• lanthimos estetiğinin yoğun biçimde hissedildiği babis makridis filmi. bu etkilenmelerin olmaması pek mümkün değil zira, lanthimos her filminde üstüne koyan ve özgün bir film dili yaratmış bir yönetmen.

    film, tek karakter üzerine inşa edilmiş klasik anlatı yapısına sahip. avukat olan karakterin standart yaşamı gösteriliyor, ardından eşinin hastaneden çıkıp eve dönmesi ile kriz başlıyor ve climax surata biber gazı sıkmayla yaydan çıkıp, avukatın babası ve eşini öldürüp öldürmediğinin muğlak bırakıldığı son ile sonuca varıyor; film bitiyor.

    pity, işlerin tersine döndüğü üçlü anlatı yapısının ikinci aşamasını, eşin iyileşmesi olarak imleyerek şu soğuk mizahın hakkını veriyor. gerçekten bu kısımlarda epey gülüyoruz. fakat karakterler bu anlatı yapısının içinde sıkışıp kaldıkları için film bir yerden sonra çekilmez bir hal alıyor. evet kek muhabbeti başta komikti, fakat çok uzayınca cılkı çıktı. evet, kurutmacı muhabbeti başta komikti, fakat çok uzayınca cılkı çıktı. ve evet, avukatın karısına meme kanseri ile ilgili randevu almasını söylemesi onun karakteri için uygun bir davranış olabilir, fakat bu romantik bir anda gerçekleşirse mizah içinde bulunduğu o ince sınırı aşar ve espri etki gücünü kaybetmeye başlar. işte pity'nin sıkıntısı üçlü anlatı yapısı içinde sıkışıp kalması ve bir yerden sonra filmin predictable olup sıkıcılaşması. filmin sonu da olabilecek en bayağı sondu.

    her şeye rağmen fikir güzeldi. bizler gerçekten de bir yerden sonra acılarımızdan güç alır hale geliriz. bu acıyı sürekli vurgulamak ve etraftan onay ve merhamet toplamak isteriz. film bana dostoyevski'nin yeraltından notlar'ını anımsattı. şayet ana karakter tek boyutlu olmasaydı ve dostoyevski derinliği bir parça filmin içine sızsaydı, film alır yürürdü. gerçi o zaman da bambaşka bir film olurdu. bu filmin özelliği gerçek dünyanın içine sızmış soğuk karakterler etrafında işleyen soğuk bir mizaha sahip olması. bu duruma lanthimos'tan tanığız ama işte makridis o kadar script-base bir film kurmuş ki, filmin bir yerden sonra bayağılaşması kaçınılmaz olmuş.

    ek olarak, avukatın, komşulara ayıp olur deyip piyano çalan oğlunu durdurduğu ve şu tuhaf şarkıyı söylediği kısma çok güldüm. burada da yine lanthimos'ta olduğu gibi ilkel düzene antropolojik referanslar var. neredeyse 30-40 bin senelik sapiens'in tüm yaşam-ölüm kurgulayış biçiminin modern zamanlarda da olduğu gibi sürdüğünü ve içimizde dolaştığını söylüyor makridis bize. ölüme gösterilen bu tevekkül ve saygı, seküler-modern dünyada bizler için halen anlaşılmazdır. fakat bireylerin olmasa da modern kamuoyunun ölüme olan bakışı radikal bir dönüşüme uğramıştır. bu ise başka bir filmin konusu. yani bu filmde merkeze alınmış bir unsur değil.

    filme puanım: 7.4
  • yunan sinemasına ait, babis makridis yönetmenliğindeki 36. torino film festivali’nde fipresci ödülünü kazanmış güzel bir film.

    izlediğim en ilginç filmlerden biriydi. hem konuya dair hem de film tekniğine dair hiçbir şey tahmin ettiğim gibi çıkmadı. beni çok şaşırttı şahsen.

    --- spoiler ---

    filmde hiç kimsenin ismini bilmiyoruz. önemli de değil zaten. varoluşsal sancıları farklı bir perspektiften yansıtmış yönetmen. bu seferki karakterimiz acıyı ve acınmayı varoluşsal amaç edinmiş. varoluşsal amacını yerine getirebilmek için de kimleri feda ettiğini görüyoruz film boyunca. konusu olsun çekim teknikleri olsun değişik ve ilginç bir filmdi bence. kamera çok sabitti. öyle ki bu benim üzerimde film kısım kısım veriliyor izlenimi yarattı. her kısmı da açıkçası dondurup incelemek istedim sinemada. onun dışında ağlama sahneleri çok etkileyiciydi.

