• hayatın tamamen bir kaostan oluşması.
    denge denen şeyin güç/para/hüküm sahibi insanların diğerlerini manüpile etmek için uydurmuş olması.
    sahip olduğumuz kısa zamanı bu kaos ortamında "birilerinin" istediği şekilde yaşamak zorunda olmamız.
    koşulsuz eşitliğe ve tam paylaşıma sahip olduğumuz zaman bu kaos içerisinde en konforlu halde vaktimizi doldurup toprağa karışıp gitme imkanına erişeceğimiz.

    (bkz: tek yol anarşizm)
  • 1993&1994 ve 2021&2022 ekonomik krizleri;

    1990'lı yıllarda kamu harcamaları popülist kararlarla çok hızlı artmış, devlet kamu bankalarından borç kullanıp büyük ölçüde borçlanmıştı.
    hazine, 1993 yılında borçlanma ihalelerinde giderek daha az borçlanıyor, ihale faizlerini daha düşük bir yerden kesmeye başlıyordu.

    1991-1993 yıllarında ekonomiden sorumlu bakan olan tansu çiller, piyasada likidite bırakarak genel faizlerin aşağı çekilebileceğini düşünüyordu. az borçlanma hazine’nin bütçe gelir gider dengesi ile değil, merkez bankası’ndan kullandığı avansla oluyordu. hazine’nin piyasada bıraktığı likidite, merkez bankası tarafından çekiliyordu. ancak, merkez bankası’nın ne elindeki kâğıt miktarı, ne de döviz varlıkları bu kadar likidite ile başa çıkmaya yeterli değildi.

    eski cumhurbaşkanı turgut özal'ın hayatını kaybetmesinin ardından yerine süleyman demirel'in seçilmesiyle, tansu çiller 25 haziran 1993 yılında başbakanlık koltuğuna oturdu.
    bu dönemde hem bütçe hem cari açık çok yüksekti. çiller, ekonomik kurumların tümünü kendine bağlayarak kamunun borç yükünü, yüklü faiz ödemelerini azaltmak için faizleri düşürmeye kilitlendi.
    ancak bunu zorla yapmaya çalıştı.
    merkez bankası ve bankalara zorla faiz indirtemeyincede, makro istikrar sağlayacak önlemler yerine, emirle faiz düşürmeye kalktı. hazine'nin borçlanma ihalelerini faiz yüksek gerekçesiyle iptal etti.
    borçlanamayınca "telekom'un t'si" denilen telefon hizmetlerini özelleştirmek istedi, ancak bu girişim anayasa mahkemesi'nden geri döndü.

    çiller sadece muhalefetten değil, kendi partisinden gelen uyarılara da aldırmadan ısrar ve inatla faizleri düşürmeye çalışıyordu.
    daha düşük faiz dikte etme ısrarı kısa süre içerisinde ihale iptallerine dönüştü;
    1993 yılı kasım ayında 5 ihalenin 2’si, aralık ayında da 4 ihalenin 2’si iptal edildi.
    kasım ayından sonra iş değişti; bu defa elinde bol likidite bulunan bankalar dövize yönelmeye başladılar.
    işin daha dramatik tarafı; kur patlamasın diye piyasadaki bol likiditeyi çeken merkez bankası, hazine’nin bu faiz inadını bırakmasını isterken, çiller, merkez bankası’na başbakanlık müsteşarı imzalı bir yazı yolluyordu; "açık piyasa işlemleri yapmayın! yani likiditeyi çekmeyin!"

    çiller'in ekonomi yönetimi, hazine'nin merkez bankası'ndan kısa vadeli avans kullanımına, yani para basmaya hız verdi.
    bunun üzerine türkiye'den çok ciddi sermaye çıkışı yaşanırken, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları not düşürdü. sermaye çıkışıyla birlikte ocak 1994'te dolar bir günde % 14 değer kazandı. ocak ile ekonomik bir dizi önlemin alındığı nisan ayları arasında lira, dolar karşısında % 160'ın üzerinde değer kaybetti.

    hazine, tahvil ve bono satışı yapabilmek için alıcı bulamıyordu. ocak-nisan arası dönemde yapılan 20 hazine ihalesinin 6’sı teklif gelmediği için iptal edildi.
    çiller’in atadığı merkez bankası başkanı olan bülent gültekin istifa etti.

    çiller, 5 nisan 1994 tarihinde bir ekonomik önlem paketi açıkladı. bu kararlar kapsamında lirada devalüasyona gidilirken, başka tekel ürünleri ve akaryakıt olmak üzere vergi oranlarında çok ciddi artışlar yapıldı.
    türkiye, mayıs 1994'te uluslararası para fonu (imf) ile 14 aylık bir stand-by anlaşması imzalamak zorunda kaldı ki, eğer çiller zorunlu olduğu için ımf'le anlaşamasaydı; 1994 krizinin kurlarda, faizde ve enflasyondaki sonucu çok daha yüksek oranlara çıkabilirdi.

