• diablo 2'de kibirli bir kurast insani.
  • basra körfezinde bir ada.

    john milton' ın kayıp cennetinde zengin bir şehir olarak anılmakla beraber. devrinin en önemli liman şehirlerinden biri olduğu da söylenir.
    ohrmuzd, hormuz, ohrmazd, ve ormuz olarak da bilinir.

    "high on a throne of royal state, which far
    outshone the wealth of ormus and of ind,
    or where the gorgeous east with richest hand
    show'rs on her kings barbaric pearl and gold,
    satan exalted sat,"
  • (bkz: ormuş) eski dilde doğrayan.
  • bir iddiaya göre, 1188'den sonra, (bkz: tapınak şövalyeleri) otonomdu, ne (bkz: sion tarikatı)'nın otoritesi altındaydı, ne de askeri ve yönetimsel kolu olarak faaliyet gösterdi. tapınak şövalyeleri 1188'den sonra, 1307'deki kötü yazgılarına kadar giden varoldukları yıllar süresince, resmi manada kendi hedeflerinin peşinden koşma, kendi yollarını çizme mananında serbesttiler. aynı zamanda, 1188'de, sion tarikatı'nın içyapısında bir yine yapılandırma gerçekleştirdiği söylenmektedir.

    1188'e kadar, sion tarikatı ve tapınak şövalyeleri tarikatı'nın aynı büyük üstad'ı paylaştıkları söylenmektedir. sözgelimi hugues de payen ve bertrand de blanchefort bu şekilde, her iki kuruluşa da aynı anda başkanlık etmişti. ancak, 1188'den itibaren, 'karaağacın kesilmesi'nden sonra olay, sion tarikatı'nın tapınak şövalyeleri ile hiçbir irtibatı olmayan kendi büyük üstad'ını seçtiği bildirilmektedir. 'manastır vesikaları'ne göre, bu türden ilk büyük üstad jean de gisors'du.

    1188'de sion tarikatı'nın ismini de değiştirerek, bugüne kadar geldiği öne sürülen sion tarikatı ismini benimsediği öne sürülmektedir. ve bir çeşit ikinci-isim olarak da garip 'ormus' isminin benimsendiği öne sürülmektedir. bu ikinci ismin fransız tapınak şövalyeleri'nin gözaltına alınmasından bir sene öncesine, 1306'ya kadar kullanıldığı söylenmektedir. 'ormus'un işareti ... idi ve bir dizi anahtar sözcük ve simgesi birleştiren bir tür akrostiş ve anagramı içeriyordu. 'ours' fransızca'da ayı mananına gelir. dagobert ve merovenj hanedanı için kullanılan latince'deki 'ursus'tan sonradan türetildiği aşikardır. 'orme' fransızca 'karaağaç' demektir. 'or' şüphesiz 'altın'dır. ve yalnızca 'm'yi değil diğer harfleri de içine alarak bir çerçeve oluşturan 'm', aynı vakitte başak burcunun astrolojik sembolüdür ve ortaçağ ikon bilimi dilindeki yan manası notre dame'dır.

    diğer taraftan, 'ormus' kökten şekilde değişik iki başka bağlamda ortaya çıkmaktadır. ışık prensibiyle eş manalı olan zoroastrian düşünce ve gnostik metinlerinde bulunmaktadır. ve yeniden 18. asır farınasonlarının sahip çıktığı soyağacında su yüzüne çıkmaktadır. mason öğretilerine göre, ormus, iskenderiyeli gnostik bir 'üstat' olan, mısırlı bir bilge ve mistiğin isimiydi. hıristiyanlığın ilk dönemlerinde yaşamış olduğu düşünülmektedir. m.s. 46'da, o ve altı takipçisinin isa'nın havarilerinden birisi tarafından hıristiyan yapıldığı söylenmektedir. çoğu anlatıya göre bu havari aziz markos idi. bu dönüşüm neticesinde, erken hıristiyanlığın inançlarını diğer, hem de daha daha önceki gizem okullarının öğretileriyle kaynaştırdığı söylenen yeni bir mezhep veya tarikatın doğduğu belirtilmektedir. bildiğimiz kadarıyla, bu öykünün doğruluğu kanıtlayamaz. ancak bu arada elbette ki akla yatkın görünmektedir. m.s. 1. yüzyılda iskenderiye mistik faaliyet mananında musevi, mithraik, zoroastrian, pisagorcu, münzevi ve neo-eflatuni doktrinlerin havayı doldurduğu ve diğer sayısız doktrinle birleşerek bir potada eridiği tam bir bataklıktı. akla yakın her çeşit öğretmen vardı ve bunlardan birisinin ışık prensibini vurgulayan bir isim benimsemesi şaşırtıcı olmayacaktır. ·