    --- spoiler ---
  • ızlerken cok sey ogrendigim film. ılk 30 dk'sinda sanki film hic gitmeyecekmis gibi hissediyorsunuz ama sonrasinda ritm hizlaniyor. teknik acidan bence mukemmel film. avukatin sancilarini hissetmemek mumkun degil. muzikler filme cok olumlu etkilerde bulunuyor. film bitip ciktigimda ohhhh dedim gercekten. cok acayip bir deneyimdi. cok guzeldi.kesinlikle buyuk perdede izlenmesi gerektigini de ekleyeyim.
  • babis makridis'in yönettiği 2018 yapımı zavallı (oiktos) filmi, yorgos lanthimos ile popülerleşen, yunan tuhaf dalgası diye adlandırılan akımın örneklerinden biri. komadaki eşinin ölümünü bekleyen ve bu acıyla beslenen "zavallı" avukatın bu süreçte yaşadıklarını izlediğimiz filmde, abartılı da olsa oldukça tanıdık bir davranış şeklini gözlemliyoruz. başına gelen kötülükleri her fırsatta çevresine anlatan ve ona acıyan insanların bakışlarından beslenen karakter, durumlar düzelse bile yalan dolan ile ilgi çekme çabasını sürdürür. bu absürt durum başlarda ilgi çekici olsa da bir süre sonra sıkıcı hale geliyor.
  • çok merak ettiğim filmler arasında. sinemada malesef yakalayamadım umarım en kısa zamanda nete düşer.
  • lanthimos’un çektiğini sandığım şahane bir babis makridis filmi.
    ancak tüm lanthimos filmlerinin senaristi olan efthymis filippou, pity’i de yazan kişi olduğundan; lanthimos’un başarısını bir çıtır sorgulatan film. marifet kimdedir dedirtmiştir.
  • aşırı sıkıcı, fakat oldukça özgün bir film.

    karısı bitkisel hayatta olan bir adamın, etrafındaki insanların (komşuları, esnaf vs.) ona acıyor oluşunda duyduğu huzur ve rahatlığı anlatıyor. adam öylesine alışıyor ki insanların ona acımasına, adeta bu duygunun bir esiri oluyor.
  • sırf herkes ona acıdığı için kendini acınacak biri olarak görmeye başlayan bir adamın hikayesi. başrolde yannis drakopoulos var.
  • bu sene izlediğim en iyi filmlerden biriydi. tarz olarak yer yer lanthimos'u çağırıştırsa da (durağan oyunculuk, soğuk diyaloglar vs) lanthimos'un aksine direkt bir hikaye var. lanthimosla karşılaştırmak bu nedenle saçma.

    filmi izlemeden konusuna baktığımda mutsuzluktan keyif alan, hüzne bağımlı olmuş bir adamın hikayesi şeklinde özetlenmişti ama işin aslı adam başkalarının kendisine acımasına bağımlı hale geliyor. bunun dışında söyleyecek çok bir şey yok. hikaye basit ve vurucu. trt 2'deki film arkası programını mutlaka izleyin. çok güzel anlattılar bütün ufak detayları.

    9/10.
  • ters köşe nedir, bir filmde sessiz sedasız nasıl yapılır sorusunun cevabı için izlenmesi gereken sıra dışı film. siz acı çeken bir adamın durağan hikayesini izleyeceğinizi düşünürken, hastaneden gelen haber ve bana kalırsa filmin kalanına dair en büyük ipucunu veren hastane odasındaki arkadan çekimle olayın rengi tamamen değişiyor. başka sinema'ya geldiğinde dikkatimi çekmişti lakin gidememiştim ama aklımın bir köşesine de yazmıştım izlemek üzere. tuhaf bir film izleyeceğimi biliyordum ama merhamet ve acınma bağımlısı bir adamla karşılaşacağım hiç aklıma gelmezdi. şaşırtmayı başarabilen, bittikten sonra her yerinize iğne batmış gibi rahatsız eden filmlerin hastasıyım. oyunculuktan tutun da çekimlere, senaryoya ve müziklere kadar her birine sırayla şapka.
hesabın var mı? giriş yap