• "yıllar önce pasif agresifliği bıraktım ben. artık, insanlarla iletişim kurabiliyorum" diye ona buna caka satarken, ne büyük bir göt olduğumu bana hatırlatan içten yanmalı motor. anlatayım:

    arkadaşımla, yarım saatte bir kalkan otobüsü bekliyorduk. derken biri "aaaa nere bura, allah allah, siz kimsiniz, ben nereye düştüm" deyu sağına soluna baka baka sıranın orta yerine yerleşti. hayatım boyunca sıra kavgalarına girdim, laf anlatmaya çalıştım, yok. düzgün konuşayım dedim, yok. hatta, bana hakaret edildiği bile oldu. tabii, bu bir bahane midir? hayır, değildir. neyse, sıraya kaynak yapıldığını gördüğüm halde karşımdaki kişiye bir şey demek içimden gelmedi. peki noldu? içten içe bilendim, öfkelendim. baktım bir şey diyecek götüm yok, sustum.

    otobüsün kalkma vakti geldi, hepimiz içeri girip yerleştik. tam gidecektik ki otobüs bozuldu. on dakika boyunca otobüsün kalkmasını bekledik. hareket amiri gelip yeni bir otobüs ayarladı. kaynakçı, işte o an bana dönüp "aaaa, bu otobüs 921 değil miiiydii?" diye sordu. ben de tüm nefretimle, "hayır, 290'dayız. yanlış otobüse kaynak yaptınız." dedim. yanımdaki arkadaşımla gülsek de nefretim uçup gittikten sonra kendime kızdım. işte, pasif agresiflik böyle bi şeydir. osuruktan şeyler uğruna, kimsenin umursamadığı şeyleri dert edinip bir de çocuk gibi laf sokmaya kalkarsınız. kimse de sizi götüne takmaz.
  • edilgen - saldırgan davranış.
    bu tarz insanları tanımlayan bir söz:
    "çeşmeye gitmem demez, ama testiyi kırar da getirir."

    pasif agresifler karşı çıkmaz, hayır demez, diyemez. ama kendilerine istemedikleri şeyler geldiğinde veya işler yüklendiğinde içlerinde biriken öfke çok güçlü olur. bu öfkenin çoğu aslında bireyin kendisine duyduğu öfkedir. çünkü kendisinden de mutlu değildir.
    bilinen bir pasif agresifle temas etme zorunluluğunuz varsa, herşeyden önce çok dikkatli olun. çünkü bardağı taşıran son damla siz iseniz, karşılığında bardaktan taşan bir damlalık öfkeyi değil, bardağın yarısını alırsınız.
  • olaylara doğrudan tepki göstermek yerine dolaylı yollardan öfkesini belli etmeye çalışan (ve çoğunlukla bunu başaramayan) kişiliktir. kocasına kızdığı için yemekleri bilerek kötü pişiren kadın veya ailesine kızdığı için sigaraya başlayan çocuk gibi.
  • aslında enn uzlaşmacı tabir ettiğimiz kişiler bu gruptan çıkar, çünkü onların sonn derece anlayışlı olduğunu sanırız, halbuki edilgendirler o an: size itiraz etmezler.. dediklerinizin bi çoğuna katılır, sizinle aynı oyunu oynarlar.. böyle davranmak zorundadırlar zira, (genel olarak/eskiden beri) içlerinde biriken öfke o kadar yoğundur ki, patlamak için, sizin yaptığınız ufak şakaları, ona kabul ettirmeye çalıştığınız isteklerinizi (aka: ben böyleyim), hatta dayatmalarınıza ses çıkarmazlar, çünkü siz ne ilksiniz, ne de sonn olacaksınız onun için..
    bu kısımdan sonra, bi süre sizi "gayet güzel gidiyor"a inandırdıktan sonra, (herr zaman bi nedeni olmak zorunda diildir) başlar agresif kısım: yine, yüzeyde bişii yoktur.. hem neden olsundur ki?? ancak zamanla, bişiiyin (toplum içinde genellikle "aramız(d)a bi soğukluk girdi/var" şeklinde bilinen) varlığını hissedersiniz: eskisi gibi katılmaktadır söylediklerinize, ancak ilk zamanki şevki hissedemezsiniz-
    bi tavsiye, sakın böyle hissettiğiniz anlarda "pınar nooldu" gibi bişii sormayın..
    bocalar, empati kurmaya, onu anlamaya çalışırsınız: evet, artık kum saati tersine dönmüştür (kum saati metaforu için: (bkz: perihan mağden/#10564829).. üzerine düşersiniz.. bi süre size olan ilgisi canlanır, "evet, düzeliyor" dediğiniz anlardan birinde, patlak verir herr şey: kaçamazsınız..
    an be an onu yaraladığınız anları/günleri saymaya başlar: herr şeyi hatırlıyordur.. korkarsınız.. bu durumda yapılabilecek enn ii şey susmaktır.. zira sizi dinlese bile, hak vermez.. yatışmaz..
    zordur..
  • herkes yok miymiy demis yok sessiz sedasiz, boyle ensesine vur lokmasini al tarzi birsey gibi gosterilmis oysa ki pasif agresifleri seytanla bir tutsak yeridir be!

