• selanik şehrinin ismini büyük iskender'in kız kardeşi thessaloniki'den alması yakışır atamın şehrine.
  • bilgisayarlarda üretilen rastgele sayıların aslında gerçekten de rastgele olmaması.

    random number generator özellikle yazılımcıların programlama dillerinde sıklıkla kullandığı, günlük kullanıcının da farkında olmasa da birçok alanda karşısına çıkan bir mekanizmadır.

    örneğin bilgisayardan rastgele bir sayı istediğimizde, mesela online kumar oynarken bir zar attığımızda karşımıza rastgele gibi duran bir sonuç gelir.

    gerçekte ise olan biten rastgele değildir. çünkü bilgisayar sistemleri siz ona bir şey öğretmediğiniz sürece yeni doğmuş bir bebek gibi davranır. ve insan yapımı bir cihaz temelde kendi kararlarını veremez. bu sorunu çözmek için rastgele veriler üretmeye çalıştığımızda birtakım adımlar izlenir ve bize rastgele gibi görünen sonuçlar ortaya çıkar.

    random sayı üretme mekanizması en basit haliyle , işlemcinin milisaniyeler düzeyinde zamanı ölçmesi ve o andaki değeri bize rastgele bir değermiş gibi vermesiyle gerçekleşir. bu veriler dışardan tahmin edilemeyecek düzeyde olsa da tam anlamıyla rastgele olduğunu söyleyemeyiz.

    eğer random sayı üretme mekanizmasından insan müdahalesini mümkün oldukça kaldırmak ve daha öngörülemez veriler üretmek istiyorsak bazı yollara başvurabiliriz. mesela random veri üretmek istediğimiz işlemcinin dışarıdan ölçme cihazları ile öngörülemez veriler elde etmesi ve her seferinde farklı olan bu verileri yorumlayarak random değerler üretmesini sağlayabiliriz. örneğin bir transistör üzerindeki akım değişimlerini ölçebilir ve sürekli değişim halinde olan bu değere göre insan müdahalesinden oldukça uzak random veriler üretebiliriz.

    konu hakkında daha detaylı bilgi için: rastgele sayı nasıl üretilir? gerçekten rastgele bir sayı üretebilir miyiz?
  • tsubasa'nin her ulkede ayri bir isimle gosterilmesi. ornegin arabistanda (arap ulkelerinde)captain majid olarak gosterilmis. elin arabina nasil bilmiyorsun lan iste tsubasa ehehe yapmanin anlamsizligi ve caresizligi. majid desen adam anlayacak siritacak belki. nasil bir yerellestirne uygulamasidir anlamadim. bana kalirsa tsubasayi her ulkede ayri yerellestirmeye tabi tutarak tsubasa hayranlarinin birbirlerinin dillerini anlamayacagi sovyet ekolu bir yabancilastirma calismasi yapmislar. boyle olmasa tsubasa ortak degeri uzerinden islam birligi veya asya turk birligi kurulabilirdi. iste bunlarin hepsi buyuk resim.

    tam sirali arapça liste
  • daha önce yazıldı mı bilmiyorum ancak arabanızın kilidini uzaktan kumandasıyla açmak veya kapamak istediğinizde kumandanın çalışma mesafesini anahtarı kafanıza dayayarak arttırabilirsiniz.

    evet ilk duyduğumda bana da enteresan gelmişti, ancak yararlı olması açısından bir videoyu şöyle bırakayım. olaya kısaca "beyin dalgasıyla araba kilitleme" deniyor. tabii ki bunun beyin dalgasıyla hiçbir alakası yok*. nedeni basitçe kafamızın içinde su bulunması.

    kısaca açıklamak gerekirse kumandanızın ürettiği elektromanyetik dalgayı suyun içinden geçirdiğinizde, suyun içindeki proton ve elektronlar karşılıklı hareket ederek enerji yayarlar. bu noktada videoda göreceğiniz tatlı amcanın (prof. roger bowley) 3:30 civarında açıkladığı üzere, kafanın üstüne koyulan bir miktar su ile kumandanın mesafesi daha fazla arttırılabilmekte. bunun nedeni de kumandanın ürettiği dalganın boyu (bölgeden bölgeye değişmekle birlikte 433.920 mhz kabul edelim) yaklaşık 70 cm olduğu için, kafanıza dayadığınız kumandanın yaydığı dalgayla sudaki hareketten gelen dalga yaklaşık aynı fazda olacak ve birbirlerine eklenerek arabaya ulaşmaya yeteceklerdir. eğer yarı dalga boyu öteden eklenselerdi, tam olarak birbirlerine zıt fazda olacaklarından etkilerini sönümleyeceklerdi.

    entryi de "do the damned experiment; find out what is reality" diyerek noktalayalım.
  • “sanal paralar gerçek mağduriyetler yapar/yapıyor/yapacak...”

