• ondokuz mayıs şantiyesi daha doğru olur. hiç inşaat bitmez mi arkadaş...

    şikayetçi miyim? hayır. dersten sıkılınca izlemesi zevkli oluyor. millet olarak inşaat makinelerini izlemeye hastayız zaten *
  • bir haftadır bu okulda okuyorum. bir hafta boyunca her gün sınıfa gidip dersleri dinledim çıktım. daha bir kişi bile sen ne yapıyorsun burada, niye geldin bu zamana kadar neredeydin demedi.

    hayır merakta mı etmiyorsunuz lan. ben yeni birini görsem ahaha mala bak yanlış sınıfa geldi der dalga geçerdim ilk önce. baktım ki 1 haftadır geliyor derse, kim bu amk diye düşünerek kafayı yerdim. tüm gün dedikodusunu yapar. en sonununda karşısına çıkar ve sen hayırdır gardaş derdim. ama yok efendim. ben konuşayım diye düşündüm bir insan yüzüme bakmıyor ki konuşayım. sanki ben hiç gelmemişim gibi davranıyorlar.

    her neyse efendim tanıma gelecek olursak; okul girişinde dünyanın en basit kimlik kontrolü yapılan okuldur.

    edit: o bir haftadan sonra dekanlık karar verdi. sen bahar döneminde gel başla bu dönem daha gelmene gerek yok şeklinde. bahar başlayalı neredeyse bir buçuk ay oldu. benim yine pek bi muhabbetim olmadı sınıftakilerle bir iki kişi ile ben açtımda konuyu öyle konuşabildim. insan gerçekten hayret ediyor.
  • türkiye'nin en güzel kampüslerinden birine sahip olduğu halde değerlendiremeyen, bahar şenliğimsi bir şey yapmayı bile beceremeyen, insanda heves bırakmayan canım üniversitem.
  • üniversiteyi üniversite yapan öğrencidir...yaşamayı bilmek lazım...
  • öğrenciler kuytularda sevişebilir diye ormana yürüyüş yolu yapmayacak kadar ileri görüşlü bir yönetime sahip üniversite.
    (bkz: true story)
  • öğlen yemeklerinde çok küçük bir ücret karşılığında çiğ tavuk yiyebileceğiniz, her sabah suratınız birinin koltukaltına yapışmış halde yolculuk edebileceğiniz üniversite.
  • (bkz: r11)
  • samsun il merkezinde atakum ve kurupelit'te iki ayrı kampüsü olan üniversite. lisans eğitimini kurupelit kampüsünde tamamlamış biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; bu kadar doğa ile iç içe bir kampüs sanırım türkiye'de başka yerde yok. *

    efendim; bir ucundan diğer ucuna yürüme mesafesi yaklaşık 1 saat süren u şeklindeki güzide kampüsünde günün her saatinde çeşitli börtü böcekle, kaplumbağalarla, çeşitli çap ve ebattaki yılanlarla karşılaşmak mümkündü. hava karardıktan sonra maaile akşam gezmesine çıkmış sempatik domuzlarla da tanışma imkanına sahiptiniz. kampüsteki karadeniz öğrenci yurdunda kalanlar için özellikle yurdun karşısında bulunan ve arada sadece çukurda bir dere olan halı sahaya yürüyerek gitmek, domuzlarla karşılaşma ihtimalinden dolayı aksiyon dolu dakikalar yaşamanıza neden olmakta, yurtla fakülte arasında gidip gelen monoton yaşantınıza ayrı bir renk katmaktaydı. "abartma lan kese kağıdı!" diye tepki gösterenler olabilir. "kem söz sahibine aittir, koçyiğitler" der, bütünleme döneminde, domuz sayısının artması üzerine kampüs içinde av yapıldığı için, postu deldirmeyelim diye girişte ayrı bir minibüse bindirilip yurda pompalı tüfeklerin gölgesinde götürüldüğümüzü de eklemek isterim.

    10'a 10 oynanabilen devasa halı sahaya giderken malum derenin kenarındaki çeşmeden su içmek ve bir yandan su içerken diğer yandan "oğlum bu çeşmenin olduğu yerde, vaktiyle bir kıza tecavüz edip öldürmüşler. kızın ailesi de buraya bir utanç abidesi olarak bu çeşmeyi yaptırmış" diye başlayan ibretlik efsaneyi dinlemek maçlardan önce yerine getirilen bir ritüel gibiydi.