    pasif agresif insan manipule eder. (bkz: manipule etmek). hemen size soyle bir ornek vereyim:

    siz: hey napiyorsun mutfakta, ne oldu?
    pa: puff, onemli birsey degil.
    siz: onemli olmasa puflamazsin herhalde ne oldu yivrim?
    pa:ya yine sut bitmis, hayir iki gun once almistim ama bitmis simdi. tam da kek yapicaktim iyi mi, disardan gidip almaya da useniyorum simdi, puff.
    siz: e gidip bakkaldan almami ister misin?
    pa: nasil istersen.

    iste pasif agresif bunu yapar, acik acik ya sut bitmis ben de useniyorum hadi bi kosu aliver demek yerine size bunu soyletir ve yaptirir kendi rizanizla. sizi o isi yaptirmaya zorunlu hissettirir, boyle elinde oynatir, tam anlamiyla bir mind fuck.

    daha da devam ettireyim, verici olur, fedakar davranir ama kendini oyle bir mazlum, oyle kader buna oyun oynamis da bu kadar fedakar hele hic karsiligini da alamiyor bak sen, haline sokar ki, karsi tarafi suclu hissettirir ve karsi tarafi kendisi icin birsey yapmaya zorlar o sucluluk duygusuyla. yine gordugunuz gibi acik acik ben sana yemekler hazirladim hadi bir sirtimi ovuver demek yerine, boyle bir kirildim kurban havalari ile sizi kendisine kotu hissettirir, layn acaba ne yapsam diye dusunursunuz.

    ya da iliskilerde gorebilirsiniz. karsisindaki aptalliklarina kizar, tersler hemen yine oyle bir hava yaratir ki bakin nasil da bana bagiriyor, nasil da bana azap cektiriyor, hem onu kotu hissettirir, size de onu ayiplatir hatta ustune. kisaca nerde kurban rolunu oynayan var, orda pasif agresif vardir.

    sizi sinir eder, bagirir cagirirsiniz sonra size masum gozlerle bakar yani niye bu kadar kiziyorsun ki, cok ciddiye aliyorsun falan diye tum sakinligini koruyarak. simdi normal insan karsindaki sinirliyse bir sebebten oldugunu bilir ve hatasi varsa hakkaten ozur diler. pasif agrasif ise sizin o patlamanizi o kadar sokla karsilar ki aaa bi kucuk sey icin niye bu kadar sinir yapiyorsun ki der ve alabildigine sakin der bunu. kendinizi manyak gibi hissettirir hatta ozur dilersiniz yauw hakkaten parladim alla alla diye ve sonunda o yine o isi yapmaktan siyrilmis olur, yine siz gicik oldugunuzla kalirsiniz.

