• 2019 nobel edebiyat ödülü peter handke’nin oldu.

    şimdi… handke geleneksel/edebiyat tarihsel bir perspektiften ele alındığında postmodern bir edebiyatçı sayılıyor, ancak kendisini (her ne kadar ulus edebiyatı fikrine karşı olsam ve kavramı farklı ele almak istesem de) avusturya’nın viyana modernizmi sonrası belli bir çerçeveye oturan edebiyat geleneğinden çok da farklı görmüyorum. neden? çünkü bence handke 20. yy avusturya edebiyatının pek çok yazarı gibi, karanlık atmosferi seven, metinleri okuru geren, yer yer sıkan ya da ürküten bir yazar. birebir aynı yaştaki yazarlardan ziyade ortak yazınsal geleneği kastederek handke’nin çağdaşı avusturyalılardan örnek vermek gerekirse ingeborg bachmann, elfriede jelinek (nobel ödüllü) ve hepsinden apayrı tuttuğum thomas bernhard’ı sayalım. hepsinin yapıtlarında birbirlerine çok benzeyen karanlık, boğucu bir hava vardır. hemen hepsi orta avrupa’yla ucundan kıyısından hesaplaşır ki bu, avusturya edebiyatında çok belirleyici bir özellik. balkan/sırbıstan konusu sözlükte daha önce ele alınmış zaten, ben handke'nin edebiyatçılığında kalıyorum. bu arada handke edebiyat eleştirmenleriyle de pek yıldızı barışmayan ters biri.

    sanırım handke birden fazla türde metin üretmiş olduğu için araştırmacılar biraz yüzeysel bir şekilde erken dönemindeki ve sonrasındaki farklı yazınsal eğilimleri vurguluyorlar. temelde şöyle bir şey söylenebilir; handke erken döneminde içerikten çok biçime önem veriyor. yine de yazarın ilgilerinin ve yazınsal önceliklerinin değişmesini ille de bir tarz, tavır, ekol değişimi gibi görmek bana gereksiz geliyor. özellikle handke gibi çağdaş avusturyalı yazarlar sınırları belli biçimsel alanlarda kapalı kalmıyor çünkü, temel yazınsal dertleri de değişmiyor, yalnızca ifade biçimleri değişiyor. mesela handke'nin metin türleri değişiyor, fakat toplumcu bir yönü, edebiyatını toplumsal bir alan gibi gördüğü filan olmuyor hiç, her zaman "bu benim gerçeğimdir, benim kullandığım dille ifade ettiklerimdir" gibi bir tavrı var (cümleler birebir alıntı değil, aklımda kalanı yazıyorum).

    türkçeye çoğunlukla 90'larda çevrilmiş olan bazı yapıtları:

    solak kadın
    kalecinin penaltı anındaki endişesi
    kaspar
    mutsuzluğa doyum
    bir yazarın öğleden sonrası
    hiçkimse koyu'nda bir yıl
    konstans gölünden atla geçiş
  • avrupa bize olan nefretini nobel verirken bile belli ediyor sırp orospu çocuklarının (miloşeviç,karaçiç,mladiç)en yakın dostuna veriyor ödülü.şerrrrefffsizzzleerrr
  • edebiyat ödülü verilir ancak alfred nobel'in vasiyeti gölgede kalır. nobel, insanlığa hizmet edecek bireylere verilmesi yönündeki talebini insanlık ile paylaşır. bu zamana kadar vasiyet yerine getirilir. ancak peter handke'nin ırkçı sırp lider için düzdüğü methiyeler akıllara geldiğinde ne kadar büyük bir ironi olduğunu fark edeceksiniz.
  • 14 boşnak sivili kurşuna dizdiği için hapis cezası almış bir savaş suçlusu olan remove kebab akordeoncusunun nikah şahitliğini yaptığı ortaya çıkmış. eşeledikçe ilginçleşiyor.

