• kadri bilinmeyen yazarlarımızdan. eserlerinde kadim istanbul'u anlatmıştır. imparatorluğun son cumhuriyetin ilk dönemini incelikli bir biçimde aktarmış, bir anlamda belge romanlar yazmıştır. bazı eserleri :
    kadıköyü'nün romanı (1939)
    ülker fırtınası (1944)
    ciğerdelen (1947)
  • kubbealtı kitaplarını tekrardan basmıştır.
  • safiye erol

    yaşadığı yıllarda geniş bir okuyucu kitlesine hitap ettiği halde uzun bir süredir hatırlanmayan safiye erol, doğumunun yüzüncü yıldönümünde yeniden basılan romanlarıyla, kendisini hiç tanımayan bir kuşağın karşısına çıktı. safiye erol, 2 ocak 1902 tarihinde uzunköprü’de doğmuştu. lise ve üniversiteyi -doktorasıyla birlikte- 1917’de gittiği almanya’da tamamladı ve 1926’da türkiye’ye döndü. çeşitli dergilerde çıkan yazılarının ardından 1938’de ilk romanı “kadiköy’ün romanı”nı tamamladı. ardından “ülker fırtınası”(1944) ve ciğerdelen”(1946) geldi. “dineyri papazı”(1955) tercüman gazetesinde tefrika olarak yayımlandı. çeşitli inceleme yazıları, makaleleri ve çevirileri de olan safiye erol, 7 ekim 1964 tarihinde istanbul’da öldü.
  • unutulmus unutulmaz romanlar yazan, murat belge ve özellikle selim ileri'nin çabalariyla tekrar gündeme gelen yazar. geçtigimiz yil, tarik zafer tunaya kültür merkezi'nde kendisi için bir anma günü düzenlenmis; murat belge ve selim ileri safiye erol için birer konusma yapmislardir.
  • keşanlı güzel...
  • adı anıldığında aklıma direkt ciğerdelen (parkany) adlı eseri gelen yazar.
  • "ülker fırtınası" isimli eseri tefrika edildiğinde yarattığı ilhamla sabri ülker'e soyadını, ülker fabrikası'na da ismini vermiş.
    kaynak: sanatımızın hatıra defteri.
  • almanya'da eğitim gördüğü sırada hint bir gence aşık olmuş, fakat aşkına rağmen ülkesine geri dönmüs olan aşkı en güzel anlatan kadınlardan biri. bu yaşadığı aşktan sonra, ciğerdelen isimli muhteşem romanı yazmış, ve yazılış sürecinde de 13 kilo verdiğini anlatır.
  • ciğerdelen kitabını adının duyduğumda bir kitap ismi olarak anlam verememiştim, okuyunca anladım ki "ciğerdelen"miş.
  • aşkı en güzel ve en acı tarif eden ve kıymeti pek bilinmeyen kadın romancımızdır. "ömrümün mânâsı ciğerimin kanıyla senin destanını yazmakmış..." gibi pek nazenin cümlesi hâlâ hatırımdadır. leylak mevsimi isimli hikaye kitabında sigara içtiği bir fotoğrafı vardır ki beni benden almıştır o asil duruşuyla. tanpınar'la aynı dönemlerde yazmıştır, üslup ve tarz olarak da benzerler.
hesabın var mı? giriş yap