• kanadalı bir ekonomi profesörü. savaş karşıtı tutumuyla bilinir. ekonomik kalkınma, savaş, küreselleşme ile ilgilidir.
  • the globalization of poverty isimli kitabında, imf politikalarının tutarsızlığını yaşanmış örneklerle ortaya koymuş, ottawa üniversitesi'nde görev yapan, kanadalı profesör. osama bin ladin başta olmak üzere global terörle ilgili değişik görüşleri de vardır.
  • prof. chossudovsky dünyanın en önemli ekonomistlerinden biridir. uluslararası finans çevrelerinin sömürüleri ile ilgili pek çok çalışması var.
    yoksulluğun küreselleşmesi adlı kitabında, geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelere, nasıl planlı bir şekilde ekonomik soykırım uygulandığını anlatıyor. uluslar arası finans kuruluşlarının, bağımsız ülkeleri nasıl vesayetleri altına aldığını belgeliyor.

    prof.. chossudovsky, imf ve dünya bankası'nın 'yapısal uyum programı' adı altında uyguladığı politikaları ( okurken lütfen türkiye'deki uygulamaları hatırlayın ) şöyle özetliyor: (copy paste'in ustasıyım)

    · ekonomik soykırım süreci, borçlu olan bir ülkenin kredi
    anlaşmaları ile başlar . kredi alma koşulları, resmi ve ticari kredi
    kuruluşlarının çıkarları doğrultusunda, uygun bir şekilde belirlenir.

    · birinci evre, ekonomik istikrar evresidir.

    · finans mühendisliği ve geri borç ödeme takvimi öyle özenli bir
    şekilde kurgulanır ki, borçlu ülke, ancak faizlerini ödeyebilir, ana
    paranın ödenmesi ise sürekli ertelenir.

    · borçlu ülke, ödeme zorluğu içine girdikçe, eski borçlarının
    gecikmiş ödemelerini yapabilmesi için, yeni borçlar verilir. düzen bu
    şekilde sürüp gider. deli gömleği giydirilmiş borçlu ülkenin bağımsız bir
    ulusal ekonomik politika oluşturmasına imkan tanınmaz.

    · alınan borçların hiçbir kısmı yatırımlara yönlendirilemez. uyum
    kredileri, kaynakları ulusal ekonomiden uzaklaştırır, borçlu ülkeyi,
    zengin ülkelerden, ( gıda maddeleri dahil ) büyük miktarlarda tüketim
    malları ithal etmeye teşvik eder.

    · göreve gelen her hükümet, imf'ye 'ekonomik reformlara ciddi
    şekilde kendini adamış' olduğunu kanıtlamak zorundadır. bu nedenle, makro
    ekonomik politika ve borç yönetimi konusundaki temel yönelimlerini
    tanımlayan bir 'niyet mektubu' verir.

    · bu sayede imf, hükümetlere, gölge programlarla rehberlik etmeye
    başlar.

    · yeni kredilerin alınabilmesi için, bu gölge programlar
    çerçevesinde, yeterli performanslar sergilemek şarttır.

    · imf ve dünya bankası iki kardeş örgüt olarak görev bölümü yapar.
    imf, ekonomik performansı yıllık bazda izler. dünya bankası ise, pek çok
    bakanlıkta temsil edilir.. (sağlık, eğitim, sanayi, tarım, ulaşım, çevre
    bakanlıkları…)

    · ulusal paranın istikrarsızlaştırılması , imf ve dünya
    bankası'nın gizli gündemlerinden biridir. ani ve beklenmedik fiyat
    artışları ile sonuçlanan bir büyük devalüasyon hedeflenir. devalüasyon,
    gerçek gelirlerde ciddi bir azalmaya ve paranın nominal değeri cinsinden
    emek maliyetlerinin değerinin düşmesine yol açar. aynı zamanda devlet
    harcamalarını dolar cinsinden değerini de düşürür.

    · devalüasyonun toplumsal etkisi yıkıcı olur. hayati önem taşıyan
    her şeyin fiyatı yükselir. bu da beraberinde enflasyonu ve yurt içi
    fiyatlarında dolarizasyonu tetikler. yurt içi fiyatları, dünya piyasasında
    geçerli olan düzeye yeniden ayarlanır.

