• belki kızanlar olacak ama kaldırılması çok daha hayırlı olacak programdır. hiç bir bilimsel sınav yapılmadan (ales bilimsel diyenin kalbini kırarım), kişinin yabancısı olduğu bir bölüme bazen gerekli bilimsel donanıma sahip olmadan, tepeden inme şekilde araştırma görevlisi olması kadar saçma bir şey yok.

    edit: bazı yanlış anlaşılmalar olmuş. ales bilimsel değil derken direkt olarak kişilerin anabilim dalları ile ilgili olmadığını ifade etmek istemiştim. yoksa tabi ki ales de belli bir bilimsel çerçevede kişi ile ilgili yetkinlikleri ölçen bir sınav. ancak bence tek başına yeterli değil.
  • bu kadar ilahiyat kadrosuna başvurabilen yeni araştırma görevlilerinden, bir iki sene içinde yeni bir din bulmalarını beklediğim program.
  • bu konu hakkında uzun süre bir şey yazmayı düşünmedim aslında. bir şeyler yazmayı düşündüğümde ise hangi başlığa yazmam gerektiğine karar veremedim zira şu an yazmaya başladığım olay öyp'den çok daha fazla şeyi kapsıyor. fakat her şey öyp ile başladı. başıma gelenleri anlatmam lazım ki, öyp'ye başvuracak arkadaşlar başlarına ne gelebileceğini bilsin, öyp ile ilgisi olmayan arkadaşlar da türkiye'de ne kadar garip şeylerin olabileceğini bir kez daha görsün.

    2013 yılının haziran ayında x üniversitesinden mezun oldum ve aynı yılın eylül ayında yine x’de yüksek lisansa başladım. tek hedefim akademisyen olmaktı o zamanlar. yurt dışında yüksek lisans/doktora bakıyordum bir yandan deli gibi. aralık başıydı sanırım, öyp kontenjanları açıklandı. o da nesi? y üniversitesi’nde bölümümün kontenjanı vardı. o zamana kadar öyp'yi hiç düşünmemiş olan ben "ulan bi şansımı deneyeyim" diyerek y’yi döşedim tercih listesine.

    aralık sonunda y’ye yerleştirildiğimi öğrendim. şaşkınlıkla sevinci beraber yaşadım. ne yapsam ne etsem gitsem mi gitmesem mi derken gitmeye karar verdim. bu esnada, benim o sırada haberim yoktu ama, y ile yök arasında bir savaş cereyan etmekteymiş. yerleştiğim bölümün başkanı öyp kadrolarını istemediği ve yök'un onlara sormadan kadro açması nedeniyle yök'ü dava etmiş. dava aslında benim(ve iki diğer arkadaşın) yerleştiği kadroları iptal etmek için açılan iptal davasıydı.

    neyse ben belgeleri teslim ettim falan derken bu dava meseleleri nedeniyle gecikmeli de olsa 2014 şubat başında öyp'li asistan olarak başladım y’ye. başlar başlamaz bize tabi davadan bahsettiler. davanın kişisel olmadığını, y’nin bu duruma bir duruş göstermesi gerektiğini de belirttiler. ama zaten davayı kaybederiz diye de eklediler. cidden okulda kimse bize hiç bir zaman soğuk davranmadı, istenmeyen asistan muamelesi kesinlikle görmedik. hatta beni o kadar benimsediler de x’den yüksek lisans kaydımı y’ye aldırttılar.

    2014 ağustos'una kadar bu şekilde devam etti. çalışmaya, okumaya devam ediyoruz, sorun yok derken bir haber geldi ki, bölüm başkanı açtığı davayı kazanmış. bizim kadrolar iptal edilmiş. e haliyle biz de işten atıldık. hiç bir suçumuz veya kusurumuz yokken, kanuna ve usüle uygun bir şekilde daimi araştırma görevlisi kadrosu almışken bir anda kendimizi işsiz kalmış olarak bulduk. o zamana kadar hiç bir şekilde bize kendimizi istenmeyen hissettirmeyen hocalar, asistanlar ve sendika bizimle ilgili kılını kıpırdatmadı. ortada çok büyük bir haksızlık olduğu bu kadar barizken ve biz suçsuz yere işten atılırken herkesin tek söylediği "geçmiş olsun" idi. hemen karşı dava açtık tabi. bu entry'yi yazdığım tarihte geri dönmek için açtığımız dava 11 ayı bitirmiş durumda. düşünebiliyor musunuz? 11 aydır sürüyor en acele şekilde bitmesi gereken bu dava.

    velhasıl, bu süreçte akademisyenlikten vazgeçtim. aynı durumda olan üç kişi de inanılmaz yıprandık. davayı açtığımız avukattan yediğimiz kazıklar mı dersiniz, yök'e defalarca gidip iş bilmez insanlarla muhatap olmamız mı dersiniz, çeşitli idare hukukçularıyla görüşüp her birisinin farklı teorilerini dinlememiz mi dersiniz, neler yaşamadık. son tahlilde ben başka bir iş bulup başladım; diğer iki arkadaşım hala saf bir umutla davanın lehimize sonuçlanmasını bekliyor. benim umudum baştan beri yoktu, zaten bu aşamadan sonra davayı kazansak bile arada alamadığım maaşları yasal faiziyle alırım yalnızca; akademisyenliğe geri dönmem.