    5 nisan 1994 kararları sonrasında, hazine bunu kırabilmek için 3 aylık halka arz yaparak % 406 şok faiz teklif etmek zorunda kaldı. başbakan tansu çiller, % 80 seviyesindeki faizi 3-5 puan aşağı bastırmak isterken, % 400 faize razı gelmek zorunda kalmıştı.
    geride de üç banka batmıştı.
    kemer sıkma önlemleri ile yürürlüğe konulan kararlar ile krizin bir bölüm bedeli ‘net aktif vergisi’ ile şirketlere fatura edildi. faizler haziran sonuna kadar % 300’de seyrederken, aradaki çok kısa dönemler dışında 1999’a kadar % 100’ün altına inmedi.

    devalüasyon öncesinde abd doları'na yatırım yapanlar da büyük rant sağlamış oldu. yaşanan durgunluk birçok firmayı ya küçülttü ya da iflas ettirdi.

    çiller, ekonomi profesörü olarak girdiği siyasette en büyük ekonomi dersini alırken, faiz indirme inadıyla türkiye’ye de çok ağır bir bedel ödetti.
    4 nisan 1994 ekonomik krizinin ardından 1995 seçimlerinde partisinin oyu %27'den %18'e indi.
    cumhuriyet tarihinde ilk kez hiper enflasyonu yaşadığımız bu kriz sonucunda merkez sağ seçmen aşırı sağa yöneldi ve islamcı milli görüş hareketi ilk kez 1995 genel seçimlerinde birinci parti çıktı.

    çiller'in ısrarla faizleri düşürmek istemesinin sonucunda; 1993’te yıllık ortalama %71 olan enflasyon, 1994’te %125'lik rekor seviyeye yükselmiş, hazine, borçlanmasında kaybolan talebi yeniden oluşturmak, kamu maliyesini toparlayabilmek için süper bono ihraç etmek zorunda kalmıştır. (3 ay vadeli ve %50 net dönem faizli bu bononun yıllık bileşik getirisi türkiye iç borçlanma tarihinin rekorudur; %406 )
    haziran 1993'den nisan 1994'e kadar geçen 10 aylık süreçte, 10 bin liradan 40 bin liraya fırlayan dolar kuru, faizlerin tekrar arttırılması ve imf ile anlaşma yapılması üzerine düşüşe geçmiş, yaklaşık 1 sene boyunca da 40 bin liranın altında seyretmiştir.

    geçtiğimiz yıl merkez bankası, faiz indirmeye başlamadan önce eylül 2021'de tcmb faizi %19, enflasyon %19 iken, mart 2022'de tcmb faizi %14'e kadar düşürmesine rağmen enflasyon %54'e yükselmiş, hazine, borçlanmasında kaybolan talebi yeniden oluşturmak, kamu maliyesini toparlayabilmek için kur korumalı mevduat hesapları uygulamasını çıkarmak zorunda kalmıştır.
    faizin düşürülmeye başlandığı eylül 2021'den bugüne kadar olan süreçte de, alınan önlemlere rağmen döviz kurlarında istenen istikrar sağlanamamıştır...

    (**)türkiye istatistik kurumu verileri
    https://tr.m.wikipedia.org/wiki/5_nisan_kararları
    https://www.google.com/…1-olacak-m%c4%b1/a-59858509
    https://tr.m.wikipedia.org/…ki/türkiye'de_enflasyon
  • (bkz: yol çekiyordun cebrayıl'a)

    ilham aliyev'in paşinyan'a azerbaycan - ermanistan savaşındaki galibiyeti sonrası söylediği bu lafı;

    bugüne kadar azrail'e gider yapıyordun, cebrail'e atar yapıyordun diye yorumluyordum.

    esas denilmek istenilen azerbaycan'da bi bölge olan cebrayıl'ı almak ve yol yapmak isteyen paşinyan'a ayar vermekmiş.

    bugünki aydınlanmamız olsun bu da.
  • (bkz: sanal çapa)

    çapa atılamayan durumlarda küçücük bir 12v pil, motor ve minnak bir pervane vasıtasıyla gps verisinden yararlanarak küçük müdahalelerle tekneyi olduğu yerde sabit tutan müthiş bir ürün.

    görür görmez "lan tabi ya, çok mantıklı" tepkisini verdirtti.
  • din olgusuna bir de böyle (görsel) bakınca, açıkçası insanın ufkunda bir genişleme hissedilmiyor değil.

