32782 entry daha
  • dünyada en çok çocuk doğuran kadının yaşamı boyunca 69 çocuk doğurduğunu biliyor muydunuz?

    zaten bu rekoru günümüze kadar kıran başka biri de olmamış. zaten kırılması da imkansız gibi bir şey. kadının ismini bilmiyoruz çünkü olay 1707 ile 1782 yılları arasında rusya'da geçiyor ve tahmin edersiniz ki o zamanlarda bir kadının bu konuda ünlü olması pek hoş karşılanmazdı; o yüzden çiftin bu üstün çocuk yapma yeteneğinin ününü kocası feodor vassilyev günümüze kadar taşımış. o kadar çocuğu nasıl besledikleri de ayrı bir tartışma konusu.

    on altı ikiz, yedi üçüz ve dört dördüz doğurdu; yani her doğumda bir çocuk doğuranlarla alay edercesine bu kadın yaşamı boyunca hiç tek çocuk doğumu yapmamış. şaşırtıcı bir şekilde, bu çocuklarının 67'si bebeklik döneminde hayatta kalmayı başardı ve bu, zamanın şartları göz önünde bulundurulursa inanılmaz bir oran! kadının göğüsleri için aynı şeyi söyleyebilir miyiz, orası muamma. *

    işin ilginç tarafı, bu kadın, feodor vassilyev'in ilk karısıymış. görünüşe göre sonra tekrardan evlenmiş. çift eşlilik o zamanlar rusya'da uygulanan bir gelenek değildi, dolayısıyla aynı anda sadece bu kadınla evli olduğunu düşünebiliriz. heralde adam evden dışarı hava almaya çıktığında karısının gebe olmadığı zamanları kendisine hakaret olarak algılamış. 69 çocuktan hayatta kalan 67'sinin isimlerinin hepsini ezberlediğini de söylemek zor. sizi bilmem ama biz 3 kardeşiz, bazen annem diğer bütün kardeşlerimin isimlerini sayar sonra "aman" deyip doğru ismi, yani adımı söyler. 3 kardeşte böyle karışıklıklar olabiliyorsa bu ailedeki karışıklığı siz düşünün. *

    olayın büyüklüğü aslında bu çiftin günümüze etkilerini düşündüğümüzde daha belirgin oluyor. hayatta kalan 67 çocuğun her biri en az 2 çocuk yapmış olsa ve bir nesil arasında ortalama 25 yıl olduğunu düşünürsek bu çiftin şu anda yaklaşık 90 bin torunu var!

    kaynak: wikipedia
  • sebzenin botanikle ilgili değil mutfakla ilgili bir terim olması.
    bilimsel olarak sebze diye bir sınıf yok. bitkinin ya çiçeğini, ya yaprağını ya da kökünü yiyoruz. bitkinin yumurtalıklarına meyve derken, geri kalanına sebze diyoruz.
  • israil arap değildir.temelde akraba halklar ve nuh'un oğlu sam'in soyu sami ırkından gelirler ancak ibrahim'in yine sam soyundan olan karısı sarah'tan doğan oğlu ishak yahudi soyunu,etiyopya kökenli hagar'dan olan ismail arap soyunu oluşturur.anne farkı var arada. yani ortak baba ibrahim'den geliyorlar ama taban tabana zıtlaşmış iki halka dönüşmüşlerdir.ismail'in büyümesine kadar ibranice konuşulurken ismail erişkin olduktan sonra ismail soyunda arapça oluşmuş ve konuşulmuştur denmekte.

    kaynak ve ek bilgi olarak not : soy olarak 'tanah' yahudi tarihini tevrat ve zebur'u kapsayarak verir.eski ahit'te de isa'nın doğumundan önce yahudi peygamberleri ve soy ağacı hakkında bilgiler verilir.ishak soyu için bunlar,daha az detaylı olsa da ismail soyu için de kuran taramaları ismail soyu için bazı bilgiler eksik zira ishak soyu kadar yeterli bilgiye ve kişiye ulaşamayız maalesef.semavi dinler tarihi kitapları da bundan sonraki okumalarda yardımcı olur.
  • ıstakozlar da doğadaki birçok tür gibi çiftleşme öncesi dişisi için rakipleriyle ölümcül bir kavgaya girer. fakat bu " ölümcül" kavga kaybeden ıstakozun sadece olay yerinde ölmesi anlamına gelmez.
    ıstakozlar bir dişi için kavga ettiklerinde, kazanan ıstakoz; daha cesaretli, girişken, güçlü - kabarık olmasını sağlayan birtakım hormonlar salgılar. kaybeden tarafsa, dişiyi ve dolayısıyla çiftleşme şansını kaybettiği için daha korkak, çekingen hissetmeye başlar. yenildiği için güç veren hormonlar onda salgılanmamıştır, dolayısıyla güçsüzleşir.
    böylelikle ; güçsüz çekingen ve korkak olan ıstakoz zor da olsa giriştiği her kavgada yeniden bir yenilgi alır ve biraz daha düşer. bu durum rakipleri ve dişiler tarafından hissedilir, kendi toplumundan dışlanır. kendine güvensizleşen loser ıstakoz kendi türü tarafından göz ardı edilir. artık savaşacak 'rakibi' bile kalmadığında, onu gözüne kestiren erkek bir ıstakozun saldırısı sonucu kısaca doğal seçilimle ölür.

    burda önemli iki nokta var bence. birincisi ;ıstakoz tek bir yenilgi yüzünden ölmedi. ilk yenilgisinden sonra art arda rakip seçiminde yaptığı hatalar, - kendinden daha güçlü ıstakozlarla savaşmaya çalışmasından dolayı vücudunun art arda her yenilgide salgıladığı hormonlar-
    ve kendine güvensizliği yüzünden öldü.

    bu yazıyı youtube'da denk geldiğimiz saçma sapan motivasyon/terapi seanslarına çevirmek istemiyorum. ama okuduğumda ;içine kapanan, çekingen bir canlı, bir ıstakoz olsa da kendi toplumunda dışlanıyor. ve bir kez olsun kendine güvenini yitiren ve bunu dış dünyaya belli eden o canlının artık onlarca düşmanı oluyor onu ringden atmak isteyen, diye düşündüm.

    kısacası tabiat zayıfı da zayıf görüneni de kabul etmiyor sözlük.

    not: yazıyı popular science'de okudum diye hatırlıyorum, şuan yazıyı bulamadım. bulduğumda editleyeceğim.
8992 entry daha
hesabın var mı? giriş yap