• ne demiştik, kendisi trajikomik olma yolunda hızla ilerlemektedir #119483750

    ben kendisinin yazıları artık eğlence amaçlı okuyor ve okudukça da zevke geliyorum. okumaya da devam edeceğim çünkü bu kıvranışları görmek çok keyifli. hazret bugün ilaçlarını almayı unuttuğu için harika bir tespitte bulunmuş, hemen kopyalayalım.

    "anket sonuçlarına fazlaca güvenim olduğunu söyleyemeyeceğim. iki bin, üç bin kişiden alınan cevaplarla milyonlarca kişinin oy kullandığı seçimin sonucunun görülebilir olduğunu düşünemiyorum."

    https://t24.com.tr/…elge/anketler-seni-soyler,29919

    işte budur. araştırma yöntemleri ve örnekleme teknikleri külliyatını bir çırpıda sildik attık. kendisine bekir ağırdır okumasını tavsiye etmiştim, şimdi şiddetle şart koşuyorum. bekir bey 23 haziran seçimlerinde oy kullanan yaklaşık 9 milyon kişinin sonucunu 3500 kişiye sorarak bildi. demek ki olabiliyormuş.

    bu entry'de kendisine tavsiyem, demans belirtilerinden ötürü acilen bir nörologa görünmesi. böyle giderse, hızla favori komedyenim olacak.
  • oxford'da kalburüstü yaşamına devam eden yüksek ihtimalle hiç de pişman olmayan burhan asaf belge'nin oğlu.
    milletin burjuva evladı gider arkeolog jeolog filozof falan olup dünyaya katkı sağlar bizde hasan cemal, murat belge falan oluyorlar*
  • ulysses'in türkçeye çevrilmemesi gerektiğini düşünüyormuş.

    metis çeviri dergisinin ilk sayısında çevrilmemiş eserlere ön söz yazılan bölüme konuk olan belge, ulysses hakkında şunları söylüyor:

    "ben türkiyeli bir çevirmen olarak ulysses'in kesinlikle türkçe'ye çevrilemeyeceğini, dahası, çevrilmesine gerek olmadığını söylüyorum."

    murat belge, çeviriye ek olarak filminin yapılmasının da mümkün olmadığını düşünür ancak yapılacak filmin zaten esere benzemeyeceği ve farklı bir şey olacağının ön kabulü, filmin yapılmasını olanaklı hale getirir.

    çevirinin olanaksızlığı gerekçesini joyce'un ingiliz edebiyatının tarihini üslup olarak parodileştirmesi, çok anlamlı bir dil tercihi ve bunlara ek olarak şu sebeplerle açıklar:
    "homeros'un odysseia'sı ile kurduğu paralelliklerle tarih içinde değinmeleri, kelt-irlanda kültürüne değinmeleri, çeşitli simgesellikleri vb. bütün bunlar da bir hayli uzak ve burada iyi bilinmeyen kültürel yapıların parçaları olarak ulysses'in türkiye'de anlaşılmasını güçleştiren ögeler. ama bunları ben çevirinin ana engelleri olarak görmüyorum. çevirinin ana engeli, ingilizce'yi joyce'un kullanış biçimi."

    bütün bu imkansızlıkların aynı zamanda joyce literatürünün büyümesinin sebebi olduğunu söylüyor murat belge. bu büyümeyi romanın anlam tabakaları keşfeden ve biyografik saptamalarda bulunan akademisyenlerle gerçekleştiğini belirtiyor.

    son olarak "gene de, hayatta hoş sürprizler, gerçekten hoş olabilir. yanılmış olmayı ben de isterdim." dediğini belirteyim. ve ulysses'in türkçe çevirisi hakkında görüşlerini de merak ediyorum. belki de bir başka yazısında bahsetmiştir...
  • "akp 2002’de seçimi kazanıp iktidara geldiğinde türkiye’de yarattığı çeşitli hoşnutsuzluklara rağmen kendine göre gelenekler, teamüller kurmuş bir devlet yapısı ve onun memurları vardı."

    https://mobile.twitter.com/…tus/1392387873945554945

    geçen de ismet inönü nazilere uzak durdu diye teşekkür etmişti.

    tanım: abant toplantılarında zarf toplayıcı
  • yetmez ama evet diyecek kadar öngörülü edebiyatçı. ben bile sonucun felaket yolculuğuna çıkacağını görmüşken, aydın dediklerimiz bu haldeydi.

