• (bkz: felâketi müteakip)

    artık bunu kullanıcaz. herkese söyleyin...
  • tüm dünyanın geri dönüşü olmayan bir yokoluşun eşiğinden sonra tekrar hayatta kalma mücadelesi verdigi dönemi ifade eder.
    bilim kurgu sinema/edebiyat dallarında en guzel eserler distopik filmlerle birlikte bu alandan cıkar

    filml/dizi ;

    (bkz: mad max)
    (bkz: the matrix)
    (bkz: falling skies)
    (bkz: walking dead)
    (bkz: six-string samurai)
    (bkz: planet of the apes)
    (bkz: waterworld)
    (bkz: wall-e)
    (bkz: defiance)
    (bkz: twelve monkeys)
    (bkz: 28 days later)
    (bkz: the 100)
    (bkz: revolution)

    kitap ;

    (bkz: metro 2033)
    (bkz: metro 2034)
    (bkz: the hunger games)
    (bkz: offworld)
    (bkz: the stand)

    oyun;

    (bkz: fallout)
  • böyle bir döneme girilmesini isteyen adamlarla doldu dünya şu son bir kaç yılda. saklanmayın ibneler biliyorum oradasınız. sanıyorum 2500-3000 yılları arası görülebilecek. az sabredin.
  • olası bir global savaş veya doğal felaket, kıyamet sonrası dönem.
  • insanın durduk yere çevresini gözden geçirmesini sağlıyor. daha bu terimi cümle içinde kullanmış bir tane adam tanımadım hee. bugüne kadar hiçbir yakınımın ağzından mezkur kelimeler dökülmedi. ya beni adam yeri koyup bu entel kelimeleri kullanmak istemiyorlar ya da etrafımdakilerin harbiden bi numarası yok. hiç şaşırmadan hızlı hızlı beş kere üst üste demeye çalıştım olmuyor. güzel şaşırtmacalı tekerleme olurmuş bundan.
  • oyunlara ek olarak;
    (bkz:metro 2033)
    (bkz:metro last light)
    (bkz:the last of us)
    (bkz:i am alive)
  • kullanilmasina uyuz oldugum bir terim. neden mi?

    bakiniz ben de turkce mucahiti bir adam degilim. meslegimle alakali terimleri catir catir ingilizce kullanirim hatta; cunku dhaa kolaydir benim ve cevremdeki meslektaslarim icin.

    ama is post-apokaliptik demeye gelince degisiyor.

    post-apokaliptik diyecek olsam bunun ingilizcesini yazarim direkt. yari turkce yari ingilizce yazip maymuna donmeye ne gerek var? vasington buyukelciligi demek gibi bir sey, komik.

    yok, "kiyamet sonrasi donem" demek, "post-apokaliptik" demekten daha az karizma ise, kesin budur kullanilma sebebi benim gozumde.

    p-p-p-p-p-p-p-p-p-post apokaliptik fm
  • (bkz: #31505137)
  • mesela miami'deki villamda havuzumun kenarında şezlonga uzanırken postapokaliptik bir dünyanın hayalini kurmam, neden miami seçtim çünkü zenginlik ve refahı magazin programlarından öğrenen biriyim, ünlülerimiz sıklıkla miami'den villa aldığı için ben de kendimi orada görmek istedim. örneğin çok param olsa botoks yaptırırım çünkü zenginliğin birinci şartı botoks benim için.

    ama fakirim, bu yüzden de postapokaliptik bir dünya özlemi içindeyim çünkü herkes benimle aynı zorlukları çeksin mesela hep beraber zombiden filan kaçalım istiyorum, yaşasın halkların eşitliği.

    her sabah güneş tarafından kutsanan yatağımda uyanarak, gözlerim yarı kapalı şekilde üzerimi giyinirken duyuyorum postapokaliptik bir dünyanın özlemini. bıkkınlık dolu hayatımın çölünde adrenalin yüklü bir vahanın özlemi bu, hayatıma bir amaç gelsin istiyorum ve herkes ortak amaca yönelsin, botoks yaptırmak aklımıza gelmesin artık, t-virüsüne antikor filan arayalım süpermarketler rafları arasında koşarken.

    sabah iş yerinin kapısını açmak yerine bir göktaşının dünyaya doğru ilerleyişini izlemek istiyorum ya da kürk mantolu madonna kitabını soran bir müşterinin sesi yerine raflar arasında dolanan bir zombinin hırıltılarını duymak. çok kurdum bunun hayalini uykusuz gecelerde erotik hayallerden az sonra.

    en çok da virüs konusunu seviyordum, gel gör işler öyle olmadı böyle bir virüs hayal etmemiştim, şehir karantina altına alınacak ben de karantina altında şehre nükleer bomba atılmadan önce çıkmanın yolunu arayacaktım, bir virüs geldi sabah kuşağı programlarında ağızları maskeli kadınların enişteleri tarafından kaçırılma hikayelerini izliyorum, herkes mesafe kurallarına uyuyor, maskeli konuklar alkışlıyor sunucunun sözlerini. göktaşı düşse, zombiler gelse, virüs kanımızı kurutsa o enişteler o baldızları kaçıracak inanılmaz bir azim var.

    neyse, son dönem artan postapokaliptik senaryoların sebebi de budur işte, insanlar amaçlarını kaybetmiş durumdalar yaşamak için bir amaç istiyorlar; hayatta kalmak en temel amaç oluyor, su bulmak, savaşmak, sığınak aramak damacanadan doldurduğu suyunu içerken kiralık evinde oturmak insanlara hayat gibi gelmiyor. bana gelmiyor en azından, bir grup insanla mücadeleye girmek istiyorum kim bilir biri belki acun olur, belki de bir fastfood firmasının kuryesi ama önemi olmaz eskiden kim olduğunun artık herkes sistemin yakasına taktığı rozetlerden azade kişilerdir en hızlı koşan kazanır. mesela ben hızlı koşarım çok hızlı olmasam bile postapokaliptik bir dünyada şu an olandan daha önemli bir yere sahip olurum.

    postapokaliptik dünya, fakirin hayalidir mesela benim hayalim. artık sistem içinde yükselemeyeceğini anlayan insanın tüm insanları kendi sefaletine çekecek bir felaketi yağmur duası ile çağırmasıdır.
hesabın var mı? giriş yap