• cal'ın efsane hocası demişler bir önceki entryde. öyleydi. vefat etmiş. nedeni yazmıyor. öyle genç ve hayat doluydu ki. çok özleyeceğim seni mutu.
    http://www.birgun.net/…ayatini-kaybetti-145960.html

    edit: kalp krizinden olduğu söyleniyor.
  • cenazesinin ereğli'den kalkacak olması, cok sevdiği ögrencilerini üzmüştür. mekanın cennet olsun, canım hocam.

    http://www.ereglionder.com.tr/…a-uzandi-h70414.html

    edit : yarın öğlen namazında ıstanbul'da da bir tören yapılacak, calmed mesajı almayanlar yesillendirebilir.
  • yarın saat 11.30'da cağaloğlu anadolu lisesi'nin önünden uğurlanacak, 13'de murat paşa camii'nde cenazesi kaldırılacak olan cağaloğlu anadolu lisesi'nin en sevilen hocasıdır. zamanında proje okullar sebebiyle sevdiği insanlardan alıkonulmuş bir kişidir.

    arkadaşlarının dediği gibi yıldızlar yoldaşı olsun!
  • anma ve cenaze programı calmedde ve kendi facebook sayfasında farklı yazılmış. hangisinin doğru olduğunu bilen yazarlar lütfen yesillendirsin. hangisi doğru anlayamıyorum.
  • onu anlatmaya kelimelerin yetmediği adamdır.

    sabahtan beri boğazım düğüm düğüm. daha geçen hafta" artık mutu'ya olan rakı sözümü de bir tutayım" derken hayatta hiçbir şeyi ertelememem gerektiğini öğreterek gitti canım hocam.

    senle ilk karşılaştığımda küçük olmaktan o kadar korkuyordum ki önce kendimden korkmamam gerektiğini öğretmiştin bana. ama herşeyden önce insan nasıldır onu öğrettin bana.

    yarın yanında olamayacağım karşı geldiğin lanet düzenler yüzünden. affet beni, geç kalmışlıklarım için, eksikleri anlatamadığım için, son kez sana veda edemeyeceğim için.

    kulağımda bıraktığın nazan öncel şarkılarınla ben hep dertleşeceğim seninle.
    gittiğin yerde kızlara boncuk dağıtmak yok!

    ışıklar içinde ol kocaman adam !
  • mustafa turgut on yaş büyük abimiz, on yaş küçük kardeşimiz gibiydi.

    mustafa turgut, rezervasyon yapandı.

    mustafa turgut, tek kadehle sarhoş olandı, anasondu.

    hocapaşa pidecisiydi.

    hacıbozanoğulları'nda çay içendi.

    çay doldururken elleri titreyendi.

    hasta öğrencileri için adaçayı getirendi.

    vicdandı.

    sırtımızı rahatça dayadığımızdı.

    sırdaştı.

    dikkatlice dinleyendi.

    tavsiye istenendi.

    insanlara hızlıca güvenendi.

    hayvanseverdi.

    kirasını ödemek yerine kedilerine baraka yapandı.

    hayattı.

    öğrenci sevgilisiydi.

    öğrencileriyle sayı oyunu oynayandı.

    sınıf defterinde ders konusuna "uzun eşek" yazabilendi.

    o kadar sevilirdi ki, diğer öğretmenler kıskanırdı.

    öğretmenlerin, olmak istediği öğretmendi.

    uğurlanırken göklere uçurulandı.

    ama edebiyat öğretmeni gibi değildi.

    edebiyatı, çok sevecek insan yetiştirendi.

    tek başına üniversiteydi.

