• avlanması yasak olan ötücü bir kuştur.

    erkekleri canlı renklere sahiptir. dişileri ve yavrular soluk renktedirler. kafalarındaki kırmızı bile zor seçilir. onlara kömürcü denir.
    dünya güzeli kuşlardır.
    avlanma yöntemi kafeste yalnız yaşayan ötücü kuşun yana yakıla arkadaş araması üzerine kurulmuştur.
    ta uzaktaki hür kuşları öterek çağırır. iyi bir çığırtkan kuş koca bir sürüyü indirir.
    anlayın artık nasıl hasretle öttüğünü.

    yazıktır avlamayın lan.
  • bu sabah yürüyüş yaparken bana seslenen kuştur.

    başımı kaldırıp baktığımda, akasyanın tepesinde gördüm dünya güzeli sakayı. kafamı havaya dikip aval aval bakarken millet de bana bakıyordu aval aval.

    sanki çocukluktan biri bana seslenmiş gibi olmuştu. hemen hatırladığım çağırma ötüşünü (ci cu, ci cu) yaptım. anında cevap geldi. konuşmaya başladık. allahım o ne güzel ötüştür? aniye çekmeler, tü tü ler.

    sonra aniden dank etti kafama, konuştuğu ben diilmişim. yandan geçen bir başka sakaya katıldı beraberce neşeyle uzaklaştılar. nereye gideceklerini, napıcaklarını uzaktan tartışıyorlarmış.( havada uçarken de tanınırlarlar, bir alçalıp, bir yükselip uçarlar. kanatlarını kapatınca alçalırlar, bir kaç kanat çırpıp yükselirler. havada sekmek gibidir yani.)

    anladım ki; çocukluk bi daha geri gelmezmiş, uçan saka gibiymiş. (bkz: şaka gibi)
  • avlayanları orman ve su işleri birimine şikayet edin, çok ağır cezalar ödettiriliyor.
  • kaldırımda öylece duran bir tanesine evde ilk tedaviyi uyguladım.

    bir gözüne kan oturmuş, ayakta duramaz halde, bitkin halde kaldırımdaydı. bu halde avuç içinde eve kadar geldi. bir kutunun üstüne ağaç dalı yerleştirip sessiz bir odada kendi haline bırakınca seslere çok hafif tepkiler vermeye ve sağlıklı olan gözünü açabilmeye başladı.

    bu noktada veterinerin de açılış saati geldi. bacağına ve gözüne bakımları yapıldı, büyük ihtimalle bir yere çarpmıştı. bugün mukavva bir kutuda kendisini teslim alıp eve geri getirebilmek için 70 dakika arabayla yol yaptım. bulduğum yerde kutuyu açtığımda bir saniye öylece baktı ve sonra i n a n ı l m a z bir hızla uçtu gitti. hayvanın iki saniyede gökyüzünde aldığı yol ve gözden kaybolup gidişi hayret vericiydi.

    böylesine uzun mesafeleri uçabilen bir hayvanı kafese kapatmak büyük zalimlik olsa gerek.
  • sokakta yavru ve savunmasız bir şekilde bulduğum kuş türüdür. kuşlardan pek anlamayan biri olarak sokakta bir serçe yavrusu sanıp aldım. bulduğumda tüyleri çıkmış, kısa kısa acemi uçuşları yapabilen bir kuştu. büyük ihtimalle uçma antremanları yaparken yuvadan düştü.

    ilk gün hiçbir şey yediremedim. bisküviyi sulandırıp enjektörle yedirmeye çalıştım. imkanı yok gagasını açmıyordu. hiçbir şey yemediği için elimde ölmesinden korktum ve ikinci günün sabahına veteriner yollarına düştüm. 3 veteriner gezdim ama hepsi de kuşlardan anlamadıklarını söylediler. saka kuşu olduğunu son veterinerde öğrendim. onun tavsiyesi üzerine kuş üretimi yapıp satan bir dükkana gittim. oradaki adam yem yemeyi bilmediği için kuşun öleceğini söyledi. bulduğun yere götür en azından annesini bulma ihtimali olabilir dedi. adamın sunduğu fikir elimde ölmesinden çok daha mantıklıydı. bulduğum yere götürdüm. ve saldım.

    1

    bu fotoğrafı salmak için çıkardığımda çekmiştim. bir müddet öylece bakıştık. ben de bir anı kalsın diye fotoğraf çektim.

    bir ağacın tepesine kondu. ben de evime döndüm. akşama doğru merak ettim ve saldığım yere bakmaya gittim. bıraktığım ağaçta yoktu. geri dönecektim ama sesini duydum. oralarda bir yerlerdeydi. ve yuvasını bulamamıştı. mecbur geri yakaladım ve eve getirdim. o akşam da hiçbir şey yemedi.