    meraklısına: kendisi etrafında dönen tartışmaya en nitelikli ve detaylı katkı şu makale. peter maass'ın takipçiliği ise bonus.
  • insanlık deneyiminin çevresini ve özgüllüğünü dil bilimsel hünerle keşfe çıkan güçlü eserleriyle” 2019 nobel edebiyat ödülü’ne değer görülmesi edebi yönden değil de siyasi görüşleri ve duruşu nedeniyle tepki görmüştür. savaş suçlarından yargılanan eski yugoslavya lideri slobodan miloşeviç’in savunucusu olmakla, srebrenitsa katliamı’nı reddetmekle suçlanıyor. 2006’da lahey'de hücresinde ölü bulunan miloşeviç’in cenaze töreninde de konuşma yapmış.

    handke, miloşeviç’in savunuculuğunu yaptığı suçlamalarına cevaben, 2006’da verdiği bir söyleşide, savaş suçlarından yargılanan lideri “bir kahraman değil, trajik bir insan evladı” olarak gördüğünü söylemiş ve kendisinin “yargıç değil, yazar” olduğunu söylemiş.

    ödülü almasına gelen tepkiler:
    pen america, “başka kurumların edebiyat ödülleriyle ilgili yorum yapmaktan genellikle kaçındıkları”nı, ancak “2019 nobel edebiyat ödülü’nün peter handke’ye verilmesinin bir istisna olarak değerlendirilmesi gerektiği”ni söyleyerek başladığı açıklamasında, kararı reddettiklerini duyurdu. jennifer egan’ın başkanlığındaki kurumun açıklamasında şu ifadeler yer alıyor: “kitlelere ulaşabilecek konumdaki biri olarak sesini, eski sırp lideri slobodan miloşeviç ve bosnalı sırpların eski lideri radovan karadziç gibi soykırımcıların yardımına koşmakta, tarihî gerçeklerin altını oymakta kullanan bir yazarın seçilmesinden ötürü şaşkına dönmüş durumdayız. […] etraflıca belgelenen savaş suçlarının bıkmadan usanmadan doğruluğunu sorgulayan bir yazarın ‘dilbilimsel hüneri’ dolayısıyla övülmesi kararını reddediyoruz.”

    miloşeviç’in savunuculuğunu yaptığı için 1999’da handke’yi “yılın uluslararası moronu” seçen salman rushdie, guardian’a yaptığı açıklamada, “ekleyecek yeni bir şeyim yok. o zaman dediklerimin arkasındayım”
    rushdie, twitter hesabından da “handke’nin budalalıklarıyla ilgili 20 yıl önce yazmıştım zaten,” dedi ve pen america’nın açıklamasını “bravo” sözleriyle paylaştı.

    “miloşeviç’in savunuculuğunu yapmasa” peter handke’nin nobel’i çok daha erken alabileceğini söyleyen hari kunzru : “siyasî liderlerimizin kayıtsızlığı ve alaycılığı karşısında insan haklarını güçlü bir şekilde savunacak entelektüellere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. peter handke böyle biri değil,”

    handke’nin 2014’te “edebiyatın ‘yanlış kanonlaşmasına’ neden olduğu için” nobel’in kaldırılması gerektiğini savunduğunu hatırlatan slavoj zizek, “handke’nin şimdi ödülü almış olması, o zaman dediklerinde haklı olduğunu kanıtlıyor,”

    new republic’e yazan gazeteci alex shephard i“nobel edebiyat ödülü artık trollük yapıyor” .
  • batının tasvip ettiği soykırımlar ve tasvip etmediği soykırımlar var. sözgelimi yahudi soykırımını tasvip etmiyorlar, bu nedenle lars von trier cannes film festivalinde hitler'in haklı olduğu minvalinde bir şeyler söyleyince apar topar festivalden uzaklaştırılmıştı. orhan pamuk "türkler ermeni soykırımı yaptı" diye açıklama yaptıktan sonraki sene nobel edebiyat ödülü'nü aldı. boşnak asıllı emir kusturica "boşnaklara soykırım filan yapılmadı" deyince hiç kimse oralı olmadı. şimdi de miloseviç hayranı bir adama nobel edebiyat ödülü verilebiliyor. bu kişiler sırf siyasi görüşleri için ödül almışlardır demiyorum elbette, belirli bir edebi kaliteye ve edebiyat camiasında belli bir kamuoyuna ulaşmayan birisinin böyle bir ödül alması sözkonusu olamaz. ama adım gibi eminim ki bu adam izzetbegoviç hayranı olsaydı bu ödülü alamayacaktı. ya da filistin'in bağımsızlığını destekleyen bir yazar ağzıyla kuş tutsa bu zümreden takdir göremeyecekti. işte bu duruma kısaca "ayrımcılık" diyoruz.

