• yıllar önce okuduğum bir bilim dergisine göre sadece 1 nötron eklemeyle ömrü saniyeler düzeyine inen atıkmış.okuduğum dergiyse bilim ve teknikti yanılmıyorsamda 1999-2002 arası bir sayı olması lazım.
  • milyonlarca yıl sonrası için endişelenmeye gerek yok, 100 yıl içinde uzayın derinliklerine gönderilerek kurtulunacak atık.

    tabi pluton'u gezegenlikten men ettik, bir de üzerine uranyum mu göndercez diye endişe ediyorsanız, haklısınız.

    diğer taraftan cam, teneke ve plastik gibi maddelerin yok olması da yüzyıllar alıyor, bunların pek uzaya gönderileceğini de sanmıyorum. bence önce bunlara yönelmek lazım. bunları kullanan herkese duyurulur, çekin elinizi.
  • 100 yıl içinde uzayın derinliklerine değil de, güneş'e gönderilmesi daha mantıklı olabilir.
  • uzaya güvenli bir şekilde gönderilmesi düşünülebilir atık. roketle değil tabi işte güvenli bir şekilde. daha güzeli bazı işlemlerle içilebilir kıvama getirmek. ancak şu anki teknoloji buna müsade etmiyor. sanki ileri teknolojiyi biliyormuşum gibi. tabi ki de bilmiyorum.
  • nükleer maddelerin kullanıldığı güç santralleri ile tıp ve sanayideki faaliyetler esnasında ortaya çıkan madde veya yan ürünlerin tümü. özel koruma koşullarına uygun olarak nakledilip, sızdırmazlığı tam olan yerlerde depolanması gereken tehlikeli nükleer malzemelerdir.
  • yakında ülke olarak bu sorunla yüzleşeceğiz .
  • başka uk olmak üzere, avrupa ülkeleri bunları paketleyip, okyanus dibine bırakıyor.
    bildiğin denize atıyor. kanıtlanmış, etkili bir yöntem yok. deaktive edilmiş bir atık şu ana kadar yok.
    mikro plastiğinden tut nükleerine... aslında göremediğimiz neler var neler...
  • bizim için bir sorun teşkil etmeyen mesele.

    "nükleer atık" denen şey; çeşitli yan materyaller, reaktörlerin periyodik olarak değiştirilen kontrol çubukları, bu reaktörlerde en az 5 sene kullanılan yakıtlar ve bu yakıtların kullanıldıktan sonra soğutulmasında filan kullanıldığından kirlenen sudan ibaret. akkuyu'da bunların ekserisi, yer üzerindeki depolarda 20 ila 50 sene arasında bekletilmek suretiyle kendiliğinden radyoaktivitelerini yitirecek, risksiz atıklar. bunlar sadece muhafaza edilecek, kendi kendilerine zaten bertaraf oluyorlar. bir kısmı ise orta dereceli atık olup uygun şekillerde basınçla veya yüksek ısıyla elde bile taşınabilecek boyutlara indirilip radyasyon geçirmeyen şekillerde, muhafazalı kaplarda saklanabiliyor. diğer taraftan, akkuyu hep tam kapasite ile çalıştığında, yılda 30 ton kadar (8 metreküp hacminde) kullanılmış ve yüksek derecede tehlikeli nükleer atık ortaya çıkacak. bu da aslında çok cüz'î bir rakam. 60 yıl (akkuyu'nun kullanım ömrü) bu şekilde ürettiğiniz yakıtı kaplara döküp olimpik havuz ölçülerinde ve 10 metre derinliğinde bir havuzda dahi saklayabilirsiniz 60 yılın sonunda.

