• bugünlere gelmemizdeki en büyük etkendir.

    ülkedeki muhalif kesim 7/24 iktidardan yakınır, geleceğe dair umutsuz çıkarımlarda bulunur, sosyal demokrat görünümlü düzenbaz siyasetçilerden medet umar ve her seçimden sonra yılgınlığa düşüp suçu iktidarı destekleyen fakir ve eğitimsiz halka yükler.

    kimse kusura bakmasın ama bütün suçu iktidara oy veren seçmene yüklemek "toplumun yarısı cahilse yapacak bir şey yok" demek, kelimenin tam anlamıyla aymazlıktır. o cahil dediğiniz insanlar, vatanları için doğru olanı yaptıklarına inanıyorlar ve vicdanları rahat. peki muhalif kesimin vicdanı rahat mı?

    bugün geldiğimiz nokta monarşidir, lamı cimi yok. ortada zaten laiklik de kalmadı, cumhuriyet de kalmadı, adalet ve sosyal güvenlik de kalmadı. peki 16 sene boyunca, muhalif kesim tüm bu olanlara dur demek için ne yaptı? ne yaptığını ben söyleyeyim, o kıymetli tatilini bölüp oy kullandı ve sandık müşahidi oldu. evet, 16 sene boyunca muhalif kesimin en büyük özverisi budur: oy kullanmak ve müşahit olmak! vicdanları rahatlatmak ve sorumluluğu başkalarına yüklemek işte bu kadar basit.

    oysa bu ülkenin çalışan, üreten kesimi muhaliflerdir. oysa bu ülkede ekonomiyi döndüren muhaliflerdir. oysa bu ülkede devletin vergi gelirinde en büyük pay sahibi muhaliflerdir.

    bugün muhalif bir beyaz yakalının fahiş fiyata içtiği rakıdan elde edilen yüksek vergiyle iktidar yandaşlarına maaşlar ödeniyor, seçim kampanyaları düzenleniyor. bugün muhalif kesim iktidar yanlısı kurum ve kuruluşlardan alışveriş etmeye devam ediyor ve yandaşlar bu paralarla aldıkları otomatik silahlarla gövde gösterisi yapıp aynı muhaliflere hileli seçim sonuçlarını dikte ederek "koyduk boruyu, kabul edip sesinizi keseceksiniz" diyor.

    oysa bugün büyük çoğunluğu muhalif olan beyaz yakalılar greve gitse, ülkede iş hayatı durma noktasına gelir. bu grevde kararlı olunsa, haftalarca sürdürülse, bugüne kadar muhalifleri ötekileştirip yok etmeye çalışan iktidar uzlaşmak için elli takla atar ve seçim gecesi silah çekenler "elde avuçta kalmadı, ne olacak bizim halimiz" diye iktidarı sorgulamaya başlar.

    maalesef muhalif kesim 16 yıldır kendini kandırmaktadır. ekonomik güç elindedir, her şeyi değiştirecek gücü vardır ama sıkıntı çekmek işine gelmemektedir. bu böyle giderse ve ülke tamamen dikta rejimine teslim olursa, muhtemelen gelecekte bu muhalif kesim "ekonomik gücü elinde bulundurmasına rağmen boyun eğmiş bir ahmaklar sürüsü" olarak anılacaktır.

    cidden yazık, çok yazık..
  • birinci dünya savaşının sonunda, filistin'de, ekonomik gücü araplar oluşturuyordu.
    ikinci dünya savaşından sonra 1949'da israil kuruldu.

    hani belki konu hakkında bir bakış açısı verir diye şeettim ben.
  • ihaleler, projeler, işler, güçler; sermaye, devlet imkanları; kısacası tüm ekonomi yandaşların ayağına köpek edilmişken "ekonomik güç muhaliflerin elinde" demek nasıl bir kafanın eseri; çok merak ediyorum.
  • şimdi benim bir projem var. belediye ile yapabilmek için dernek kurdum. akp il başkanına yalakalık yapmadığım için pek ilgilenen yok. bu mu ekonomik güç?
  • bilinçli tüketici, memur tayfasını örnek vermiş herhalde arkadaş. yalnız biz boykot edince işsiz kalıyoruz. bizim yerimize o çomarları getiriyorlar. öyle bi durum sözkonusu. anca boykot edebiliriz.
    kurtuluş savaşı için bir ortam oluşmadı henüz.
hesabın var mı? giriş yap