• fernando pessoa'nın sevgilisi ophelia'ya yazdığı 48 mektup ile ophelia queiroz'un pessoa hakkında anlattıklarının derlendiği, sel yayıncılıktan çıkan kitap.. kitaplık dergisi ocak-şubat tarihli 41. sayısında mektuplardan seçme yaparak yayımlamıştı..

    şaşkına çeviren bir aşk..
  • fernando pessoa'nın nişanlısı ophelia queiroz'a yazdığı mektupları fransızca çevirisinden dilimize aktaran sema rifat, italyanca çeviriden de yararlandığını belirtip, mektupları iki bölümde derlemiş. yazarın hayatındaki biricik kadına yazdığı bu 48 mektupu dilimize kazandırmıştır. bir hayalete benzeyen pessoa, sınırlı da olsa yaşamıyla ilgili ipuçları veriyor. pessoa'nın mektuplarda bile ne kadar dille, söyleyiş biçimleriyle oynadığını, bazen de çocuklaştığını gösteren mektuplar mutlaka okunmalı.
  • bazı kesitler:

    19 mart 1920
    (sabah saat 4)

    küçük sevgilim, sevgili bebeğim,

    saat sabahın yaklaşık dördü, ağrılar içinde kıvranan bedenimin dinlenmeye ihtiyacı varken uyumaktan kesinlikle vazgeçtim. üç gecedir bu böyle, ama bu gece hayatımda yaşadığım en berbat gecelerden biri. bunu anlamana imkan yok küçük sevgilimi şanslısın sen.

    (...)

    görüyor musun canım, bu günlerde, özellikle de şu son iki gün nasıl bir ruhsal durumdayım? bu arada seni ne kadar delicesine özlediğimi, sana duyduğum değişmez özlemi de hayal edemezsin. senin yokluğun, bir gün için bile olsa her defasında yıkıyor beni; neredeyse üç gün oluyor; seni göremeyince neler hissedebileceğimi bir düşün, canım!

    (...)

    çok üşüyorum, biraz dinlenmeye çalışmak için yatağa uzanacağım. bu mektubu sana ne zaman ulaştıracağımı da, içine başka bir şey ekleyip eklemeyeceğimi de bilmiyorum.

    ah! sevgilim, bebeğim, yavrucuğum, keşke burada olabilseydin!

    çok, çok, çok, çok öpücük sana; senin, her zaman senin,

    fernando'ndan

    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    (sabah saat 9)

    sana yukarıda söylediğim şeyleri yazmak mucize gibiydi. sonra hemen yatmaya gittim, uyuyabileceğimi de hiç sanmıyordum ama üç dört saat uyudum (....)

    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    20 mart 1920

    (...)

    hoşçakal, küçük sevgili, beni gerçekten sevmek için elinden geleni yap; acılarımı paylaşmak için; iyileşmemi dilemek için; ya da hiç değilse böyle yapıyormuş gibi görün.

    çok çok öpücükler, senin, hep senin, ama çok terkedilmiş ve çok üzgün

    fernando'ndan

    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    26 mart 1920

    (...)

    hoşçakal sevgili; dalgın olmadığın zaman beni düşün biraz... (bana gelince) ben seni sevdiğimden eminim. (...)

    bir alay öpücük, senin, her zaman senin

    fernando'ndan

    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    2 ekim 1929

    (...)

    deliyim ben, bir mektup bile yazamıyorum; saçmalıklardan başka şey yazmayı bilmiyorum. bana bir öpücük verebilseydiniz keşke, verir miydiniz? peki niye vermiyorsunuz? sizi yaramaz kız.

    (...)
  • fernando pessoa’nın nişanlısına yazdığı mektuplarından oluşan, pessoa’nın özellikle yalnızlığını, kırgınlıklarını, sıkıntılarını, acılarını, kıskançlıklarını, ileriye dönük düşüncelerini sergilediği kitabı.
  • fernando pessoa'nın livro do desassossego'daki şikayetçi ve kasvetli ruh halini gördükten sonra, bana onun gündelik hayatında sevimli ve aynı zamanda tatlı bir aşık olduğunu düşündüren mektuplardır.

    (bkz: bernardo soares)

    böyle düşünmemde ophelia'ya hitapları (sevgili küçük bebeğim, minicik bebeğim, canım küçük sevgilim vb.) ve ophelia ile geçirdiği vakti arttırmak amacıyla çizmiş olduğu en uzun güzergah ayrıntısı etkili olduğunu sanıyorum. tabi zaman zaman yine şikayetlerine, sorgulamalarına ve huzursuzluğuna dair ipuçları veriyor pessoa.

    birkaç örnek;

    ''vaktimi sana bunları anlatmakla geçiremem. eğer yüreğin ya da sezgin bunları sana içgüdüsel olarak öğretmiyorsa, ben sana bu konuda hocalık falan edemem.''