    pasif agresifler hep bi masum, bi aslinda iyi, aslinda hep yardima hazir, hep bir kurban, o rolu oynarlar ama bu rollerin tek amaci karsindakini manipule edip istediklerini yaptirmaktir cunku ne istedigini ve istemedigini acik acik soyleyemeyecek kadar gotlerdir.

    oh be!
  • içinde kopan fırtınaları başarıyla bastırır. en çok lazım oldugu anda agzından tek kelime cıkmaz. hatta cıkmasın diye agzını sıkı sıkı kapattığı bile olmustur. karşı çıkmaz, hayır demez... karsısındakinin üstüne atlamak, kafa göz dalmak, küfürleri sonsuzca sıralamak ya da 'hayır lütfen boyle olmasın bu' demek istese de, susar susar susar...
    'peki benden ne istedin de tepetaklak ettin' demek ister susar...
    güçlü görünmek degildir tek kaygısı, karsısındakini kırmak istememek de yeterli bahane degildir, nedenini kendi de bulamaz çoğu zaman ama susar...
    en fazla peki der... 'oyle olsun' der...
    sonra pılıyı pırtıyı toplar döner geldiği yere, içindeki bütün birikmişlerle...

    kalakalır...

    yarım kalır...

    lanet olası, allahın belası insanlar işte...

    (bkz: bir pasif agresifin gunlugu)
  • türk kadınları pasif agresifliği anneliğe giriş dersinde öğrenirler. dersi veren tabii ki kendi anneleridir, dersinden geçmek de hiç kolay değildir üstelik. anneliğin sonsuz fedakarlık gerektirdiğine inanan, bunu da marifet sayan sevgili annelerimiz, cefakar-vefakar-fedakar olacağım derken yavrucaklarını boğar-boğar-boğarlar. bu sırada çocuğun tercihleri falan arada kaynar gider, çocuk duruma sinirlenince alacağı tepki de çok bellidir. annenin kafası 30 derece sağa eğilir, gözlere acıklı bir bakış gelir veeee:

    - ne yaptıysam senin için yaptım.
    - tamam çocuum, nasıl istersen öyle yap.
    - neden böyle sinirleniyorsun, birşey demedim.

    böylece çocuk, vicdan azabı içinde kavrularak annesi ne istiyorsa onu yapar. tersi bir durumda da, mesela çocuk anneden belirli bir şekilde davranmasını istiyorsa, annecik itiraz etmez. sadece kendi bildiğini okur. sonra unuttum der, anlamamışım der, senin için yaptım der. birşeyler der işte.

    eğer sinirlenip sıkça birilerine tekme tokat girmek, ortalığı yıkıp dökmek gibi huyların olmadığı halde, sürekli agresif olduğunu düşünüyorsan pasif agresifliğin üst seviyelerinde gezinen bir anne ile yaşamış olma ihtimalin büyüktür. bilim ne der bilmiyorum, benim gördüğüm bu. tabii ki kötülük olsunlar diye yapmıyorlar, zaten bilinçli olarak da yapmıyorlar ama böyle oluyor işte.

    buradan hayatıma bundan sonra herhangi bir sıfatla girecek bütün pasif agresiflere seslenmek istiyorum:

    lütfen geldiğiniz gibi gidin. sizin yöntemlerinizi biliyorum, her türlüsüne karşı savunmamı hazırladım, bu yüzden beni istediğiniz gibi manipüle edemeyeceksiniz. ama bu canımı sıkmayı başaramayacağınız anlamına gelmiyor maalesef. bu yüzden lütfen hayatımdan çıkın, çıkmamaya kararlıysanız da lütfen bağırıp çağırın arkadaşım bana. öküzleşin demiyorum ama derdiniz neyse söyleyin işte. birbirimizi biraz kırabiliriz, sesler yükselebilir, sorun değil bunlar. yeter ki anlatın derdinizi.

    edit: anne, sen gitme.
  • kavga, bagrinma, inatla ustune gitme, kufur etme yerine sessizce, usul ve zeki hamlelerle, sozden ote karsindaki kisiyi sakinligi ve asla kizmamasiyla deli eden, sabirli ve sakin bazi insanlarin yaptigi bir cesit davranis bicimidir.

