziti tedavi etmiyor muydu, neden kullanılmadı? quiet'ta akciğer yok zaten, parazitler aktif hale gelse bile kızı nasıl öldürecekler? hadi ingilizce konuşarak parazitleri aktif hale getirdi, o esnada havayoluyla yanındakilere bulaştırmamak için sizden ayrıldı diyeceğim, e hatun orada snake zehirden baygın yatarken çatır çatır ingilizce konuştu helikopterle, snake'e hiçbir şey olmadı?

    quiet konusu baştan aşağı rezalet ve boşluklarla dolu. gerçi senaryoda boşluklarla dolu olmayan hiçbir şey yok.

    - ikinci konu ise oyun boyunca oynadığınız venom snake'in big boss olmadığı, big boss yerine kullanılan bir decoy olduğunu öğreniyorsunuz secret ending vasıtasıyla. ocelot'un da bundan haberdar olduğunu öğreniyoruz en başından beri. ground zeroes'un sonundaki patlamada hem big boss, hem de onunla beraber helikopterde olan medic ağır yaralanıp komaya giriyorlar. bunlar da diyor ki "ulan tüm dünya boss'un kellesini istiyor biz en iyisi bu medic arkadaşın zihnini hipnoz ile değiştirelim kendini big boss sansın, tipini de değiştirelim. asıl big boss o sırada rahatça gezsin." asıl big boss da bu arada oyunun ilk bölümünde sizi quiet'tan kurtaran ve kaçmanıza yardım eden ishmael isimli sargılı abi.

    bu bana göre sadece plot twist olsun, insanlar şok olsun da ne olursa olsun diye yapılmış saçma sapan bir şey. işin sonunda big boss bir kaset kaydında "asıl big boss benim ama sen de big boss'sun" gibi şeyler söylüyor. bu durumda da ilk metal gear oyununda solid snake ile öldürdüğümüz big boss'un aslında venom snake olduğu şeklinde bir retcon gelmiş oluyor metal gear evrenine. bana sorarsanız aşırı derecede gereksiz ve anlamsız bir twist ve hiçbir şeyi de açıklamıyor. big boss nasıl iyi bir adam, iyi bir askerken sonrasında acımasız kötü bir tiran haline geldi misal, insanlar mgs v oynarken biraz bunu görmek istemişlerdi ancak gel gör ki oyunun sonunda çıkıyor ki oynadığımız adam bile big boss değilmiş!

    - oyundan kesilen mission 51'in videosunu youtube'dan izledim. neden kestiklerini anlamadığım bir tarafa, hikayedeki boşluklara zerre anlam yüklediğini düşünmüyorum. sahelanthropus'u kaçıran eli'ın ingilizce parazit ile bir adayı girilemez hale getirmesi ve xof ajanlarının aleti eli'dan (eli da malumunuz liquid snake) çalmaya çalışmasını anlatmışlar. işin sonunda venom snake ile araya girip xof ajanlarını ve bir kez daha eli'in kullandığı sahelanthropus'u yeniyorsunuz, eli'ı tam çıkaracakken onda da parazitlerin aktif hale geldiğini görüp bırakıyorsunuz. son cutscene'de tretij rebenok (gelecekteki psycho mantis) eli'ın boğazındaki parazitleri söküyor ve onu kaçırıyor. "this is not over" diyerek oyun tamamen bitiyor.

    neden bitirmemişler, artık konami'nin işgüzarlığı mıdır yoksa başka bir şey mi bilemem ama mevcut haliyle hikayeye hiçbir katkısı olmayan bir son olduğunu düşünüyorum bunun da.

