• anlayamıyorum, anlam veremiyorum.

    şeker portakalı 17 senedir benimle. ilk okuduğum roman.

    bir tek küfür öğrenmedim, bir tek pislik yok içinde.

    çok çok fakir ama yine de ayakta durup mutlu olmaya çalışan minik zeze'yi anlatıyor.

    bir kemalettin tuğcu kitabından daha optimist bir kitap.

    neresi müstehcen? ensest ilişki mi var? hırsızlık mı var?

    ya ben yazamıyorum, gerçekten sinirlerim bozuldu. sanki ben yazdım kitabı, o kadar sinirliyim.
  • ayni şeyleri söylemekten bıkalı uzun süre oluyor,birkaç yıldır şakirtlerle uğraşmıyorum,yakınlarında dahi bulunmuyorum,yolda görsem yolumu değiştiriyorum,benimle konuştuklarında benim için anında görünmez oluyorlar,yobaz ve faşist düşünen arkadaşlarımla bağlarımı kopardım,akp'ye oy vermiş kız arkdaşımdan ayrıldım....yani anlayacağınız faşist-yobaz-şakirt-cahil-beyinsiz yada siz ne ad verirseniz,bu gibi insanlara karşı ön yargıya sahibim ve bunu değiştirmeyi düşünmüyorum...neyse konudan saptım..konuya dönecek olursam

    bu olaya şaşırmadım kesinlikle ,son 8 yıldır türkiye'deki ilçe-il milli eğitim müdürleri sistemli bir şekilde değiştirildi ve beyinleri aynen kendileri gibi meslekleri saçama sapan insanlar başa getirildi. bu insanın 100 temel eserin varlığından bile habersiz olduğunu adım gibi biliyorum hatta hayatında "örümcek beyni kitabı" haricinde kitap dahi okumamıştır. kitap okuyan kıza orospu,erkeğe satanist-ataist diyeni bile biliyorum. (babam-annem-ablam-dedelerim -teyzelerim hepsi öğretmen bu ailenin gördüklerini kitaplaştırsam neler çıkar neler) sonuç olarak adamların işleri din-allah-peygamberden başka şey düşünemeyen cahil-cühela bir nesil yetiştirmek olduğu için dünya'da 100küsur dile çevrilmiş bir kitabı yasaklaması kaçınılmaz.

    haa o kitabı şikayet eden aileye gelirsek...işim yayıncılık olduğu için kitabı biliyorum hayır olmasa bile kitabı gri hücrelerinle okursan içindeki değeri görebilirsin. çocuğun tv yada kendi ailesinden öğrendiği küfürün binde biri bile yok daha doğrusu küfür yok. aile kitabı neresiyle okudu bilmiyorum ama kendi evlatlarına en büyük kötülüğü yapıyor.... neyse ben şakirtleri görmezden gelmeye devam edeyim azalarak bitsin hepsi

    zamanın gerisinden edit : yobaz dostlarım batacağı için bu entry'i zamanının ötesindekilere göndermezseniz küserim ona göre....
  • bu kitap, hep okutulmak istenir ama okunmaz. sonra bir gece yarısı evde bulursunuz, yaşınız artık 12-13 değil 20-22 idir, okursunuz, duygulanırsınız. büyüyünce okunması gereken bir kitaptır. çocukken hiç bir şey anlamazsınız. okumaya başlar. "bu ne yaa!" dersiniz. ama nostalji duygusu ve kaybettiğiniz aptal naiflik çıkacaktır karşınıza yıllar sonra, haberiniz yoktur.
  • şimdi bu şeker portakalı müstehcen bulunmuş malum e o zaman yetkililere seslenmek lazım :

    * pamuk prenses'le 7 cücenin aynı evde ne işi var? o evde neler oluyo?
    * hansel'le gretel yere ekmek parçaları atıyo nimet lan o!
    * rapunzel'in saçları niye açık? neden kızlarımıza eve erkek atmayı öğretiyo?
    * cin ali neden baldırı çıplak? onu da giydirin.
    * şirinler köyünde doğan bebek şirinin babası kim? şirin baba ne ayak?
    * heidi, peter'la dağlarda bi başına ne yapıyo? dedesi niye elma yanaklı, alkolik mi?

    güzel ülkemin her meselesi bitti bunlar sıkıntı yaratıyor.
  • meb'in 100 temel eser listesi içinde yer alan "şeker portakalı" kitabını derste ödev olarak okutan bir öğretmene kitabın "müstehcen" olduğu gerekçesiyle soruşturma açıldı.