    3.günün sabahında tekrar tekrar yemesi için enjektörle denedim. ve sonunda gagasını açmaya başladı. enjektörle mamasını yedirip çay kaşığıyla su içirdim. git gide bana alıştı. artık kapıdan beni görür görmez ötüp kanatlarını çırpmaya başlıyordu. bu sırada mamanın içeriğini zenginleştirdim. dengeli bir öğün oluşturabilmek adına biraz bisküvi, ayçekirdeği ve kabak çekirdeğini ezdim. 2-3 günde bir bu karışıma iyi pişmis yumurta sarısı ekledim. neredeyse saat başı besledim:

    2

    her ne kadar dengeli beslemeye çalışsam da kendi doğal beslenmesi kadar olamayacağı için hangi tohumları yediklerini araştırdım. nijer, aspur, kenevir tohumları aldım. ilk zamanlar ilgisini bile çekmedi. daha sonra gagası ile birkaç kez yoklamaya çalıştı. ama tohumlara 20 kez vuruyorsa 18i ıskalıyordu kalan 2si de yere düşüyordu. bu sırada enjektörle besledim. gün geçtikçe gagası büyüdü ve gelişti. ve tohumların kabuklarını kırıp azar azar kendi beslenmeye başladı. hala mama istiyordu ama eskisi kadar çok yemiyordu.

    bulduğum günden bugüne 25 gün geçti. 2 aylık olduğu tahmin ediliyor. artık kendi başına yem yiyebiliyor. ve su içebiliyor. tüyleri hala değişmedi. yavru tüyleri var. şu sıralar ötme denemeleri yapıyor ufaktan. son hali:

    3

    edit: artık yetişkin oldu. ve bir muhabbet kuşu kadar evcil. omzumdan ayrılmıyor.

    https://eksiup.com/p/2a320264k9b7

    https://eksiup.com/p/b8320266yj6g

    görsel

    sakalar ile ilgili hiçbir şey bilmezken bunları deneyimledim ve hala deneyim ediliyorum. sizlere neler öğrendiklerimi özet geçeyim:

    1) sakalar evcil kuş türlerinden değildir. doğaya aittirler. yakalanması yasaktır. yakalanan kuşların çoğu stresten ölür. eğer siz de bakıma muhtaç bir yavru bulmuşsanız ancak o zaman bakmalısınız.

    2) yavru bulmuşsanız yapacağınız ilk iş, etrafta yuvasını aramak olmalı. yuvasını bulursanız lütfen yuvasına bırakın.

    3) eğer bakıma muhtaç bir yavru bulmuş ve yuvasını bulamamışsanız önce bilen bir veterinere götürün. yaralı olabilir. en uygun tavsiyeleri ben değil elbette veteriner verecektir.

    4) yavruyu ürkütmeyin. güven ortamı sağlayın. sıcak tutmaya özen gösterin. elinizle okşayıp mıncıklamayın hayvanı.

    5) tohumları yiyemeyecekleri için enjektörle beslemeye çalışın. kritik noktalardan biri bu. her kuş benimki gibi ağzını açar mı bilmiyorum ama sürekli deneyin. su vermeyi unutmayın. yiyip yemediğini dışkı miktarından kontrol edin.

    6) ilk haftayı geçirirseniz büyük ihtimalle kuş artık sizi ebeveyni olarak görecektir. acıktığını size illaki belli eder. çok sık acıkırlar.acıktıkça besleyin. biyolojik ritmini bozmayın. (güneş ışığıyla uyanıp acıkırlar, güneş batınca uyurlar)

    7) önünden tohumları eksik etmeyin. kendi kendilerine öğreniyorlar bir şekilde. bir süre sonra onları kırmak için uğraştığını göreceksiniz. tohum yediğinden eminseniz yavaş yavaş mamayı kesin. arada biraz yeşillik meyve vermeyi unutmayın.

    8) kuşlar yediklerini mekanik olarak taşla kumla sindirir. ayrıca mineral alır. kafesinde bir yem kutusuna kuş kumu koyun. eksik etmeyin.

    9) kafesin temizliğine özen gösterin. yıkadıktan sonra kurulayın.
  • üç bireyden oluşan bir grup, şantiyenin içindeki çalıların arasında, 2-3 metre ötemde dönene dönene uçuyordu az evvel.. çalıların dalları arasında hoplaya zıplaya kıştan kalan kurumuş tohumları didiklediler.. neşeli ve rengarenktiler.. yerbezi olmaya layık, rengi atmış eski bir tişörte benzeyen ruhumu birkaç dakikalığına da olsa şenlendirdiler, renklendirdiler..

    iyi ki varsınız sakalar..

    sizi kafese kapatıp sesinizi tutsak edenleri sevmiyorum.. bişey de diyemiyorum o kuşçulara, dükkanlarını dağıtamıyorum çünkü korkak herifin biriyim.. ama içten içe onlara sövüyorum hep.. gizli muhibbinizim.. bilesiniz..

