• bir bilimsel çalışmanın "nasıl" yürütüldüğü ile ilgili olan prosedürel kurallar bütünüdür.

    her metodoloji seçimi, (o seçimi gerçekleştiren bilim adamı bunun farkında olmasa bile) belli ontolojik ve epistemolojik varsayımlar üzerine kuruludur. bu nedenle, belli bir metodoloji kullanılarak gerçekleştirilen bütün bilimsel çalışmalar, o metodolojilerin dayandıkları ontolojik ve epistemolojik varsayımların doğrulukları ölçüsünde (ya da o varsayımların geçerli oldukları şartlarda) geçerlidir. (bkz: epistemoloji/@derinsular) (bkz: nicel analiz/@derinsular)

    tema:
    (bkz: bilim felsefesi/@derinsular)
  • türkiye'de sosyal bilimler alanında metodolojiden anlaşılan kabaca şudur:

    öğrenci: şöyle şöyle bir konu üzerinde çalışıyoruz.

    hoca: peki metodolojiniz ne?

    öğrenci: ? e hocam okuyoruz.. yazıyoruz

    hoca: ???!!

    (bkz: okur yazar)
  • bu isi nasil yapacagiz? sorusunun cevabidir,

    sorudaki bu is ve nasil kavramlarinin alti cizilidir.
  • mantığın, çeşitli bilim dallarının yöntemlerini, metotlarını konu alan bilim dalı... yöntem bilimi...
  • kültürümüzde "önce yoldaş sonra yol" diye bir söz vardır. "yol bilenle yürüyen, yorulmaz" da derler. metodoloji, yol bilimidir. eski terminolojimizle söylersek yol tarîk, yol bilimi de tarîkattır. medeniyetin kilit taşı, yol bilimidir. metodoloji bütün bilimlerin anasıdır. nitekim tüm bilgeler, varacağın hedeften ziyade yolu nasıl gittiğinin önemli olduğunu söylerler. bizim zamanımızda okullarda gidiş yolundan puan almak diye bir şey vardı, bilmiyorum belki hâlâ vardır. sonuca ulaşamasan da öğretmen çabana bakar, kanaat notunu kullanır. işte hayatımız da puanını bu gidiş yolundan verir. zira bütün yollar aynı hedefe çıkar. hedef tek, sonsuzluk. aklın ihata edemeyeceği bir şey. dolayısıyla bizim aslî meselemiz yoldur, kimlerle yol aldığımız, yolu gidiş biçimimiz ve bunlara verdiğimiz kıymettir.

    tarîkatlar, bu sebeple husule gelmiştir. her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. varlıktaki çeşitliliğin bir yansıması, âhenk, muhabbet, neşe. yolun duygusu, sizde bir türlü bizde bir türlü. yol bilimini bilmeden yola çıkmak, bir problemi hiçbir formül bilmeden çözmeye benzer. hiçbir formül, oran/orantı, denklem vs. bilmeden matematik problemi çözülebilir mi? çözülemez.

    kültürümüz, metodolojik birikim ve ustalığın üzerine bina edilmiştir. günümüzde pek farkında olmasak da kökler itibarıyla çok zenginiz. yeter ki, üzerine dökülmüş şu kaba betonu kırıp atalım. atalım ki millet olarak yolumuz da değneğimiz de yeşillensin.
  • bilimi var eden sistematik, bilimsel bilginin doğrulanabilirliğine* ve yanlışlanabilirliğine* olanak sağlar. carnap daha çok ortaya atılan hipotezin sadece doğru olmasına odaklanmışken popper daha zor olan bir metodoloji seçmiştir; yanlışlanabilirlik! her önerme kolaylıkla ve basit kanıtlarla doğrulanabilirken, bilgiyi yanlışlayabilmek o kadar kolay değildir. hem yanlışlamanın sonucunda kesin bir şey vardır; artık o bilgi üzerine gidilmez, çöpe atılmıştır. bir nevi araştırmacı kişisi kendinden sonraki araştırmacıların zamanını kurtarmıştır. temeli yanlış bilgi bir şekilde farklı hata tipleriyle doğrulanabilir. mantıklı bir şekilde ortaya atılan hipotezler deneylerle doğruluğu ispatlanırsa geçerlilik kazanır, yanlış olduğu ispatlanırsa çürütülmüş olur. bu noktada bilimin gelişimini, sahilde ebeveynleri tarafından kumda oynamak üzere bırakılmış çocuğun küçük elleriyle kumdan kale inşa etmesine benzetirim. yavaş yavaş, bir önceki kum zerresinin statiği üzerinden yükselen, ters esen bir rüzgarda yıkılabilen ve tekrardan inşa edilebilen...

    etrafı güçlendirilmiş çelikle korumaya alınmış bilgi, bilimsel olmaktan uzaktır. bilgi, doğru yöntemlerle onu sınayanlar karşısında mütevazi bir şekilde hazır ol duruşunda beklemelidir. bilimsel bilgi her durumda, her ortamda, her kişi tarafından yanlışlanmaya açık olmalıdır. bilgi asıl doğrulandığında değil, yanlışlanamadığında değerlidir. buraya çok uygun olacak mı bilmiyorum ama hani bi "ispatlamazsanız şerefsizsiniz" nidası var ya, buradaki cesaret bunu söyleyenin aslında karşıdakine zor olanı yap hadi görelim haykırışıdır. ne güzel de kullanmış demi yanlışlanabilirlik ilkesini!
  • üniversite gibi üniversitelerden mezun olmayan sosyal bilimler öğrencilerinin kafasını karıştıran kavram. şimdi kafa karışıklıklarınıza iyi gelicem arkadaşlar; metodoloji, sosyal bilimler için kısaca düşünme yöntemidir, bakış açısıdır. yani siz, çalışmanızı yaparken bir kuramsal çerçeveye oturtmak zorundasınız ve elbette bazı önkabullerle başlamak zorundasınız. peki bu önkabulleri neye göre belirleyeceksiniz? işte tatataam metodoloji size bunu verecek.
    çalışmanız marksist mi feminist mi, modernist mi post-modernist mi gibi kuramsal çerçeveler sizin metodolojinizi oluşturur. kuramsal çerçeveyi belirleyip, bu çerçevenin kavramları içerisinde çalışırsınız.

    bu olayı da bu kadar açık ve netlikte size hiçbi hocanız söylemez, böyle tavuğun yumurtasını sakladığı gibi, saklayıp kuluçkaya yatarlar niyeyse. illlaaa ki uzun uzun cümlelerle bi akıl karıştırılır. burda gerçek üniversite hocalarından bahsetmiyorum. bizim üniversitemizde metodolojinin "m"si öğretilmedi mesela.

    sosyal bilimler için örnek metodolojiyle yapılmış bir çalışma : (bkz: devlet ve işadamları)
    kitabın anafikrini sevip sevmemeniz önemli değil, yöntemi muazzamdır.
    bişiy diil.
  • bilimsel bir çalışmada izlenen metodolojiye ait detayların anlaşılır biçimde verilmesi, hem çalışmanın dayandığı varsayımları şeffaf kılar hem de başkalarına da erişilen bilgiyi test edebilme imkanı sağlar. tabii bu şeffaflık bilginin değil de makale sayısının peşinde koşanların işine gelmediği için metodolojiyi yalapşap geçme eğilimi yaygındır.

    şeffaf ve anlaşılır olmayan bir metodoloji, yayının bilimselliğine dair şüphe uyandırmalıdır.
hesabın var mı? giriş yap