    http://haber.sol.org.tr/…-sorusturmasi-haberi-65422
  • şu yaşıma kadar defalarca kez okuduğum kitaptır. hüznü daha güzel anlatabilen bir yazar tanımıyorum vasconcelos dışında. ilkokulda çocuk kalbi ile birlikte ısrarla okutulan kitap neden günümüzde sakıncalı bulundu anlamıyorum. içinde müstehcen bulunabilecek tek noktanın zeze'ye öğretilen bir şarkının içinde geçen "çırılçıplak bir kadın bedeni isterdim" cümlesi olduğunu sanıyorum.

    eli uçkurunda gezen adamlar kitabı okurken muhtemelen tereyağından kıl çeker gibi odaklanmıştır o cümleye.
    bu adamlar kafayı seksle bozmuş. bastırılmış arzularına gem vuramadıkları için çağırışım yapan her şeye aşırı tepkililer. tek çare hadım etmek kendilerini.

    diğer taraftan da kitabı okumamış bir sürü sosyal medya duyarlısının çılgınlar gibi kitaptan alıntı yaparak nemalanması da çok komik.

    güneşi uyandıralım şeker portakalının devamıdır. çok daha hüzünlü bir hikayedir. mutlaka ve mutlaka o da okunmalı. 3. kitap ise delifişek

    mutlaka okuyun, çocuklarınıza da okutturun. birileri yasakladığı için değil, hüznün böyle şiirsel bir dille nasıl anlatılabildiğine şahit olabilmek için, vasconcelos gibi büyük bir yazarı tanıyabilmek için, zeze'nin hüznünün sizin hüznünüz olması için. sarı sıcak, kurak bir iklimi anlayabilmek için.

    çünkü kaçınızın kalbinde şarkı söyleyen bir kuş var ki?
  • bir kitap. 13-14 yaslarinda okudugum ve bir gece 2 gibi bitirip yaklasip sabah kadar ağladığım, annemlerin yapma canim yapma arkadasim modunda panik olduklari teskin edici mi versek ne yapsak moduna girmelerine neden olan kitaptir. aglamaktan bogazlarim sismisti hic unutmam.`*
  • vasconcelos'un zeze uclemesinden birincisidir. seker portakali karakterimiz zeze'nin cocuklugunu, gunesi uyandiralim ergenlik cagini, delifisek de delikanlilik donemini anlatir. seker portakali magic realistic tarziyla, bir cocugun gozunden gercegi, hayalleri, umutlari, huzunleri ve her turlu duygusuyla cocukluk yillarini masalsi bir sekilde anlatmistir. zeze cok fazla arkadasi olmadigi icin evlerinin arka bahcesindeki seker portakaliyla arkadaslik kurar. agac, onun en yakin arkadasi olur. okuyucuya cocukken yalniz hissettigi zamanlarda oyuncaklarindan hayali arkadaslar yapip, onlarla konusup, onlari da konusturdugu gunleri hatirlatir. zeze cocukluk caginin masumiyetini, hayalciligini, dunyayi ve hayatla ilgili hicbir seyi kavrayamamis, kafasi karismisligini temsil eder. bu kitap yalnizligi kendi yarattigi hayal dunyasiyla yenmis bir cocugun hikayesine okuyucuyu davet eder.
  • çocuk kalbi,leo buscaglia tipi kitaplarla karşılaştırmanın saygısızlık olduğunu düşündüğüm ,kitaplıkta onlarla yan yana bile koymayacağım ilkokuldan beri durup durup okuduğum bi de ağladığım kitap.bir kere gerçek olaylardır anlatılanlar ve karşılaştırılan kitaplar gibi "akıllı olun ,herkesi sevin,dürüstlük nimettir" geyikleri yapmadan ,mesaj vermeden sevgiyi göze soka soka anlatır.vasconcelos beyefendi ,devam kitapları bunun gibi etkili olmasa da ,sırf bu anıları bu kadar net hatırlayıp,bu kadar güzel anlattığı ve bu kadar sevimli bir velet olduğu için benim gönlümde sevgiyi ,saygıyı haketmiş bir yazardır ,hatta ilk yazardır. sonuç olarak diyorum ki;olsaydı bizim de bir portugamız,portugamızı kıskanan bir xururucamız ,böyle mi olurdu bu hayat be.feci kederlendim*
  • vasconcelos'un 2 günde yazdığı ama 20 yıldan fazla yüreğinde taşıdığını söylediği çocuk romanı.
hesabın var mı? giriş yap