    mason ananenine göre, m.s. 46'da ormus'un yeni kurulan 'tarikatın azalarına' belirli bir tanımlayıcı simge, kızıl veya gül renginde bir haç verdiği söylenmektedir. kızıl haç sonradan tapınak şövalyeleri'nin armasında da aksisedasını bulacaktı ancak dossiers secrets'deki ve diğer 'manastır vesikaları'ndeki metnin manası nettir. birileri ormus'ta, rose-croix veyahut rosicrucians'ın orijinlerini bulma niyetindeydi. ve 1188'de sion tarikatı'nın 'ormus'a ilaveten başka bir isim daha benimsediği söylenmektedir. bu ismin de l'ordre de la rose-croix veritas olduğu belirtilmektedir.

    frances yates'in inandırıcı şekilde gösterdiği gibi, 'ro sicrucianlar'ın (en azından bu isimle) 17. asırdan ya "da belki de 16. asrın sonlarından önce varolduğuna konusunda bilinen bir delil yoktur. efsanenin çevrenindeki söylence takriben olarak 1605 tarihlidir ve ilk şiddetini on yıl sonra tahrik edici üç risalenin yayımlanmasının hemen peşinden kazanmıştır. sırasıyla 1614, 1615 ve 1616'da ortaya çıkan bu risaleler, 1378'de doğup yüz yaşını devirdikten sonra 1484'te 106 yaşında can verdiği müdafaa edilen christian rosenkreuz tarafından kurulduğu söylenen saklı bir cemaatin veya gizemli 'azalar'in kardeşliğinin varlığının açık bir kanıtıdır. cjıristian rosenkreuz ve gizli cemaati şimdilerde, o dönemin politik yansımalarından olmasa da kimsenin daha tatmin edici biçimde izah edemediği kimi niyetlerle kurgulanan, bir çeşit aldatmaca, bir yalan olarak görülmektedir. bundan öte, üç risalenin yazarlarından biri, 1616'da ortaya çıkan tanınmış kişi christian rosenkreuz'ün kimyevi düğünü şu an bilinmektedir. kimyevi düğünü'nü bir 'komiklik', bir 'şaka' ya da dante ve balzac'ın kullandığı manada bir 'komedi' olarak yazdığını itiraf eden württemberg'de yaşayan alman yazar ve teolog johann valentin andrea'ydı. andrea'nın veya arkadaşlarından birisinin başka 'roiscrucian' risaleleri yazdığına inanma gerekçemiz vardır ve bunun kaynağı da şudur ki 'roiscrucianizm' gelişmiştir ve bugünü düşündüğümüzde izi sürülebilir.

    diğer taraftan, frances yates, 17. asır 'rosicrucianlar'ından çok öncesinde faaliyet gösteren saklı cemaatler olduğunu ve bu evvelki cemaatlerin bu ismi taşımasalar da aslında politik ve felsefi yönelim mananında 'rosicrucian' olduklarını müdafaa etmektedir. araştırmacılarımızdan birisiyle konuşmamız esnasında, bu terimi onun değerlerini ve davranışlarını vurgulayan bir metafor olarak kullanarak leonardo'yu bir 'rosicrucian' şeklinde tanımladı.

    yalnızca bu kadar da değildi. 1629'da, avrupa'daki 'rosicrucian' merakı doruktayken, gisors papazı, robert denyau isminde bir adam, gisors'un ve gisors ailesinin çevreli bir tarihini yazdı. bu yazmasında denyau rose-croix'nın 1188'de jean de gisors tarafından bulunduğunu açıklıkla belirtmektedir. başka bir ifadeyle, 'manastır dokümanları'nin iddialarının 17. yüzyıldan kalma kelimesi kelimesine bir doğrulaması vardır. denyau'nun yazmasının ileri sürülen olaydan dört yüz elli yıl kadar sonra yazıldığını düşünmeliyiz. lakin fazlasıyla ehemmiyetli bir kanıt parçası oluşturmaktadır. ve gisors'tan çıkması da onu daha da ehemmiyetli kılmaktadır.
  • yakın zamanda evde üretmeyi planladığım gizemli içecek. araştırmalarım devam ediyor.
    çoğu zaman manna ile aynı şey zannedilir; değildir.
  • antik mısır'da yapıldığı bilinen içecek.

    tuz içerisinde bulunan mineralleri, atomik halde barındırır. yapımı çok zor değildir fakat yine birkaç gün vakit alır.

    rafine edilmemiş kaya tuzu ve deniz suyundan yapılır.

    bir süredir yapıp kullanıyorum. kendimi daha sakin ve stabil hissediyorum. kullandığım günden itibaren bugün ilk kez rüya gördüm. daha berraktı.
hesabın var mı? giriş yap