    karsinizdaki insan demogoji sanatini o kadar iyi kullanir, her argumaninizi bir baska argumanla o kadar guzel curutur ki sinirden kuplere binersiniz. bu tur insanlar haksiz yere hakli cikmakta, sizi de hakli yere haksiz cikarmakta ustlerine yoktur.
  • geçenlerde şirketimin yaptığı bir testte salt bir şekilde çıktığım korkunç kişilik bozukluğu. şöyle ki, eğitmenin gözlerinin büyümesine sebebiyet verecek bir diyalog ile olayın vahametini açıklayım.

    eğitmen en eğlenceli tip olan bana dönerek dersi anlatmaktadır. dışarı açıklığım sebebiyle en iyi öğrenci profili çizmekteyim. eğitmene en çok yardım eden insanım. her neyse bir örnek verecek. örnek şu;

    markasiz, seninle ben yeni evlendik ve benim annem sürekli eve geliyor. annemin adını geçirmeden bu durumdan rahatsız olduğunu nasıl söylersin ?

    verdiğim cevap sosyoloji ve psikoloji kitaplarına pasif agresif tanımı olarak girebilirmiş.

    "hocam, annenize gider, anneciğim kanepenin üzerinde yatıyorsun, içim el vermiyor. sırtın zarar görüyor. geç benle fatmanın yatağına yat ve onunla uyu. ben kanepede yatarım. zaten gençliğimde kanepede yatmaya alışığım."

    kadın sordu:"ee sonra ne bekliyorsun? ne olmasını öngörüyorsun?"

    eşim bu durumdan rahatsız olmaya başlayacak ve kendisi beni çok özlediğini fark edip annesini evden gönderecektir diye düşünüyorum.

    dedim ve kadının gözleri fal taşı gibi açıldı. sana terapi yapmam lazım. üzerinde deney yapılacak adamsın dedi.

    işte öyle bir şeydir.
  • mütemadiyen kurbanı oynar. ancak bu yolla yaptıklarının sorumluluğundan yırtabileceğini keşfetmiştir velhasıl. kendisini kandırmakta ustadır. dünya ona karşıdır zaten. yetkeyle başı beladadır. kendini yem olarak sunarak avını ağına çeken manyak örümcekler gibi kurban rolünü oynayarak, saman altından su yürüterek, bürokrasinin bütün hilelerini bi güzel kullanarak parmağını bile kıpırdatmadan milleti parmağında oynatır. bir nev'i curling*dir bu. gülleye dokunmaz, ama elinde süpürgesi, özenle çaktırmadan uygun şartları hazırlar. *"vermeyi az bulmuştur, yahut vakti olmamıştır," özetle. başetmek için ne yapın edin sizi yetkili konumuna getirip düşman ilan etmesini önleyin. hak hukuk düşkünü olur bu tipler. başınız sıkışınca onu kendi silahıyla vurun, "yaptığın hakka hukuka sığar mı ulan allahsız" kozunu oynayın. kıvırtmasına, balık gibi ellerinizden kayıp gitmesine engel olmak için açık, kesin sözler vermesini talep edin, senet imzalatın, kurana el bastırın, ne bileyim. o plan yapıyosa siz daha alasını yapın, ondan ne bekliyorsanız yapacağını açık seçik taahhüt ettirmenin bi yolunu bulun. işinizi son dakikaya bırakmayın, eline düşmüş olursunuz, gözle kaş arasında sıvışacaktır. aslında nasıl da hayatındaki herşeye hakim olduğunu kendisine gösterin ama çatışmadan. kavga gürültüden aman ha sakının, zaten arayıp da bulamadığı bişi bu.*aynı takımdayız, aynı gemideyiz, atma recep din kardeşiyiz mesajına sarılın. sevin, çook ama çok, herkeslerden çok, en bi çok onu sevin, onaylamaya ciddi mesai harcayın. çünkü bu savunma mekanizmasının temelinde onaylanma eksikliği yatar.
hesabın var mı? giriş yap