    en yüksek radyoaktiviteyi sağlayan kullanılmış nükleer yakıtlar, günümüzde artık pek çok ülkede var olan ileri teknolojik tesislerde birtakım işlemlerden geçirilerek, "hızlı üretken reaktörler" gibi özel bir tip nükleer reaktörlerde yeniden kullanılabiliyor. zira fisyon işlemi aslında muazzam derecede verimsiz bir enerji üretme şekli olup 5 sene yakıt olan kullanılan fisilin bile enerji potansiyelinin yüzde 90'undan fazlası halen devam ettiğinden, bunları en aşırı radyoaktif kirlenmeden arındırıp ikinci kez (reaktör tipine göre daha da fazla) kullanmak mümkündür. üretken reaktörler de kullandıkları yakıtın daha fazlasını üretebilen reaktörler, yani bu reaktörlerin "atık"ı da yine bazı ileri işlemlerden geçirilerek akkuyu gibi termal nükleer santraller için "yakıt" hâline geliyor. böylece elbette yine çok tehlikeli nükleer atık üretiliyor fakat bunlar arındırma tesislerinde iyice minimal hâle getirildiklerinden, artık daha kolay saklanabiliyor. üstelik, bu şekilde geri dönüşüm uyguladığımızda her sene ortaya çıkan nihai atık, çok daha azalacaktır. bunları da tutacak yer dünyada bolca mevcut.

    yakında bunlar da yer altındaki muhafazalı tesislere gömülecek. fakat meselâ abd'de nükleer atıkların yeniden kullanımı yasak olduğundan, devlet bunları ne gömüyor ne de yeniden kullanıyor. zira her ne kadar şu anda yasak olsa ileride bu yasak kalkarsa, çok büyük bir enerji potansiyeli olacağı düşünüldüğünden abd bu atıkları gömmüyor.

    işin tek sıkıntısı, dünyada uranyumu çıkarmak, onu zenginleştirmekten daha pahalı olduğu ve son 50 yılda bir sürü yeni uranyum madeni keşfi yapıldığı için yukarıda anlattığım üretken reaktörlerin ticarî hâle bir türlü gelememesi. diğer taraftan, kullanılmış yakıtı arıtmak, taşımak, bir daha kullanmak da git gide daha tehlikeli hâle gelen ve pahalılaşan bir süreç. fakat söz konusu reaktörler ticarîleştiği zaman, nükleer atıklardan korkulmaması gerektiği de ortada. bunları entegre hâle getirip kendi içinde sürekli bir temiz nükleer enerji üreten ve minimum atık üreten modellerin tasarımları dahi 30 yıldır elimizde. istenirse yapılır. yani, aslında dünyada teorik olarak bir nükleer atık sorunu yok. uzaya muzaya atmaya da gerek yok.

    bize gelirsek: akkuyu'da da kullanım ömrü olan 60 senede, bir spor salonunu dolduramayacak kadar "yüksek seviyeli radyoaktif atık" üretilecek; üretilen tüm atıkların bir kısmı preslenip tuğla boyutuna kadar preslenip küçültülecek, bazıları da kum ve cam ile filan karıştırılıp binlerce derece sıcaklıkta yeniden pişirilerek avuç içinde taşınabilir bir tür muhafazalı cam hâline getirilecek. bunlar ilk başta ülkemizde, yer üstü tesislerinde saklanacak, sonra rusya bunları kendi tesislerine taşıyacak. riskli mi, değil, çünkü rosatom'un yakıt sağlayıcısı iştiraki abd'ye bile uranyum filan satıyordu yaptırımlara kadar. yakıtı oraya nasıl taşıyorlarsa atıkları da rusya'ya öyle taşıyacaklar.

    en riskli ürün olan kullanılmış yakıt ise yine rusya tarafından rusya'ya götürülüp oradaki tesislerde işlenecek ve muhtemelen rusya'nın, şu an faal olan ender üretken reaktörlerden olan bn-800 reaktöründe yakıt olarak kullanacak. evet, ticarîleşmiş bir üretken reaktörümüz mevcut, kendisi de rusya'da ikamet ediyor.

    yani türkiye'de nükleer atık bulunmayacak. bir kısmı sadece geçici bir süre yerüstü depolarımızda bulunacak, hiçbir yere, toroslara filan gömülmeyecek.

    bilim31 tayfası her konuda bilimin ağzının içine bakar, fizik dedin mi aklını kaybedip çığlıklar atar da konu memleket hayrına, gerçekten bir halta yarayacak nükleer reaktör filan olunca o bilim31'cilikleri yitip gidiyor.
hesabın var mı? giriş yap