• 1933 yılında fransa'da işverenini ve onun kızını vahşice öldürmüş olan christine ve lea isimli hizmetçilk yapan iki kızkardeşe verilen ad. bu olay zamanında fransa'da oldukça gürültü koparmış genet, sartre ve lacan gibi birçok entellektüeli etkilemiştir. söylenene göre kurbanlarının gözlerini henüz onlar canlıyken oymuşlar, daha sonra çekiç ve bıçakla işlerini bitirmişlerdir. nitekim kurbanlar tanınmaz halde bulunmuşlardır. ayrıca iki kız 7 yıl boyunca gayet itaatkar ve şikayet etmeden çalışmışlar ve boş zamanlarını da kiliseye giderek değerlendirmişlerdir. cinayetten sonra katiller kaçmaya çalışmamış ve yatakta çırılçıplak ve brbirlerine sarılmış bir şekilde bulunmuşlardır. bu nedenle aralarında lezbiyen ve ensest bir ilişki olduğu düşünülmüştür. kardeşlerden christine ömür boyu hapse mahkum olmuş, ancak daha sonra bir akıl hastanesine kapatılmış, lea ise daha sonra hapishaneden çıkarak nantes şehrine yerleşmiştir. olayla ilgili blessures assassines, les ve sister my sister isminde iki film ve en quete des soeurs papin isminde bir belgesel çekilmiştir. ayrıca konuyla ilgili olarak jean genet'in yazdığı the maids isimli bir tiyatro oyunu da vardır.

    http://us.imdb.com/title/tt0216578/
    http://www.imdb.com/title/tt0111205/
    http://www.imdb.com/title/tt0265173/
    http://papinsisters.tripod.com/
  • wikipedia'ya göre anneleri henüz bekâr bir kızken, yanlarında çalışan bir gence aşıktır ve onunla sevişmektedir. daha sonra hamile kalınca, o esnada flörtleşmekte olduğu babalarıyla apar topar evlenmek zorunda kalmıştır. anneleri ablalarını evliliklerinin beşinci ayında doğurur. baba ise, ömrü boyunca bu çocuğun kendinden olup olmadığından emin olamaz. dedikodulardan işkillendiği için başka bir şehirde iş bulup aileyi yanına taşımak ister, anneleri "ölürüm de bu kentten ayrılmam!" der. çözüm bulamayan baba kendini içkiye verir. evliliklerinin köküne kibrit suyu dökülür.

    ilk çocuk 9 yaşına geldiğinde annesi onu bir yetimhaneye verir. burda kızın babasının tecavüzüne uğradığı anlaşılır.

    sonra ortanca çocuk christine doğar. anne onu doğurduktan kısa süre sonra teyzesine yollar. burda 7 yıl kadar mutlu mesut yaşar. kızı rahibe olması için bir katolik kuruma yazdırırlar ama anne karşı çıkar, kızı kurumdan alıp hizmetçilik yapması için işe koyar.

    christine 6 yaşındayken lea doğar, annesi onu da doğumundan kısa süre sonra amcasının yanına yollar. orda amcasının intiharına kadar yaşar. 15 yaşındayken amca ölür, bunu da rahibe olsun diye katolik okuluna yollamak isterler ama annesi gene bırakmaz, onu da hizmetçi olarak başka bir işe sokar.

    böylece papin kızkardeşler muhtelif evlerde, imkan bulurlarsa beraber, bulamazlarsa ayrı ayrı hizmetçilik yapmaya başlarlar. christine, yani büyük olan, kardeşinden çok daha kararlı ve akıllıdır. lea ise uysal, sessiz, içe dönük ve itaatkardır.

    ikili, o meşhum olayın yaşanacağı evde, beraber çalışmaya başlarlar. evde üç kişi yaşamaktadır. yaşlı ve emekli baba, yaşlı anne ve onların genç kızları. yaşlı bir kızları daha vardır çiftin ama evlendiği için onlarla oturmaz. ilk başlarda işler tıkırında gitmektedir. lakin zaman geçtikçe evin hanımının ruh sağlığı bozulur ve papin'lere dünyayı dar etmeye başlar. depresyonu o kadar ağırlaşır ki kızların kafasını duvarlara vuracak kadar ileri gider.

    bu işkence böylece sürerken, aile bireyleri, bir başka aile dostlarının evine akşam yemeği için davet edilir. evin babası, dışardaki işlerini halledip eve uğrayacak; kızını ve hanımını alıp hep beraber yemek yenecek eve gidilecektir.

    baba dışarda işlerini hallederken anne-kız alışverişe çıkarlar. döndüklerinde evi kapkaranlık bulurlar, elektrikler kesilmiştir. papin kızkardeşler, bozuk bir ütüyü prize taktıkları için arıza olduğunu açıklarlar. evin hanımı sinirlenir ve kızlara saldırır. kızlar saldırıya karşı saldırı ile cevap verirler. önce hem hanımın hem de kızının canlı canlı gözlerini oyarlar. saldırı devam ederken içlerinden biri mutfağa gidip balyoz ve bıçak getirir. mücadele iki saatten fazla sürer, sonunda hem evin hanımını hem de kızını haşat ederler.