    --- spoiler ---

    bakın bu oyunu çıktığı gün oynamaya başladım, bu da 14 gün demek ve 14 gündür eve gelip de pc açtığımda tek oynadığım oyun bu. oyun özenli yapılmasa, kendine bağlamasa, hikayesi tutmasa kimseyi başında 57 saat tutamaz benim gibi. bu oyunun ilk chapter'ı şaheserdir ve tahminen 10/10 veren kritikler de bu kadarını oynayıp o puanı vermişlerdir. gelgelelim chapter 2 açıldığında son derece özensiz, birbirinin aynı görevler (yani şöyle diyeyim, aynı görevleri saçma zorluklarda oynuyorsunuz, hatta o kadar üşenmişler ki bir bölümde gene quiet ile sniper düellosu yapıyorsunuz ama karşınızdaki quiet değil sniper wolf'a benzetmişler misal) arasında sadece üç veya dört tane hikayenin konusunu ilerletecek görev çıkıyor (ki bunlardan biri mother base'in karantina bölümünde geçen bölüm, hakkını yemem belki de oyunun en iyi bölümüdür).

    yani chapter 2'deki o 3-4 güzel ve hikayeyle alakalı bölümü alıp chapter 1'e koysalar ve akabinde chapter 2 sonunda yaptıkları saçmalıkları falan hiç yapmasalar, 51. bölüm olmadan da bu oyun goty için çok güçlü bir aday olurdu. şu anki haliyle ise bilemeyeceğim, kendimi resmen aptal yerine konulmuş gibi hissettim son bölüm bittiğinde.

    bu artık kojima'nın mı konami'nin mi bok yemesi bilemem ama bu oyunu hem eksik hem de hatalı bitirmişler, ister update, ister dlc bilemem ama özellikle chapter 2'yi elden geçirmeleri veyahut komple yok etmeleri lazım ki bu oyun efsaneler arasında anılsın. şu haliyle mümkün değil çünkü.
  • bugün ps4 versiyonunu 4 saat boyunca oynadım, bir iki bir şey diyeyim.

    - gördüğüm en iyi girişlerden biriydi ilk bir saati. baya bi gerildim oynarken, kulaklıkla oynadığım için daha rahat duydum ses efektlerini ve müzikleri. harikaydı gerçekten.
    - kontrolleri çok rahat. sanırım oynadığım en rahat metal gear solid oyunu (hepsini oynadım). karmaşık bir sistem yok, snake yapmak istediğinizi hemen yapıyor, bir gecikme söz konusu değil.
    - grafikler baya iyi. ps4'teki en iyi görünen oyun değil fakat gözünü bozmuyor, fox motoru cidden güzel çalışıyor ps4'te (1080p/60fps).
    - oyun sizi baya serbest bırakıyor. bir bölgede düşmana yakalanıp alarm verdirdiyseniz, yakınlardaki bölgeler de alarma geçiyor, bu çok iyi olmuş. ai haberdar oluyor olaylardan.
    - ana üs (mother base) için adam ve eşya toplamak çok eğlenceli. adam öldürmeden önce iki kere düşünüyorsunuz. silah, alet edevat, araç gibi şeyler yaptırıyorsunuz ya da olanları geliştirtebiliyorsunuz adamlarınıza. üsse gönderdiğiniz adamların da hangi görevi yapacağına siz karar verebiliyorsunuz.
    - cqc bu oyunda daha rahat. mgs4 oynarken hepsini yapamıyordum, unutuyordum ama bunda daha sade yapılmış.
    - düşman sizi uzaktan görebiliyor. 50 metre öteden farkedildiğimi bilirim. tam istediğim gibi olmuş aslında, gerçekçi düşünüp ona göre plan yapıyorsunuz. birçok oyunda 30 metre ötesinde ayakta dursanız görmez sizi, bunda o kadar yaklaşmanıza bile izin vermiyorlar.
    - snake'in sesini ben beğendim. david hayter iyiydi hoştu ama kiefer abimiz bence dramatik bir hava vermiş karaktere (olması gerektiği gibi).
    - troy baker'ın sesinden de sıkıldığımı farkettim. cidden her yerde bu adam var. yeter amk.

    şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. yılın oyunu savaşında witcher 3 ile çok rahat kapışır. hatta mgs hayranıysanız kafadan birinciliğe yazabilirsiniz. baya dolu bir oyun izlenimi verdi 4 saatlik maceramda.
  • bu şaheseri korsan oynayacak arkadaşlar bir zahmet klavyelerini götüne soksunlar.hideo kojima'nın son ve belki de en iyi eseri ve siz hiç utanmadan korsan olarak indireceksiniz.size tetris bile fazla amk.
hesabın var mı? giriş yap