    yazacaklarım bu kadar gençler. böyle şeyler de oluyor işte ülkede. bilin istedim.
  • sittin tane kadronun içinde sadece bir tane iletişim fakültesi mezunu kadrosu var, o da bozok üniversitesi'nde. bu üniversite de yozgat'taymış, öğrendik.
    adamlar haklı, memleketin ilahiyatçıya iletişimciden daha çok ihtiyacı var, bu sebeple gırla ilahiyat kadrosu var. gırla diyorum bak ilahiyat fakülteleri ne zaman bu kadar çoğaldı, hangi üniversiteye baksam ilahiyat kadrosu.. şekerim seçim vaadlerini gerçekleştirirken, cülus gibi kadro dağıtırken azcık usturuplu adaletsizlik yapsaydın, ilahi..

    bişiy diyim mi: allah belanızı versin. bela okumak götümüze girebiliyor mu bilmiyorum ama önemli değil, her gün bir şekilde görünen o ki giren girmiş zaten. yakında anayasaya da girebilir, "devletluya bela okumak allah'a küfürdür, cezası ölümdür". şu duruma gelmemizde kimin katkısı varsa, oyu-oyunu varsa, hepsinin belasını versin.

    ek: birden fazla iletişim kadrosu varmış ama benim bölümüm için bir tanecik var imiş. ama yine de ilahiyatçı kadroları daha fazla..
  • herhangi bir bilimsel sinav yapilmadan araştırma görevlisi kadrolarının dolduruldugu dogru olsa da, bu programa muadil olarak yürüyen doğrudan alımlarda yaşanan torpil uygulamalari bin beterdir. bu programdan önce cok kaliteli akademisyenlerimiz vardı da oyp mi bu duruma zarar verdi?
  • bugün yapılan değişiklikle birlikte puan hesaplamasında kullanılan lisans not ortalamasının oranı %25'ten %35'e yükselirken, ales puanının oranı %60'tan %50'ye düşmüştür. uzun uzun yazmaya gerek yok. görece kaliteli okullardan mezun olan akademisyen adaylarının önü kapatılmıştır. zaten 100'lük sistemde geçme notu 70 olan adaylarla 60 ya da çan eğrisiyle geçen adaylar arasında bir adaletsizlik vardı bu da üzerine tüy dikmiş oldu.
  • adil olmayan programdı. not ortalaması şartının neresi adil. iyi bir üniversitede yapılan ortalamayla tabela üniversitelerde yapılan ortalamanın aynı tutulmasının neresi adil? 70'lik geçme notu olan bir üniversiteden mezun olan öğrenci çoğunluğu geçme notu 50 olan üniversite mezunlarıyla bir tutuluyor. 70 olan geçme notu bir de yökün dönüştürme saçmalığına göre de 10 puan düşüyor. bu mu adillik?
  • doğruysa işleri çok kötüye götürecek uygulama, hali hazırda öyp ile gelen asistanların durumunu şöyle özetleyebilirim.

    bizim bölüme gelen bir asistan denklik kabulü alamadığı için benimle beraber kaya mekaniği ve zemin mekaniği dersleri aldı. benim 40 üzerinden sadece derslerde öğrendiklerimle 25 aldğım sınavlardan 8 veya 7 alıyordu bu adam, dersleri nasıl geçtiğini pek de anlamadım. ve bir sene sonra mühendislik jeolojisi olarak adlandıralabilecek derste asistan oldu, asistanlığa gel. bitirme projesinde çalışırken gelip yaptığımız hesaplara bakmak istedi kırmadım gösterdim ve bulmuşken bir ümit sorularıma cevap alırım diye konuştum kendisiyle. adam shotcrete minimum kalınlığı nedir, tünele aynadan nasıl girilir, kaya bulonu nereye nasıl çakılır bilmiyor. yanlış anlaşılma varsa düzelteyim bu adam asistan yani benim o sıralar öğrenmeye çalıştığım şeyleri bilmesi gerekiyor ki, bana öğretebilsin.

    öyp asistanı olanlar gücenmesin ama ne yazık ki her okul aynı seviyede eğitim vermiyor, burda denkliği savunabilirsiniz anlarım ama o okuldaki öğrencilerin de o dersleri alıp, öğrenip, geçmleri gerekiyor. kimse daha iyi mühendis oluyor diye bir iddiam da yok ama seviyeler eşit değil anlatmak istediğim bu. ne mutlu ki kendi bölümümden mezun asistanlar vardı da, projeyi tamamladık.

    düzeltelim: bir de kadro derdi var, öyp ile bunu aşmaya çalışıp, kendini bu yola adayanlara ve geliştirenlere saygısızlık etmek istemem.
  • bundan sonra yaklaşık olarak aşağıdaki sistemin işlemesine olanak verecek olan uygulama.

    1) öncelikle mantar gibi türeyen vakıf (cemaat) üniversitelerinden birisine kayıt yaptırılır. (burs mühim değil, zaten cemaat ne için var?)

    2) bu üniversiteden gayet iyi bir not ortalaması ile mezun olunur.

    3) gerekirse yüksek lisans yapılır. (opsiyonel)

    4) ales ve kpds bir şekilde halledilir. (bak şu allahın işine)

    5) güzel bir yere asistan olarak kapak atılır.

    sonuç: bilimde çağ atlamış, her ilinde bilim çiçekleri açan bir türkiye*

    hem bakın iran, malezya vb. ülkelerin durumuna, bilimde ne kadar ilerideler. olmazsa biz de rusya'dan iki füze alır adını şahabettin koyup biz bulduk diye millete hava atarız.
hesabın var mı? giriş yap