    görsel
  • f1 araçlarının motor hacmi 1.6 ürettiği güç 700-800 hp civarında tabi arkada alengirli bir teknoloji var.
  • yağsız yemek pişirmeye yarayan airfryer denen aletler. piyasada 1500-4000 tl arasında bulunabiliyor.

    https://youtu.be/fi_qry4aosc

    malum yağ fiyatları bir spekülasyon sonucu arttı.
  • yürüyerek 1000 dolares kazandıran bu uygulamayı günlük 5-6 bin adım atanlara şiddetle öneriyorum.

    uygulama linki: https://swcapp.com/i/ilkervergl

    en güncel video: https://youtu.be/ypn2nix9mcq yeni paylaşıldı.
    https://www.youtube.com/watch?v=64uohsnpusa - uygulama anlatımı
    https://youtu.be/atygbv1qeww - detaylı anlatım
  • denizkabukları 4000 yıl boyunca afrika'da para yerine kullanılmış.

    ufku iki katına çıkarmasada şöyle bi perdeyi aralatır.
  • kadın kılığında hekim olmak.

    kadının çığlığına koştu agnodice. kaybedecek zamanı yoktu. hayatın çürümüşlüğü henüz tenine dahi değmemiş bir bebek ve gözlerinde ölümü taşıyan annesi için her an kıymetliydi. kadın, tedaviyi ısrarla reddediyordu mahcubiyetinden ötürü. tıpkı diğer antik yunan kadınları gibi. ama bilmediği bir şey vardı. erkek sandığı agnodice kadındı aslında.

    o sırada agnodice, kendisini keskin bir ikilemin ortasında hissetmiş olmalı. iskenderiye’de ünlü doktor herophilus’tan (ölüm mö 280) yine erkek kılığına girmeyi başararak aldığı değerli tıp eğitimini kadınlara yardım etmek amacıyla okumuştu belli ki. cinsiyetini hiç tanımadığı bu kadıncağıza söylerse acaba bütün emekleri boşa mı gidecekti? erkek rolü yapmaya devam ederse… peki ya bebek ve annesi? onları ölümün kucağına bırakabilecek miydi?

    agnodice kararını verdi ve kadın olduğunu söyledi. sancıdan kıvranan kadın tedaviye izin verdi ve bebeğiyle beraber kurtuldu.

    haber yayıldı. kadın olduğu haberi değil. kusursuzca doğum yaptırabildiği ve kadın hastalıklarıyla ilgilenebildiği haberi. üstelik doğum sırasında ya da kadın hastalıkları yüzünden pek çok kadının kaybedildiği atina’da.

    yine de mahkemeden kurtulamadı. hem daha iyi ilişkiler kuruyordu hastalarıyla hem de tedavisi işe yaramaz ise ücret almıyordu. bu durum erkek doktorların zoruna gitti ve erkek olduğunu düşündükleri agnodice’yi ‘kadınları baştan çıkarıyor’ diye suçladılar.

    agnodice, kadın olarak tıp mesleğini icra ettiği için suçlanmaktan korkuyordu. oysa suçlanmasının temelinde mesleğini hakkıyla icra etmek vardı aslında. rakip olarak görülüyordu.

    mahkemeye çıkarıldı agnodice.

    bütün çabalarına rağmen üzerine atılan iftiradan bir türlü kurtulamadı. sonunda elbisesini çıkardı ve kadın olduğunu gösterdi. kendisine yöneltilen suçlamalardan yargılanamayacağını göstermiş oldu.

    işler en başta korkulan noktaya geldi: tıp mesleğini bir kadın olarak yapmak. bu noktada ise onu kurtaracak olan emeğinden başka bir şey değildi. şehrin ileri gelenlerinin de içinde bulunduğu bir grup kadın mahkemeye geldi.

    “siz erkekler koca değil düşmansınız çünkü bizi sağlığımıza kavuşturan kişiyi mahkûm ediyorsunuz.” dediler.
    tartışmalar devam etti ancak sonunda agnodice beraat etmeyi başardı. üstelik atina’daki kadınların tıp mesleğine girişi ile ilgili yasa da değiştirildi. hatta işini iyi yapanlara maaş bile verilebileceği söylendi.
    agnodice’in tarihsel bir figür mü yoksa bir kurgu mu olduğu konusunda tartışmalar mevcut. hikâye sadece hyginus adlı bir yazarın eserinde geçiyor ancak ‘bilim tarihinde kadınlar’ konusunda yazılan akademik eserlerde kendisine yer veriliyor. gönderideki resimde de agnodice cinsiyetini belli etmek istercesine bedenini gösteriyor. okuduğunuz için teşekkür ederim.
hesabın var mı? giriş yap