    şimdi arkamıza yaslanıp şöyle bir düşünelim, sözlükte ben de dahil olmak üzere oldukça kalabalık bir grubun şikayet ettiği türkiye'de özgürlükler kısıtlanması meselesi ile bu mesele arasında nasıl bir fark var? roland barthes'ın "faşizm susmak değil, söyleme mecburiyetidir" sözünden hareketle bu düzen faşizmin dik alası değil midir?

    evet, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasının yanında belki bu durum çok hafif kalabilir, ama nasıl ki "yarım hamile" diye bir şey yoksa "yarım faşizm" diye bir şey de yoktur. faşizmin azı çoğu olur mu?

    peki batı kendisinde bu ayrımcılık cüretini nereden buluyor? elbette ki hem kültür sanat, hem de ekonomik anlamdaki üstünlüğünden. doğu milletleri birbirlerini yerken adamlar her alanda atılım yapmanın peşindeler. adamlar yeni teknolojiler, yeni üretim modelleri, yeni akımlar ve değerler üretirlerken doğu ise yeni terör örgütlerinden başka bir şey üretmiyor.

    izzetbegoviç'in "doğu-batı arasında islam" kitabını okumanızı şiddetle öneririm. adamın kendi dünya görüşünü ne kadar zengin referans kaynaklarına dayandırdığını, öte yandan batının hakim ideolojisini ne denli sağlam temeller üzerinden eleştirdiğini görünce çok şaşırmıştım. ömrü politik mücadelelerle, hapisle, savaşla, devlet işleriyle geçen bir adamın bir yandan kendini edebi ve felsefi anlamda bu kadar geliştirebilmiş olmasına hayranlık duymuştum. doğu toplumları sadece bir tane değil, binlerce aliya çıkarıp kendi değerlerini yüceltebilirse işte o zaman bu gizli ırkçılıklara, bu insanlık dışı tavırlara karşı koyma, bu züppelikleri etkisiz kılma şansımız olacak.
  • bir arkadaşımın önerisiyle aldığım, iki yıl önce başlayıp yarım bıraktığım ‘kalecinin penaltı anındaki endişesi’ adlı kitabın yazarı. aradan iki geçen iki yıl sonunda yazar nobel ödülü almış ben de yarım bıraktıklarıma geri dönmüşüm. yazar hakkında bilgi edinmek için gelmiştim ama buralar karışmış vaziyet almadan kitaba dönüyorum. umarım güzel düzenlemelerle geri dönerim.
  • artık bir nobel ödüllü yazar henüz okumadım türkiyede pek basan yayınevi de yoktu ki milli savunma bakanlığı bir kınama yazısı yayınladı. bosna hersek soykırımıyla ilgili bir durum söz konusuymuş. biraz okudum pek bir fikir sahibi olamadım ama edebiyatçının tarafsız olması diliyle yeterli propagandayı yapabileceği daha üstüne konuşmaması gerektiğini düşünüyorum. buradan söylediği şeyleri haklı bulduğumu düşünmeyin doksanlarda dünyanın göbeğinde bir katliam yaşandı bunu isteyen görmezden gelebilir gerçekler değişmez.
  • 1990'lı yıllarda yugoslavya iç savaşı sırasında sırp güçlerinin yanında yer aldığı ve ağır savaş suçlarından sorumlu tutulan slobodan miloseviç'e destek verdiği gerekçesiyle nobel edebiyat ödülü almasına tepki gösterilen avusturyalı yazar.

    https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50700207
hesabın var mı? giriş yap