• kaosun ortasindan cikip geldim buraya. kaygilanirken ellerim titrer, ofkeliyken esip gurler, uzgunken gozyaslarimi tutamazdim. hic ama hic sakin kalamazdim. firtinanin kendisiyken denizin o en durulmus haline ozlem duyar ama, duramazdim.

    kendimle cok konustum. cok ama cok uzun konustum. kendimden tek istedigim, kendime karsi durustce anlatmakti her seyi. once yapamaz sandi. sonra durdu ve neyi neden yaptigimi anlatti bana. sonra oturup hangi davranisin nasil sonuclara yol actigini ve bu sonuclara nasil tepkiler verdigini, karsisinda neler dusunup neler hissettigini anlatti. ofkenin nedenini bilince soz gelimi, ofke olusmamaya basladi. ofkenin sonuclarini bilince ya da, ofkeyi denetim altinda tutmak kolaylasti. neyin neden ve nasil oldugunu anlamaya baslayinca icimdeki karanlik noktalar aydinlandi. aydinlanan golgelerden ortaya cikanlari bilmek sarsiciydi ama, bilmek huzur verdi. karanliklar icinde gizlenmek degildi istedigim. gun isiginin her seyi aydinlatmasi gibi bilmekti her ne varsa oralarda. onemli olan kendime anlatabilmekti ve bunu yapabildim. bilince nasil basa cikacagimi da anladim. sonunda, aydinlikta kendimi daha guvende hissetmeye basladim.

    kosullarin degismesiyle bu sakinligin yerle bir olmasindan korkuyordum icten ice ama, yasam bazen ne kadar zorlarsa zorlasin sakin kalabiliyormusum. yapabiliyormusum. karanligin ortasinda bir isik, kaosun icinde bir sakinlik buldum icimde.

    gunes nerede olursa olsun hep gunes'e yonelen bir bitki gibi sakin olmaya basladigimi hissediyorum artik.
  • çarşaf gibi deniz olmak. bu dalgalanmayacağının göstergesi değil, bi bakmışsın gemi geçiyo. arada bi geçer öyle.
    tahammül edilmeli. hem öyle de eğlenceli. atlayıp zıplamıyo musunuz dalgalarda? biz bizeyiz şimdi burda. yemeyelim birbirimizi.
  • her koşulda sakinliğini muhafaza edebilecek kadar kontrollü olmak.
    panikleyip yanlış kararlar vermek yerine sakin ve mantıklı hareket ederek en doğru seçeneği tercih edebilmeyi sağlar.
  • herkesin harcı değildir.
  • ya$ami, olan biteni gormek, anlamak, algilamak, cozmek, cozum uretmek, sorunlarin ustune ustune gidip onlari yere devirmek icin gerekli, hayatin temel ilkesi olan durgunluk ve davrani$ hali.
  • farkında olarak başarılamayan hal tavır.

    genelde çok sakinim. panik olmam, abuk subuk haberleri çok normal bir şey söylenmiş gibi karşılarım. niye ve nasıl yaptığımı ise bilmem. sakin olmak mı soğukkanlılık mı umursamazlık mı çok da emin değilim aslında.

    sakin olmanın en büyük avantajı çözüme daha pratik ulaşabilmektir. normal seyrinde düşünmeye devam edebilen insan kişisi, haliyle sağlam zihnini korur. bu da hatırı sayılır bir fayide sağlar efem.
  • tepki verip, olayların gidişatını bozmamaktır; olan bitene itiraz etmeden kabullenmektir. aklı başında olup, çözüm üretmek için bir adımdır ama bu adımı bile atmak için o kadar sakinsindir ki kımıldayamazsın. kısaca; fazlası zarardır.
  • insanın kafasına silah dayandığı anda "yiyosa çek tetiği" diyebilmektir.
  • tam adı sakin olmak - yaşlanırken kazandıklarımız olan wilhelm schmid tarafından kaleme alınmış tanıl bora'nın* tercüme ettiği kitap.

    kitabı okuduğum her an ismini değiştirmek istedim. iri harflerle yazılan kısım “yaşlanırken kazandıklarımız”, alt başlık ise “sakin olmak” olmalıydı. sakin olmak, yaşlanırken kazandıklarımızın birkaç merdiven aşağısında kalmış sanki. tabii yazar yaşlılığın başlık olmak için ilgi çekmeyeceğini düşünmüş olabilir.

    yaşlılıkla baş etme yolları ve kabullenme olarak özetleyebileceğimiz kitap, yaşamın son evresinde bir panik dönemi gibi ölüme giderken o dönemi sessiz sedasız ve vakur bir şekilde karşılamayı anlatıyor. kitabın işaret ettiği yerin, vardığı menzilin ölüm olduğunun bilincinde, akılda bu bilgiyi saklı tutarak okuyunca okuru karamsarlığa düşürmemesi mümkün değil.

    geçtiğimiz günlerde nasıl olunur'a katılan ayfer tunç sohbet esnasında yaşlılıktan çok korktuğunu ve o süreci unutabilmek adına gençlerin olduğu etkinliklere yöneldiğini söylemişti (biraz yanlış anımsıyor da olabilirim.) yaşamı, modern dünya için, dört çeyrek döneme ayırmış yazar. ikinci evrede görünüyor olmama rağmen kitap doğrusu beni çok rahatsız etti. uzun zamandır böylesine rahatsızlık duyarak bir kitap okumamıştım hatta. ayfer tunç'un dediği gibi bir kaçış mı olmalı? yoksa bilgece bir kabulleniş mi?

    kitabın okunması gereken dönem üçüncü çeyrek olabilir belki, hazırlık için canımız yana yana okuyabiliriz. kitapta yaşamda bir “hâlâ” evresinden bahsedilmiş ki anmadan olmaz. “yaşınıza göre hâlâ iyi görünüyorsunuz!” “hâlâ dinçsiniz!” “bunu hâlâ kafadan hesaplayabilmeniz harika!” atik dönemlerin sonudur hâlâ evresi. ardından bitik bir dönem gelir diyor schmid. hâlânın sonrası keskin bir yaşlanmadır.

    ah'lanıp vah'lanarak okudum kitabı. on bölümde ele alınan yaşlanırken yaşadıklarımız çözümü her bölümde sunmuş. yıllar önce julian barnes'in yaşlı kahramanların hayatlarına değinen öykülerden oluşan limon masası adlı kitabını okumuştum. sarsıcı bir eserdi. sakin kalmak ise onu dümdüz gerçekleştirdi, kurgusuz, hakikatle.
  • sakin olmak belirli alışkanlıklarla hayatınızın tansiyonunu denge tutmaktır. bu alışkanlıkların anlamı zaten fazla güç harcamadan onların içine eğleşebilecek olmanızdır. işte bu yüzden alışkanlıklarınızın bakımını yapmak sakin olma yolundaki önemli adımlardan biridir. başkalarının canını sıkacak veya kendinize zarar verecek noktada olsanız bile sakinliğinizden vazgeçemiyorsunuz bir noktadan sonra.

    sakin olmak, her şeyin, her bir şeyin her an daima zevk vermesini gerektirmez. aksine sükunetle yaşamanın imtiyazı, her zevkin peşinden koşturmak zorunda olmamaktır. ünlü düşünür seneca’nın da dediği gibi ‘’ hiçbir hazzı özlememek alır hazların yerini ‘’
hesabın var mı? giriş yap