    malum kampüs şartlarından dolayı rektörlük insafa gelmiş, öğrenci yurdu ile fakülteler arasında öğrencileri ücretsiz taşıması için "mekik" olarak adlandırılan bir midibüs hizmete konulmuştu. gerçi azami 30-40 kişilik midibüste neredeyse bu sayının iki katı öğrenci taşınmaktaydı, ancak bu önemli değildi. dediğim gibi güzel bir hizmetti. ancak hizmet güzeldi de midibüs sıkıntılıydı. freni tutmuyordu mesela. kurupelit kampüsünü bilenler bilir. hah işte "bilenler bilmeyenlere anlatsınlar" deyip de entarimde serin rüzgarlar estirmek istemediğim için bilmeyenlere ben tarif edeyim; kampüse giriş bir parça engebeli ve virajlıdır. mekik'in normal şartlarda kampüs girişine kadar gelmesi ve buradaki öğrencileri alıp bunları dağıta dağıta karadeniz öğrenci yurduna kadar gitmesi, yine aynı yolu izleyerek tekrar kampüs girişine gelmesi, yurtla kampüs girişi arasında mekik dokuması gerekiyordu. -kaldı ki girişe yakın bir yerde özel sektöre ait bir öğrenci pansiyonu vardı, ve civardaki apartmanlarda epeyce öğrenci ikamet etmekteydi- ancak dediğim gibi freni tutmayan mekik sizi omtel'in olduğu yerde, girişe epey uzak bir noktada bırakıverirdi. arada daha ciddi arızalar çıkaran mekik'in günlerce çalışmadığı zamanlar oluyor, kimi zaman mekik'in şoförü başka bir araçla öğrencileri alıyordu. iyi adamdı şoför. kendisine yöneltilen "abi mekik nerde, bizi neden mekikle almadın?" sorularını, "gençler mekik arıza yaptı, nasa'ya yolladık" diye cevaplıyor, deli gönlümüzü şen eyliyordu.

    dediğim gibi; kurupelit kampüsü kelimenin tam anlamıyla doğanın göbeğinde "bakir" bir araziydi. fakülte kantinlerinden başka oturulabilecek, vakit geçirilebilecek, yemek yenecek cafe, oyun salonu, lokanta, ne bileyim başka herhangi bir dükkan vs. bulunmuyordu. çoğu ihtiyaç için şehir merkezine gidip gelmek şarttı. şimdilerde umuyorum ki durum değişmiştir.

    peki, bütün bunlara rağmen sevmiyor muydum o kampüsü, üniversiteyi, seviyordum lan! işte bendeki sıkıntı da bu. bu durumu ben çoğumuzun paylaştığı garibanlık anılarına benzetiyorum. o günlerde yokluk içinde olan ama bir şekilde mutlu olmayı becerebilmiş insanlar gibiydik. belki her şey elimizin altında olsa bu kadar sıcak olmayacaktı üniversite anıları. bu da tahmin tabi. * *

    durumumuz yoktu okumadım kardeş diyenler için özet; böyle çayırlı çimenli, bol oksijenli üniversite.