    (bkz: desinler haçonun hançeri var)
  • bir kültür insanı, münevver.
    kendisiyle kitapları ve kitaplığı hakkında yapılmış güzel ve yepyeni bir söyleşiyi bırakıyorum buraya, ilgilisine.

    sahafta kitap karıştırırken aldığı bir kitabın hikayesini anlatmış röportajda, hoşuma gitti;
    "bir anekdot anlatayım. sahafta kitap karıştırıyorum; fitzgerald çevirisi "rubaiyat" çıktı karşıma. antika değil ama şık baskı. resimli filan. belli ki pahalı kitap. içinde bir ithaf yazılı: “a ma chére chantilly pour ses beaux quinze années”. imza nadia. kitap bende var, ama dayanamadım aldım, nadia'cık için."

    (bkz: bibliyofil konuşmaları)
  • fessiz üstad, geçmiş günahlarını örtbas etmek için yine takiyeci önderi takunyalı kolpacıdan öğrendiği "vallahi bilmiyordum, ilk defa duyuyorum" türü deli numaralarına başvurmuş:

    ~~~
    "...akp iktidarının mafya ile kurduğu ilişkiler ancak bu yakınlarda gözle görülür bir konu haline gelebildi. bu da sedat peker'in video yağmuruyla mümkün oldu. bahçeli-çakıcı türü dostluklar öteden beri biliniyordu ama akp'nin bu cinsten ilişkilerini örneğin ben bilmiyordum..."
    ~~~

    lan bırak bu yalanları süslü muro, fettoş sofralarının besili tosunu liboş uno.

    görsel

    sedat peker, senin taşeronu olduğun akepen için yurdun dört bir yanında, rize, sakarya, sivas, maraş, niğde, izmir, nevşehir, ankara ve istanbul’un birçok ilçesinde miting yaptı, akp'ye oy istedi, nasıl duymadın, nasıl bilmiyordun?

    sen ki akp'nin liberal yancılığını ve yetmez ama evet çığırtkanlığı yapmış birisin, her şeyden haberdardın da bir bunu mu kaçırdın?

    ilkçağa ait bir çöl heyulasından demokrasi beklemiş, sonra demokrasi treni üstlerine devrilince samos'a, paris'e, londra'ya topuklamış ki güya büyük tahlilciler, çok akıllı insanlardı bunlar.

    askeri vesayet kalkar kalkmaz, mazlum müslimleri ve organik liberalcikleri mağdur eden atatürkçülerin o faşist rejimi biter bitmez bir demokrasi cennetine dönüşen türkiye'mizi başta bediüzzaman murat belge, nilüfer göle ve sevan nişanyan'ın koşarak terk etmesi ve müdafii oldukları islamcıların akışına sırtlarını dönüp kapağı yurtdışına atmaları akıl alır gibi değil.

    siyasal islamcı yancısı, ilkesiz besili yalancılar. akıl dışı gerici karşı devrimi soluksuz destekleyen özgürlük düşmanları. faşist dinci güzellemesi yapan öngörüsüz yetmez ama evetçiler.

    hem darbe demokrasisinden kurtulmuşken, askeri vesayet bitmişken ve kelebekler kuşlar özgürce uçup balıklar coşkuyla yüzerken nereye gittiniz, gurbete nerelere kaçtınız özgürlüğün sınırsızca yaşandığı bu demokrasi beldesinden.

    dincileri, cemaat görünümlü organize suç örgütlerini yıllarca desteklediniz, artık yaşanamayacak hale gelen günümüz türkiye'sinin temeline harç taşıdınız, sonra yaratılmasında pay sahibi olduğunuz karanlıktan ürküp korkup kaçtınız.

    oluşumuna tam destek verdikleri islamcı cehennemini, bu faşizm ile savaşı göze alanlar ile baş başa bırakıp kaçan omurgasız liberal korkaklığı ve ihanetidir bunun adı.

    çok kutluyor, gün yüzü görmemenizi, acı ve vicdan azabı içinde ölmenizi diliyorum.
  • bazi insanlarin muthis derecede kin ve nefret besleyebildigi ve de bunu normallestirdikleri bir ulke bizimkisi.
    sorsan solcuyum derler bir de!! :(
hesabın var mı? giriş yap