    · imf bundan sonra, hükümetleri anti-enflasyonist program
    benimsemeye zorlar. kamu çalışanlarının işten çıkartılması ve sosyal
    programlarda yapılan kesintiler bu programın temelini teşkil eder.

    · bu aşamadan sonra, merkez bankası, siyasal iktidardan bağımsız
    hale getirilir. merkez bankası'nın yeniden yapılandırılması çerçevesinde
    kaynak sağlanır. bu durum pratikte para yaratımının hükümetten çok,
    imf'nin kontrolüne girmesi anlamını taşır. bir süre sonra, merkez bankası
    meclise karşı da bağımsız olur.

    · hükümet dışı etkin kurullar oluşturulur.

    · kredi anlaşmaları ile, bütçe açığına ilişkin hedefler
    belirlenir. bu uygulama ile, devlet gelirlerinin dış borç faiz ödemleri
    için serbest bırakılmasını sağlar ve mali kriz giderek derinleşir.

    · kreditörler, tün büyük kamu yatırım projelerinin 'broker'ları
    haline gelir. her tür harcama kategorileri için tavanlar yerleştirilir ve
    devlet yatırımları planlı bir şekilde çökertilir.

    · fiyat çarpıklıklarının giderilmesinin gerekli olduğu söylenir ve
    fiyat liberalizasyonu başlar. tüm sübvansiyonlar ve fiyat kontrolleri
    yavaş yavaş kalkar. temel tüketim maddelerinin ithalatı serbest bırakılır.
    özellikle tahıl fiyatlarındaki kuralsızlaştırma programın temel
    unsurlarından biridir. tarımsal maliyetlerde büyük artışlar olur.

    · mal ithalatının serbestleştirilmesi ile eş zamanlı olarak,
    petrol ürünlerinin fiyatlarında periyodik artışlar dayatılır. bu, nakliye
    ücretlerinin de artışı ile birlikte yurt içindeki tüm malların
    maliyetlerinde dramatik artışlara neden olur. bu süreç ithal mallar lehine
    çalışmaya başlar.

    · ikinci evere, yapısal reform evresidir.

    · bu evrede, imf ve dünya bankası arasında görev bölümü vardır.
    dünya bankası, bu süreci yapısal uyum kredileri ve sektörel uyum kredileri
    ile destekler.

    · ticaret liberalizasyonu adı altında, ihracat karşıtı bir eğilim
    başlatılır. ithalat kotaları kaldırılır ve tarifler indirilerek
    tekleştirilir. kotaların kaldırılması ve koruyucu gümrük engellerinin
    azaltılması, yerli sanayinin rekabet gücünün arttırılmasına yönelik olarak
    uygulanır ancak, süreç yerli üretimin çöküşüne yol açar.

    · ithal tüketim malları yerli üretimin yerine geçer, bu da dış
    borcun giderek kabarmasına yol açar.

    · dış borç görüşmeleri, genellikle, devlet işletmelerinin
    özelleştirilmesi ile ilişkilendirilir. uluslar arası sermaye, çok düşük
    bir masrafla, en karlı devlet işletmelerini kontrol etmeye ta da onlara
    sahip olmaya başlar. bazı ülkelerde stratejik sektörlerin ( petrol,
    doğalgaz, telekominikasyon) devlet mülkiyetinde olması anayasa gereğidir.
    anayasa değişiklikleri gerektiği şekilde yapılır.

    · dünya bankası önderliğinde, mali yapıda bir dizi köklü
    değişiklikler yapılır. bu değişiklikler, yurt içi üretimi gerek talep,
    gerekse arz yönünden baltalamaya yöneliktir. küçük üreticiler vergi
    baskısı altına alınırken, ortak girişimler ve yabancı sermaye, cömert
    vergi muafiyetinden yararlanmaya başlar.