    cinayet işlendikten sonra evin beyi, eve varır. kapıyı çalar, açan olmaz. ışıklar da sönüktür. "herhalde beni beklemeyip direkt davete gittiler" der, arkadaşının evinin yolunu tutar. davete hiç gitmediklerini öğrendiğinde damadıyla beraber eve dönerler. kapılar içten kilitlenmiş olduğundan giremezler ve papin kardeşlerin kaldığı odanın ışığının yanıyor olduğunu görürler. telaşla polise haber verirler. kapı açılır, ufak bir araştırmadan sonra cesetlerle karşılaşılır. hem hanım hem de kızı tanınmayacak haldedir. hanımın gözleri, boynuna doladığı eşarbın katları içinden çıkar. kızın gözlerinden biri cesedinin altında, biri de yerde bulunur. polisler papin kardeşlerin de ayni kaderi paylaştığını düşündüğünden, ikilinin kaldığı odaya giderler. kapı kilitlidir, içerde ışık yanmaktadır. çalarlar, açan olmaz. kapıyı kırdıklarında kızkardeşleri çırılçıplak yatakta, birbirlerine sarılırken bulurlar. hemen yanlarındaki sandalyenin üstünde, üstüne kan ve saç parçaları yapışmış bir balyoz bulunmaktadır.

    kızlar yakalanır ve yargılanmak üzere ayrı ayrı hapishanelere gönderilir, lakin lea'dan ayrılmak, christine'e hiç iyi gelmemiştir. "belki ne olduğunu daha iyi anlarız" diye christine ile lea'yı yanyana getirirler. bir araya geldikleri zaman, christine histerik bir şekilde kendini lea'nın üzerine atar, lea'nın düğmelerini açarken "evet de lütfen, kabul et" diye yalvarır. lea daha sakin ve kontrollüdür. bu durum uzmanlara aralarında ensest bir ilişki olabileceğini düşündürür. kızları yeniden ayırırlar.

    hapishanedeyken ruh sağlığı giderek daha da kötüleşen christine, kriz geçirerek kendi gözlerini oymaya kalkar. kendisine zarar vermemesi için deli gömleği giydirip hastaneye yatırırlar. christine burda, buna benzer bir kriz esnasında cinayetleri işlediğini söyler.

    uzmanlar ikilinin eylemlerine, suçu neden işlediklerine anlam veremezler. kimisi, papin kızkardeşlerin genetik olarak akıl hastalığına yatkın olduğunu ileri sürer çünkü amcaları da, kuzenleri de intihar etmiştir. kimisi ikilinin paylaşılmış psikotik bozukluk yaşadığını düşünür. onlara göre dominant olan christine, çekinik olan lea'yı psikozlarıyla yönlendirmektedir. kimisi cinayetin ensest ilişki kaynaklı olduğunu iddia eder. alanında uzman üç doktora kızları inceletirler. doktorlar, kızların akıl sağlığının yerinde olduğu kanaatine ulaşır. ayrıca onlara göre, aralarında kızkardeşlik ilişkisi dışında başka bir ilişki de yokmuş.

    yargılanacak kadar akıllarının başlarında olduğuna karar verildikten sonra christine yamulmuyorsam ömür boyu, lea ise 10 yıla mahkum olur. kızları ayrı hapishanelere koyarlar.

    ne var ki bu ayrılık, christine'in sağlığını ciddi olarak etkiler. önce bunalıma girer, sonra yemek yemeyi reddeder. sonunda açlıktan ölür.

    lea ise daha rabıtalı çıkar, hapishanede sessiz sedasız bir 8 yıl geçirdikten sonra salıverilir. annesiyle beraber uzak bir kasabaya taşınır, orda civar otellerde hizmetçilik yaparak geçimini sağlar.

    bu cinayet, hem sıradan halkı hem de dönemin önemli düşünürlerini allak bullak eder. bazıları kızların sınıfsal ayrıma duydukları öfke yüzünden zenginlere düşman olduğunu düşünür. bazıları da her gün 14 saat çalışmanın böyle bir cinneti getirdiğini savunur.

    günümüzde uzmanlar, papin kızkardeşlerin, genetik yolla geçen bir çesit zihinsel rahatsızlıktan mustarip olduğunu tahmin ediyorlar. kesin olarak bilinen sadece iki şey var:

    1. çok ağır çalışıyorlardı (günde 14 saat ve haftada sadece yarım gün izin)

    2. aşırı derecede izole bir hayat sürüyorlardı.
  • hikayeleri sister my sister filminde işlenmiştir.
  • benzer bir konuyu işleyen claude chabrol filmi için (bkz: la ceremonie)

    https://www.imdb.com/title/tt0112769/
hesabın var mı? giriş yap