    http://www.trakus.org/…sim/kus/orji/fg21/230653.jpg
  • hastalıktır. yani arnavut şükrü gerçek bir karakterdir ve tek değildir. cibili cibili şiaakk. ekim-kasım aylarında göç yolları üzerinde açık alanlara saka dikenlerinin dikilmesiyle avlanırlar. saka dikenini gören kuş dinlenmek, beslenmek için dikene konar ve hopp, üzerlerine ağ atılır.( basit bir kapan hayal edin). uçan kuşların dikkatini çekmek için kafes içerisinde çığırtkan kuş veya petelye (bu baya canice, kuşlar kanatlarının altından dikenlere bağlanır çırpınıp dururlar) kullanılır. çok beceriksiz değilsen, kuş zayiatı falan olmaz. sadece dikene bağlı kuşlara atmaca vs. gibi yırtıcı kuşların saldırma ihtimali var. bu hasta vatandaşlar, genelde miktar olarak yakaladıkları 20-30 adet kuşu salma kafeslerde bir müddet beslerler. önce dişiler salınır, daha sonra tüy, renk ve parlaklık bakımından daha zayıf olan kuşlar salınır. kalan kuşlarda ötüş kalitelerine göre yavaş yavaş elenip salınırlar. yani 3 ila 6 ayın sonunda kuşçu vatandaşın elinde ya hiç kuş kalmaz ya da en fazla 3-4 kuş ile yoluna devam eder. işte bu kuşların ötüşü net ve kusursuz olmasa da bir döngüyü takip eder. aniaaaaa bırrr, şak şak. bundan sonra da eğitim süreci başlar; kuşlar ötüşü oturmuş, daha kıdemli kuşların yanlarına yerleştirilir ki,onları taklit etsinler. eğer bu imkan yoksa bir sürü ses kaydı mevcut onlar dinletilir. az şişmiş balonu avuçta gerdirip, cama tabağa sürttürmek suretiyle gıcık sesler çıkarmakta bir metodudur. tüm bu süreçler atlatılır kuş istenilen kıvama gelirse, ötüşü kaydedip uzun yolda arabada dinleyen manyaklar görebilirsiniz. o kuş öyle kıymetlidir ki yumurta sarılarıyla beslenir, gagasını sivriltsin diye tüm yaz kumsaldan dil balığı kemiği toplanır. ötmeye başladı mı ezan okunuyormuş gibi radyonun televizyonun sesi kapatılır. kuş sesinden rahatsız olan eşle dostla ilişki kesilir. ( o 5 cm boyuyla inad ettimi, yanındakini duyamazsın). hastalandı mı uyunmaz başında nöbet beklenir. o kuş öldü mü, bilki o evde matem vardır.( doğru ve titiz bakımla 10 senenin üzerinde çok rahat yaşarlar, daha önce yazılanların aksine gayet dayanıklı kuştur, öyle kafese girdim diye bunalıma girip ölmez, o kafesin içinde 15 senin sonunda bile ona yaptığını unutmaz yaklaştın mı gagalar ve bunu yaparken çıkardığı seslerden sana kızgın olduğunu anlarsın.)

    sapıklık derecesinde bir tutkudur.
  • ismet özel'in "münacaat" şiirinde su getirip götüren anlamıyla kullandığı kelime.

    o dizeler:

    "şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
    taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
    kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
    bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
    tütmesi gereken ocak nerde?"
  • hakan kirkoglu artik kova burcu icin kullaniyor bu kelimeyi. begeniyorum.
  • bu sabah ufak bir iş için iş yerine gitmem gerekiyordu, saat 12:00 gibi evden çıktım tam apartmanın önünde yerde minik renkli birşey dikkatimi çekti. ufak bir kuş, ama hiç kıpırdamıyor, ilk anda acaba oyuncak mı? dedim kendi kendime ama renkleri çok canlıydı, yaklaştım biraz, hiç tepki vermiyordu ama sonra ufak bir kafa hareketi yaptı. işin garip tarafı korkmuyordu benden. hemen telefonumu çıkartıp bir kaç kare fotoğrafını çektim.

    http://sphotos-b.ak.fbcdn.net/…9130_414905168_n.jpg

    sonrasında hayvanın evcillik sınırını test etmek için parmağımı yaklaştırmaya başladım. kaçmadı, kaçmadı, kaçmadı... parmağımla kanadını sevdim. aslında kuşlar boyunlarını, kafalarını kaşıtmaktan hoşlanırlar ama niyeyse korkar kaçar diye yapmadım.
    cinsini yeni buldum, biraz araştırdım saka kuşuymuş.

    hatta yukarıda bir suser 150 liraya satıldığını söylemiş, bilseydim dar kesim kot pantolonumun cebine atardım işe giderken :p, şaka tabiki. hayvanları çok severim.

    yer: kocaeli
hesabın var mı? giriş yap