    · toprak kullanımı ve tarımsal alanların özelleştirilmesi
    politikaları uygulanmaya başlar. küçük çiftçilerin topraklarını yitirmesi,
    tarımsal alanların az sayıda elde toplanması süreci beraberinde, topraksız
    bir mevsimlik tarım işçisi sınıfının oluşumuna yol açar. feodal toprak
    sahipleri, çoğu kez ironik bir şekilde ekonomik liberalizasyonu savunmaya
    başlarlar.

    · satılan kamu arazilerinin gelirleri, ulusal hazine tarafından
    uluslar arası kredi kuruluşlarına yönlendirilecek devlet gelirleri
    yaratmak için kullanılır.

    · merkez bankası para politikası üzerindeki kontrolünü yitirir ve
    faiz oranları serbest piyasada ticari bankalar tarafından belirlenmeye
    başlar. bu aşamada bankacılık sistemi kuralsızlaşmaya başlar. yapay
    şekilde aşırı derecede yükseltilen faiz oranları sıcak para girişini temin
    eder. ticari bankalar artık reel ekonomiye, mantıklı faiz oranları ile
    kredi sağlama konumunda değildirler. tarım ve sanayiye ayrıcalıklı kredi
    vermesi uygulaması aşama aşama sonlandırılır.

    · özel yerli bankaların yerine, yavaş yavaş yabancı bankalar
    geçer. bu aşamada 'finans sektörü uyum programı' hayata geçirilir. bu
    programla birlikte, tüm devlet bankaları yabancı finans devlerinin eline
    geçmeye başlar.

    · yağma süreci başlamıştır. sermaye hareketleri serbestleştirilir.
    bu sayede elektronik transferler aracılığı ile, yabancı şirketlerin
    karları serbestçe yabancı paraya çevrilir.

    · vergiden kaçan kara para ve kriminal etkinlerden ve/veya yasa
    dışı ticaretten elde edilen kirli para hareketleri serbestleştirilir. kıyı
    bankası hesabındaki dövizler, soru sorulmadan bankalar arası piyasaya
    transfer edilir ve yerel para birimine çevrilir. özelleştirme kapsamında
    devlet varlıklarını satın almak için kullanılır.

    devletin kamu maliyesi parçalanırken, yoksulluk yönetimi için acil sosyal
    yardım fonu devreye sokulur. bu bir toplumsal mühendislik yaklaşımıdır.
    toplumsal huzursuzluk, minimum maliyetle azaltılmaya çalışılır. çeşitli
    sivil toplum örgütleri devreye girer ve uluslar arası yardım programları
    tarafından finanse edilen projelerle, büyük bir toplumsal değişim riski
    bastırılır. çöken sistemle birlikte, yerel toplulukların zorlukla da olsa
    hayatta kalması sağlanır.

    dayatılan uygulamalarla, borç krizine bulunan çözümler, aslında daha fazla
    borcun nedeni haline geliyor.

    reform paketleri, tutarlı bir ekonomik ve toplumsal çöküş programına
    dönüşüyor.

    eski yugoslavya'nı n parçalanmasını, saldırgan bir milliyetçiliğe ve etnik
    ve dinsel gerilimlere bağlayanlar yanılıyorlar.

    yugoslavya federasyonu' nun parçalanmasının temel nedeni, belgrad
    hükümetine, yabancı kreditörler tarafından dayatılan makro-ekonomik
    yeniden yapılanma programıdır.

    1980 yılından itibaren farklı aşamalarda kabul edilen bu program, ulusal
    ekonominin çökmesine neden oldu. yugoslav ekonomisinin amansızca
    yoksullaşması ile birlikte hız kazanan toplumsal bölünmeler ve ayrılıkçı
    eğilimler, nihayetinde, 24 milyon nüfuslu bir devleti acı ve göz yaşarlı
    arasında parçalara ayırdı.
  • ne zamandi, ne icindi bilmiyorum, bir ara bu adamin global research isimli think tank'inin mail listesine uye olmusum, simdi arsive baktim, perdiyodik olarak gonderikleri yazilarda basliklarin ve giris paragraflarinin hepsi birbirinin aynisi gibi duruyor. ne bileyim "irana saldiri icin psikolojik savas ve propaganda basladi" demis mesela, bu mealde gecen ay da yazi yazmistir, 2 sene once de. ustelik yaziyi okuyunca da saniyorum ki yarin oburgun savas cikacak, surekli bir aciliyet ve kacinilmazlik hissi var.

