• başarısız bir omletin sırrı tavanın altını çok açıp karışımın dış yüzeyini yakmak, içinin pişmesine engel olmaktadır.
  • karıştırılarak içine çeşitli materyaller eklenmiş yumurtanın omlete dönüşebilmesi için içerisine bir miktar un ilave etmek gerekmektedir. aksi takdirde üretilen yemek omlet değil tavada pişirilmiş yumurta olacaktır.
  • yumurtanin cirpildiktan sonra icine evde yenebilir ne varsa konulup tavada pisirilis sekline verilen genel ad.
  • ben bugün bir omlet resmine ağladım.

    yarı yıl tatili nedeniyle iş arkadaşlarım burdan defolup gitmişlerdi, tam anlamıyla def. çünkü burdan giderken seviniyoruz bizler. oley! diyoruz, gidiyoruz yeppa! falan. neyse, ben ve benim gibi işe bu yıl başlamış 2 zavallı daha nöbete kaldık. kar falan yağdı işte, her şey normal gidiyor yani. sonra ben diğer 2 zavallının yanına uğrayıp hey nağber? dedim, biraz hayatın giderek zorlaştığından bahsettik. öğle yemeğine gidip gitmeyeceğimize karar veremedik, sonra da kendi odama geldim. çayımı alıp kaloriferin yanına çektiğim devlet dairelerinde bulunan protokol koltuğuna konuşlandım, pencereden kar yağışını izleyip bilgisayarımdan massive attack'in son albümünü dinliyorum. her şey hala normal gidiyor. sabo terlik giyesim var da mesleğime uygun değil. biraz sonra kitap okuyacağım, sonra house izleyip zevke geleceğim falan. bu kış gününde geçirebileceğim güzel pazartesilerden biri.

    derken mailimde beliren omlet resmi! 7 ay önce mezun olduğum cağnım üniversitemde gramaj sistemli çalışan kafenin o güzel omletlerinden biri. yediklerimin sayısı hatırlamıyorum, ama her seferinde arkadaşlarla pişene kadar izlerdik. hep mutlu sonlu bir film. oyuncuları kendin seçiyorsun, yok böyle bir şey! biraz sosis, biraz siyah zeytin, aman yeşili de eksik olmasın, hey kırmızı biberi de unutmayalım, sucuk-salam doldur gitsin hacı, ay evet tabii ki de mantar. oyuncular tamam, yönetmene uzatıyoruz. bir şenlik havasında tavada zıplıyorlar, el ele tutuşup dönüyorlar, bazen durulup konuşuyorlar. sonra climax! yumurta, aheste aheste dağılıyor hepsinin üzerine. hepsi birbirine kavuşup yumurta sayesinde birbirlerine sımsıkı tutunmayı başardığında gözlerimiz heyecandan yaşarıyor. yönetmenin konfeti misali serpiştirdiği kaşar, tüm oyuncuları tebrik ediyor sanki. sonra ikiye katlanan omlet, tam olması gerektiği gibi bir kapanış.

    böylece bir resim, benim tüm gençlik-omlet anılarımı canlandırdı da hüzünleniverdim be sözlük. özlemle yanıp tutuştum. şimdi izlediğim hiçbir filmi afiyetle mideye indiremiyorum çünkü, mühü.

    son olarak, bu da böyle bir anımdır.
  • içine biber, mantar vs koyanlar var. ama bence kahvaltı için en güzeli klasik omlet.

    ben hep şöyle yapıyorum: bir kaç tane çırpılmış yumurta, biraz ezilmiş beyaz peynir, biraz süt, çok az tuz ve karabiber karıştırılıyor ve karışımın miktarına göre göz kararı un katılarak kıvam veriliyor. yalnız fazla un koymayın, lezzeti kaçar, kek yapmıyoruz burda. neyse sonra malzeme teflon tavaya boşaltılıyor, yağ falan yok. bir spatulayla alt kısmını kontrol edin, eğer yeterince pişmişse çevirin. çeviremeyeceğinizi düşünüyorsanız hile yapın; büyük bir servis tabağını üstüne kapatın, tavayı çevirin ve tabaktan tekrar tavaya alıp diğer tarafı da pişirin.

    son aşamada masada bekleyenlere ben bu omleti tavayı sallamak suretiyle havaya fırlattım da öyle çevirdim falan diye hava atın. onlar da yesinler, omleti. afiyet bal şeker olsun.
  • dürüst olayım, 100 küsür çeşit omlet vardır. bizde sahanda yumurta ile karıştırılıyor mütemadiyen. ama omlet mantığı tamamen farklıdır. bu farkı da yaratan soğan, mantar, süt gibi faktörlerdir. iyi bir omlet, çok iyi bir tencere yemeğinden daha iyidir.
  • iki tane taze yumurtayı kaseye kırınız. tuz ve karabiber ekleyip iyice çırpınız ama fazla çırparak sulanmasına da müsaade etmeyiniz. bir kaç tane kültür mantarını (bulabilirseniz istiridye, kestane veya kuzugöbeği mantarı ile daha da güzel olur) istediğiniz kıtada doğrayıp ekleyiniz. biraz ince kıyılmış maydanoz, dereotu ve taze soğanın yeşillerinden de koyunuz. bir parça ezilmiş beyaz peynir ekleyiniz, az bir şey de rendelenmiş eski kaşar-gravyer ya da cheddar peyniri ile de karakter veriniz.

    tavanızda tereyağı ve sızma zeytinyağını beraber kızdırınız ve karışımı dökünüz. bir yüzü iyice kızarınca çeviriniz. ikinci yüzü daha çabuk pişecektir. tabağa alıp yanına ayaş domatesi dilimleri ve bir kaç dal maydanoz ile dekor yapınız.

    afiyet olsun..
  • omlet kelimesinin kökeni fransızca'dan gelir.
    evrim grafiğine bakarsak;
    amellette -> alumette -> alumelle -> lemele
    'lemele' ise fransızca bıçak ağzı demektir. galiba zamanında çırpmak için bıçak kullanıyorlardı.
  • kabararak pişmesi için çırpılmış yumurtanın içine bir miktar süt koymanın faydası olacağı yiyecek.
  • dağılmadan pişmesi için çırpılmış yumurtanın içine bir miktar un koymanın faydası olacağı yiyecek.
hesabın var mı? giriş yap