    edit: bulunma hal eki.
  • akp'li rektörün öğretim üyeleri üzerindeki baskıyı, kendisine yakın olmayan öğretim üyelerini işten atmaya vardırdığı üniversite. en son yrd.doç. mehmet atalar, jüri raporları değiştirilerek üniversiteden uzaklaştırılmış.
  • e madem itin g.tüne sokulmuş ben de nedir ne değildir tanımı yapayım bari*
    ulaşım:
    -ana kampüse üç farklı toplu taşıma aracı ile gidebilirsiniz:
    1) dolmuş: eski usul paralı sistemle çalışmakta. genelde hızlı bir ulaşım sağlar ancak 10 kişilik minibüste 25 kişi giderken yaşam amacınızı sorgulayabilirsiniz. bunun yanında fiyatı biraz pahalı. (öğrenci fiyatı 2.50 tl)
    2) tramvay (ya da hafif raylı sistem): şu anda üniversite girişine kadar hizmet veriyor. iki eksisi var: birincisi otobüs ve dolmuşa göre çok yavaş olması; ikincisi ise samkart denen zımbırtının tramvay binişinde 3 tl kesmesi(normalde öğrenci 1.65 tl ama 3 tlniz yoksa tramvaya binemiyorsunuz.) üniversite durağında indikten sonra ring vasıtasıyla (bkz: r11) istediğiniz bölüme gidebilirsiniz ancak ringler biraz sıkışık olacak hazırlıklı olun.
    3) halk otobüsü (samulaş): dolmuş ve tramvaya göre çok daha makul olan toplu taşıma aracı. neredeyse şehrin her yerine gidebilirsiniz. fiyatları ise 1.50-2 tl arasında değişmekte ve tramvaydaki 3 tl saçmalığı yok.
    -tramvay ve halk otobüsü kartlı sistemle çalışmakta. eğer burada okuyacaksanız cumhuriyet meydanındaki samkart merkezinden (yeraltı çarşısında kendileri) samkart denilen ulaşım kartı almanız gerekiyor. kimlik fotokopisi, bir adet vesikalık fotoğraf ve 10 tl bu kart için yeterli. yok lan ne okuyacam veya gezip gidecem diyorsanız iki binişlik kartları da kullanabilirsiniz. onun da fiyatı 8 tl.
    ortam:
    -öncelikle belirteyim ki samsun'da ve burada çok fazla suriyeli öğrenci var. bunlar dışında afrika-asya ağırlıklı bir yabancı öğrenci skalası var. türki cumhuriyetlerden (özbek,türkmen,azerbaycanlı) gelen öğrenciler de yok değil. bunun dışındaki öğrenciler genelde karadeniz (samsun,ordu,giresun,trabzon,rize) ve iç anadolu (çorum, yozgat,kırıkkale)ağırlıklı. eğer karadenizli veya iç anadoludansanız hiç yabancılık çekmeyeceksiniz.
    -burada okulun düzenlediği bahar şenlikleri, partiler, konserler yok. bu tür şeyler beleşe gelsin diyorsanız unutun ve sırf bu yüzden geleceksiniz gelmeyin. burası ikili insan ilişkilerinin bile neredeyse olmadığı bir okul.
    -yemekleri öğrenci kartınıza para yükleyerek yiyebilirsiniz. dört çeşit yemek 2.25 tl ve genelde doyurucu. yemekhaneler 11-13 arası ve 17.30-19.00 arası açık oluyor.
    -kampüs çok ama çok büyük bir alan kaplıyor. yanılmıyorsam kampüs büyüklüğü bakımından ilk üçte. tıp fakültesi ile mühendislik fakültesi aynı kampüste olmasına rağmen ringle 10-15 dakika sürüyor. yani yürüyeyim değişiklik olur falan deme şansınız çok yok**
    iklim:
    -tipik karadeniz iklimi. ancak okul deniz seviyesinden biraz yüksek olduğundan ve etrafı yüksek tepelerle çevrili olduğu için şehir merkezinden hissedilir derecede soğuk oluyor. eğer karadenizden gelmiyorsanız dışarı çıkarken mutlaka şemsiye almayı unutmayın.
    eğitim:
    -genelde fakülteden fakülteye değişmekte. tıp, diş hekimliği ve mühendislik fakülteleri gerçekten zor. tıp fakültesi hariç geçme notunuz 60. çanla birlikte bu sayı daha aşağılara düşebiliyor.
    -bilgi yönetim sisteminde genel anlamda bir sıkıntı yok ama ders kayıt döneminde elinizi çabuk tutun. sonra danışmanın kapısında yatmak zorunda kalabilirsiniz.

    not: bu yazdıklarım kurupelit'teki ana kampüs içindir. daha fazlasını merak edenler yeşillendirebilir. şehirle ilgili şeyleri de yazarım başka bir entryde*
    edit: bahar dönemiyle birlikte yemek ücreti 2.50 tl olarak güncellendi.
    edit-2: ufak rötuşlar ve eklemeler.
    edit-3: yapılan açıklamaya göre bu sene bahar şenliği adı altında birtakım konserler olacak.
    edit-4: tramvay fakülte içinde hizmet vermeye başladı. artık fakültenize gitmek için r11e binmek zorunda değilsiniz. *
    edit-5: halk otobüsleri 25, tramvay fiyatları 20 kuruş zamlandı.
    edit-6: güz döneminde yüzyüze eğitim yapılacağı açıklandı. üniversite covid geçirsin ya da geçirmesin aşı olmayanlara üç günde bir pcr negatif sonucu ibraz etme şartı getirildi. iki doz aşılı olanlarda böyle bir zorunluluk yok.
    son edit: bitmez dedik bitti valla. elveda omü. elveda eğitim fakültesi önündeki dolmuşlar. elveda hiçbir zaman yer bulunmayan eğitim a blok kantini. elveda rektörlük-lojmanlar-tıp fakültesi arası insanı boşluğa sürükleyen manzara.
    güzel şeyler olsa da maalesef giderek vasatlaşan bir üniversite haline geldi omü. zaten güzel şeyler de omüyle alakalı değildi ya, neyse. bahar şenlikleri sürekli hale gelecekti, rektör değişikliği ve pandemiyle sessiz sedasız çıktı aradan. yemek kalitesi hissedilir derecede düştü. her alanda bir boşvermişlik üniversiteye hakim oldu. üniversiteye ilk geldiğimde ciddi uygulanmadığını düşündüğüm prosedürler bile mumla aranıyor artık.
    işin özü gelecekseniz atakum güzel diye gelin gençler.
hesabın var mı? giriş yap