    bunun kotu tarafi nedir? bir, preaching to the choir. her hafta abd hukumetinin ne kadar ibnece islere giristigi hakkinda yazi yazarsan dinleyici kesimini arttiramayacaksin. ikincisi ve daha kotusu de, bu kesimi arttiramayacagin gibi kalanlari diger "daha ortada" insanlarin cagrilarina karsi duyarsizlastiracaksin. uc, hukumetin her daim kotu niyetli conspiracylere girmesi, entelijensiyanin "asiri solcu" seklinde karikaturize edilmesi tepkisini beraberinde getiriyor. bir iki konuda hatali yazmisim dese yahut bazi hukumet/establishment politikalarinin neden digerleri kadar kotu olmadigini, hatta dogru olduklairni da analiz etse kredisini hem kendisi hem de ekurisi icin arttiracak.
  • http://www.globalresearch.ca/ adresinde sık sık makaleleri yayınlanan, wallerstein'dan beri son dönemde batı'dan çıkan en dürüst ve vicdanlı bilim adamı. teori dergisinde yazılarının türkçe çevirileri de çıkıyor zaman zaman.
  • türkiye, almanya, belçika, hollanda ve italya'yı avrupa'nın ilan edilmemiş 5 nükleer gücü olarak açıklayan yazar.

    http://www.globalresearch.ca/…?context=va&aid=17550
  • "ünlü ekonomist-yazar michel chossudovsky, yayınlanan son makalesinde, büyük kapitalist kuruluşlardan aldıkları paralarla küreselleşme karşıtlığı yapanları eleştirdi.

    muhalif tutumuyla bilinen, global research sitesinin yöneticilerinden ekonomi profesörü kanadalı michel chossudovsky, küreselleşme karşıtı olduğu iddia edilen kurumlara dair önemli yorumlarda bulundu. chossudovsky son yazısında büyük vakıflardan fon alan sivil toplum örgütlerini yoğun bir şekilde eleştirdi..."

    http://haber.sol.org.tr/…sert-elestiri-haberi-33656

    orjinal metin:

    http://www.globalresearch.ca/…?context=va&aid=21110

    not: doğruya doğru sadece ismini ve muhalif olduğunu bildiğim biridir. öyle takip etmişliğim yoktur kendisini. kütüphanede bir kitabını görmüşlüğüm var, bir de okuldaki hocalarımdan birinin bir makalesinin dipnotlarında görmüştüm ismini. ama benim ilgilendiğim batıda böyle birşeyin söylenmiş olması. o yüzden önemsiyorum ve paylaşıyorum. ve dikkat diyorum, bizim liberaller bu adamı da kemalist ulusalcı paranoyak diye yaftalayabilirler.
  • son makalesinde yazdıklarını türkiye’de yazsa önce gazetesinden kovulacak ardından bir şekilde ergenekonla bağlantısı ortaya çıkarak cezaevini boylayacak, boylamazsa da liberal dinci dönek solcu cephe tarafından dinazorlukla, çağdışılıkla soğuk savaş artıklığıyla suçlanacak muhalif, aydın, ekonomist-yazar. ‘kapitalizm karşıtlığını kapitalistler yönetiyor!’ ne demekmiş! ileri demokraside böyle zırvalara yer yok efendi! (bkz: http://www.telgrafhane.com/…p/basliklar/guncel/1494)
  • son olarak suriye'de vücut bulan halk ayaklanması hakkındaki bir makalesi türkçe'ye çevrilmiştir.

    [http://www.velfecr.com/…ogu-savasi-4724-haberi.html http://www.velfecr.com/…ogu-savasi-4724-haberi.html]
  • israil'in kanal 10 televizyonuna dayanarak israil'in iran'ı amerikan seçimleri öncesinde obama karşı pozisyon alamayacağı bir durumdayken vurmaya çalışabileceğini iddia eden kanadalı akademisyen.

    http://globalresearch.ca/….php?context=va&aid=32428
hesabın var mı? giriş yap