    (bkz: çiftlik bank)
  • japon yokai (doğa üstü varlık) efsaneleri hayal gücünüzün ikiye katlanmasına sebep olmaktadır.

    kuchisake onna (yarık ağızlı kadın) da bu doğa üstü varlıklardan biridir. vahşice öldürülenlerin, istismara uğramış eşlerin ve işkence görmüş esirlerin yansıması olduğu düşünülmektedir.

    kocası tarafından ağzı makasla kesilerek sakat bırakılan ve dünyaya intikam almak için geri dönen bir kadındır.

    görsel

    ismini yüzünde kulaktan kulağa sırıtan derin, kanlı yarıktan alır. geceleri sokaklarda yalnız dolananlara görünür, yaralı ve kanlı ağzını bir kumaş maske, yelpaze veya mendille kapatır.

    kuchisake onna'nın görünüşünün kime göründüğüne göre değiştiği ancak genellikle 20-30 yaşlarında bir kadın olarak ortaya çıktığı söylenir.

    karanlıkta kurbanlarına gizlice yaklaşır ve onlara “güzel miyim?” (watashi, kirei?) diye sorar.

    kurban “hayır” diye cevaplarsa onu makasla öldürür. “evet” derse maskesini çıkarır ve kırmızı, kan damlayan, grotesk ağzı ortaya çıkar.

    tüyler ürpertici bir sesle “hala güzel miyim” (kore demo?) diye sorar. kurbanı hayır cevabını verirse veya dehşet içinde çığlık atarsa onu ikiye bölerek (parçalayarak) katleder. eğer kurban tekrar evet cevabı verirse kendi yarasını taklit ederek onu kulaktan kulağa keser ve kendisine benzetir.

    edo dönemi’nde yaşanan birçok kuchisake onna saldırısının, onun taklidini yapan genç erkekler tarafından yapıldığı savunulmuştur. 20. yüzyılda ise bu saldırılardan hayaletler ve seri katiller sorumlu tutulmuş ve bu düşünce toplu histeriye sebep olmuştur. bunun üzerine japonya’da kuchisake onna vakası patlaması yaşanmıştır.

    yıllar geçtikçe, zeki gençler hızlı ve kafa karıştırıcı cevaplar vererek, para ya da şeker atarak kuchisake onna'yı zekice alt ettiklerini iddia etmeye, bunların kuchisake onna'nın gazabından kaçmak ve gecenin karanlığında gözlerden kaybolmak için yeterince zaman kazandırdığını iddia etmeye başlamıştır.

    kaynak: 1 - 2 - 3
  • saye kelimesinin kökeni farsça'dır ve gölge anlamına gelir. yani 'senin sayende' dediğimizde senin gölgende anlamı oluyor. çok hoş bir anlamı yok mu :)
  • jokerin joke kelimesinden gelmesinden ufku iki katına çıkanlar, pokerle nirvanaya ulaşabilir.
  • soyadlarının ilk harfleri alfabede birbirine daha yakın olan insanların daha iyi anlaşması. michigan üniversitesinden mady segal'in 1974'te yaptığı bir araştırmaya dayanıyor olay. segal, insanların kiminle arkadaşlık kurmaya daha yatkın olduğunu araştırmak için maryland polis akademisi öğrencilerinden oluşan bir sınıf belirliyor.

    önceden birbirini tanımayan sınıf beraber altı haftalık bir eğitim almış. araştırma sınıfının tamamı erkek ve büyük çoğunluğu beyaz protestan. gelir durumları, medeni halleri ve yaşları çeşit çeşit 44 öğrenci var. altı hafta sonunda her birine sınıfta yakın oldukları üç arkadaşlarının adları soruluyor.

    44 kişiden 30'u en az bir yakın arkadaşının ismini söylemiş. (geri kalan 14'e ben de üzüldüm evet) cevaplarda büyük bir etken olan oda ve sınıftaki oturma yerlerinin yakınlığı da göz önünde bulundurulmuş. ve toplamda kurulan 65 arkadaşlıktan 29'unda seçilen arkadaşın soyadının seçenin soyadıyla aynı harfle, alfabedeki bir önceki harfle ya da bir sonraki harfle başladığı tespit edilmiş.

    yani öğrencilerin yarıya yakını, sınıfta kendilerine eşit uzaklıkta bulunan yabancıların arasında bir seçim yapmaları gerektiğinde kendine arkadaş olarak soyadı kendi soyadının baş harfiyle ya da o harfe en yakın iki harfle başlayan kişiyi seçme eğiliminde olmuş.

    okuyunca şöyle bi düşündüm. en yakın arkadaşımın soyadının ilk iki harfiyle benimkinin ilk iki harfi aynı. ve bu herifle tanıştığımızda 50 kişinin arasında hiç bir yakınlığımız yoktu. epey garip bi olay.
  • iki katına çıkarmasa da eğlendiren bir bir bilgi:

    bir arabanın anahtarı arabanın kendisinden daha fazla yol yapar.
hesabın var mı? giriş yap