• şizofren olduğu iddia edilmiş karakter.

    ancak bunun tam tersidir. raskolnikov'da kişilik bölünmesi yoktur. raskolnikov'u katil olmaya iten şey hem yaşadığı hayatın şartlarıdır, hem de içinden çıkamadığı ikilemlerdir. öldürmek kötü bir şey midir değil midir? bir asker, düşman askeri (ki neticede öldüren de öldürülen de insandır) öldürdüğünde iyi bir şey iken, raskolnikov gibi "sıradan" bir vatandaş öldürdüğünde neden kötü bir şey olsundur?

    bu düşünceler eşliğinde raskolnikov hiçbir zaman pişmanlık ve üzüntü yaşamaz. kişiliği hiçbir zaman değişmez, farklı tavırlar sergilemez, kendisiyle çelişkiye düşmez ve kitabın başında savunduğu fikri kitabın sonuna kadar da götürür.

    bu sebeple dostoyevski'nin raskolnikovu'na şizofren demek dostoyevski'ye hakarettir. bunu iddia ederek, karakterin öldürme fiilini bilinçsizce ve amaçsızca yaptığını iddia etmiş olursunuz ki bu tamamen yanlıştır. o eylemde pek çok mesaj ve anlam gizlidir.
  • işlediği günahın vicdanını yaşayan dostoyevski'nin yaratmış olduğu karakterdir.
  • gayet sağlıklı, vicdanlı ve özgür kahraman.

    cinayeti iyi bir şey olduğunu düşünerek işliyor.

    ama sonrasında yaptığının yanlış, kötü olduğunu anlıyor ve başlıyor kendisini yargılamaya… ve yaptığının yanlış olduğuna, tabiatiyle cezaya müstahak olduğuna hükmedip gidiyor kendini mahkemeye teslim ediyor ve son tahlilde bedenini hapsettirerek ruhunu — yani daha kavramsal bir ifadeyle vicdanını — kurtarıyor ve tabii en önemlisi özgürlüğünü — yani vicdan özgürlüğünü — kurtarıyor/sağlama alıyor. hapse giriyor ama özsaygısını kurtarıyor. yani hiçbir surette patolojik bir durum yok romanın kahramanının yaptıklarında, çünkü yaptığı her şey bilinçli.

    kahramanımızda melankolik bir durum da yok, çünkü melankoliye özsel olan incitilme, göz ardı edilme ve düş kırıklığına uğrama gibi faktörler yok. biliyorsunuz, melankolinin nedeni egonun sayılmamasıdır. mesela sevgisinin tanınmamasıdır.

    (bkz: #75986224)
  • her ne olursa olsun işlenen iki cinayet var. bu cinayetin kurbanlarından biri de oldukça masum. dostoyevskinin eşsiz yazarlığının verdiği harika psikolojik betimlemelerle kitabın ilerleyen sayfalarında bir katile sempati duymaya başlıyorsunuz. onunla birlikte vicdan azabı çekiyor ve hatta her yakalanma ihtimalinde ter dökmeye başlıyorsunuz. işte bu sempatik ve vicdanlı katilimizin ismi raskolnikov. suç ve ceza okumayı sevdiren kitaplar arasında yer aldığı gibi raskolnikov da unutulmayacak karakterler arasında yer alıyor.
  • suç ve ceza'yı okurken çok saçma bir şekilde raskolnikov'a hayran olursunuz.evet o bir katildir.ama onu sevmek için bahaneleriniz vardır.öldürmesinin bir amacı vardır ve öldürdükten sonra vicdan azabı çeker.aslında hayranlık uyandıran tarafı çok zeki olmasıdır yani dostoyevskinin o akıl almaz şekilde zekice olan diyalogları insanı raskolnikov'a ve kitaba tutsak eder.
  • dostoyevski'nin suç ve ceza kitabında oluşturduğu muhteşem karakterdir. raskolnikov'la ilgili söylenecek çok şey vardır şimdilik çok sonraya saklanacaktir ben tarafından *
  • olmak yada olmamak arasında gidip gelen
    bir hayat. suç ve cezanın birinci bölümü bir insan ile bir düşüncenin savaşıdır ve düşüncenin galibiyetiyle biter. kahramanımız raskolnikov bir insanı öldürmekle bütün insanlığı kurtaracağına inanan idealist bir hukuk öğrencisidir. o tarihin seyrini değiştirebileceğine inanan bir insandır. değilmi ki dünya ya damgasını vurmuş kimi insanlarda (hz muhammed, napolyon, solon) vs içinde yaşadıkları yozlaşmış toplumları kendi idealleri, inançları uğruna kan bile dökmekten gocunmadan değiştirmisler ve tarihe geçmislerdir. raskolnikov'da bu hayale kapılmıştır. kendi iç dünyasında bir napolyon olmuş dünya ya nizam verebileceğini, içinde yaşadığı toplumu değiştirebileceğine inanmış fakat hayatın acı gerçeği karşısında yenilmiştir... suç ve ceza romanı sıradan bir roman değildir. bir insanın ve düşüncenin acı savaşıdır. bir insanın belki herkesten kaçması ama kendi vicdanından kaçamamasıdır.
  • katil olma potansiyelimi gösteren ağabey
  • dostoyevski'nin "suç ve ceza" sının baş karakteri rodion romanoviç raskolnikov. inanılmaz bir karakter. her olaydan bir nefret çıkarabilen olabildiğince hastalıklı, bir o kadar kibirli, tek ölçüsü kendisi olan ve adeta mahsülünü hasat eden bir mephisto. suçu hem işler hem de olay mahalline acı çekmek için, bedelini ödemek için döner. rasko'nun içinde bir değil iki kişi vardır. kurbağanın file su püskürtüp devirmek istemesi gibi bir yanda emperyalizme balta vuracak kadar cesur bir yanda da fahişe sonya'nın dizinin dibinde ağlayacak kadar duygusaldır rasko. bir roman karakteri nasıl mı böyle olabilir? bunun sebebi sensin ey halkım! raskolnikov'un ayarı yok, uçlarda yaşıyor. tanrı kimseyi rasko gibi kibirli ve bencil etmesin. anlayamazsınız.
  • yapayalnız olmanın, tek başına kalmışlığın sonsuz acı verici karanlık duygularıyla doluvermişti birden yüreği.
hesabın var mı? giriş yap