• “poetry is what gets lost in translation.”
  • the road not taken adlı şiirindeki "i took the one less traveled by,
    and that has made all the difference." dizeleri sabahtan beri aklımda şarkı gibi takıldı. müzik dinleyerek geçirmeye çalışıyorum. henüz işe yaramadı.
  • elmalar, akağaçlar, çayırlar ve taş duvarlar: böylesi basit çizgiler, dört kez pulitzer ödülü kazanmış şair robert frost’un resmettiği genel manzarayı belirler. “bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben /gittim daha az geçilmişinden.” dizeleri ölü ozanlar derneği (dead poets society, 1989) filmindeki lise öğrencilerine bir tür hayat dersi olmuştur. ayrıca frost’un mezar taşında yazılı olan dize kendi şiirinden bir alıntıdır.“bir aşığın kavgasıydı benim dünyayla aramdaki.”
  • "altın gibidir doğanın ilk yeşili
    budur elinde en zor tutabildiği
    bir çiçektir ilk yaprağı
    ama bir saattir varlığı
    sonra boyun eğer yaprak toprağa
    ve bütün cennet boğulur acıya
    ve güne dönüşür şafak
    imkânsızdır altın gibi kalmak."
    (robert frost, "altın saatler")
  • 'bir eserin şiir olduğunu anlamak için, onu düz bir metin olarak yazın; şiirin orjinali ile düz metin arasındaki fark şiirselliğe eşittir.' diyen şairin bu sözlerini okuyunca, ölü ozanlar derneğindeki şiiri anlamak sahnesi aklıma geldi.
    şiire bir tanımlama yapmak, beyhude çabadan öte bir şey değildir.
  • "bankalar hava güzelken size bir şemsiye ödünç verir; yağmur yağdığında da geri isterler."
  • the woods are lovely, dark, and deep
    but i have promises to keep,
    and miles to go before i sleep,
    and miles to go before i sleep.

    dizelerinin sahibi güzel şair. hem basit hem edebiyat oyunlarıyla dolu hem gösterişsiz dizeler. sevdim seni güzel şair.

    üst üste tekrarlanan aynı dizeler var elimizde ama farklı anlamlarda. ilk dizedeki "sleep" uyumak manasında ve tamamen fiziksel. ikinci kez aynı dizeyi alt satırda okuduğumuzda ise " and miles to go before ı sleep" burada "sleep" bir anda "ölmek" ya da "ebedi uyku" manasını hissettiriyor bize. şair bunu daha fazla sözcükle söylemiş olsaydı daha az hissedecektik bunu muhtemelen. metaforlar iyi ki var.
  • stopping by woods on a snowy evening ve drumlin woodchuck şiirlerini kendi sesiyle dinlemek için tık. ayrıca o çok beğenilen şiirini 20 dakikada yazdığını söylüyor çok ilginç değil mi?
  • liberalliğini eleştirenlere şu akıllıca cevabı vermiş:

    ''i never dared to be radical when young for fear it would make me conservative when old.''

    ''beni yaşlandığımda bir dinozora dönüştürmesinden çekindiğim için, gençken sosyalist olmaya asla cesaret edemedim.''
  • “o şiir hakkında dikkatli olmalısınız. hileli, çok hileli bir şiirdir.”
    -
    sarı bir ormanda ikiye ayrıldı yolum,
    ikisinden birden gidemediğim ve yazık ki
    tek yolcu olduğum için üzgün, uzun uzun
    baktım görene kadar birinci yolun
    otlar çalılar arasında kıvrıldığı yeri;

    sonra öbürüne gittim, o kadar iyiydi o da,
    ve belki çimenlik olduğu, aşınmak istediğinden
    gidilmeye daha çok hakkı vardı; oysa
    oradan gelip geçenler iki yolu da
    eş ölçüde aşındırmıştı hemen hemen,

    ve o sabah ikisi de uzanıyordu birbiri gibi
    hiçbir adımın karartmadığı yapraklar içinde,
    ah, başka bir güne sakladım yolların ilkini!
    ama bilerek her yolun yeni bir yol getirdiğini,
    merak ettim geri gelecek miyim diye.

    iç geçirerek anlatacağım bunu ben,
    nice çağlar sonra bir yerde:
    bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben –
    ben gittim daha az geçilmişinden,
    ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.
hesabın var mı? giriş yap