    ''ben hastayken, bitkin ve üzgünken seni ne kadar özlediğimi tahmin edemezsin. geçen gün sana hastalığımdan söz ettiğimde bana (ve sanırım haklı olarak) bu konu seni sıkıyormuş, bütün bunlar seni pek ilgilendirmiyormuş gibi geldi. sağlıklı biri olan sen başkalarının acı çekmesiyle alay ediyorsun, bunu çok iyi anlıyorum, hatta bu 'başkaları' söz gelimi sevdiğini iddia ettiğin ben bile olsam. tamam, hasta birinin sıkıcı olduğunu, ona şefkat göstermeninin güç olduğunu anlıyorum. ama ben senden yalnızca bana şefkat gösteriyormuş gibi yapmanı, bana karşı yalandan da olsa ilgi göstermeni istiyorum. bu en azından bana olan ilgini ve rahatıma karşı kayıtsızlığını bir arada görmek kadar yaralamayacak beni.''

    ''benim(?) küçük yabanarım gerçekten seviyor mu beni? neden yaşlı insanlara karşı böyle tuhaf duygular besliyorsunuz? mektubunuzda teyzelerinize güçlükle katlandığınızı kendiniz söylüyorsunuz, oysa onlar zaten teyze de değil, biri seksen küsur, öbürü de 50 küsur yaşında; peki nasıl oluyor da onlara yakın yaşlardaki bir varlığa bu kadar gönülden katlandığınızı ileri sürebiliyorsunuz, üstelik o varlık teyzelerinizden biri bile olamaz, çünkü, tersi gösterilmedikçe, bu iş için genellikle kadın olmak gerekir. teyzelerin olabilmesi için gerekli koşul elbette iki ya da daha çok kadının var olmasıdır. oysa, ben, şimdiye kadar ancak dayı olmayı becerdim, kız kardeşimin kızına dayı oldum (işin tuhaf yanı da bu); kendisi de bana şu nedenlerden dolayı 'fenando dayı' diyor: (1.) daha önce söylediğim gibi dayısıyım; (2.) adım, hatırlıyor musunuz acaba? fernando; (3.) r harfini söylemeyi beceremiyor.
  • “yüzleri ve saçları yaşlandıran zaman şiddetle duyguları da yaşlandırır, ama daha çabuk. insanların çoğu budala olduğu için, bunu fark etmemeyi başarırlar ve alışkanlıktan başka bir şeyin kalmadığı yerde hala sevdiklerini sanırlar. eğer böyle olmasaydı, dünyada mutlu insan olmazdı. üst düzey yaratıklar, yine de böyle bir yanılma olasılığından yoksundurlar, çünkü onlar aşkın sürekli olduğuna inanamadıkları gibi aşk bittiğinde yerine bıraktığı saygı ya da minnettarlığı da aşk sayıp aldanmazlar.

    bu işler insana acı verir, ama acı geçer. eğer her şey olan hayat bile sonunda geçip gidiyorsa , hayatın anlarından başka bir şey olmayan aşk ve acı ve de bütün öbür şeyler nasıl geçip gitmesin ki?”
  • portekizli yazar fernando pessoa’nın 1920 ve 1929 yıllarında ophélia queiroz’a yazdığı mektupların bir kısmını içeren kitaptır.

    öncelikle sema rifat çevirisine hayran kaldığımı söylemeliyim. kitabın italyanca ve fransızca çevirilerinden de yararlanarak, özenli ve harika bir iş çıkarmış.

    gelelim yazarımıza. pessoa düşünce şekline, ifadelerine, hızlı ruh hali değişimlerine, içe dönüklüğüne bayıldığım bir yazardır. huzursuzluğun kitabını, bitmesini istemeyerek keyifle okumuştum. bu kez kendisi nasıl biri acaba diye merak ederek aldım bu kitabı. malum farklı alt kimlikler oluşturarak yazıyor, ben gerçeğini merak ediyordum asıl. bu konuda şaşırdım doğrusu. üstteki bir entryde arkadaşımızın söylediği gibi bernardo soares depresif ve içine kapanık biri ancak mektuplardaki pessoa sevecen, aşkını dile getirmekten çekinmeyen, açık konuşabilen, daha enerji dolu biri. örneğin mektuplarına nişanlısına hitaben “minicik bebeğim, kötü kalpli bebeğim, canım minik sevgilim” diye başlıyor. özetle beklediğimden daha nazik, soğuk diyemeyeceğim bir pessoa çıktı karşıma.

    --- alıntı ---

    mutsuzluk, hayatın durmuş gibi hissedilmesindedir, bu da şimdiden çok geleceği ya da en azından gelecek yüzünden şimdiyi ilgilendirir.

    bu durum sona erecek, iyi biliyorum, bir de aslında yalnızca mutlu bir geleceğe sahip olmakla kalmayacağımı, bu mutlu geleceğin pek yakında başlayacağını da biliyorum. yine de bazı anlar, bazı günler cesaretim daha da kırılıyor, bugün de öyle günlerden biri, şu an da öyle anlardan biri. aslında bugün içimde büyük bir istek, seninle konuşma isteği vardı, bu gibi şeylerle canını sıkmak için değil de seni görmek ve yanında olduğum için kendimi daha huzurlu hissetmekti amacım.

    --- alıntı -—
  • insanı hayretler içinde bırakan ve hayranı olunan fernando pessoa‘dan buz gibi soğutan mektuplardır.
hesabın var mı? giriş yap