• gecenin kör şafağında, uykusunun ortasında insanın boğazı sıkılıyormuş gibi bir hisle yataktan kalkmasına neden olan rahatsızlık.
  • iğne deliğinden nefes almak.
  • hava değişimi, sıcak hava ve psikolojik etmenlerin tetiklediği ve çözümsüz kalan hastalık. pskilolojik olduğu zaman elden birşey gelmiyor, derin derin nefes almak için esneyip duruyor gudik gudik hareketler yapıp şekilden şekile giriyorsunuz. fakat elbet birgün o da geçiyor.
  • şimdi, son zamanlarda neden ben bu illete kafayı taktım, ya da bu illet bana taktı, diye düşünmekteyim. hani taşikardi meselesi hasıl olalı çok zaman oluyor, bir senedir de anksiyeteye bağladık bunu, eyvallah. peki son zamanlarda neden bu nefes darlığı meselesiyle uğraşıyorum yahu? durmadan okaliptüs özlü şekerlemeler tüketmek hiç hoşuma gitmiyor. hoş vikodin efektli house gibi hissediyorum kendimi, zırt pırt nefesim açılsın diye atıyorum ağzıma. ama hoş değil tabii nefes darlığı çekmek.

    sosyal güvenlik sistemine dahil olup primlerim yatmadığı için (ben diyeyim home-office çalışıyorum, siz deyin işsizsin) etraflıca bir sağlık tetkiki yaptıramadığım için el yordamı, internet bilgileri ve hastaneli amerikan dizileri sağlık sistemiyle durumumu yorumlamaya çalışıyorum, maruz görün.

    (bkz: geek yoksulluk)
  • her sabah servisi kaçırdığımı gördüğüm rüyamda, bu sabah iki durak kovaladım arabayı. öyle bir nefes nefese uyanmışım ki, hayatın/zamanın hızlandığını hissettirmiş bilinçaltıma.

    ayrıca saatin alarmının çaldığı o birkaç saniyede geçti bütün ömrüm gözümün önünden. o kadar çabuk.

    ve hastayken ölmek çok kolay. sağlıklı adam hayatı boşayamaz.
  • şu sıralar muzdarip olduğum durum. internetten araştırdığım kadarıyla panik atak olma yolunda ilerliyormuşum. hayır, doktora da gittim gece yarısı. insan bi yerinden kalkar, göğsümü felan dinler di mi? nefes alamıyorum diyorum, kalbim sıkışıyor. sorunlu zaten. stresli misin diyor. tamam stresliyim de, insan bi yerinden kalkar, dinler. sonra da tansiyona falan bakar. önce sakinleştirici yapıp sonra tansiyona bakmanın mantığını bilen varsa şahsıma izah etmesini bekliyorum. 15 dakika oksijeni de verdikten sonra daha iyi misin, hadi güle güle demek tedavi yöntemiyse ben almayayım canım. hadi bunları da geçtim, sen acil doktorusun da, insan bi yarın bence şu şu doktora görünmelisin falan der. noldu, iki gün geçti ben hala derin derin nefes almaya çalışıyorum. gece gece anneyle manitaya dikkat çekmeye çalışıyomuşuz izlenimi verdiğimle kaldım..
  • bir tür ayrılık sonrası sendromudur.
  • pulmoner emboli belirtisidir.
  • yaklaşık bir iki senedir falan var bende bu. böyle nefesi veriyorsunuz ya tamamen, sonra geri alasınız gelmiyor gibi, böyle alırken bir ağrı, bir yanma hissi gibi bir şey hissediyorsunuz, ve bu koşunca, yorulunca, merdiven çıkınca falan değil, daima olan bir şey, arada bir çarpıntı da eşlik ediyor. böyle yatakta oturup iki saat kendinizi dinliyorsunuz, halinize üzülüyorsunuz, böyle göğsünüzü şişire şişire nefes almaya çalışıyorsunuz falan, özellikle sabahları ve geceleri bir lanet gibi çöküyor üstünüze. kardiyolojide bir şey çıkmadı, dahiliyede yine temiz çıktım, yine de sigarayı bıraktım, aylar oldu geçmedi. hastalık hastası olucam bu gidişle, diyorum kendi kendime 'yok kesin bişey oldum, ciğer filminde gözükmeyen bir şey, yok kesin kanser oldum, ben galiba koah oldum' senaryolar yazıyorum boyuna. panik atak falan diyorlar, hiç kriz mriz geçirmişliğim de yok, öbür belirtileri de göstermiyorum gibi, bilmiyorum sözlük.
hesabın var mı? giriş yap