    çok para ya da çok güç sahibi olmayı başarı saymazdı.

    başarı, çay kaşığının ucuna vurup bardağın içine sokmaktı.

    sigara külünü biriktirip masanın ucundaki kül tablasına basket atmayı başarı sayardı.

    eserleri öğrencileriydi, siyasi mücadelesiydi.

    sendikacıydı, devrimciydi.

    yanlışa dik dururdu.

    o sebeple hayatı çok zor oldu.

    ama bunu kimseye belli etmemeye çalışandı.

    kim zora düşse, yardımına koşandı.

    büyük adamdı.

    sürgüne gönderildi.

    günde 5 saat yol çilesi çekti, kalbi yetmedi, öldü...

    onu sürgüne yollayanlar öldürdü.

    biz ne kin, ne de öfke duyuyoruz.

    bu karanlığı mustafa öğretmen gibi sakinlikle karşılayıp, daha da güçleniyoruz.

    yetiştirdiği nesillerle aydınlığa yürüyoruz.

    mustafa turgut'un öğrencileri
  • öğrencilerinin ardından yazdığı mektup yürekleri sızlatmakla birlikte, ne mutlu ki ona devrimciliğin hakkını yaşamında da mesleğinde de vermiştir dedirtecek niteliktedir... --- `bakınız o mektup:` --- http://wp.me/p6kabg-1k4
    --- ohaberbu ---
  • öğretmenimdi...öğrencisiydim...

    yaptığım küçük fırlamalıkları öyle bir karşılardı ki, bir daha yapmaya utanırdım. hiç öyle "oğlum sessiz ol biraz, arkadaşlarını rahatsız ediyorsun" falan demezdi, ne yapardı hatırlamıyorum. ama yapamazdım onun dersinde fırlamalık. bir şeyi çözmüştü...

    45 dk'lık kocaman bir öğle tatilimiz vardı. bir keresinde 30 dk'sını benimle konuşarak geçirmişti. öyle standart bir sohbetten bahsediyorum. gidip öğretmenler odasında falan oturmamıştı. ben bir çıkayım sigara içeyim diyene kadar yanımda durmuştu.

    ne zaman günaydın hocam desem gülümserdi. o gülümsemeyi hiç unutmayacağım.

    aynı semtte otururduk. yolda görürdüm, coşardım.

    mezun oldum, pilav gününde yanıma o geldi. "ya sen hiç değişmemişsin." dedi. benim onun yanına gitmemi beklemedi, geldi ve omzuma dokundu. konuşmaya başladı.

    gezi parkı'ndaydım. yanıma oturdu. son günlerin kritiğini yaptı.

    gezi olaylarının üçüncü ya da dördüncü günü. istiklal caddesi'nde gördüm. bu farklı bir haraket, böylesini görmedim dedi. anlatmaya başladı. ağzımız açık dinledik. yanımdaki arkadaşım ne müthiş öğretmenin varmış dedi.

    iş yerinden çıktım. bir başka efsane öğretmen ibrahim kaya ile galata kulesi'nin önüneydi. bir bira içelim teklifinde bulundum.. ben, mutu, ibrahim hoca ve bir arkadaşım oturduk bira içip sohbet ettik.
    arkadaşım biz lise hayatı yaşamamışız dedi onlar yanımızdan ayrılırken.

    biz yaşamıştık. sonuna kadar yaşadık... cağaloğlu anadolu lisesi bir ekol okuldu. onu ekol yapan değerler vardı. mustafa turgut o değerlerden biri işte.

    mustafa turgut aslında soyut bir kavram. anlatması çok zor. naif, nazik, iyi niyetli, yenilikçi, devrimci, sabırlı, anlayışlı, yürekten, güvenilir, vefakar... yazdıkça yazıyor insan, bir şeyler de hep eksik kalıyor.

    az önce cenaze töreninden ofise geldim. boğazımda bir düğüm var. düşününce ışıklar parlıyor, sanırım gözlerim doluyor, kafamı çeviriyor, işime bakmaya çalışıyorum.

    bu duyguyu sana yaşatabilecek kaç öğretmen vardır?
  • insan güzeli.

    senin öğrencin olma şansı, onuru bir ömür yeter bana, vazgeçmeden, usanmadan yazmaya, mücadele etmeye ve yaşamaya. ve gülümsemeye. senin gibi.

    ah, kırmasalardı o güzel kalbini böyle...
  • cağaloğlu'nun efsane hocasıydı, caldaki arkadaşlarımız çok severdi bizde kendisini ordan tanıdık. şurada birkaç ay önce başka bir okula uğurlanırken dökülen gözyaşlarının değerini anlamını kimse bilmez. türkan saylan'nın da gidişini hatırlarsınız. bu insanlar bunları hak etmedi ve kimsede hakkını almıyor.
hesabın var mı? giriş yap